31
dışına, hatta ülke sınırları dışına çevir-
menin zamanıdır bu zaman. Satmak için
üretmenin değil, satıldığı için üretmenin
zamanıdır bu zaman. Ürettiğiniz ürünün
artık sizin olmadığı, başkasına ait oldu-
ğu bir zamandır. Üretmeniz için gereken
hammaddenin de, üretinceye kadar sizin
olmadığı bir zamandır. Böyle bir zaman-
da, başkalarına ait olan malın bekçiliğini
yapmanın, üretimle bir ilişkisi olamaz.
Depoların outsource edilme zamanı gel-
miştir artık.
Elbette yapılan her dışarıdan temin etme
işlemi gibi, depolar da tanımadığınız kişi-
lere, "Gelin benim depomu artık siz bek-
leyin" mantığı ile verilemez. Gerçek an-
lamda bir araştırma ve kontrol gerektirir.
Kime verileceğinden daha önemlisi nasıl
verileceğidir.
Depo hizmetlerimizi dış kaynak kullan-
madan isteyen kuruluşlarla karşılaştım.
Bunlardan bir kısmı ortada yazılı bir şart-
name olmadan, "Benim depomu satın
al, elemanlarımı kadrona geçir ve bana
da bir ekonomik avantaj sağla" mantı-
ğı ile yaklaştı. Bu kuruluşlar depoları iş
merkezlerinin dışında olan kuruluşlardı.
Eskiden ucuz şartlarla kurdukları depo-
lar arazinin değerlenmesinden sonra bir
asset haline gelmiş ve uygun şartlarla
satamadıkları yeri "Size iş vereceğiz, ama
depoyu da satın alacaksınız" şeklinde
değerlendirmeye kalkıyorlar. Buna sır-
tımdaki yük artık ağır geldi, benden daha
kuvvetli ama kafası az çalışan birini arıyo-
rum mantığı diye bakıyorum. Daha insaflı
olanlarla da karşılaştım. Depom işimin
yanında, sana kiralarım, elemanlarımı da
kadrona veririm, benim işimi yaparken
rakip olmamak üzere başka ürünlerin
de depolamasını yaparsın, bana da daha
düşük bir maliyetle hizmet verirsin tale-
bi ile geldiler. Buna da yükümü sen taşı,
ama ben de ucuna bağlayacağım iple seni
tutacağım mantığı diyorum. İleride bu iş
başarısız olursa tekrar geriye alırım bek-
leyişi hakimdi. Tüm bu anlaşmalarda tek
benzer nokta bulabildim. Deponun nasıl
outsource edileceği konusunda tek taraflı
hazırlanmışlardı. Her şey hizmet alacak
firmayı koruyacak şekilde, daha ziyade
bir lojistik hizmetin outsource edilmesi
değil, bir deponun kiralanması şeklinde
düşünülmüştü.
Lojistik hizmetlerin tümü gibi depola-
ma hizmetleri ve depo yönetimi de her
iki parti için fayda ve risklerin karşılıklı
olarak, dengeli bir şekilde yürütülmesi-
ni gerektirir. Tek taraflı hazırlanan her
sözleşme kısa bir süre içinde sona er-
meye mahkumdur. Ülkemizde depola-
ma hizmetlerinin dışarıya verilmesinde
hazırlanacak olan sözleşmede çalışma
şartlarının, anlaşma süresinin, 3PL ku-
ruluşun yükümlülüklerinin, hizmet alan
kuruluşun yükümlülüklerinin, sigorta
ve tazminat konularının, ödeme şekli ve
süresinin, sorunların çözüm yollarının,
genel yasal şartların, belirli şartları ta-
nımlayan ek programların, özel şartlarla
olan çalışmanın, performans değerlen-
dirmesinin, kontrol sistemlerinin, iş ge-
liştirme metotlarının sözleşmede belir-
tilmesi gerekmektedir.
ATİLLA YILDIZTEKİN
gÜmrÜkleme
HiZmetlerinin, iHtisas
gerektirmesi, aYrı
Bir çalıŞma sistemi
olması, DÜZenli Bir
ŞekilDe takiBi Ve
YaPılan Hatanın
geri DönÜŞÜnÜn
olmaması, ceZaların
BÜYÜk olması
neDenleriYle en çaBuk
outsource eDilen
iŞ kolu olDuğunu
söYleYeBiliriZ.
33
KENYA
oğu Afrika’nın en büyük eko-
nomisine sahip olan Kenya,
finans başta olmak üzere böl-
genin iletişim ve lojistik mer-
kezi görevini de üstleniyor.
Ülke, Doğu Afrika’nın merkezi konumun-
daki avantajını altyapı ve üstyapı kurumla-
rıyla da bütünleştiriyor. Birleşmiş Milletler
Çevre Programı ile Birleşmiş Milletler İn-
san Yerleşme Programı’nın merkezlerinin
Nairobi’de olmasının yarattığı ekonomik
canlılık ve gelişmiş ülkelerin yardımları
Kenya’ya farklı alanlarda bir sosyal canlı-
lık kazandırıyor. 200’ün üzerinde ulusla-
rarası şirketin yönetim merkezine ev sa-
hipliği yapan Kenya, eğitim düzeyi, liberal
ekonomik sistemi, yabancı sermaye, dış
ticaret ve kambiyo rejimleriyle Doğu Afri-
ka Bölgesi'nin en gelişmiş ülkesi olarak
gösteriliyor. 44 milyonluk ülke, hem genç
nüfusu hem de hızla gelişen ekonomisi ile
150 milyon nüfuslu Doğu ve Orta Afrika’nın
da önemli lojistik üslerinden biri. ABD ile
serbest ticaret anlaşması, serbest bölgede
üretilen ürünlerin kotasız olarak satılması-
nı sağladığından özellikle yabancı şirketle-
rin de radarında yer alıyor.
Sermaye ve kar transferlerinde sıkıntı ya-
şanmayan, yatırımcılara ucuz elektrik sağ-
layan, pamuk ucuz olduğu için tekstil ve
konfeksiyon sektörlerinde üreticiler için
yeni fırsatlar yaratan Kenya, Türkiye açı-
sından da inşaat, mobilya, tekstil ve gıda
sektörlerinde iş birliği potansiyeline sahip.
Kenya, yarattığı bu imkânlar ile zaten Afri-
ka kıtasının en iyi yatırım yapılabilecek yedi
ülkesinden de biri olarak kabul ediliyor.
Kenya’da her alanda iş dünyasına fırsatlar
sunulduğunu belirten Dış Ekonomik İlişki-
ler Konseyi (DEİK) Afrika İş Konseyleri Ko-
ordinatörü Tamer Taşkın, lojistik ve genç
nüfus avantajına sahip ülke ile 25 milyar
dolarlık bir ticaret hacmi yaratıldığına dik-
kat çekiyor. Bu ticaret hacminin yaklaşık 10
milyar dolarını Türkiye’nin petrol ve doğal-
gaz ithalatı oluşturuyor.
DOĞU AFrİKA’NIN İKİNCİ BÜYÜK
EKONOmİSİ
Afrika kıtasının sekizinci, Doğu Afrika’nın da
ikinci büyük ekonomisine sahip olan Kenya,
satın alma gücü paritesine göre 81 milyar
dolarlık GSMH’ye ve 16 milyar dolarlık da
dış ticaret hacmine sahip. Stratejik konu-
munun tüm avantajlarını Mombasa Limanı
ile kullanan Kenya; Uganda, Ruanda, Bu-
rundi, Demokratik Kongo’nun doğusu ve
D