45
SEMA KAYgUSUZ
fat talep etmediğimi buradan duyurayım.
Türler arasında geçiş meselesi ise, emin
olun öyle bir geçiş problemi yok. Elinizdeki
malzeme ne ise ona yöneliyorsunuz. Mal-
zemeniz diyalog ise yazar geriye çekliyor,
anlatım sinematografikleşiyor. Malzeme
düşün anlatıysa kahramanlar silikleşi-
yor. Biçimler sözün hacmine, derinliğine,
tarihsel bağlamına göre oluşuyor. Bu bi-
raz farklı dillerde düş görebilmekle ilgili.
Öykü okumayı sevdiğim için bazı kesitleri
zaten öykü olarak görüyorum. Romanı çok
sevdiğim için de bazı şeyleri de romanla
düşünüyorum.
“KENDİmDEKİ AĞIrLIĞI NEŞEYLE
KALDIrABİLİYOrUm”
İmgelerle aranız oldukça iyi.
Kitaplarınızın adları bile bu imgeleri
müjdeliyor bize. ‘Melonkolik’ misiniz?
Kimi zaman. Bilmiyorum… Çok da neşeli-
yimdir aynı zamanda. Sık kahkaha atarım.
Kendimdeki ağırlığı ancak neşeyle kaldı-
rabiliyorum yerinden. Özümdeki hüznün
imgesi olsaydım, yaşantı zor olabilirdi.
Neşe, bir çok şeyi örtüyor. Üstelik insanı
güçlendiriyor da.
Dünyada nefret, şiddet, isyan, yani o
kadar çok şey yaşanırken, yazı sizi
sağıltıyor mu mesela?
Orta sınıf ümitsizliği! Başkaları canla
başla çalışırken, insan hakları için çaba-
larken, hukuk ve demokrasi mücadelesi
verirken sen kenara çekilip kahroluyor-
san biz bunu gaflet sayarız. İnatla devam
etmek, inatla sevmek, hayatı tutturmak,
ne kadar acı ve utandırıcı olsa da gerçeğe
göğüs gerebilmek gerekiyor. Bu toprak-
larda hiç kimsenin hayata küsme hakkı
yoktur.
Barbarın Kahkası’na gelirsek, bireysel
huzursuzluklardan toplumun kırılma
noktalarına, aslında Türkiye'nin ruh
haline dokunuyor. Böyle bir Türkiye’de
umutsuzluğa kapılıyor musunuz?
Benim barbarım, sizin bildiğiniz barbar-
lardan değil. Avlanır ve acır. Sevişir ve
terkeder. Tadar ve tükürür. Hayatta kalır.
Dünyaya aşıktır. Temas ettiği her şeye bir
an için küsüp yeniden bağlanır. O kitaptaki
kahkahanın ve barbarın ne menem bir şey
olduğu zamanla ortaya çıkacak. Kitabın
azıcık soğuması lazım.
Türkçe kelimelerle
bağınız oldukça
güçlü. Sema
Kaygusuz’un dışına
mı çıkıyorsunuz?
Evet bazen
Sema'yım, bazen
değil. Her yoğun
çalışma sonrasında
kaslarım çok
yoruluyor. Özellikle
sırt ağrılarına
dayanamıyorum.
Fizyoterapist dostum
Ertuğrul, bedenime
bakıp şöyle söyledi
"Kendini yazma
hareketinin heykeline
dönüştürmüşsün."
Belki de tam da
Ertuğrul'un dediği
gibidir. Yazının
bedeni olmak.
Yazı kendini
insan bedeniyle
gerçekleştiriyor.
Bence yazı, sadece
okunduğu zamana
aittir. Yazıldığı
zaman çoktan
ölmüştür.
“YAzI OKUNDUğU
zAMANA AİTTİR”
46
AZMİN ZAfERİ
ECRİN KÖSE
PotAlArIn
enGel
tAnImAYAn
krAliÇeSi
Potalarla HenÜZ DokuZ YaŞınDaYken tanıŞan 18 YaŞınDaki
iŞitme engelli milli BasketBolcu ecrin köse, genç YaŞına
rağmen önemli BaŞarıların altına imZa atıYor. geçtiğimiZ Yılın
temmuZ aYınDa taYVan’Da DÜZenlenen DÜnYa iŞitme engelliler
BasketBol ŞamPiYonası’nDa 147 saYıYla “en skorer oYuncu”
seçilen köse, BaŞarının engel tanımaDığını isPat eDerek,
aZmiYle Diğer sPorculara Da örnek oluYor.
47
günden bu yana bütün dünyam basketbol
oldu ve artık basketbolla bir bütünüm.
Bu sporla kendimi daha iyi ifade ediyo-
rum” sözleri Köse’nin basketbola olan
tutkusunu anlatmaya yetiyor.
Ecrin Köse’nin hayatı azimle neler yapa-
bileceğinin de ipuçlarıyla dolu aslında.
Ortaokulu tamamladıktan sonra yine az-
miyle spor lisesini kazanıyor. 55 Gençlik
Spor Kulübü ve lise takımında oynamaya
devam ederken Türkiye İşitme Engelli-
ler Federasyonu tarafından keşfediliyor.
Köse, “Annem, ilk başta işaret dilini öğ-
renir ve konuşmayı bırakırım diye fede-
rasyonun teklifini kabul etmedi. Fede-
rasyon temsilcisi Ahmet Parlak anneme,
benimle yakından ilgileneceğine dair söz
verdi ve bu şekilde onu ikna etti. Fakat
annemin korkuları gerçekleşti; anında
işaret dilini öğrendim. Diğer taraftan
işitme engelliler okuluna gitmek iste-
dim ama annemin ısrarıyla spor lisesini
bitirdim” diyor.
“HEr ZAmAN ZOr OLANI SEVDİm”
Ankara Hacettepe Üniversitesi Spor Aka-
demisi Antrenörlük Bölümü’nü kazanan
Köse, aynı zamanda Ankara TED Koleji
Basketbol Takımı’nda oynuyor. Yaşı kü-
çük ama hedefleri çok büyük genç spor-
cunun. Köse, hedefleri ile ilgili de şunla-
rı söylüyor: “Temmuz ayında Tayvan’da
düzenlenen Dünya İşitme Engelliler
u haber genç ve bir o ka-
dar da başarılı bir isim olan
Ecrin Köse’nin hikayesini
anlatıyor. Azmin zaferinin
en yakın, en canlı ve de en
samimi örneklerinden biri belki de Ecrin
Köse. Temmuz ayında Tayvan’da düzen-
lenen Dünya İşitme Engelliler Basketbol
Şampiyonası’nda 147 sayıyla “En skorer
oyuncu” seçilen işitme engelli milli bas-
ketbolcu Ecrin Köse, azmin zaferini genç
yaşında göstererek, diğer sporculara da
örnek oluyor.
1997 yılının Haziran ayında Samsun’da
dünyaya gelen Köse, potayla henüz do-
kuz yaşındayken tanışıyor. Bugünlerde
başarılarıyla adından söz ettiren genç
basketbolcu, henüz sekiz buçuk aylıkken
geçirdiği ateşli orta kulak iltihabı nede-
niyle ileri derecede işitme kaybına uğ-
ruyor. Üç yaşında kreşe başlayan Köse,
beraberinde özel dil eğitimleri de alıyor.
“Üç yılın sonunda ısrarcılığımla ilköğre-
time başladım” diyen Köse, aslında daha
o günlerde ne kadar azimli olduğununun
ipuçlarını vermiş oluyor.
Köse’nin basketboldaki yeteneğini keş-
feden ise üçüncü sınıftaki beden eğitimi
öğretmeni oluyor. İlk başlarda ailesinin
sıcak bakmadığı basketbola, yine öğret-
meninin desteği ile yönelen Köse, o gün
bugündür dört kolla sarılıyor basketbola.
“Dokuz yaşında basketbolla tanıştım. O
B
ECRİN KÖSE
“galatasaraY’Da
oYnaYan ıŞıl alBen’i
Ve nBa’De cHıcago
Bulls takımınDa
Forma giYen Derrıck
martell rose’u
çok BeğenDiğimi
söYleYeBilirim. tek
HeDeFim, aVruPa’Daki
maçlarDa tÜrkiYe’Yi
temsil etmek.
BugÜnlere gelmek
için çok çalıŞtım Ve
Hala çalıŞıYorum.
inanıYorum ki,
aZmimle ZaFerler
kaZanacağım.”