İÇİndekiler yeni teklif projeler


Sperma numunelerinin değerlendirilmesi



Yüklə 412,02 Kb.
səhifə4/5
tarix26.03.2018
ölçüsü412,02 Kb.
#34072
1   2   3   4   5

3. Sperma numunelerinin değerlendirilmesi

Spermatolojik parametrelerin değerlendirilmesinde CASA sistemi ve yapılan floresans

boyamaların değerlendirileceği floresan

mikroskoptan yararlanılacaktır. Oksidatif stres parametrelerinin belirlenmesi ise

spektrofotometrik yöntem ile ticari kitler kullanılarak

yapılacaktır.

4. Istatistiksel analiz:

Farklı ozmolarite ve kriyoprotektanlara sahip solüsyonlar arasında üzerinde durulan özellikler

bakımından farklılıkların belirlenmesi varyans analizi ile yapılacaktır. Farklılığı önemli bulunan

özellikler için hangi grupların önemli olduğu Tukey çoklu karşılaştırma metoduyla ortaya

konulacaktır. Çalışmada deney gruplarıyla en az 10 replikasyon yapılacaktır.

8.4. Beklenen Yararlar /Uygulamaya Aktarma/Ekonomiye Katkı:

Etkili sperma saklama protokolleri suni tohumlama sonrası dölverimi eldesinde etkili olmaktadır.

Bu protokoller de doğrudan olarak sperma ortamına katılan sulandırıcı ve bileşenlerinden direk

olarak etkilenmektedir. Çalışma sonrasında spermalar için uygun kriyoproyektif ve ozmoıtik

ortamın tespit edilmesiyle oluşturulacak uygun sulandırıcı teke spermasının dondurulma

çalışmalarında önerilecektir. Proje kapsamında oluşan dondurma hasarlarının altında yatan

nedenlerin biyokimyasal ve histolojik yönden araştırılması da yapılacağından bu alanda ilgili

eksikliklerin giderilmesi de mümkün olacaktır. Sonuçta; elde edilecek başarı teke spermasının

başarılıyla dondurulmasını sağlayan sulandırıcının oluşturulmasında yatmaktadır. Sonuç olarak

projenin başarılı olması halinde enfeksiyöz hastalıkların yayılması, değerli damızlıklardan en üst

22

seviyede yararlanma; spermaya ve doğal aşıma bağlı fertilite kayıplarının azaltılması gibi önemli



ekonomik kazanımlar söz konusudur.

9. ÖNERİ SAHİPLERİNİN YETERLİLİĞİ:

9.1. Proje Lideri Adı-Soyadı : Dr. Mustafa Numan Bucak

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Dölerme ve Sun’i

Tohumlama alanında doktora ünvanına sahiptir. Alanıyla ilgili olarak makaleleri, sözlü ve poster

sunumları vardır.



9.2. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Dr. P. Barbaros Tuncer

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Dölerme ve Sun’i

Tohumlama alanında doktora ünvanına sahiptir. Alanıyla ilgili olarak makaleleri, sözlü ve poster

sunumları vardır.



9.3. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Dr. Serpil Sarıözkan

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Dölerme ve Sun’i

Tohumlama alanında doktora ünvanına sahiptir. Alanıyla ilgili olarak makaleleri, sözlü ve poster

sunumları vardır.



9.4. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Prof. Dr. Kenan Çoyan

Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Anabilim Dalı Başkanıdır.

Sperma numunelerinin değerlendirilmesinde floresan boyama yöntemlerle histolojik analizlerin

yapılması ve değerlendirilmesi konusunda görev almaktadır. Alanıyla ilgili çok sayıda ulusal

yada uluslar arası makaleleri, sözlü ve poster sunumları vardır.

9.5. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Prof. Dr. Nuri Başpınar

Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev

yapmaktadır. Sperma numunelerinin biyokimyasal analizlerinin yapılmasında görev

yapmaktadır. Reprodüksiyon konusuyla ilgili çok sayıda ulusal yada uluslar arası makaleleri,

sözlü ve poster sunumları vardır.

9.6. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Dr. Hüseyin Kinet

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Dölerme ve Sun’i

Tohumlama alanında doktora ünvanına sahiptir. Alanıyla ilgili olarak makaleleri, sözlü ve poster

sunumları vardır.



9.7. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Dr. Umut Taşdemir

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Cerrahi alanında doktora

ünvanına sahiptir. Koyunlarda laparoskopik yöntemle suni tohumlama çalışmalarının yanısıra

çeşitli komularda makaleleri, sözlü ve poster sunumları vardır.



9.8. Yardımcı Araştırmacı Adı-Soyadı : Dr. Mehmet Güngör

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Dölerme ve Sun’i

Tohumlama alanında doktora ünvanına sahiptir. Veterinerlik alanıyla ilgili olarak makaleleri

vardır.


9.9. Yardımcı Araştırmacı Adı Soyadı: Halil İbrahim Akçadağ

Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Biyoistatistik alanında

yüksel lisans derecesine sahiptir. Alanıyla ilgili olarak makaleleri ve sunumu vardır.

23

10. ARAŞTIRMA BİRİMİNİN YETERLİLİĞİ:



10.1. Birimde Mevcut Donanım : Spermanın sulandırılması, dondurulma işlemi öncesi ve

sırasında gerekli olan tüm yarı otomatik ve otomatik makineler, sperma değerlendirme cihazı

(CASA), ısıtma tablalı mikroskop.

10.2. Birim Dışında Yararlanılabilecek Donanım :

Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya ABD ait spektrofotometre cihazı.



10.3. Birimde Yürütülmekte Olan Araştırma-Geliştirme Etkinlikleri: Yerli gen kaynağı koruma

projesi dahilinde yapılan çalışmalar, rutin olarak dondurulmuş boğa sperması üretimi ve bu

konuda yapılan araştırmalar. Araştırma projeleri kapsamında yürüyen çalışmalar.

11.TALEP EDİLEN BÜTÇE

ANALİTİK BÜTÇE TEKLİFİ

YILLARA GÖRE 03 MAL VE HİZMET ALIM DAĞILIM

GİDERLERİ 1.Yıl 2.Yıl 3.Yıl 4.Yıl

03.1- ÜRETİME YÖNELİK MAL VE MALZEME

ALIMLARI

03.2- TÜKETİME YÖNELİK MAL VE MALZEME

ALIMLARI

03.3- YOLUKLAR

03.4- GÖREV GİDERLERİ

03.5- HİZMET ALIMLARI

03.6- TEMSİL VE TANITMA GİDERLERİ

03.7- MENKULMAL, GAYRİMADDİ HAK ALIM,

BAKIM VE ONARIM GİDERLERİ

03.8- GAYRİMENKUL MAL BAKIM VE ONARIM

GİDERLERİ

03.9- TEDAVİ VE CENAZE GİDERLERİ

TOPLAM

YILLARA GÖRE DAĞILIM

06 SERMAYE GİDERLERİ

1.Yıl 2.Yıl 3.Yıl 4.Yıl

06.1-MAMUL MAL ALIMLARI

06.2-MENKUL SERMAYE ÜRETİM GİDERLERİ

06.3-GAYRİMADDİ HAK ALIMLARI

06.4-GAYRİMENKUL ALIMLARI VE

KAMULAŞTIRILMASI

06.5-GAYRİMENKUL SERMAYE ÜRETİM

GİDERLERİ

35.000


06.6- MENKUL MALLARIN BÜYÜK ONARIM

GİDERLERİ

06.7- GAYRİMENKUL BÜYÜK ONARIM

GİDERLERİ

06.8- STOK ALIMLARI (SAVUNMA DIŞINDA)

06.9- DİĞER SERMAYE GİDERLER

TOPLAM 35.000

YTL


24

12. ÇALIŞMA TAKVİMİ:

Proje Faaliyetleri Ayrıntılı Bilgi Zamanlama

Malzeme Alımı

Proje için gerekli olan kimyasalların alınması için

hazırlıkların yapılması

Dr. M.N. Bucak, Dr. U. Taşdemir

Haziran-Eylül 2009

Tekelerden sperma alınması, dondurması

Dr. M.N. Bucak, Dr. P.B. Tuncer, Dr. S. Sarıözkan,

Dr. Mehmet Güngör, Dr. H. Kinet

Ekim 2009-Ocak 2010

Dondurulan sperma numunelerinin çözdürülerek

değerlendirilmesi

Dr. M.N. Bucak, Dr. P.B. Tuncer, Dr. S. Sarıözkan,

Prof. Dr. Kenan Çoyan

Şubat-Ağustos 2010

Biyokimyasal analizlerin yapılması

Prof. Dr. Nuri Başpınar Eylül -Ekim 2010

Projeye Başlanması

ve Sürmesi

Elde edilen verilerin istatistiki analizlerinin yapılması

H.İ. Akçadağ Kasım-Aralık 2010

Proje Bitiş Projenin sonuç raporunun hazırlanması

Dr. M.N. Bucak, Dr. P.B. Tuncer Ocak-Mart 2011

13. LİTERATÜR LİSTESİ:

Aboagla, EME, Terada T (2003): Trehalose-enhanced fluidity of the goat sperm membrane and

its protection during freezing. Biol Reprod., 69, 1245-1250.

Alvarenga MA, Alvarenga FC, Moreıra RM, Cesarıno MM (2000): Acrozomal ultrastructure of



stallion spermatozoa cryopreserved with ethylene glycol using two packing systems. Equine Vet

J, 32, 541-545.

Bucak MN, Tekin N (2007): Kryoprotektanlar ve gamet hücrelerinin dondurulmasında

kryoprotektif etki. Ankara Üniversitesi Vet. Fak. Derg, 54, 67-72.

Bucak MN, Tekin N (2007): Protective effect of taurine, glutathione and trehalose on the liquid



storage of ram semen. Small Rum Res, 73, 103-108.

Bucak MN, Ateşşahin A, Varışlı Ö, Yüce A, Tekin N, Akçay A 82007): The influence of



trehalose, taurine, cysteamine and hyaluronan on ram semen: Microscopic and oxidative stress

parameters after freeze-thawing process. Theriogenology 2007; 60;1060-1067.

Curry MR, Watson PF (1994): Osmotic effects on ram and human sperm membranes ın relation



to thawing injury. Cryobiology, 31, 39-46.

Dalimata AM, Graham JK (1997): Cryopreservation of rabbit spermatozoa using



acetamide in combination with trehalose and methyl cellulose. Theriogenology, 48, 831-

841.


Dobrinsky JR (2002): Advancements in cryopreservation of domestic animal embryos.

Theriogenology, 57, 285-302.

Gao DY, Ashworth E, Watson PF, Kleınhans FW, Mazur P, Crıster, JK (1993): Hyperosmotic

tolerance of human spermatozoa: separate effects of glycerol, sodium chloride, and sucrose on

spermolysis. Biol Reprod, 49, 112-23.

Hammerstedt RH (1993): Maintenance of bioenergetic balance in sperm and prevention of lipid



peroxidation: A review of the effect on design of storage preservation systems. Reprod Fertil

Dev, 5, 675-690.

Kasai M (2002): Advaces in the cryopreservation of mammalian oocytes and embryos:

development of ultrarapid vitrification. Reprod Med Biol, 1, 1-9.

Kundu, CN, Das K, Majumder GC (2001): Effect of amino acids on goat cauda epididymal



sperm cryopreservation using a chemically defined model system. Cryobiology 41, 21–27.

25

Palasz AT, Mapletopt, RJ (1996): Cryopreservation of mammalian embryos and oocytes: recent



advances. Biotechnol Adv, 14, 127-149.

Pedro PB, Zhu SE, Makino N, Sakurai T, Edashige, Kasai, M (1997): Effects of hypotonic stress



on the survival of mouse oocytes and embryos at various stages. Cryobiology, 35, 150-158.

Polge C, Smith A, Parkes A (1949): Revival of spermatozoa after vitrification and dehydration



at low temperatures. Nature, 164, 166.

Purdy PH. A review on goat sperm cryopreservation. Small Rum Res 2006; 63:215-225.

Woelders H (1997): Fundamentals and recent development in cryopreservation of bull and boar

semen. Vet Quart, 19, 135-138.

14. TEKLİF ONAYI:

Adı Soyadı Tarih İmza

14.1.Proje Lideri : Dr. Mustafa N BUCAK 08.01.2008

14.2. Öneren Kuruluş Müdürü : Talat GÖZET

14.3. Destekleyen Kuruluşlar :

14.4. İşbirliği Yapılan Kuruluşlar :

26

T.C.



TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI

PROJE TEKLİFİ

BÖLÜM B

1. ALT PROJE No ve KODU :

(Projeyi tanımlayan proje no’su ve

projeyi tanıtan 10 harfi geçmeyen kod isim)

2. ALT PROJE ADI : Karacabey Merinosu Koçlarda Prion Protein (PrP)

Polimorfizminin Saptanması Üzerine Bir Araştırma

(A Researh on the Determine of Prion Protein (PrP) Polymorphism in Karacabey Merino

Rams)

3. YÜRÜTÜCÜ KURULUŞ :Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

4. ALT PROJE LİDERİ

4.1 Adı Soyadı :Yalçın YAMAN

4.2 Kurumu :Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

5. Alt Projenin İlgili Olduğu AFA/Program

Öncelik

Yüksek Orta Düşük

Araştırma Fırsat Alanı: Küçükbaş hayvancılık X

Araştırma Programı : Koyunculuk X

6. PROJE SÜRESİ : 12Ay

6.1. Başlama Tarihi : Ocak 2009

6.2. Bitiş Tarihi : Ocak 2010

7. PROJENİN ÖZET TANITIMI:

Bu projede, “Ülkesel Merinos Geliştirme Projesi” kapsamında kullanılmakta olan erkek

materyal, 13. kromozom üzerinde bulunan PrP genindeki 136, 154 ve 171 kodonlar yönünden

genotiplendirilecektir. Scrapi hastalığına karşı doğal dirençle ilişkisi bulunan allellerin

frekansları belirlenecek ve scrapiye dirençli yetiştiricilik için seçilmesi gereken damızlık erkek

materyal konusunda öneride bulunulacaktır. Bu şekilde sürüdeki scrapi hastalığına karşı doğal

dirence sahip genotiplerin frekansını artırmak amaçlanmaktadır.

ANAHTAR KELİMELER: Scrapi, Doğal direnç, PrP, Polimorfizm, Karacabey Merinosu

ABSTRACT

In this Project, the rams which have used whitin “National Merino Improving Project” will be

genotyped according to codons 136, 154 and 171 which are in PrP gene on the13th chromosome.

The alleles frequence which associated with natural resistance to scrapie will be determined and

adviced for scrapie resistance breeding in order to selection of the stock rams. In this way, the

aim of the study is to increas the frequences of genotypes that have natural resistance to scrapie .



Araştırma Alan Kodu : Araştırma Öncelik Puanı:

Araştırma Programı Kodu : Toplam Proje Puanı :

Yeni Proje Numarası :

27

8. ANAHTAR KELİMELER: Scrapie, Natural resistance, PrP, Polymorphism, Karacabey Merino



9. PROJE TEKLİFİ HAKKINDA AYRINTILI BİLGİ:

9.1. Araştırmanın Amacı ve Gerekçesi:

Bu çalışmanın amacı Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsünde yetiştirilen ve “Ülkesel

Merinos Geliştirme Projesi” kapsamında kullanılacak olan Karacabey Merinos ırkı koçlarda,

scrapi hastalığına karşı doğal direnç veya duyarlılıkla ilişkisi olan PrP geni polimorfizmi

yönünden genotip sınıflandırılması yapmaktır. Bu sınıflandırma ile scrapi hastalığına doğal

direnç konusunda mevcut genetik yapı saptanacaktır. Daha sonra, scrapiye dirençli allelerin

(kodon 136A, 154R, 171R ) frekansının sürüde yükseltilmesi amacıyla yapılan seleksiyon

çalışmasına bir kriter olarak dahil edilmesi teklif edilecektir.. Böylece damızlık olarak

kullanılacak koçların seçiminde scrapiye karşı doğal direnç bir seleksiyon kriter olarak ele

alınarak, gelecekte olası scrapi ve BSE vakalarının insan ve hayvan sağlığı açısından

oluşturacağı zararların azaltılması hedeflenmektedir.

Prionlar 1982’de Stanley PRUSINER tarafından “Protein yapısında nükleik asitten yoksun

infeksiyoz partiküller” (Proteınaceous Infectious Particle That Lacks Nucleic Acid), ya da

kısaca Prion (PROteinaceous INfectious particle) olarak tanımlanmıştır (Prusiner, 1999).

Burada genetik olarak en önemli husus prionların herhangi bir kalıtsal unsur içermemesidir.

Oysa biyolojinin sentral dogma olgusu bütün canlıların özelliklerine ilişkin bilgilerin genlerde

(genotipde) yer aldığını ve bu bilgilerin belirlediği biçimde protein sentezi yapıldığını,

proteinlerin de ilgili fenotipi oluşturduğunu ifade etmekte, canlılık olaylarının bu şekilde

sergilediğini öngörmektedir. Oysa prion terimi bu hususa aykırı olarak geni bulunmayan (sadece

protein içeren) bir etmenin (prionun) bir hastalığa yol açma niteliğini ifade etmektedir (Soysal

2001).

Prionların neden oldukları ve TSE (Transmissible Spongioform Encephalopathy) olarak



isimlendirilen hastalıklar şu şekildedir:

Hastalık Doğal Konakçı Prion Patojenik PrP İzoformu

Scrapie Koyun ve keçi scrapie prion OvPrPSc

Transmissible mink encephalopathy Mink TME prion MkPrPSc

Chronic wasting disease (CWD) Geyik CWD prion MdePrPSc

Bovine spongiform encephalopathy

(BSE)


Sığır BSE prion BoPrPSc

Feline spongiform encephalopathy

(FSE)

Kedi FSE prion FePrPSc



Exotic ungulate encephalopathy (EUE) Ceylan EUE prion UngPrPSc

Kuru İnsan Kuru prion HuPrPSc

Creutzfeldt-Jakob disease (CJD) İnsan CJD prion HuPrPSc

Gerstmann-Sträussler-Scheinker

syndrome (GSS)

İnsan GSS prion HuPrPSc

Fatal familial insomnia (FFI) İnsan FFI prion HuPrPSc

Anonim 2008

Prion hastalıkları günümüzde halk sağlığı açısından taşıdıkları riskler nedeniyle önemli bir konu

haline gelmiştir. İngiltere’de 1986 yılında salgın yapan “deli dana” hastalığı (BSE - Bovine

Spongioform Encephalopati) ikiyüzbin kadar sığırın ölümüne neden olmuş ve muhtemelen çok

daha fazla hayvan bu enfeksiyona maruz kalmıştır. Bu durum Avrupa’da önemli ekonomik ve

politik etkilere neden olmuştur. Daha da kötüsü 1996’da İngiltere’de yaklaşık 40, Fransa’da ise

28

1 tane yeni bir CJD (Creutzfeldt-Jakob disease) varyantının tesbit edilmiş olmasıdır. Bu olgular



klinik, neuropatolojik, moleküler ve bulaşma şekli bakımından sporadik CJD’ den farklılık

gösteriyordu ve büyük olasılıkla BSE’ li sığırların etlerinin tüketimine bağlı olarak ortaya

çıkmıştır (Harris, 1999).

Scrapi koyun ve keçilerde merkezi sinir sistemini etkileyerek nörodejeneratif bozukluklara yol

açan bir hastalıktır. Pek çok hayvan türünde ve insanlarda görülen ve TSE (Transmissible

Spongioform Encephalopathy)’ler olarak bilinen hastalıkların prototipidir (Erdal 2007).

Geçmişte scrapie zoonoz bir hastalık olarak değerlendirilmezken, deli dana hastalığının (BSE)

ortaya çıkması insanlara ve deneysel olarak da koyunlara bulaşması scrapi’nin de insanlar için

risk taşıyabileceğini göstermiştir. Scrapinin yüzyıllardır bilinmesi nedeniyle bu hastalığın henüz

kanıtlanmamış olsa da BSE’nin muhtemel orjini olabileceği düşünülmektedir. Koyun ve keçiler

deneysel olarak BSE etkeniyle enfetke edilebilmiş ve ortaya çıkan hastalık belirtilerinin doğal

scrapide görülen belirtilerden ayırt edilmesi mümkün olmamıştır. BSE’nin insanlarda görülen

CJD ile ilişkisinin olması nedeniyle küçük ruminantlarda BSE’nin olma ihtimali insan sağlığını

tehdit eden büyük bir risk haline gelmiştir (Sandrie ve ark. 2005).

İngiltere’de 1960’ larda sürdürülen farklı denemelerde scrapiye karşı genetik dirençle, özellikle

de “sip” (scrapie incubation period) olarak tarif edilen genle ilgili kanıtlar elde edilmiştir.

1991’e gelindiğinde bazı koyun ırklarında PrP (prion related protein) geninin polimorfizmi ve

doğal scrapi insidansı arasındaki bağlantı tarif edilmiştir. 1990 ve 1996 yılları arasında yapılan

çalışmalarda; koyunlarda “13. kromozomda (Gama ve ark. 2006) lokalize olan” PrP genindeki

üç kodonun (136, 154 ve 171) scrapiye karşı doğal direnç veya duyarlılık ilgili rolü olduğu

ortaya çıkarılmıştır (François ve ark. 2007). Bu üç kodondaki polimorfizmlerin kombinasyonu

PrP geninin‘‘ARR’’, ‘‘ARQ’’, ‘‘ARH’’, ‘‘AHQ’’ ve ‘‘VRQ’’olmak üzere beş farklı allelini

oluşturmaktadır. Her bir polimorfizmde aminoasitleri temsil eden harfler şöyledir ; A alanine, R

arginine, Q glutamine, H histidine ve V valine. Bu şekilde “ARR”, kodon 136’da alanin, 154’te

arjinin ve 171’de arjinin bulunan alleli sembolize eder.Her hayvan PrP genini iki kopyasını

taşıdığı için bu beş allel 15 farklı genotip meydana getirir. PrP allelerinin sayısı farklı koyun

ırkları arasında varyasyon gösterirmektedir. (Arnold ve ark. 2002).

Avrupa birliği yönetmelikleri her üye ülkenin sahip olduğu koyun ırkları için TSE’lere karşı

dirence dayalı yetiştirme programlarının hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yetiştirme

programlarında 136A, 154R, 171R allel frekansının artırılması ve scarpiye karşı duyarlılıkla

ilişkili diğer allel frekanslarının azaltılması amaçlanmaktadır . Avrupa birliğinin 2002/1003/EC3

sayılı komisyon kararları, üye ülkelerin temel koyun ırklarında (her ırk için 50 örnek olmak

üzere) 1 Temmuz 2003 yılına kadar PrP genotiplendirilmesi açısından bir survey programı

gerçekleştirmesini zorunlu kılmıştır (Anonim 2007a).

Diğer yandan, Amerika’da bulunan mevcut scrapi tipi için kodon 171 de bulunan arginine (R)

allelleri yönünden seleksiyon yeterli görülmektedir (Thomas 2007).

Ülkemizde henüz resmi olarak BSE ya da scrapie vakası bildirilmemiştir. Scrapiye dirençli

yetiştiricilik ve bu bağlamda genotiplendirme ve seleksiyon konusunda yapılan çalışmalar yok

denecek kadar azdır. Son yıllarda konunun önemi nedeni ile dünyada sıkça gündeme

gelmektedir. Diğer yandan Türkiye, Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin 2004 yılı ilerleme

raporu ve tavsiye metni’nde scrapi izleme programı kabul etmiş,Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,

Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü 30/ 03 / 2004 tarih ve 250.10.10.13/VEE/15-3899 -010157

sayılı yazıları ile konunun detaylı hususlarını belirtmiştir (Anonim 2004a). 22.02.1989 tarih ve

89/13838 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Hayvan Sağlığı ve Zabıtası

Yönetmeliğinini 123. maddesinde yapılan ve 15.05.2003 tarih ve 25109 sayılı Resmi Gazetede

yayımlanan değişikliğe göre hastalık çıktıktan sonra yapılması gerekenler sıralanmış, fakat,

önleyici her hangi bir tedbirden bahsedilmemiştir (Anonim 2003).

Bu çalışma ile Karacabey Merinos ırkı koçlarda PrP gen polimorfizmi yönünden yapılacak olan

genotiplendirme ve damızlık seçiminde bu hastalığa karşı doğal dirençle ilişkili alleleri taşıyan

29

koçların kullanılması sürüdeki doğal direnç seviyesini yükseltecek diğer yandan ulusal scrapi



korunma programlarının oluşturulmasına da katkıda bulunulacaktır.

9.2. Literatür Özeti

Ün ve ark. (2007), Türkiye’de yetiştirilen yerli ırklardan kıvırcık (n=44), sakız (n=34) ve

Gökçeada (n=31) ırklarında yaptıkları çalışmada ARR, ARQ, AHQ, VRQ, TRQ ve ARH olmak

üzere 6 allel bulmuşlar, en yüksek frekansa sahip allelleri sırasıyla ARQ (frekans = 0.5092),

ARR (0.4128) ve TRQ (0.0367) olarak tesbit etmişlerdir. Her üç ırkta da ARR allelinin

bulunduğunu, ırklar içerisinde kıvırcık ve Gökçeadalarda ARQ, sakızda ise ARR allellerinin

baskın olduğunu bildirmişlerdir. Scrapiye yüksek duyarlılıkla ilgili VRQ alleli Gökçeadalarda

tesbit edilemezken bu allelin sakız ve kıvırcık ırklarındaki frekansı sırasıyla 0.0147 ve 0.0341

olarak bulunmuştur. AHQ alleli diğer ırklarda bulunamazken yalnızca Gökçeadalarda, aynı

şekilde ARH alleli ise yalnızca sakız koyunlarında bulunmuştur. PrP genindeki polimorfizmlerin

bu ırklarda ARR/ARR, ARR/TRQ, ARR/ARQ, ARQ/AHQ, ARH/TRQ, TRQ/TRQ,

ARQ/TRQ, ARQ/ARQ, ARQ/ARH,ARH/ARH, ARR/VRQ ve ARQ/VRQ olmak üzere 12 farklı

genotip oluşturduğu, en sık görülen genotiplerin sırasıyla ARQ/ARR, ARQ/ARQ ve ARR/ARR

olduğunu ve yüksek duyarlılıkla ilişkili VRQ/VRQ genotipinin incelenen bu 109 koyunda

bulunmadığını bildirmişlerdir. Irklar içinde yüksek dirençle ilgili ARR/ARR genotipinin sakız

koyunlarda, baskın olduğunu, ARQ/ARR genotipinin kıvırcık ve ARQ/ARQ genotipinin de

Gökçeada koyunlarında baskın olduğunu tespit etmişlerdir. Yine bu üç yerel ırkta yaptıkları

sekans analizi sonucunda 8 farklı polimorfizm . (M112T, A116E, R138M, N146S, Y172D,

S173N, V179E ve R231R) tanımlamışlar, yerel koyun ırklarında PrP genindeki bu yüksek

varyasyonun scrapiye dirençli yetiştirme programları için faydalı olabileceğini bildirmişlerdir.

Molina ve ark. (2006), yaptıkları çalışmada 3193 merinos ırkı koç scrapiye karşı genetik

dayanıklılık yönünden genotiplendirilmiş, yüksek frekansta ARQ alleli bulunurken scrapiye

karşı en yüksek genetik duyarlılığa neden olan VRQ allerinin frekansları sıfıra yakın

bulunmuştur. Scrapiye duyarlılıkla ilişkili alleler yönünden farklı merinos sürülerinde yapılan

çalışmada varyasyonun büyük çoğunluğunun sürüler arası değil sürü içinde olduğu tesbit

edilmiştir. Bunlara ek olarak melezleme veya Wahlund etkisinden dolayı aşırı derecede

heterozigotluk tesbit etmişlerdir ve beş farklı koruma ve kontrol stratejisi üzerinde çalışmışlardır.

İlk strateji olarak; erkek ve dişileri genotiplendirmek, VRQ taşıyan hayvanlarla ARQ/ARQ

koçları elemek, ikincisi erkek ve dişileri genotiplendirmek ve VRQ taşıyanları elemek, üçüncüsü

erkekleri genotiplendirmek ve VRQ taşıyanlarla ARQ/ARQ koçları elemek, dördüncüsü

erkekleri genotiplendirmek ve yalnızca ARR/ARR, ARR/AHQ, AHQ/AHQ ve ARQ/ARQ

koçları damızlık olarak kullanmak ve beşinci strateji ise erkekleri genotiplendirmek, sadece

ARR/ARR, ARR/AHQ ve AHQ/AHQ koçları damızlık olarak kullanmak şeklinde planlanan bu

stratejiler allelik ve genotipik frekanslarına göre simüle edilmiş ve üçüncü seçenek olan

erkekleri genotiplendirmek ve VRQ taşıyanlarla ARQ/ARQ koçları elemenin genetik direnci

yükseltmesi ve minimum hayvan kaybına ve maliyete sahip olması nedeniyle en iyi strateji

olacağına karar vermişlerdir.

Sweeney ve ark. (2006), Scrapiye doğal direnci artırmak için kodon 136, 154 ve 171’deki PrP

gen polimorfizmine dayanan yetiştirme programlarının önemli üreme ve verim özellikleri

üzerine etkilerini araştırmıştır. Karışık yaşlardaki Belclare koyunlarından 9 yıl boyunca

ovulasyon oranı ve bir batındaki yavru sayısıyla ilgili veriler toplanmış, ovulasyon oranı yılda

iki defa laparoskopik yöntemle korpus luteumların sayılması şeklinde (366 koyundan 2418

kayıt), bir batında doğan yavru sayısı ise doğumlar sırasında kaydedilmiştir (353 koyundan 875

kayıt). 5 genel PrP allelinin ve 14 PrP genotipinin bulunduğu populasyonda PrP genotipleri

arasında her iki özellik yönünden önemli bir farklılık bulunamamış ve araştırıcılar PrP gen

polimorfizmine dayalı bir seleksiyon programının en azından çalışılan ırk için ovulasyon oranı

ve bir batında doğan yaru sayısı üzerine bir etkisi olmayacağını belirtmişlerdir.

30

O'Doherty ve ark. (2002), İrlanda’da yaptıkları çalışmada koyunlar doğal scrapiyle ilişkili PrP



geni yönünden genotiplendirilmiş, scrapiyle enfekte koyunların genotipleriyle scrapiyle enfekte

sürülerdeki sağlıklı koyunların genotipleri karşılaştırılmıştır. Scrapi ile enfekte koyunlarda

VV(136)RR(154)QQ(171), VA(136) RR(154) QQ(171), VA(136) RR(154) QR(171), VA(136)

RR(154) QH(171), AA(136) RR(154) QQ(171), AA(136) RR(154) QH(171) ve AA(136)

RR(154) HH(171) olmak üzere yedi genotip , scrapiyle enfekte 11 sürüdeki sağlıklı koyunlarda

15 genotip tanımlanmıştır. Çalışılan onbir sürünün dokuzunda scrapi ile enfekte hayvanların

genotipik frekanslarının aynı sürüdeki sağlıklı hayvanlarınkinden önemli derecede farklı

olduğu, İrlanda koyun populasyonlarında klinik scrapi gelişmesi riskinin belirli PrP

genotipleriyle ilişkisi olduğu sonucuna varmış___________lardır. Aynı araştırma sonuçları V(136) R(154)

Q(171) alleleri ile klinik scrapi gelişimi arasında ve A(136) R(154) R(171) alleri ile klinik

scrapiye direnç arasında açık bir ilişki olduğu, sürüde A(136) H(154) Q(171) allellrinin

bulunmasının A(136) R(154) Q(171) alleri ile karşılatırıldığında scrapi gelişme riskini

azaltacağını göstermiştir.

De Vries ve ark. (2005) East Friesian süt koyunlarında yaptıkları çalışmada PrP genotipleri ile

süt verimi, süt tipi ve üreme özellikleri arasında önemli bir ilişkinin olmadığını bildirmişlerdir.

Álvarez ve ark. (2006), Churra koyunlarında farklı PrP allellerine sahip koçların kızlarının süt

verimi ve bileşenlerini incelemiş; süt verimi, protein oranı, yağ oranı ve somatik hücre sayısı

bakımından önemli bir fark olmadığını ortaya konuymuştur. Scrapiye dirençli alleller yönünde

yapılacak bir seleksiyon programının süt verimi ve özellikleri üzerinde olumsuz bir etki

oluşturmayacağı belirtimiştir

Hamann ve ark. (2004), East Friesian koyunlarında yaptıkları araştırmada ARR/ARR homozigot

genotipe sahip koyunların cidago yüksekliği ve kalp kası kalınlığının ARQ/ARQ olanlardan

önemli dercede düşük olduğunu, sağrı yüksekliği ve göğüs çevresi gibi özellikler bakımından da

aynı eğilime sahip olduğunu, ARR heterozigot bireyler ile ARR alleli taşımayanlaırn aynı

özellikler bakımından aralarında bir fark bulunmadığını tesbit etmiştir.

Goldmann ve ark. (2006), Koyun PrP geninde kodon 168 deki proline ve leucine yer

değişiminin deneysel BSE inokulasyonuna karşı direncin artması ile ilişkili olduğu ve A136,

R154, P168, Q171 / A136, R154, L168, Q171 genotipini taşıyon heterozigot bireylerin A136,

R154, P168, Q171 / A136, R154, P168, Q171 homozigot bireylerle karşılaştırıldığında damar

içi deneysel BSE inokulasyonuna karşı üç kat daha fazla yaşadığı bildirmiştir.

Hamann ve ark. (2004), Süt tipi koyunlarda α

S1-kazein, α

S2-kazeni, β-kazein ve β-lactoglobulin

gibi süt proteinlerindeki polimorfizmin süt verimi ve bileşenleriyle ilişkili olduğunu bildirmiş,

East Friesian sütçü koyunlarında scrapiye dirençli (ARR) yetiştirme sisteminin α

S2-casein

genotiplerin dağılımı üzerine önemli etkisi olduğun ve böyle bir seleksiyonun süt yağ oranında

bir miktar artış sağlayabileceği bildirmiştir.

Arnold ve ark. (2002), Bildirdiğine göre; İngiltere’de 2001 yılı başlarında Ulusal scrapi planının

ilk aşaması olan koyunlarda TSE’lere karşı genetik direncin artırılması uygulanması

planlanmıştır. Bu ilk faz sürüdeki TSE’li koyunların tesbiti ve sürüden uzaklaştırılmasını içeren

diğer iki aşamadan daha önceliklidir. Diğer ülkeler de Scrapiye duyarlılığı azaltmak için Ulusal

yetiştirme programları halihazırda uygulanmaktadır

Belt ve ark. (1995) 34 tane scrapiden etkilenmiş ve 91 tane sağlıklı Texel ırkı koyunlarda

yaptıkları çalışmada VQR, ARR, ARQ, ARH ve AHQ olmak üzere 5 allelik varyans ve bu allere

bağlı 13 genotip tesbit etmişlerdir. Allelik varyansların dağılımları arasında önemli fark bulunan

araştırmada, scrapiden etkilenmiş koyunlarda yüksek frekansta VRQ alleli tespit edilirken

sağlıklı koyunların neredeyse tamamında ARR alleli bulunduğu, ARQ ve ARH allellerinin her

iki gurupta eşit frekansta mevcut olduğu ve AHQ allelinin bir karar vermek için çok düşük

olduğu bildirmiştir.

31

Goldmann ve ark. (1994), yaptıkları denemede farklı PrP genotiplerine sahip Cheviot



koyunlarının bir gurubuna scrapi, diğer gurubuna BSE inoküle etmişler ve hastalığın görülüş

oranı ve hayvanların hayatta kalma sürelerini gözlemlemişlerdir. Yapılan genotip analizinde,

kodon 136 ve 171’deki dimorfizmin hastalığın görülüş oranı ve inkübasyon süresinin

değişimiyle ilişkili olduğunu ve PrP genindeki bu kodonların fonksiyonel etkisinin infeksiyon

etkeni izolatına bağlı olarak değişiklik gösterdiğini bildirmişlerdir.

Thomas (2007), Kodon 171’de her bireyi scrapiye duyarlı QQ genotipine sahip bir sürünün

sadece RR koçlar kullanılarak kolayca QR ve RR genotipine sahip dirençli koyunlarla

değiştirilebileceğini, QR ve RR kuzuların sürüye katılıp QQ kuzuların sürüden çıkarılması

halinde, QR ve RR koyunlar RR koçlar kullanılarak daha da hızlı değiştirilirlebileceğini

bildirmiştir (16).

O'Rourke ve ark. (1997), 103 adet Birleşik Devletler Suffolk koyununa oral olarak scrapi etkeni

vermişler, hastalığın klinik görünümünü ve scrapi için karakteristik olan histopatolojik lezyonları

incelemişlerdir. Daha önceden genotiplendirilen koyunlardan kodon 171 glutamin homozigot

olan (171-QQ) 63 tanesinde gözlem periyodu boyunca scrapi geliştiğini, aynı genotipe sahip 12

koyunda hastalığın gelişmediğini, kodon 171 arginin homozigot (171-RR) 5 koyun ve

heterozigot (171-QR) 23 koyunda hastalığın gelişmediğini bildirmişlerdir.

Drogemuller ve ark.(2004), ekonomik yönden önemli Alman ırkı koyunlarda PrP alel

frekansları iyi bilinmesine rağmen 2 küçük cüsseli sütçü koyun ırkından toplam 1526 baş ve 14

yerli ova ırkından toplam 2446 baş koyun ile bir çalışma yapmış, her bir ırkta AAR allelleri

belirlemiş, ırkta özgü AAR frekansı %1 ile %63 arasında farklılık bulmuşlardır.Çok az AAR

allelline sahip küçük populasyonlarda AAR allellerinin genetik göç ile kaybolmuş olabileceğini

bildirmiştir. Tehlikedeki bir ırkın farklı büyüklükteki populasyonlarında AAR allelerinin

seleksiyonu yoluyla farklı yetiştirme planlarının etkisini incelemek için örnek bir çalışma

gerçekleştirmişlerdir. Homozigot koçların olmadığı yetiştirme şeklinde yetiştirme stratejisinin

heterozigot koçların sayısına, genotipik olarak uygun koyunların seçilmesine bağlı olduğunu ve

bunun yüksek derecede dayanıklı bir populasyonun oluşturulması için gereken zamanı

kısaltacağını bildirmiştir. Genel olarak bütün ırklarda AAR allelleri yönünden %99

homozigotluğa ulaşmayı hedefleyen bir seleksiyon programı başlangıçtaki allel frekanslarına

bağlı olarak 6-9 generasyonda arasında mümkün olacağını, eğer özel bir çiftleştime planı

geliştirilmezse küçük populasyonlarda akrabalık derecesi artacağını bildirmiştir..

DeSilva ve ark.(2003), Oklahoma eyaletinde 21 saf ve melez ırka ait 1144 koyunda PRNP gen

polimorfizmi yönünden genotiplendirme yapmış ve bu hayvanlarda, bilinen 136 (A/V), 154

(H/R) ve 171 (Q/R/H/K) polimorfizmlerini tanımlamıştır. Yapılan denemede 171R allel

frekansı %53.8, 136A allel frekansı %96.01 olarak bulunmuş, araştırmacılar buna ek olarak

kodon 143 (H/R), 167 (R/S), 180 (H/Y), 195 (T/S) ve 196 (T/S) olmak üzere beş yeni allel

tanımladıklarını bildirmiştir.

Arnold ve ark.(2002), Hangi koç-genotiplendirme planının kullanılarak hem kasaplık hem de

damızlı___________k hayvanlarda maksimum genetik direncin sağlanacağı ve bütün kasaplık kuzuların en az

bir ARR allelini taşımasını ne kadar zaman alacağını belirlemek amacıyla oluşturulan “Ulusal

Scrapie Planının”;

1-Kasaplık kuzularda en az bir ARR allelini taşıyanların oranını artırmak ve halkın tükettiği

scarpiye duyarlı koyunların miktarını azaltmak,

2-Yetiştirilen sürülerde ARR allellerinin yaygınlığını artırarak Ulusal koyun populasyonlarında

klinik scrapinin oluş sıklığını azaltmak, olmak üzere iki öncelikli amacı olduğunu belirtmiştir.

Hunter ve ark. (1997), Kapalı bir suffolk sürüsünde yaptıkları çalışmada scrapi hastalığının

esasen kodon 171 de glutamin homozigot koyunlarda görüldüğünü, bu genotipin sağlıklı

koyunlardaki frekansının önemli derecede düşük olduğunu tesbit etmişlerdir. Bununla beraber

kodon 171 deki glutamin varlığının tamamen resesif bir karakterde olmadığını çünkü 64 scrapi

32

vakasından ikisinin kodon 171 de glutamin/arjinin heterozigot genotipe sahip olduğunu



bildirmişler, elde ettikleri sonuçlara göre suffolk koyunlarında PrP genotipine göre seleksiyon

yapılarak scrapiye karşı direncin artırılması yönündeki yetiştirme programlarının uygulanabilir

olduğunu belirtmişlerdir.

Hunter ve ark. (1994), Yaptıkları durum kontrol çalışmasında, Shetland, Scottish Halfbred ve

Blue du Maine ırklarında , kodon 136’da vali varlığının , doğal scrapi vakalarında %96-100

oranında olduğu, aynı sürüdeki sağlıklı hayvanlarda ise kodon 136’da alanin varlığının %91-100

oranında olduğunu tesbit etmiştir. Bununla birlikte Poll Dorsets ve Suffolks ırklarında kodon

136’daki valin varlığının scrapi insidansı ile ilişkili olmadığını, bu yüzden scrapiden etkilenen

PrP genotiplerinde ırk farklılığının olabileceğini bildirmiştir.

Ikeda ve ark. (1995), Japonya’da yaptıkları çalışmada, koyunlarda ,112, 136, 154 ve 171.

kodonlarda MARQ, TARQ, MVRQ, MAHQ, MARR ve MARH olmak üzere altı allel varyantı

tesbit edilmiştir. MARQ allerinin yüksek hastalık insidansıyla ilişkili , TARQ ve MARR

allerinin ise düşük hastalık insidansıyla ilişkili olduğu bulunan çalışmada , scrapiden etkilenmiş

bir suffolk koyunun homozigot MARR genotipine sahip olduğu, yine scrapiden etkilenmiş dört

corridale koyununun MVRQ alleli taşıdığı tesbit edilmiştir. Araştırıcılar scrapiden etkilenmiş her

iki corriedale koyunundan birinin ve suffolk x corriedale melezlerinden 2/ 3’ünün MARH alleli

taşıdığını ve bu allelin corriedale ve melezlerinde scrapiye karşı yüksek duyarlılıkla ilişkisi

olduğunu bildirmiştir.

İngiltere’de Ulusal Scrapi Planın’na göre Prp genotipleri ve dahil oldukları risk grupları

aşağıdaki gibidir (Anonim 2004b).

Tablo-1

PrP Genotipi NSP Direnç Derecesi



ARR/ARR 1 Scrapiye karşı en dirençli koyunlar

ARR/AHQ


ARR/ARH

ARR/ARQ


2 Scrapiye karşı genetik olarak dirençli ancak yetiştirmede kullanılması durumunda

dikkatli bir seleksiyon uygulanması gereken koyunlar

ARQ/ARQ

AHQ/ARH


AHQ/ARQ

ARH/ARH


ARH/ARQ

ARQ/ARQ


3 Scrapiye karşı genetik olarak az dirence sahip ve yetiştirmede kullanılması durumunda

dikkatli bir seleksiyon uygulanması gereken koyunlar

ARR/VRQ 4 Scrapiye karşı genetik olarak duyarlı olan, kontrollü ve onaylanmış yetiştirme

programları dışında yetiştirmede kullanılmaması gereken koyunlar

VRQ/AHQ

VRQ/ARH


ARQ/VRQ

VRQ/VRQ


5 Scrapiye karşı yüksek derecede duyarlı ve yetiştirmede kullanılmaması gereken

koyunlar


33

Tablo-2


Tablo 2’ de Amerika’ da belirtilen üç kodonun

kombinasyonuna bağlı genotiplerin scrapi direnç

indeksi verilmiştir. Bu tabloda son sütundaki değer ne

kadar yüksekse scrapiye karşı direncin de o derece

yüksek olması beklenir.

Bu indeks oluşturulurken ağırlık sırasıyla kodon 171’

deki RR ve QR genotiplerine ve ikinci derecede kodon

136’ daki AA genotiplerine verilmiş, kodon 154’ deki

genotiple ilgili olarak ise tarafsız kalınmıştır. İndeksin

genotiplere göre sayısal ifadesi şöyledir: kodon 136 için

AA=3, AV=1, VV=0, kodon 154 için RR=RH=HH=0,

kodon 171 için RR=10, RQ=6, QQ=0 (Thomas ve ark.

2007)


Yüklə 412,02 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə