Iii. Uluslararasi



Yüklə 6,81 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə311/318
tarix14.12.2017
ölçüsü6,81 Mb.
#15593
1   ...   307   308   309   310   311   312   313   314   ...   318

706

III BEYNƏLXALQ HƏMZƏ NİGARİ

TÜRK DÜNYASI MƏDƏNİ İRSİ SİMPOZİUMU

da etkisiyle, Kuzey Kafkasya kültürü taşıyan ve çoğunlukla Kafkasya dışında bulunan 

bu az sayıdaki halkın tümü Kafkas kökenli araştırmacılar tarafından “Çerkes” olarak 

adlandırılmaktadırlar (Berzeg, 1996: 17, Oner,  2000: 18-19 ). 

Çerkeslerin anayurtları ise Kafkasya Taman yarımadasından başlayıp Bakü’nün 

doğusunda yer alan Apşeron Burnu’na kadar uzanan Kafkas Dağlarının güneyindeki 

bölgedir  (Düzenli,  2006:  6).  Anayurtlarında  Çerkes  toplulukları  genellikle,  küçük 

topluluklar daha büyük topluluklarla bağlantılı olduğundan da kendi içlerinde daha 

küçük aşiretlere bölünmüş bulunuyorlardı. Bu toplulukların tümü, bilinen tarihleri 

boyunca geniş ölçüde bağımsız yaşamışlar, zaman zaman Osmanlı’nın ya da İran’ın 

yüksek egemenliğini sözde kabul etmiş olmakla birlikte, bağımsızlıklarından asla 

vazgeçmemişlerdir (McCarthy, 1998: 32).   

Çerkeslerdeki istiklal tutkusunu onların içerisinde bulunmuş olan Rusyalı tarım 

uzmanı N. K. Klingen şöyle ifade etmektedir: 

“Çerkesler  yurtlarını  çok  seviyorlardı.  Ama  özgürlüklerine  olan  bağlılıklarını 

ondan bile üstündü. Ya üstün güçler karşısında boyun eğecekler ya da ölünceye 

kadar savaşacaklardır. Onlar boyun eğmektense ölmeyi seçtiler. Kendileriyle birlikte, 

binlerce yılın birikimi olan kültürleri de otuz yılın içinde yok oldu” (Berzeğ, 2008:5).                

Kuzey Kafkasya halklarından olan Çerkeslerin sosyal yapısı Adige ve Abazalar 

olmak üzere iki ana boydan ve bu boylara tabi kabilelerden oluşmaktadır. Adige 

boyu en fazla kabileye sahiptir. Bunlar: Kabartay, Besleney, Kemirguveyler, Sapsığlar, 

Janeler, Natukhaylar, Ubıhlar, Abzehler, Bjeduglar, Hatıkoylar ve Makhoclar adlarıyla 

bilinen  on  bir  kabilelerdir.  Abazalar  boyu  ise;  tarihi  anayurtları  olan  Abhazya’da 

yaşayanlar  Abhaz  kabilesi  ve  Kuzey  Kafkasya’da  yaşayanlar  da  Abaza  (Abazin)  

kabilesi olmak üzere iki kabiledir (Ersoy, 1993: 201- 202).

4- Çarlık Rusya’sının Kafkas Siyaseti ve Çerkesler 

Kafkasya’da Rusların yayılması Altın Ordu Devletinin hâkimiyetinden kurtulup 

XIV.  yüzyıl  başlarından  itibaren  yeniden  özerklik  kazanmalarıyla  başladı.  XVI. 

yüzyılda  Romanov  Hanedanlığının  1613’te  yönetime  gelip  çarlığın  çöküşü  olan 

1917’ye  kadar  sürecek  olan  iktidar  döneminde  (Armaoğlu,  2003:  4)  Rusya  tarihi 

emellerini  gerçekleştirmek  için  yayılma  siyasetini  daha  planlı  ve  kapsamlı  olarak 

Kafkasya’da  uygulamaya  koyması  Çerkesleri  de  etkileyerek  istiklal  mücadelesi 

vermelerine sebep olacaktır. 

Kafkasya bölgesinde Türklerin Hunlarla başlayan Hazarlar ve Kıpçaklarla devam 

eden  hâkimiyet  kurma  dönemlerinde  coğrafyanın  kadim  topluluklarından  olan 

Çerkeslerle ilişkileri başladı. Ama Türklerle Çerkesler arasındaki asıl ilişkiler Selçuklular 

zamanında Sultan Melikşah döneminde 1060’da Dağıstan’a yerleşilmesiyle başladı.     

Osmanlı  döneminde  ise  1475’te  Kırım’ın  fethedilmesiyle  Kafkasya’ya  komşu 

olundu.  Yükseliş  dönemi  ile  birlikte  bölgeye  yönelik  planlar  yapılmaya  başlandı. 

1500’lü yıllarda Don-Volga Nehirlerini birleştirme projesi ile Türkistan coğrafyasıyla 

bütünleşme düşünüldü. 1578’de Osmanlı Devleti Lala Mustafa Paşa, Çerkes asıllı, 

Kafkas fatihi olarak bilinen Özdemiroğlu Osman Paşa ve Ferhat Paşa gibi komutanlar 

döneminde Dağıstan’a kadar geniş bir bölgede nüfus kuruldu. 

Kafkasya’da  Çarlık  Rusya’nın  yayılma  siyaseti  takip  etmesi  ve  bölge  üzerinde 

nüfus mücadelesine girmesi Osmanlı Devletinin muhalefeti ile karşılaşmasına sebep 

oldu. Çünkü Çarlık Rusya’sının amacı sadece bu güzel ülkeyi ele geçirmekle sınırlı 

değildi. Karadeniz’in doğusunda yaşamakta olan tüm dağlıları buradan kovmak ve 




707

III BEYNƏLXALQ HƏMZƏ NİGARİ

TÜRK DÜNYASI MƏDƏNİ İRSİ SİMPOZİUMU

yerlerine Rusları yerleştirmekti (Berzeğ, 2008:5).  

Nitekim  Çarlık  Rusya  yayılma  siyasetinden  ve  amacından  ödün  vermeyerek 

1739’da Osmanlı Devleti ile imzalamış olduğu Belgrad Anlaşmasına rağmen Kuzey 

Kafkasya içlerine girerek buralara Kazak ve Rus köylülerini yerleştirmeye başladılar 

(Berzeg, 1996: 29).

Rusya bu siyaseti istikametinde 1700’lü yılların sonlarında oluşturmaya başladığı 

ve Kafkasya’da yeni topraklar işgal ettikçe bölgedeki halkı imha ve sürgün ederek 

adım adım ilerlediği “Azak-Mezdegu Hattı” (1777-1780), “Karadeniz Kordon Hattı 

(1792),  “Kızılyar  Hattı”,  “Kuban  Hattı”,  “Karadeniz  Kıyısı  Hattı”  (1830-1842)  gibi 

kale ve istihkam zincirleriyle, Kafkasya’nın kardeş halklarını birbirlerinden ve tüm 

dünyadan  soyutlayarak  aç  bırakmaya  teker  teker  ortadan  kaldırarak,  kendisine 

boyun eğmeye ve Osmanlı topraklarına sürgüne gitmeye zorlamıştı.

Aynı  zamanda  Rus  kraliçesi  Elizabet  28  Kasım  1741’de  Osmanlı  sadrazamına 

yazdığı mektupta: “Çerkes beylerinin, dağlıların ve sair nice yerlerin hükümdarıyız 

(Aktepe,  1989:  141)”  diyerek  Kafkasya  üzerindeki  hâkimiyetlerini  ifade  etmiş, 

siyasetlerini uygulamaya koyduklarını teyit etmiştir.

1774’teki  Küçük  Kaynarca  Anlaşması  ile  Osmanlı  Devleti,  Çarlık  Rusya’nın 

Kuzey  Kafkasya  üzerinde  hak  iddia  etmesine  yol  açan  maddeleri  kabul  etmek 

mecburiyetinde  kalıp  Kırım’a  bağımsızlık  verdi.  Bunun  üzerine  Osmanlı  Devleti 

Rusya’nın Karadeniz’e inmesini ve Kuzey Kafkasya’da ilerleyişini durdurmak amacıyla 

bölge ile daha yakından ilgilenmek ve Kuzey Kafkasya siyasetini geliştirmek için 

bazı tedbirler almaya yöneldi.   

Nitekim Osmanlı Devleti Çerkesistan’daki güçlü prensliklerle işbirliğini geliştirme 

yoluna  giderek,  bu  prensliklerle  1781’de  İstanbul’da  bir  anlaşma  yapıldı.  Çerkes 

kökenli olan Ferah Ali Paşa yönetimindeki askeri kurul Batı Kafkasya’ya gönderildi. 

Aynı yıl Anapa, Soğucak ve Tsemez kaleleri yeniden tahkim edildi (Aydemir1988:15). 

Böylece  Osmanlı  Devleti  bölgedeki  nüfuzunu  artırmaya  çalıştı.  Bu  mücadeleden 

galip gelebilmek için İslam’ı bölgede yaymaya yöneldi. İslam’ın coğrafyada silinmez 

bir  şekilde  yerleşmesinde  ise  Osmanlı  Devleti’nin  Kafkasya  Soğucak  valisi  Ferah 

Ali Paşa etkili oldu (

Habicoğlu,

 

1993: 81, Bice, 1991: 11).



 Bu gelişme Rus Çarlığı, 

Osmanlı Devleti ve bölgede Şiiliği yaymak isteyen İran arasında ciddi mücadelelerin 

yaşanmasına sebep oldu.  

Çarlık  Rusya’nın  Kafkasya  üzerindeki  amacı;  Müslümanların  nüfus  çokluğunu 

kırarak  siyasal  üstünlüğü  ele  geçirebilmekti.  Bunu  gerçekleştirmek  içinde  nüfus 

politikasını iki ana temele dayandırmıştı. Bu da Müslümanların sürülmesi ve Hristiyan 

halkların  yani  Slavların  Kuzey  Kafkasya’ya,  Ermenilerin  de  Doğu  Anadolu’ya  göç 

ettirilerek yerleştirilmesi idi (McCarthy, 1998: 29). 

Rusya emperyalist yayılmacı siyaseti istikametinde gücüne güvenip askeri ve 

diplomatik başarılar sağlayarak, bölgedeki konumunu gün geçtikçe artırdı. Nitekim 

1783’te işgal etmiş olduğu Kırım’ı 1792’de imzalanan Yaş Anlaşması ile tamamen 

hâkimiyet  altına  aldı.  Aslında  1783’te  Kırım’ın,  Rusya’nın  işgaline  girmesi  Kuzey 

Kafkasya’nın  1864’teki  sonunun  da  başlangıcı  olmuştu.  Çünkü  Çarlık  rejimi 

Kafkasya’ya  girmesiyle  birlikte  Çerkes  -  Rus  mücadelesi  başladı  (İpek,  2006:  28, 

Berzeğ, 1996: 29).  

Osmanlı Devleti’nin Kafkasya üzerinde Türkistan’a yol bulmak amacıyla başlamış 

olan Kafkasya’ya hükmetme siyasetinin tamamen başarısız olması üzerine Çerkesler 

ile  Ruslar  arasındaki  mücadele  artmış,  bu  durum  giderek  Çerkeslerin  aleyhine 

gelişmeye başlamıştı (İpek, 2006: 28).  



Yüklə 6,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   307   308   309   310   311   312   313   314   ...   318




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə