BEDRİ RUHSELMAN
53
muz idrakî bir nokta etrafında bu enerjileri bir araya toplayarak
onlardan bir topluluk meydana getirirler. Aslî tesirlerde, o saf-
haya kadar tekâmülünü yapmış olan ruhlara ait tesirler de var-
dır. Bu tesirler teşekkül eden varlığa, yâni enerji topluluğuna aslî
tesir tarafından aksettirilir ve bağlanır. Böylece varlık dediğimiz
o enerji topluluğu kâinatın sonuna kadar o ruhun bütün davra-
nışlarına mâkes olmak ve o davranışların cevaplarını tekrar ona
iade etmek üzere hizmete sokulmuş ve kâinatta ruhun bir timsa-
li, vâsıtası hâline girmiş bulunur.
Böyle ilk hidrojen kademesinden itibaren inkişaf edip varlık
kademesine geldiği anda, aslî tesirin maddelere ait olan esasî
tesir kısmı, yerini tâli tesirlere terk eder. Ve ünite’nin devamlı
kontrolüne tâbi tutularak büyük organizasyonlar içindeki vazi-
felilerden veya onların kullandıkları çeşitli kademelerdeki var-
lıklardan gelen bu tâli tesirlerle varlık, kâinatın sonuna kadar
tekâmülüne devam eder. Bu tâli tesirlerin başlamasıyla varlık-
ların imtihanları, eprövleri, tecrübeleri ve müşahedeleri de baş-
lamış olur. Ve varlıklar yepyeni, daha hızlı bir tekâmül sistemi-
ne sokulmuş bulunurlar. Bu safhadan itibaren maddeler; birer
varlık hâlinde, tâbi bulundukları ruhların hâkimiyetleri ve tâli
tesirlerin yardımları altında o ruhların her hâl ve durumlarına
tâbi ve tercüman olarak ve onları kâinatta ifadelendirerek inkişaf
edeceklerdir.
Böylece meydana gelen bir varlık; hizmet ettiği ruhun tekâ-
mülüne müteallik bütün davranışlarını aslî prensibin ışığı altın-
da o kadar mükemmel olarak ifadelendirir ki artık ona, kâinatta
ruhun kendisi imiş gibi de bakılabilir. Bunun içindir ki kendisin-
den daha aşağıda diğer maddelerin âtıl ve amorfa yakın hâlleri-
ne nisbetle ruhun ifadelerini taşıyan aktif durumuna bakarak, bu
varlığa canlı sıfatı izafe edilmiştir ki bu da evvelce söylediğimiz
gibi, nisbî bir ifadeden başka bir şey değildir. Zira burada can-
lı denilen varlık haddizatında, âtıl görünen ilk hidrojen atomu
maddesinin inkişaf etmiş yüksek kademelerinden başka bir şey
değildir. Sadece onun; kâinatta bir ruhu ifade edebilecek kadar
imkânları inkişaf etmiş olmakta ve bu sayede de kendisi muay-
yen bir ruhun hizmetine tahsis edilmiş bulunmaktadır.
İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
54
Hulâsa insanların henüz tanımadıkları hidrojen atomunun ilk
çekirdek, nüve hâli hidrojen âlemimizi, yâni astronomik vâsıta-
larımızla müşahede edebildiğimiz güneş sistemlerinin, nebülöz-
lerin ve bütün astronomik cisimlerin ana maddesini teşkil eder.
Nihayet kendiliğinden (Unutulmasın ki madde kendiliğinden
hiçbir enerji neşredemez. Bütün bunlar aslî kaynaklardan gelen
tesirlere tâbidir.) birtakım enerjiler neşretmeye başlar. Burada
şunu gene tekrar söyleyelim ki biz hidrojen atomu derken aslâ
kimyada bilinen (H) atomunu kastetmiyoruz. Dediğimiz gibi
bu (H) atomu bizim bahsettiğimiz atomdan çok ileri bir inkişaf
safhasındadır ve ondan bambaşka bir şeydir. Ancak insanlar ilk
atoma hidrojen dedikleri için biz de ona tâbi olarak âlemimizin
ilk atomuna hidrojen dedik. Yoksa bu hakikaten hidrojen atomu
değildir.
İşte hidrojen atomunun, dünyada belirli bir tezahür gösterme-
yen bu yüksek enerjilerinden, hidrojen âleminin bir kademe üs-
tündeki yarı süptil vasat doğar. O vasatta inkişafına devam eden
hidrojenin bu yüksek hâl ve şekilleri, neşrettikleri daha üstün
enerjilerle artık maddelerdeki tatbikat seviyelerinin üstüne çıkıp
yüksek enerjileri bir araya toplamak liyakatine erişmiş bulunan
ruhlara birer tekâmül materyali olur. Ruhlar -yukarıda söyledi-
ğimiz yolda- bu enerjilerden kendilerine, kâinat sonuna kadar
hizmet edecek birer varlık kurarlar.
*
* *
Böylece ilk teşekkül etmiş olan varlık, idrak bakımından he-
nüz pek basit ve iptidaî durumdadır. Bu varlıkta mevcut olan
ancak mekanik bir insiyak; hidrojen âleminde onun geçireceği
ebediyet kadar uzun bir inkişaf müddeti boyunca çok yavaş ola-
rak ilerleyecek ve tedricen sezgi-insiyaklara, gene uzun zaman
sonra sezgilere ve böylece aralarında büyük zaman mesafeleri
ile ayrılan sezgi-idraklere ve iptidaî idraklere inkılâp edecektir.
Ancak insan merhalesine geldiği zaman idraklerin yavaş yavaş
genişlemesi ve şümullenmeye başlaması mümkün olur.
BEDRİ RUHSELMAN
55
*
* *
İlk mekanik insiyaklarla yaşamaya başlayan varlık, artık bir
ruhun hizmetindedir. O ruhun bütün ihtiyaçlarına, bütün dav-
ranışlarına cevap verecek ve onun kâinattaki maddeler arasında
tahakkuk etmesi gereken icaplarına vâsıta olacaktır. Bu andan
itibaren başlamış olduğu tekâmül safhasına göre, hidrojen âle-
minin henüz varlık safhasına girmemiş kaba atomları ve onların
kaba kombinezonları arasında aktif olarak tatbikatlar yapmak
ihtiyacını duyacaktır. Fakat buradaki tatbikat, ruhun evvelce o
kaba atomlar içinde geçirdiği mekanik ve otomatik hayatların-
kinden bambaşkadır. O zaman onlara hâkim olamıyor, sadece
bir atoma bağlı ve esir hâlde, o atomun muayyen hareketlerine
iştirak ediyor ve pasif bir intibak devresi geçiriyordu. Şimdi ise
hizmetinde bulunan varlığı vâsıtasıyla atomların en basitinden
itibaren inkişaf kademeleri boyunca çeşitli elemanlarından ku-
rulmuş kombinezonlarına ve kompozisyonlarına tedricen hâkim
olmak üzere aktif bir tatbikat devresine başlamış bulunmakta-
dır. Bunun için onları toplamak, dağıtmak ve onlardan yeni te-
şekküller meydana getirmek, bedenler kurmak, bedenleri idare
etmek gibi faaliyetlerde bulunmak suretiyle tekâmülüne devam
edecek ve bu âlemdeki ileriye doğru olan hazırlıklarını da böy-
lece tamamlamış olacaktır. Bütün bu işleri yapmasında bundan
sonra ona, varlık dediğimiz işte bu süptil enerji topluluğu vâsıta
olacaktır. Kâinatta bundan sonra ruhun bütün durumlarını tem-
sil eden bu varlık, onun bu maddeler içindeki ihtiyaçlarını temin
etmek maksadıyla ruh tarafından kullanılacaktır. Bu varlık vâ-
sıtasıyla ruhlar, hidrojen âleminin kesif madde kombinezonları,
kürelerin ve dünyaların içindeki kaba maddeleri üzerinde çeşit-
li formasyonlar ve transformasyonlar meydana getirerek onla-
rı faaliyete sokacaktır. Zira ruhun doğrudan doğruya bu kaba
maddelere hükmetmesi mümkün değildir. Bu sebeple, ilk teşek-
kül eden varlık ruhta beliren yeni ihtiyaçlar karşısında hemen
muhitindeki en iptidaî maddelerden istifade etmeye çalışacak
ve onlardan evvelâ basit mürekkepleri kurarak bu mürekkepler
üzerindeki hâkimiyetinin tatbikatına başlayacaktır.
Dostları ilə paylaş: |