İlkel, Köleci ve Feodal Toplum



Yüklə 0,53 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə51/63
tarix11.09.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#67939
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   63

167
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
lýlýðý altýna giriyorlardý.
Feodaller, köylülere (ve tacirlere) birçok yerel vergi, 
[sayfa 193]
ayakbastý parasý ödemeyi kabul ettiriyorlardý. Bu ödemeler, feodal-
ler için yalnýzca önemli bir gelir kaynaðý deðil, ayný zamanda, köylü-
ler üzerinde bir baský aracýydý. Bir köylü, sürüsü için geçiþ parasý,
ayakbastý hakký ödüyordu (elbette ki çoðu kez bu hayvanlarý sat-
mak sözkonusu deðildi). Pazar vergisi de ödüyorlardý; ticaret iþlem-
leri bir hukuka tâbiydi.
Ama  bu  ödemeler,  feodal  mal  sahiplerinin  açlýðýný  doyur-
muyordu. Birçok toprak sahibi, kendi yurtluklarýnýn topraklarýný, in-
tifa hakkýna sahip köylülerin ötedenberi ödediklerinden çok daha
yüksek bir fiyatla, üç aylýk vade ile, kiraya veriyordu. Feodaller için
kârlý  olan  bu  küçük  köylü  kira  sistemi,  yavaþ  yavaþ  geniþliyordu.
Kira, çoðu kez ürünün bir bölümü, bazan da yarýsý ile (Fransa’da
olduðu gibi) ödeniyordu.
Varlýklý köylüler, önemli topraklarý, tekrar küçük tarlalar halin-
de yoksul köylülere kiraya vermek üzere kiralýyorlardý.
Köylü kiralamalarýnýn geniþlemesi, feodal üretim iliþkilerinin
evrimine tanýklýk ediyor. Senyörlere ait iþletmelerin önemi azalýyor-
du. Ortaçað köyünün iktisadî yaþamýnda köylü iþletmesinin önemi
artýyordu.
Köylülerin feodal senyörler tarafýndan aþýrý ölçüde sömürül-
meleri, köylüleri kendi ürünlerinden yoksun býrakan baþlýca araçtý,
ama tek araç deðildi. Ticarî iþlemlere katýlmak zorunda olan köylü-
ler, varlýklý köylüler bunun dýþýnda olmak üzere, tacirler tarafýndan
konulan tekel fiyatlarý ve loncalarýn tekel fiyatlarý yüzünden kayba
uðruyorlardý.
Sonuç olarak, meta-para iliþkileri içinde yeralan köylüler, özel-
likle yoksul köylüler, gittikçe daha acýmasýzca sömürülmekteydiler.
Kentlerin Ýktisadî Büyümesi ve Yerel Pazarlarýn Geliþmesi
Ticaretin  geliþmesi,  sürekli  pazarlarýn  yaratýlmasý  kentlerin
[sayfa 194]
 durumunu saðlamlaþtýrýyor ve feodal devletin iktisadî yaþa-
mýnda kentlerin önemini artýrýyordu. 13. ve 14. yüzyýllarda, Avrupa’da
ulusal pazarlar henüz oluþmamýþtý. Bununla birlikte, bütün kentle-
rin ve kasabalarýn bir pazarý vardý.
Dýþ  ticaret  iliþkilerinin  geniþlemesi,  meta-para  iliþkilerinin


168
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
geliþmesine sýký sýkýya baðlý oldu. En çok aranan metalarýn toptan
alýþveriþinin yapýldýðý panayýrlar, dýþ ticaret iliþkilerinin geniþleme-
sinde önemli rol oynuyorlardý. Avrupa’nýn çeþitli ülkelerinin tacirler-
inin karþýlaþtýklarý Fransa’nýn Champagne kenti, Avrupa’nýn önde
gelen  ticaret,  merkezlerinden  biri  oldu.  Baltýk  Denizi  ve  Akdeniz
bölgeleri de canlý birer ticaret merkezi oldular. Wolin, Arkona, Szc-
zecin, Gdansk vb. gibi Slav kentleri, Baltýk Denizinde, ticaret iliþkile-
rinin  geliþmesinde  önemli  rol  oynadýlar.  Akdeniz  ticareti,  Avrupa
ülkeleri ile Kuzey Afrika ülkelerini birbirine baðlýyordu.
Burjuva Tarihçiliðinde Kent Sorunu
Burjuva tarihçileri, kentin evrimi ve onun kökeni sorununun
özünü  tahrif  ederler.  Burjuva  yazarlar,  zanaatçýlýkta  tarýmýn  ayrýl-
masýna ve daha sonra pazar aracýlýðý ile tarýmla birleþen zanaatýn,
toplumsal üretimin baðýmsýz bir kolu haþine dönüþümüne, gereken
önemi vermezler. Burjuva yazarlar, ortaçað kentinin ortaya çýkýþý ve
geliþmesi ile feodal toplumda meta üretiminin ve iç pazarýn geliþ-
mesi  arasýndaki  iliþkiyi  görmüyorlar.  Sorunun  biçimsel  hukuksal
yönü üzerinde duruyorlar. En çok, çevresinde bir kentin oluþtuðu
evler kümesi (kasaba ve köy) tipini aydýnlatmaya, bu kümenin eski
kurumlarýnýn  nasýl  bir  ortaçað  kenti  haline  döktüklerini  bilmeye
çalýþýyorlar. Burjuva tarihçiliði, iktisadî sorunlarla ilgilendiði zaman,
bu sorunlarý, kentin ve feodal toplumun genel iktisadî yaþamý dýþýnda
çözümler.
Baþka tarihçiler yanýnda, 19. yüzyýlýn birinci yarýsýnda, 
[sayfa 195]
Fransýz  tarihçisi  Reynouard’ýn  da  paylaþtýðý  bir  teori  gereðince,
ortaçað kenti, düz bir çizgi halinde son dönem Roma kentinden
geliyordu. Bu teorinin yandaþlarý, kentlerin, Roma Ýmparatorluðun-
dan günümüze deðin kesiksiz olarak geliþtiði fikrini savunuyorlardý.
Almanya’da 19. yüzyýlýn ortasýnda yaygýnlýk kazanan “patri-
muan teorisi”nin yandaþlarýna göre, kent, ancak feodal miras-irat-
tan bu yana geniþledi. Bunlar, kent nüfusunun baþlýca tabakalarýnýn
yurtluktan geldiðini, kent kurumlarýnýn ise bu nüfusun yönetim or-
ganizmalarýnýn geliþmesinin bir sonucundan baþka bir þey olmadý-
ðýný söylüyorlardý.
Almanya’da “burg (kent) teorisi” doðdu (Wilde, Gierke, Keit-
gen); bu teori gereðince, kent belediyesinin (komününün) temelin-


169
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
de Cermenlerin, kentin duvarlarý dibinde yerleþmiþ üyelerini koru-
mak üzere yapýlmýþ askerî ittifaklarý vardý.
Bu arada, Ýngiliz tarihçisi Matland tarafýndan, geçen yüzyýlýn
sonlarýnda  formüle  edilen  “garnizon  teorisi”nden  sözedelim.
Matland’e  göre  büyük  toprak  sahibi  Ýngilizler,  kendi  adamlarýný,
berkitilmiþ yerler kurmaya ve garnizonlarý koruyup bakmaya gön-
deriyorlardý.  Bu  berkitilmiþ  yerler,  kent  haline  geldiler.  Matland’e
göre, bir kenti köyden ayýran, kent evlerinin ve kentteki toprak payla-
rýnýn köydekinden farklý olarak kendiliðinden birçok mülk sahibine
ait olmasýdýr
Maurer, kendi “mark teorisi”ni, kentin kökeni sorununu içi-
ne alacak biçimde geniþletmiþtir. Maurer’e göre, bir ortaçað kenti-
nin  nüfusu  ve  organizasyonu,  Alman  kabile  topluluðu  mark  ile
doðrudan doðruya ilgilidir.
“Pazar teorisi”nin temsilcileri (herkesten önce Alman tarihçi
Sohm) bütün dikkatleri, sorunun hukuksal yaný üzerinde topluyor-
lardý. Kentin niteleyici özellikleri, kent hukukunda yansýmaktadýr.
Bu kent hukuku ise, pazarýn yarattýðý ayrýcalýklara dayanmaktaydý.
“Pazar  teorisi”,  H.  Pirenne  tarafýndan  daha  çok  geliþtirildi.
[sayfa 196]
 H. Pirenne’in görüþleri, burjuva tarihçiliði üzerinde büyük bir
etki yaptý ve yapmaktadýr. Pirenne, ticaretin önemini abartýr. Ona
göre, ticaret, ortaçað kentinin baþlýca kökeni, tüm feodal toplumun
iktisadî ilerlemesinin baþlýca etkenidir. Kenti yaratanlar, tacirlerdir.
“Dünya ticareti”nin geliþmesi, ona göre, antikçað ile ortaçaðý bir tek
bütün halinde birleþtiren etkendir. Pek çok çaðdaþ burjuva tarihçi-
si, gerçekten bilimsel bir tahlille pek de ortak yanlarý olmayan ken-
di görüþ açýlarýný kurmak için, Pirenne’in teorisini kullanýrlar.
Görüyoruz ki, burjuva tarihçileri ve iktisatçýlarý, ancak temel
süreçlere eþlik eden dýþ etkenleri dikkate almaktadýrlar. Ýktisadî ve
toplumsal olaylarýn maddî özü, onlar için anlaþýlmaz bir kitap gibi-
dir.
3. EGEMEN FEODAL SINIFIN SÝYASETÝ
YENÝ DEVLET BÝÇÝMLERÝ
Merkezileþmenin  Ýlerlemesi
Meta-para iliþkilerinin geliþmesinin sonucu olan toplumsal


Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   63




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə