68
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
Şimdi öşrün İslam öncesi hangi toplumlarda ne şekilde yer aldığına
kısaca temas edelim.
d.1. İbranilerde
İsrail oğulları Tanrı adına, ürünlerden, hayvanlardan mabet ve gö-
revlilerine (kâhinlere) öşür vermekte, çeşitli sunular, kurban, öşür,
bağış, adak, sadaka taktim etmekteydiler.
54
Tevrat’ta öşrün İsrail’in
ilahı Yahova’ya tahsis edildiğini, Levililerin, öşrü Tanrı Yahova ile bir-
likte zikrettiklerini ancak İbranilerin öşrü bazı durumlarda krallara
sunduklarını da
55
görüyoruz. İbraniler, bu vergiyi Hz. Musa’dan önce
de ödemekteydiler. Kendilerini temizleme sadakası olarak büyük (sı-
ğır) ve küçükbaş hayvanlardan (mâşiye) onda bir oranında bu vergiyi
ödüyorlardı.
56
Hatta İbranilerde bu ürün ve hayvanlardan Tanrı adına
tapınağa en iyisini sunma esas idi.
57
Yabancı, öksüz ve dullara harca-
malar da bu öşür giderleri arasında yer almaktaydı.
58
Öyle ki İbranî-
Arap kültür boyasına bürünen Kur’ân’da yer alan öşür ve zekâtların
insanı ve malı temizlediğine dair inançlar, aslında İbranilerde malî ta-
sarruflarda köklü itikatlar arasında yer alıyordu.
59
d.2. Güney, Kuzey ve Hicaz Araplarında
Öşrün İslam öncesi Güney Araplardaki uygulamalarına gelince on-
larda da topraktan, ürünlerden, çarşı ve pazarda satılan mallardan,
canlı hayvanlardan, gümrüklerden vb. muamelelerden belli oranlar-
da vergi alınır ve bu vergileri ifade eden özel kavramlar kullanılırdı.
Güney Arap kitabelerinde kâr ve vergilerle ilgili çeşitli kavramlar yer
almıştır. Üründen elde edilen kâra “ni’met” ve bu kâr üzerinden dev-
letin, kabilenin yahut pazar sahibinin aldığı vergiye ise “ze’rah” deni-
lirdi. Sebe’ ve Gatabanlılarda hükümet, ordunun iaşesine harcanmak
üzere hububat ve ziraattan vergi alırdı. Alınan bu vergiye Sebe’ ve
Gataban kitabelerinde “sâvelet” ismi verilmiştir. Mainilerde hem ma-
bet liderlerinden hem diğer insanlardan vergi alınırdı. Her bir verginin
“kebûdet”, “ekrab”, “öşr” ve fer’” gibi isimleri vardı. Bu vergilerin bazısı
toprak gelir ve ürünlerinden bazıları da ticarî ve zanaat gibi diğer iş-
lerden alınırdı.
60
Hatta cahiliye döneminde Güney Arabistan kralları,
İbnu’l-Cevzî,
el-Muntazam, c. I, s. 245; Ebu’l-Fidâ İmâdüddîn İsmâîl b. Alî b. Mahmûd b.
Muhammed İbn Ömer b. Şâhinşâh b. Eyyûb,
el-Muhtasar fî Ahbâri’l-Beşer, el-Matbaatu’l-
Huseyniyye el-Mısriyye, 1. Bsk. Mısır ty., c. I, s. 40.
54 Çölde Sayım, 18/8-30; Yasanın Tekrarı, 14/22-25, 28-29;12/17; II. Tarihler, 31/3-
6; Nehemya, 10/35-39; 12/44; 13/5; Amos, 4/4; Malaki, 3/8-10; Levililer, 27/30-32;
Luka, 18/12; Matta, 23/23; Luka, 11/42; İbraniler, 7/4-9; Yasanın Tekrarı, 12/6, 11.
55 Yaratılış, 14/20; Samuel, 8/15-17.
56
Cevad Ali,
a.g.e., c. IX, s. 310-311; Bakkal,
a.g.e., s. 196.
57 Çölde Sayım, 18/30-31; Malaki, 1/8.
58 Yasanın Tekrarı, 14/28-29; 26/12.
59 Luka, 11/39-42; Matta, 23/23.
60 Cevad Ali,
a.g.e., c. IX, s. 301, 311, 314.