Dinin Aydınlanmacı Eleştirisi ve Hıristiyanlığın
Mitolojik Karakteri
11
Mitlere yönelik klasik yaklaşımın dışlayıcı tavrının, farklılaşma eği-
liminde olduğu görülmektedir. Artık mitlerin, gerçekliğin bir ifadesi
olup olmadığı tartışması geride kalmış, bunlar, birer anlatım biçimi
olarak kabul edilmiştir. Bu suretle gerçeklik ve geçerlilik gibi iki temel
kıstas, mitlerin kendi anlatım biçimlerinde; insani ihtiyaç, sorun, kor-
ku, ümit, güvenlik, gelecek kaygısı, merak ve beklentiler gibi konular-
daki çözüm kabiliyetlerinde aranmaya başlanmıştır. Mitler, inanma,
anlamlandırma, insanın doğa ile münasebeti, toplumsal kurum ve
değerlerin inşasında bir referans alanı olarak insanlık tarihi boyunca
varlığını devam ettirmiştir. Bunun yanı sıra mitlerin düşünce tarihin-
de bir inanç biçimi olarak felsefi, dini ve bilimsel düşünce öncesi aşa-
mada egemen ve yaygın olduğu kabul edilmektedir.
13
Kutsalla ilişkiyi anlamak, hem insan davranışlarının anlamını hem
de yaşamının kendisini anlamak açısından oldukça önemli bir unsur-
dur. Kutsalla ilişki ve kutsalın tecrübesi din bilimleri alanında olduk-
ça önemli bir yer tutmaktadır. Fakat hem kutsalın tanımlanması hem
de kutsalla ilişkinin hangi prensipler çerçevesinde değerlendirileceği
oldukça tartışmalıdır. Buradaki temel kriterimiz İslam dini olacaksa,
bu işimizi oldukça kolaylaştıracaktır. Bu tarz bir değerlendirme her
ne kadar etnik/din merkezli olmakla itham edilip eleştiri riski taşı-
yor olsa da… Söz konusu değerlendirmemiz bu tarz bir eleştiriyi göze
almaktadır. Zira İslam’a göre Allah, bütün kutsallıkların tek merkezi
ve kaynağıdır. Allah, en üstün kutsaldır ve kâinattaki tüm varlığın ve
insanın tüm eylemlerinin kaynağını bu ilişki oluşturmaktadır.
14
Diğer
dinlerde de kutsalın tecrübesi oldukça önemlidir. Din bilimleri alanın-
da yaygın kanaate göre, doğaüstü varlıklar, metafizik âlem ve tanrısal
irade ile ilgili her türlü ilişki kutsal kapsamında değerlendirilmektedir.
Fakat gündelik yaşamda kutsal, bir moda bir ideoloji ve bir serma-
ye gibi çeşitli biçimlerde açığa çıkabilmektedir. Söz konusu kutsallık
formları, insan davranışlarına egemen olarak, insani eyleme biçimle-
rini belirleyebilmekte, icat edilmiş kutsallıklar olarak insan yaşamına
yön veren bir üstün güç olarak egemen olabilmektedirler.
Modern dönemin Mitos yaklaşımlarını belirleyen şey 19.yüzyıl po-
zitivizmi olmuş ve yapılan tanımlamalar, özellikle eski Yunan ve eski
Roma gibi antik dönem geleneklerine, söylencelerine ve metafizik var-
lıklara ilişkin anlatılar için kullanılmıştır. Dolayısıyla mitos denilince
akla tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrısal varlıklar vb. metafiziksel un-
surlar gelmiştir. İnsani tarihsel tecrübeyi sadece araçsal rasyonalite
çerçevesinde değerlendirme girişimi olan pozitivist kavrayış, mitosları
bilimsel bilginin karşı kutbuna yerleştirerek mitolojik dönemi, insanlı-
13 Levi-Strauss,
a.g.e., s.69-73
14 Gündüz, Şinasi, “Kutsal Hakkında Konuşmak: Dinsel Söylemde Mitos”,
Milel ve Nihal,
C.6, S. 1, s.9-10
12
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
ğın erginleşmemiş döneminin bir niteliği olarak değerlendirmiştir. Söz
konusu yaklaşıma göre insanın içinde yaşadığı sosyal ve tabii çevresi-
ne yönelik tecrübesi, mitosları açığa çıkarmıştır. İnsan ergin olmayan
zihin biçimiyle kavrayamadığı ilişkileri mitoslar yoluyla kavranabilir
hale getirmeye çalışmıştır. Modern insan ise elde etmiş olduğu rasyo-
nel erginlik vasıtasıyla mitolojik ve metafizik dönemi geride bırakmış
ve pozitivizmin egemen olduğu döneme girmiştir. Pozitivist paradig-
manın dine yönelik yaklaşımını belirleyen bakış açısı da mitosa yöne-
lik yaklaşımının aynısını ifade etmektedir. Zira pozitivist paradigma,
her ikisini de insanlığın rasyonel erginleşememişliğinin yansımaları
olarak görmüştür. Fakat ifade etmemiz gerekir ki aydınlanmacı para-
digmanın dine yönelik eleştirisi ve reddedici tutumu ile Hıristiyanlığın
mitolojik karakteri arasında bir ilişki bulunmaktadır. Zira yukarıda da
değindiğimiz üzere, Hıristiyanlık pagan Yunan kültürünün şekillen-
dirdiği bir dine dönüşmüştür.
Mit eleştirisi ve Hıristiyanlığın Mitik Karakteri
Hıristiyanlığın mitolojik karakterini ortaya koymak bakımından
Yeni Ahit kozmolojisi oldukça önemli argümanlar sağlamaktadır. Yeni
Ahit’in dünya tasviri, ortada yeryüzü, üstte gök ve altta yer altı âlemi
olan üçlü bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Gök tanrının ve me-
lekler gibi varlıkların ikametgâhı yer altı ise eziyet, acı, ceza yeri olan
cehennem olarak; yeryüzü ise günlük doğal olaylar, önemsiz döngüler
ve ortak eylemlerle birlikte tanrının ve melekelerin doğaüstü faaliyetle-
rinin mekânı olarak tasvir edilir. Yeryüzü hem tanrısal faaliyetin hem
de şeytanın ve kötü ruhların eylemelerinin mekânı olarak görülür. Bu
Yeni Ahit öğretisi, kurtuluşun gerçekleştiği/gerçekleşeceği zamanki
dünyanın mitsel görünümünden
15
bir kısmını oluşturmaktadır. Vade-
si geldiğinde “Tanrı, varlık öncesi ilahi bir Varlık olan oğlunu gönde-
recek, o yeryüzünde bir insan olarak ortaya çıkacaktır.”
16
O, çarmıhta
insanların günahlarının kefareti
17
olması için bir günahkârın ölümünü
öldürdü.
18
Onun yeniden dirilişi, kozmik felaketin başlangıcını işaret
eder. Âdem’in günahının sonucu olan ölüm, kaldırılmış
19
ve şeytani
güçler güçlerinden yoksun bırakılmışlardır.
20
Ölümden dirilen Mesih
(
Krist) cennetteki Tanrı’nın sağına yüceltilmiş
21
ve “Rab” ve “Kral” ya-
15 Bultmann, Rudolf, “Yeni Ahit ve Mitoloji”, Çev.: Cengiz Batuk,
Din Bilimleri Akademik
Araştırma Dergisi
, VI.(2006), Sayı 4, s. 317
16 Gal. 4:4; Filip., 2:6 vd.; 2 Kor., 8:9; Yuh. 1:14
17 Rom., 3:23-26; 4:25; 8:3; 2 Kor. 5:14, 19; Yuh. 1:29; 1 Yuh., 2:2
18 “Tanrı, Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı bilmeyen Mesih’i bi-
zim için günah yaptı.” 2 Kor., 5:21; Doğal insan benliğinden ötürü güçsüz olan Kutsal
Yasa’nın yapamadığını Tanrı yaptı. Öz oğlunu günahlı insan benzerliğinde günah için
kurban olarak gönderip günahı insan benzerliğinde yargıladı” Rom., 8:3
19 1 Kor. 15:21; Rom., 5:12 vd.
20 1 Kor. 2:6; Kol. 2:15; Vah., 12:7 vd.
21 Elçilerin İşleri, 1:6 vd.; 2:33; Rom., 8:34