İstanbul üNİversitesi



Yüklə 14,12 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə15/63
tarix19.07.2018
ölçüsü14,12 Mb.
#56886
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   63

______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________ 
 
37 
 
çocukların  temizlik,  su,  asayiş  gibi  işleriyle  ilgilenmekle  sorumlu  yardımcı  bir  kişi 
daha bulunmaktadır (Kara-Birinci 2005: 11).  
Bed-i Besmele Töreni ya da Âmin Alayı 
Osmanlı’da çocuğun Sübyan mektebine başlaması için ailelerinin isteğiyle bir 
tören  düzenlenmiştir.  Bu  tören  daha  çok  varlıklı  ailelerin  çocukları  için  uygulanan 
bir  gelenektir  ve  pek  çok  aile  için  sünnet  düğünü  kadar  önem  taşımaktadır.  Öte 
yandan  çocukların  okula  başlatılması  ailelerin  sosyo-ekonomik  düzeylerine  göre 
farklılıklar  göstermektedir.  Haluk  Şehsuvaroğlu,  ilkokullar  ve  okula  başlama 
törenlerini içeren yazısında bu farklılığı şöyle aktarmaktadır: 
“… Çocuk fakir bir aileye mensub babası, anası yahud velisi tarafından civardaki mahalle 
mektebine götürülür, hocanın eli öptürülür ve okuyup yazmak öğretilmesi rica edilirdi. 
Orta halli ailelerde çocuk giydirilir, kuşatılır erkek ise fesine, kızsa saçlarına elmas, inci gibi 
süsler,  boynuna  şal  ve  klaptanlı  bir  cüz  kesesi  takılır,  akraba  ve  tanıdıklarla  beraber 
mektebe  gidilir  ve  çocuk  derse  başlatılırdı.  Hoca  duasını  eder,  yeni  talebenin  velisi 
mektepteki  çocuklara  ikişer,  üçer  kuruş,  hoca  ile  mübassıra,  kalfaya  ucuna  birkaç 
mecidiye  bağlanmış  birer  mendil  verilirdi.  Zengin  çocukların  törene  başlaması  ise  bir 
merasime tabi idi…” (Şehsuvaroğlu 1979: 91)  
Daha  çok  zengin  ailelerin  çocuklarına  uygulanan  ve  pek çok edebi  eserde  de 
konu edilen bu tören Bed-i Besmele Cemiyeti ya da halk deyişiyle Âmin Alayı olarak 
bilinmektedir.    Tören  sırasında  okunan  ilâhiler  ve  çocukların  yüksek  sesle  “âmin” 
diye  bağırmalarından  dolayı  halk  arasında  Âmin  Alayı  olarak  nitelendirilen  bu 
törenin  aşamaları oldukça  ayrıntılıdır. Çocuğu okula  başlayacak  aile maddi gücüne 
göre okul öğrencileri ve çalışanlarına bir ağırlama düzenlemektedir. İlk olarak aile 
tarafından  mektebin  hocasına  haber  iletilmekte  ve  hoca  alay  gününü  (daha  çok 
Pazartesi  ve  Perşembe  günleri)  öğrencilere  bildirip  o  gün  için  en  güzel  bayramlık 
giysileri  ile  okula  gelmelerini  sağlamaktadır  (Şehsuvaroğlu  1979:  91).  Bu  âdetin 
uygulanışındaki  birinci  aşama,  okul  heyetinin  okula  başlayacak  çocuğu  evinden 
alarak  mahalle  arasında  gezdirmesidir.  Okulu  temsil  eden  topluluk,  en  önde 
ilâhiciler ve arkada ilâhi arasında âmin diye bağıran ikili sıra olmuş öğrencilerden ve 
okul  görevlilerinden  oluşmaktadır.  İlahiciler  o  zamanın  okul  şarkılarını  okuyan 
kişilerdir (Ergin 1936: 78). Öte yandan okula başlayacak çocuğa bazen mücevherle 
işlenmiş  yeni  elbisesi  giydirilmekte,  boynuna  kıymetli  bir  şal  ve  sırmalı  bir  cüz 
kesesi  takılarak  evinde  alayın  gelmesi  beklenmektedir.  Alay  görününce  çocuk  ve 
yakınları  dışarı  çıkarak  kapının  dışında  kendisi  için  hazırlanmış  ve  süslenmiş 
faytona ya da midilliye bindirilmekte ve yakınlarından birkaç temsilci de ona eşlik 
etmektedir.  Çocuğun  okulda  üzerinde  oturacağı  işlemeli  kıymetli  bir  kumaştan 
yaptırılmış minder ile okulun açılır kapanır rahlesi, boynuna askı asılmış bir adam 
tarafından  adamın  başı  üzerinde  taşınmaktadır  (Ergin  1936:  73;  Şehsuvaroğlu, 
1979:  91).  Çocuk  evinden  alındıktan  sonra  ilahicilerin  içinde  alayın  idaresini 
sağlayan ve en çok musiki bilen ilâhicibaşı en başa geçmekte ve gür bir sesle ilahiyi 
söylerken  bazen  birinci  sıranın  en  sağında  yer  alıp  bazen  de  yüzünü  öğrencilere 


______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________ 
 
38 
 
dönerek  arka  arka  yürümektedir. İlahinin iki mısrası  okunduktan  sonra  öğrenciler 
durmakta ve âmin diye bağırmaktadırlar (Ergin 1936: 78-79). Âmin alayı bu şekilde 
önceden  belirlenmiş  mahalleleri  dolaşıp  yeniden  çocuğun  evinin  kapısının  önüne 
geri dönerek ve ilahiler okunup, gülbenk denilen dua yapılarak alay sona ermekte ve 
alaya katılan bütün kişiler çocuğun evine girmektedirler (Ergin 1936: 80).  
Törenin ikinci bölümü evde geçmektedir. Bu bölümde, okulun hocası çocuğun 
ilk  dersini  vermektedir.  Çocuk  boynundaki  cüz  kesesinden  elifbasını  (alfabe) 
çıkararak hoca ile arasındaki rahlenin üzerine koyup ilk sayfasını açıp beklemekte, 
hoca  besmele  çekip  çocuğa  alfabenin  ilk  harfi  olan  elifi  öğrettikten  sonra  ilk  ders 
tamamlanmaktadır.  Ardından  çocuk  evdekilerin  elini  öpmekte  ve  dua  okunarak 
tören  sona  ermektedir.  Çocuğun  okulda  kullanacağı  elifbası  da  süslemeli  ve  bazı 
zengin  ailelerin  çocuklarınınki  tezhipli  olabilmektedir.  Yine  çocuğun  kullanacağı 
harfleri  işaret  etmeye  yarayan  hilaller  de  pirinç,  gümüş  ya  da  altın  gibi  değerli 
madenlerden  yapılmışlardır  (Ergin  1936:  81).  En  son  olarak  alaya  yemek  veya 
lokma  dağıtılıp,  hediyelerinin  verilmesine  geçilerek  konukların  ağırlanması 
tamamlanmaktadır.  Törene katılan çocuklardan âmincilere ve onlardan daha fazla 
miktarda ilahicilere para verilmekte, hoca ve kalfaya hem para hem de cübbelik ya 
da mintanlık kumaş hediye edilmesi bu adetler arasında yer almaktadır (Ergin 1936: 
81-82).   
Çocuk,  evinden  alındıktan  sonra  ilk  dersinin  okulda  başlaması  şeklinde  bir 
başka  uygulama  daha  söz  konusudur.  Âmin  Alayı,  Osmanlı’da  okul  bilincinin 
oluşmasını  sağlayan  önemli  bir  gelenektir.  Yine  alay  sırasında  ilâhilerin  düzgün 
okunması  için  okulda  musiki  dersinin  konmasını  sağlanmıştır.  Bu  ilahiler,  II. 
Abdülhamit  devrinde  yasaklanmış  ve  bunların  yerine  genellikle  “Padişahım  çok 
yaşa”  diye  biten  bazı  neşideler  okunmuştur  (Ergin  1936:  79).  Bu  tören  ve  okulun 
eğitimi  Ahmet  Rasim’in  Falaka  adlı  eserinde  bu  olaya  defalarca  tanık  olmuş  bir 
çocuğun  hisleri  ile  ve  esprili  bir  dille  detaylı  olarak  aktarılmıştır.  Sokaklardan, 
mahalle  aralarından  bağırarak  geçen  bu  topluluk  Osmanlı’da  eğitim  heyecanını 
uyandırmaktadır ve Ahmet Rasim’e göre tören aynı zamanda yaşlı, orta yaşlı ve genç 
kızların sokağa çıkma nedenlerinden biri olarak görülmektedir (Ahmet Rasim 2007: 
41). Türkiye’ye geldiklerinde buradaki örf ve adetleri, görgü ve yaşama biçimlerini 
gözlemleyen  ve  yazan  Batılıların  eserlerinde  ise  bu  geleneğe  çok  yer  vermedikleri 
görülmektedir.
1
  
Resimlerde Âmin Alayı 
Çocukların okula başladıkları ilk güne ait bu tören zaman zaman ressamların 
fırçasına  konu  olmuştur.  Bu  resimler  çok  figürlü  kalabalık  kompozisyonlardır,  o 
                                                           
1
 Sadece 18. yüzyılda Lady Mary Wortley Montagu’nun Edirne’den 17 Mayıs 1717 tarihli Rahip Conti’ye 
yazılmış mektubunun bir kısmında padişahın da izlediği ordunun ve farklı meslek gruplarının geçişi ile 
ilgili bir töreni aktarmıştır: “…Eyer takımları gayet parlak bir deveye binmiş hoca efendi askerin önünde 
gidiyordu. Yastık üzerine konmuş, kılıfı çok kıymetli bir Kur’anı yüksek sesle okuyordu. Bir çocuk kümesi 
de  beyazlar  giyinmiş,  hoca  efendinin  etrafında  ayetler  okuyorlardı…”  Bu  törende  aktarılan  olasılıkla 
meslek olarak hocanın ve onun eğittiği öğrencilerinin geçişidir. 


Yüklə 14,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   63




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə