643
Karl Marks
Kapital I
ler, manufactures réunies deniyordu. Mirabeau þöyle diyor: Biz yalnýz-
ca, içinde yüzlerce insanýn bir müdürün emrinde çalýþtýðý ve genellikle
manufactures réunies denilen büyük manüfaktürlere önem veriyoruz.
Çok sayýda iþçinin ayrý ayrý ve kendi hesabýna çalýþtýklarý yerler nere-
deyse hiç dikkate alýnmýyor ve diðerlerinden çok ayrý tutuluyor. Bu, bü-
yük bir hatadýr, çünkü yalnýz bu ikinci tür yerler ulusal gönencin gerçek-
ten önemli kaynaklarýdýr. ... Geniþ iþlikler (manufactures réunie) bir-iki
giriþimciyi büyük zenginliðe kavuþturacak, ama iþçiler kendilerine az ya
da çok ücret ödenen gündelikçiler olarak kalacaklar ve giriþimin
baþarýsýndan herhangi bir pay alamayacaklardýr. Buna karþýlýk, ayrýlmýþ
iþliklerde (manufacture séparée) kimse zengin olmayacak, ama pek
çok iþçi rahatlýkla geçinecektir; tutumlular ile çalýþkanlar küçük bir ser-
maye biriktirebilecekler, doðum, hastalýk, kendileri ya da yakýnlarý için
küçük bir miktar ayýrabileceklerdir. Tutumlu ve çalýþkan iþçilerin sayýla-
rý artacaktýr, çünkü bunlar, iyi hareket etmeyi ve çalýþmayý, gelecek için
herhangi bir önem taþýmayan ve yalnýz insaný günden güne biraz daha
iyi yaþayabilecek hale getiren küçük ücret artýþlarýný deðil, durumlarýný
esaslý bir þekilde düzeltecek bir yol olarak göreceklerdir. ... Geniþ iþlikleri,
iþçilere kendi kazançlarý için günü gününe ücret ödeyen birkaç kiþinin
giriþimleri, bu özel kiþilere gönenç saðlayabilir, ama bunlar, hiç bir za-
man hükümetlerin dikkatine layýk birer hedef olmayacaklardýr. Çoðu
kez küçük tarým faaliyetlerini de birlikte yürüten ayrýlmýþ iþlikler, tek
serbest çalýþma yerleridir.
48
Tarýmsal nüfusun bir kýsmýnýn mülksüzleþti-
rilmesi ve yerlerinden
[sayfa 765]
atýlmalarý, sanayi sermayesi için, yalnýz,
emekçilerle, bunlarýn geçim araçlarýný ve emek maddesini serbest hale
getirmekle kalmaz, bir iç pazar da yaratmýþ olur.
Gerçekten de, küçük köylüleri ücretli emekçiye, bunlarýn geçim
ve emek araçlarýný, sermayenin maddi öðelerine dönüþtüren olaylar,
ayný zamanda, bu sermaye için bir iç pazar da yaratýr. Eskiden köylü
ailesi, geçim araçlarýný ve hammaddeleri kendisi üretir ve bunlarýn çoðu-
nu gene kendisi tüketirdi. Oysa þimdi bu hammaddeler ve geçim araçla-
rý, meta halini almýþtýr; büyük çiftçi bunlarý satar, pazarýný manüfaktür-
lerde bulur. Ýplik, keten bezi, kaba yünlü eþyalar her köylü ailesinin,
hammaddesini kolayca bulabileceði ve kendi kullanýmý için eðirip do-
kuyabileceði bu gibi þeyler þimdi artýk manüfaktür malýna dönüþmüþ
ve kýrsal bölgeler de, sürüm pazarlarý olmuþtur. Daðýnýk zanaatçýlarýn
þimdiye kadar kendi hesabýna çalýþan küçük üreticiler içersinde bul-
duklarý çok daðýnýk müþteriler, þimdi, sanayi sermayesinin saðladýðý tek
bir büyük pazar içersinde yoðunlaþmýþtýr.
49
Böylece, kendi kendilerine
48
Mirabeau, l.c., t. III, s. 20-109 passim. Mirabeaunun, ayrý iþyerlerini, birleþik olanlara
göre daha ekonomik ve verimli saymasýnýn ve bu ikincileri, hükümetin özeni ile yetiþtirilen
yapay yabancý bitkilere benzetmesinin nedeni, o sýrada Kýta manüfaktürünün büyük kýsmýnýn
durumlarý ile açýklanabilir.
49
Yirmi libre yünün, diðer iþler arasýnda, kendi el emekleriyle, bir emekçi ailesinin yýllýk
644
Karl Marks
Kapital I
yeterli köylülerin mülksüzleþtirilmesi ve üretim araçlarýndan ayrýlmasý
ile, kýrsal ev sanayilerinin yokedilmesi, manüfaktürle tarýmýn birbirin-
den ayrýlmasý süreci elele gitmiþ oluyor. Ve ancak, kýrsal ev sanayileri-
nin yokedilmesi, bir ülkenin iç pazarýna kapitalist üretim tarzýnýn gerek-
tirdiði geniþliði ve sürekliliði kazandýrabilirdi. Gene de gerçek manüfak-
tür dönemi, bu dönüþümü, kökten ve bütünüyle gerçekleþtirmeyi
baþaramamýþtýr. Gerçek anlamda, manüfaktürün, ulusal üretim alanýnýn
ancak bir kýsmýný ele geçirebildiði ve sonal temel olarak, daima, kentl-
erdeki elzanaatý ile kýrsal bölgelerdeki ev sanayiine dayandýðý anýmsa-
nacaktýr. Eðer manüfaktür, bunlarý, bir biçimde, belli bir kolda ve noktada
yoketmiþse, hammaddenin belli bir yere kadar iþlenmesine olan gerek-
sinmesi nedeniyle, bunlarý bir baþka yerde ortaya çýkartmýþtýr. Bu ne-
denle manüfaktür, yardýmcý bir çalýþma olarak topraðýný iþlemekle
birlikte, sýnai faaliyeti asýl iþ edinen ve bu ürettiði þeyleri ya doðrudan ya
da
[sayfa 766]
tüccarlar aracýlýðý ile manüfaktürlere satan yeni bir küçük
köylüler sýnýfý oluþturmuþtur. Ýþte bu, Ýngiliz tarihini inceleyenleri baþlan-
gýçta þaþýrtan bir olgunun, baþlýca olmamakla birlikte, nedenlerinden
bir tanesidir. 15. yüzyýlýn son üçte-birinden sonra kýrsal bölgelerde kapi-
talist çiftliðin yaygýn hale gelmesi ve köylülerin gitgide yokolmalarý ko-
nusunda, belirli aralýklarla devamlý þikayetler görülür. Öte yandan, sayýlarý
azalmýþ ve daima daha kötü durumda olmakla birlikte, bu köylü tarýmý-
na yeniden raslanýr.
50
Bunun baþlýca nedeni þudur: Ýngiltere birbirini
izleyen dönemlerde bir zaman baþlýca tahýl üreticisi, bir baþka zaman
hayvan yetiþtiricisi durumundadýr ve buna baðlý olarak köylü tarým
iþletmelerinin geniþliðinde dalgalanmalar olmuþtur. Ancak büyük sanayi,
ve sonunda, makine ile, kapitalist tarýmýn sürekli temelini atar, tarýmsal
nüfusun pek büyük çoðunluðunu köklü bir þekilde mülksüzleþtirir ve
kýrsal ev sanayiinin köklerini iplikçilik ve dokumacýlýk kazýr, tarým ile
kýrsal ev sanayiinin ayrýlmasýný tamamlar.
51
Böylece de, ilkin, sanayi
giyecek eþyasý haline getirildiðini düþünelim, bu, hiç bir sorun yaratmaz; ama bunu pazara
getirin, fabrikaya gönderin, oradan aracýya ve satýcýya aktarýn, önünüze dað gibi ticari iþlemler
ve malýn deðerinin yirmi katýna ulaþan nominal bir sermaye çýkar. ... Böylece, iþçi sýnýfý, sefil bir
fabrika ahalisini, asalak bir esnaf takýmýný ve hayali bir ticaret, para ve maliye sistemini yaþatmak
zorundadýr. (David Urquhart, l.c., s. 120.)
50
Cromwellin zamaný bir istisnadýr. Cumhuriyetin devamýnca, her sýnýftan Ýngiliz halk kitleleri,
Tudorlarýn zamanýnda düþmüþ olduklarý periþan durumdan kurtulmuþlardýr.
51
Tuckett, modern yünlü dokuma sanayiinin, makinenin kullanýlmaya baþlamasý üzerine,
asýl manüfaktürden ve kýrsal yerlerde yürütülen ev sanayilerinden doðup geliþtiðini biliyor.
(Tuckett, l.c., v. I, s. 139-144.) Saban, boyunduruk, tanrýlarýn icadý ve kahramanlarýn meslekleriydi:
dokuma tezgahý, ið, çýkrýk, daha az soylu ana-babadan mý gelir? Çýkrýðý sabandan, iði
boyunduruktan ayýrýyorsunuz ve fabrikalarý, yoksul yurtlarýný, kredileri, bunalýmlarý yaratýyor, iki
düþman ulus elde ediyorsunuz: biri çiftçi, diðeri tüccar. (David Urquhart, l.c., s. 122.) Ama
þimdi de bir Carey çýkýyor ve Ýngiltereyi, diðer bütün ülkeleri yalnýz birer tarým ulusu ve kendisini
de onlarýn fabrikatörü haline getirmek istediði için haklý olarak suçluyor. Türkiyenin bu þekilde
mahvedildiðini öne sürüyor, çünkü bu ülkede, topraðýn sahibi ve onu iþleyerilere, Ýngiltere,
saban ile dokuma tezgâhýnýn, çekiç ile süngünün doðal ittifakýný kurarak kendilerini
güçlendirmeye izin vermemiþtir. (The Slave Trade, s. 125.) Ona göre, Ýngiliz çýkarlarýnýn serbest
ticaret propagandasýný bu ülkede yapmakla, Türkiyenin iflasýnda baþrolü oynayanlardan birisi