645
Karl Marks
Kapital I
sermayesi için, bütün iç pazarý ele geçirir.
52
[sayfa 767]
de Urquhartýn ta kendisidir. Ýþin en hoþ yaný da, büyük bir Rus hayraný olan Careyin, bu
ayrýlma sürecine engel olmak için bu ayrýlmayý hýzlandýran himaye sistemini savunmasýdýr.
52
Mill, Rogers, Geldwin Smith, Fawcett, vb. gibi insansever Ýngiliz iktisatçýlarý, John Birght
ve Ortaklarý gibi liberal fabrikatörler, Tanrýnýn, Habili ne yaptýðýný Kabile sormasý gibi, Ýngiliz
toprak aristokrasisine soruyorlar: Bizim binlerce freeholderlerimiz [mülk sahipleri -ç.] nereye
gitti? Öyleyse siz kendiniz nereden çýkýp geldiniz? Bu freeholderlerin yokolup gitmesinden.
Sorularýnýza niçin þöyle devam etmiyorsunuz: Baðýmsýz dokumacýlar, iplikçiler, zanaatçýlar nereye
gittiler?
646
Karl Marks
Kapital I
OTUZBÝRÝNCÝ BÖLÜM
SANAYÝCÝ KAPÝTALÝSTÝN DOÐUÞU
SANAYÝCÝ
53
kapitalistin doðuþu, çiftçinin doðuðu gibi yavaþ yavaþ
yürüyen bir süreçIe olmamýþtýr. Kuþkusuz, pek çok küçük lonca ustasý,
daha da fazla baðýmsýz küçük zanaatçý ve hatta ücretli-emekçi, küçük
kapitalist haline gelmiþ ve (ücretli-emeði, gitgide artan ölçüde sömü-
rerek ve dolayýsýyla birikim saðlayarak) tam kapitalist olup çýkmýþlardýr.
Kapitalist üretimin çocukluk döneminde, iþler, çoðu kez ortaçað kent-
lerinin çocukluk dönemindekileri andýrýr, ki buralarda, kaçan serfler-
den hangisinin usta, hangisinin uþak olacaðý sorunu çoðu zaman kaçýþ
tarihlerine göre çözümlenirdi. Ne var ki, bu yöntemin kaplumbaða adým-
larý, 15. yüzyýlýn sonundaki büyük keþiflerin yarattýðý yeni dünya pazarla-
rýnýn gereklerine hiç de uygun düþmüyordu. Ama ortaçaðlardan
[sayfa 768]
53
Burada, sanayici, tarýmcýya karþýt olarak kullanýlmýþtýr. Kategorik anlamda çiftçi, bir
fabrikatör kadar sanayici kapitalisttir.
647
Karl Marks
Kapital I
çok farklý ekonomik, toplumsal biçimlerde olgunlaþan ve kapitalist üre-
tim tarzý döneminden önce quand même* sermaye sayýlan birbirinden
tamamen farklý iki sermaye þekli devralýnmýþý tefeci sermaye ve tüc-
car sermayesi.
Bugün, toplumun tüm serveti önce kapitalistin eline geçer ...
toprak sahibine rantý öder, emekçilere ücretlerini, vergisini ve ondalý-
ðýný verir ve yýllýk emek ürününün büyük, aslýnda en büyük ve durma-
dan çoðalan kýsmýný kendisine alýkoyar. Kapitalistin, bugün, ona bu
mülkiyet üzerinde hak tanýyan herhangi bir yasa olmadýðý halde, toplu-
mun bütün servetinin ilk elden sahibi olduðu söylenebilir ... bu deðiþ-
meye, sermaye üzerinden faiz alýnmasý neden olmuþtur ... ve bütün Av-
rupadaki yasakoyucularýn, bunu, örneðin tefeciliðe karþý çýkartýlan ya-
salar gibi yasalarla önlemeye çalýþmalarý epeyce merak edilmeye deð-
er bir þeydir. ... Kapitalistin bütün ülkenin serveti üzerindeki kudreti,
mülkiyet hakkýnda tam bir deðiþikliktir ve bu hangi yasayla ya da yasa-
lar dizisi ile saðlanmýþtýr?
54
Yazarýmýzýn, devrimlerin yasalarla yapýlma-
dýðýný anýmsamasý gerekirdi.
Tefecilik ve ticaret yoluyla meydana gelen para-sermayenin,
sanayi sermayesine dönüþmesi, kýrsal yerlerde feodal hukuk düzeni,
kentlerde lonca örgütleri ile önlenmiþti.
55
Bu engeller, feodal toplumun
çözülmesi, kýrsal nüfusun mülksüzIeþtirilmesi ve kýsmen topraklarýn-
dan atýlmasý ile ortadan kalkmýþtýr. Yeni manüfaktürler, kýyý limanlarýn-
da ya da içerlerde eski belediyeler ile bunlarýn lonca düzeninin
denetiminden uzak yerlerde kurulmuþtu. Bu nedenle, Ýngilterede eski
ayrýcalýklý kentler (corporate towns), bu yeni sanayi fidanlýklarýna karþý
þiddetli bir savaþýma giriþmiþlerdir.
Amerikada altýn ve gümüþün bulunmasý, yerli halkýn kökünün
kazýnmasý, köleleþtirilmesi ve madenlere gömülmesi, Doðu Hint Adala-
rýnýn ele geçirilmeye ve yaðmalanmaya baþlanmasý, Afrikanýn, kara-
deri ticaretinin av alaný haline getirilmesi, kapitalist üretim çaðýnýn pembe
renkli þafak iþaretleriydi. Bu pastoral geliþmeler, ilkel birikimin bellibaþlý
adýmlarýydý. Bunu,
[sayfa 769]
savaþ alaný bütün yeryuvarlaðý olan, Avrupalý
uluslarýn ticaret savaþý izler. Bu savaþ, Hollandanýn Ýspanyaya karþý
baþkaldýrmasýyla baþlar, Ýngilterede jakobenlere karþý savaþta dev boyut-
lara ulaþýr ve Çine karþý afyon savaþý ile hâlâ sürer gider.
Ýlkel birikimin farklý önemli anlarý, þimdi, azçok bir tarih sýrasýyla,
özellikle, Ýspanya, Portekiz, Hollanda, Fransa ve Ýngiltere üzerinde
daðýlmýþ bulunuyor. Bunlar 17. yüzyýlýn sonunda, Ýngilterede, sömürge-
* Gene de. -ç.
54
The Natural and Artificial Rights of Property Contrasted, Lond. 1832, s. 98-99. Bu yazarý
belirtilmeyen yapýtýn sahibi: Th. Hodgskin.
55
Daha 1794 yýlýnda, Leedsin küçük kumaþ yapýmcýlarý, her tüccarýn bir fabrikatör olmasýný
yasaklayan bir yasa çýkartýlmasý için bir dilekçe vermek üzere Parlamentoya bir heyet
göndermiþlerdi. (Dr. Aikin, l.c..)
648
Karl Marks
Kapital I
lerin, kamu borçlarýný, modern vergi ve himaye sistemlerini kapsayan
sistematik bir bütün meydana getirirler. Bu yöntemler, bazan, örneðin
sömürge sisteminde olduðu gibi kaba kuvvete dayanýrlar. Ama hepsi
de, feodal üretim tarzýnýn, kapitalist tarza dönüþüm sürecini yapay bir
biçimde hýzlandýrmak ve bu geçiþi kýsaltmak için, devlet gücünü, toplu-
mun bu örgütlenmiþ kuvvetini kullanýrlar. Zor, yeni bir topluma gebe
her eski toplumun ebesidir. Zor, kendisi, bir ekonomik güçtür.
Hýristiyanlýk konusunda uzman W. Howitt, hýristiyan sömürgeci-
lik sistemi hakkýnda þöyle diyor: Hýristiyan denilen bu soyun, dünyanýn
dörtbir yanýnda boyunduruklarý altýna alabildikleri halklara karþý göster-
dikleri vahþet ve zulmün bir benzerine, hiç bir çaðda, ne kadar yabanýl,
ne kadar kaba ve ne kadar merhametsiz ve utanmaz olursa olsun,
baþka hiç bir soyda raslanamaz.
56
Hollanda sömürge yönetiminin ta-
rihi Hollanda 17. yüzyýlýn baþta gelen kapitalist ulusuydu en görül-
memiþ türden ihanetlerin, rüþvetlerin, kýrýmlarýn ve bayaðýlýklarýn tarihi-
dir.
57
Bunlarýn, Cavada köle olarak kullanmak üzere giriþtikleri insan
hýrsýzlýðýndan daha karakteristik bir þey olamaz. Bu amaçla insan hýrsýz-
larý yetiþtiriliyordu. Hýrsýz, tercüman ve satýcý, bu ticaretin baþlýca ajanla-
rý, yerli prensler de, baþlýca satýcýlarýydý. Kaçýrýlan genç insanlar, köle
vapurlarýna gönderilecek duruma gelinceye kadar, Celebesdeki gizli
zindanlara atýlýyordu. Resmi bir raporda þunlar yazýlý: Örneðin
Macassarýn bu kenti, gözü doymaz bir hýrsýn ve zalimliðin kurbaný olan
ve ailelerinden zorla koparýlan, zincire vurulmuþ talihsiz insanlarýn dol-
durduðu birbirinden
[sayfa 770]
korkunç, gizli zindanlarla doludur. Malakayý
ele geçirmek için Hollandalýlar Portekizli valiyi satýnalmýþlar-dý. Vali,
bunlarý, 1641 yýlýnda kente soktu. Ýhanetinin fiyatý olan 21.875 sterlini
ödemekten kurtulmak için Hollandalýlar hemen vali konaðýna gidip
adamý öldürdüler. Adýmlarýný attýklarý bu yeri kurutup, insandan yoksun
hale getirdiler. Cavanýn bir eyaleti Bancuvangide 1750 yýlýnda nüfus
80.000in üzerinde iken, 1811de 8.000e indi. Tatlý ticaret!
Ýngiliz Doðu Hindistan Þirketi, herkesin bildiði gibi, Hindistanýn
politik yönetiminin yanýsýra, çay ticaretinin bütün tekelini, genellikle
Çinle olan ticareti ve Avrupa ile yapýlan mal taþýma tekelini de ele ge-
çirmiþti. Ama, Hindistan ile adalar arasýndaki kýyý ticareti ve Hindistanýn
iç ticareti, þirketin yüksek memurlarýnýn tekelinde idi. Tuz, afyon, hint
biberi ve diðer ticaret mallarýnýn tekeli, bitmez tükenmez servet kaynaðýy-
dý. Fiyatlarý bu memurlarýn kendileri saptýyor ve zavallý Hintlileri dile-
56
William Howitt, Colonization and Christianity: A Popular History of the Treatment of the
Natives by the Europeans in all their Colonies, London 1838, s. 9. Kölelere karþý davranýþ
konusunda iyi bir deneme olan þu yapýt vardýr: Charles Comte, Traité de la Législation, 3. éd.,
Bruxelles 1837. Burjuvazinin kendi tasavvuruna göre dünyaya dilediði gibi þekil verebildiði
yerlerde, kendisini ve emekçiyi ne duruma soktuðunu görmek için bu konunun ayrýntýlarý ile
incelenmesi gerekir.
57
Bu adamýn müteveffa vali yardýmcýsý Thomes Stamford Raffles, The History of Jawa,
Lond. 1817. [v. II, s. cxc, cxci].
Dostları ilə paylaş: |