662
Karl Marks
Kapital I
zenlenmemiþ ve sömürgeciliðin yerine, onun tam karþýtý olan sistemli
sömürgecilik niçin gerekli görülüyor? Ama ama Amerikan Birliðinin
kuzey devletlerinde, halkýn onda-birinin bile, ücretli-emekçiler tanýmý
içine girebileceði kuþkuludur. ... Ýngilterede ... emekçi sýnýf halkýn büyük
kýsmýný oluþturur.
77
Ayrýca, sermayenin zaferi için, emekçi insanlýkta
kendini mülksüzleþtirme dürtüsü o kadar azdýr ki, Wakefielde göre,
kölelik, sömürgeci zenginliðin biricik doðal temelidir. Ne var ki, o köle-
lerle deðil; özgür insanlarla iþ görmek zorunda olduðu için, onun sistemli
sömürgeciliði yalnýzca pis allerdir.* Saint Domingoya yerleþen ilk
Ýspanyollar, hiç Ýspanyol emekçi bulamadýlar. Ama, emekçi olmaksýzýn
sermayeleri yokolup giderdi ya da en azýndan, herbirinin kendi elleriyle
kullanabileceði küçük küçük parçalara bölünürdü. Ýngilizlerin kurduklarý
son sömürgede Swan River sömürgesi bu, fiilen böyle oldu: burada,
sermayeyi kullanabilmek için gerekli emekçi yokluðundan, büyük bir
sermaye, tohum, araç ve hayvan sürüsü yokoldu ve hiç kimse kendi
elleriyle
[sayfa 787]
kullanabileceðinden fazla sermayeyi elde tutmadý.
78
Halk yýðýnlarýnýn topraktan mülksüzleþtirilmesinin, kapitalist üre-
tim tarzýnýn temelini oluþturduðunu görmüþ bulunuyoruz. Oysa bunun
tersine özgür bir sömürgenin temeli þudur: topraðýn büyük kýsmý hâlâ
kamu mülkiyetidir ve bu nedenle her göçmen, daha sonra geleceklerin
ayný þeyi yapmalarýný engellemeyecek þekilde, bunun bir kýsmýný özel
mülkü ve kiþisel üretim aracý haline getirebilir.
79
Hem sömürgelerdeki
gönencin ve hem de kökleþliþ düþkünlüðün sermayenin yerleþmesine
karþý çýkýþýn sýrrý, iþte buydu. Topraðýn ucuz, herkesin özgür ve diley-
en herkesin kendisi için kolayca bir parça toprak edinebileceði yerde,
emekçinin üründeki payý bakýmdan emek, yalnýz pahalý olmakla kal-
maz, ne fiyata olursa olsun toplu emek bulmak da güçleþir.
80
Sömürgelerde emekçinin, üretim araçlarýndan ve kökleri olan
topraktan ayrýlmalarý diye bir durumun henüz sözkonusu olmamasý, ya
da tek-tük veya pek sýnýrlý ölçülerde görülmesinin yanýsýra, ne tarým
sanayiden ayrýlmýþ ve ne de köylülüðün kýrsal ev sanayii yokedilmiþtir.
Bu durumda, sermaye için iç pazar nereden saðlanacaktýr? Köleler ile
bunlarýn, sermaye ile emeði belli iþlerde biraraya getiren patronlarý
dýþýnda, Amerikan nüfusunun hiç bir kesimi, yalnýzca tarýmla uðraþmaz.
Topraklarýný iþleyen özgür Amerikalýlar, daha baþka birçok iþler yaparlar.
Kullandýklarý eþyalar ile araçlarýn bir kýsmýný, çoðu zaman kendileri yapar-
lar. Kendi evlerini çoðu kez kendileri yaptýklarý gibi, emeklerinin ürününü
de, ne kadar uzak olursa olsun, pazara kendileri götürürler. Ýplik eðirir,
* En kötü olasýlýk. -ç
77
l.c., s. 42, 43, 44.
78
l.c., v. II, s. 5
79
Sömürgeciliðe konu olabilmesi için, topraðýn, yalnýz boþ ve ekilmemiþ olmasý yetmez,
özel mülkiyete dönüþtürülebilir, kamu mülkiyeti altýnda olmasý da gerekir. (I.c., v. II, s. 125.)
80
l.c., v..I, s. 247.
663
Karl Marks
Kapital I
kumaþ dokurlar; sabun ve mum yaptýklarý gibi, çoðu zaman kendi kul-
lanacaklarý ayakkabýlar ile elbiseleri de kendileri yaparlar. Amerikada
topraðýn iþlenmesi, çoðu kez, demircinin, deðirmencinin ya da bakkalýn
ikinci bir iþidir.
81
Böylesine garip insanlar içinde, kapitalistler için, perhiz
alaný nerededir?
Kapitalist üretimin büyük güzelliði þuradýdýr: yalnýz ücretli iþçiyi
durmadan ücretli iþçi olarak yeniden-üretmekle kalmaz, ayný zaman-
da, sermaye birikimiyle orantýlý olarak daima bir
[sayfa 788]
nispi ücretli
iþçi artý-nüfusunu da üretir. Böylece, emeðin arz ve talep yasasý doðru
çizgi üzerinde tutulur, ücret salýnýmlarý, kapitalist sömürü için doyurucu
sýnýrlar içersine alýnýr ve ensonu, emekçinin kapitaliste toplumsal baðým-
lýlýðý, bu vazgeçilmez koþul güvenceye alýnmýþ olur; anayurtta kurnaz
ekonomi politikçinin, alýcýyla satýcý arasýnda, yani ayný derecede baðým-
sýz iki meta sahibi, meta-sermaye sahibi ile meta-emek sahibi arasýnda
serbest bir sözleþme þeklinde gösterdiði bu iliþki, aslýnda, tam bir baðým-
lýlýk iliþkisidir. Ama sömürgelerde bu güzel hayal yýkýlýr. Burada mutlak
nüfus, anayurda göre çok daha büyük bir hýzla artar, çünkü pek çok
emekçi, bu âleme, hazýr yetiþmiþ insan olarak adýmýný atar, ama emek
pazarý gene de daima gerektiði kadar dolu deðildir. Emeðin arz ve talep
yasasý, parçalanmýþtýr. Bir yandan eski dünya, durmadan, sömürmeye
ve perhize susamýþ sermaye yatýrýr, öte yandan, ücretli-emekçinin
ücretli-emekçi olarak düzenli yeniden-üretilmesi, çok münasebetsiz ve
kýsmen de aþýlamayan engellerle karþýlaþýr. Sermaye birikimine oranla
sayýca daima fazla ücretli-emekçi üretimine ne olmuþtur? Bugünün
ücretli-iþçisi, yarýnýn kendi hesabýna çalýþan baðýmsýz köylüsü ya da
zanaatçýsýdýr. Emek pazarýndan çekilmiþtir, ama iþevine de girmemiþtir.
Ücretli-emekçilerin, sermaye yerine kendi hesabýna çalýþan, kapitalist
beyler yerine kendilerini zenginleþtiren baðýmsýz üreticilere sürekli dö-
nüþümü, kendi bakýmýndan, emek pazarýnýn koþullarý üzerinde çok
olumsuz etkiler yapar. Yalnýz ücretli-emekçinin sömürü derecesi, aþýrý
ölçüde düþük olmakla kalmaz. Ücretli-emekçi baðýmlýlýk iliþkisi ile bir-
likte, üstelik, perhizci kapitaliste olan baðýmlýlýk duygusunu da kaybeder.
Ýþte size, bizim E. G. Wakefieldin bu kadar yiðitçe, böylesine dokunaklý
ve veciz biçimde çizdiði uygunsuzluklar tablosu.
Ücretli-emek arzý, ne sürekli, ne düzenli, ne de yeterlidir diye ya-
kýnýyor. Emek arzý, daima, sadece küçük deðil, güvensiz ve belirsizdir
de.
82
Kapitalist ile emekçi arasýnda bölüþülen ürün büyük olduðu
ölçüde, emekçi de o ölçüde büyük bir pay almakta ve o hýzla, o da ka-
pitalist olmaktadýr. ... Ömürleri uzun olanlardan bile, çok azý, çok büyük
ölçüde servet yýðabilir.
83
Emekçiler açýk bir þekilde, kapitalistin, emek-
lerinin büyük bir kýsmýnýn
[sayfa 789]
karþýlýðýný vermekten kaçýnmasýna
81
l.c., s. 21, 22.
82
l.c.. v. II. s. 116.
83
l.c.. v. I, s. 131.