Kapital, Cilt: I



Yüklə 2,7 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə300/305
tarix20.09.2018
ölçüsü2,7 Mb.
#69639
1   ...   297   298   299   300   301   302   303   304   305

655

Karl Marks

Kapital I

düzenini,  ticari  bir  sömürü  sistemi  haline  getirmesi  için  bir  dürtü

olmuþtur. Gerçekten de, Avrupa’da ücretli iþçilerin örtülü köleliði, yeni

dünyada kendisine taban olarak, katýksýz ve düpedüz bir kölelik düze-

ninin bulunmasýný gerektiriyordu.

64

 



[sayfa 778]

Kapitalist  üretim  tarzýnin  “ebedi  doðal  yasalarýnýn”  yerleþmesi,

emekçiler  ile  emek  koþullarý  arasýndaki  ayrýlma  sürecinin  tamamlan-

masý,  bir  kutupta,  toplumsal  üretim  ve  geçim  araçlarýnýn  sermayeye,

karþýt  kutupta,  halk  kitlelerinin  ücretli-emekçiler,  “özgür  emekçi  yok-

sullar”


65

 modern toplumun yapay ürünleri haline dönüþtürülmesi tantæ

molis erat.* Eðer para, Augier’in

66 


dediði gibi, “dünyaya, bir yanaðýnda

doðuþtan kan lekesiyle geliyor”sa, sermaye tepeden týrnaða her göze-

neðinden kan ve pislik damlayarak geliyor.

67

 



[sayfa 779]

64

 1790 yýlýnda, Ýngiliz Antillerinde, bir özgür insana karþý on köle, Fransýz Antillerinde bire



karþý ondört, Hollanda Antillerinde bire karþý yirmiüç köle vardý. (Henry Brougham, An Inquiry

into the Colonial Policy of the European Powers, Edin. 1803, II, s. 74.)

65

 “Labouring poor” [“yoksul emekçi” -ç.] deyimi, ücretli emekçiler sýnýfý farkedilecek hale



geldiði andan itibaren Ýngiliz yönetmeliðinde görülmektedir. Bu deyim, bir yandan “idle poor”a

[“aylak  yoksul”  -ç.]  dilencilere  vb.  karþýt  anlamda,  öte  yandan  henüz  tüyü  yolunmuþ  tavuða

çevrilmemiþ ve hâlâ elinde kendi emek aracý bulunan emekçiler için kullanýlmaktadýr. Deyim,

yasalardan,  ekonomi  politiðe  geçmiþ  ve  Culpeper,  J.  Child  vb.  tarafýndan  Adam  Smith’e  ve

Eden’e devredilmiþtir. Bütün bunlardan sonra, insan, “execrable political cantmonger” [“iðrenç

politik esnaf” -ç.] Edmund Burke “labouring poor” deyimine “execrable political cant” [“iðrenç

politik ikiyüzlülük” -ç.] dediði zaman onun bonne foi’si [iyi niyeti -ç.] konusunda bir fikir edinebilir.

Týpký,  Amerika’da  karýþýklýklar  baþladýðý  zaman,  Kuzey  Amerika  sömürgelerinin  hizmetinde,

Ýngiliz oligarþisine karþý liberal rolünü oynadýðý gibi, Ýngiliz oligarþisinin hizmetinde de bu dalkavuk,

Fransýz devrimine karþý romantik övgüler düzmüþ tam bir vülger burjuva idi. “Ticaretin yasalarý,

doðanýn yasalarýdýr ve bu nedenle, Tanrýnýn yasalarýdýr.” (E. Burke, l.c., s. 31, 32.) Bu adamýn,

Tanrý ile doðanýn yasalarýna sadýk kalarak kendisini daima en iyi pazarda satmasýna hiç þaþmamak

gerekir. Bu Edmund Burke’nin liberal olduðu zamanlardaki güzel bir portresi Rev. Mr. Tucker’in

yazýlarýnda bulunabilir. Tucker, bir papaz ve tori idi, ama gene de onurlu bir kiþi ve uzman bir

iktisatçýydý.  Bugün  egemen  olan  ve  “ticaretin  yasalarýna”  büyük  bir  sadakatle  baðlý  bulunan

rezilce  karakter  yoksunluðu  karþýsýnda,  kendisinden  sonra  gelenlerden  tek  bir  þeyde,

“yeteneklilikte”  farklý  bulunan  bu  Burke’leri  tekrar  tekrar  teþhir  etmek  bizim  baþta  gelen

görevimizdir.

66

 Marie Augier, Du Crédit Public, Paris 1842, s. 265.



67

 “Quarterly Reviewer, sermayenin, kargaþalýktan, kavgadan kaçtýðýný ve ürkek olduðunu

söylüyor ki, bu, çok doðrudur, ama sorunu pek eksik olarak ortaya koymaktadýr. Sermaye, kâr

olmadýðý zaman ya da az kâr edildiði zaman hiç hoþnut olmaz, týpký eskiden doðanýn boþluktan

hoþlanmadýðýnýn  söylenmesi  gibi.  Yeterli  kâr  olunca  sermayeye  bir  cesaret  gelir.  Güvenli  bir

yüzde  10  kâr  ile  her  yerde  çalýþmaya  razýdýr;  kesin  yüzde  20,  iþtahýný  kabartýr:  yüzde  50,

küstahlaþtýrýr; yüzde 100, bütün insanal yasalarý ayaklar altýna aldýrýr; yüzde 300 kâr ile, sahibini

astýrma olasýlýðý bile olsa, iþlemeyeceði cinayet, atýlmayacaðý tehlike yoktur. Eðer kargaþalýk ile

kavga  kâr  getirecek  olsa,  bunlarý  rahatça  dürtükler.  Kaçakçýlýk  ile  köle  ticareti  bütün  burada

söylenenleri doðrular.” (T. J. Dunning, l.c., s. 35, 36.)

* O kadar güçtü. -ç.



656

Karl Marks

Kapital I

OTUZÝKÝNCÝ BÖLÜM

KAPÝTALÝST BÝRÝKÝM TARÝHSEL EÐÝLÝMÝ

SERMAYENÝN ilkel birikimi, yani tarihsel doðuþu nasýl olmuþtur?

Ýlkel birikim, köleler ile serflerin doðrudan ücretli-emekçiye dönüþmeleri

ve böylece düpedüz bir biçim deðiþikliðine uðramalarý ile olmadýkça,

ancak, doðrudan üreticilerin mülksüzleþtirilmeleri, yani sahibinin emeði-

ne  dayanan  özel  mülkiyetin  çözülüp  yokolmasý  anlamýna  gelir.  Özel

mülkiyet,  ancak,  toplumsal,  kolektif  mülkiyetin  antitezi  olarak,  emek

araçlarý ile emeðin dýþ koþullarýnýn özel kiþilere ait olduðu yerlerde var-

olur: Ama bu özel kiþilerin emekçi olup olmamalarýna göre, özel mülki-

yetin  niteliði  farklý  olur.  Bunun  ilk  bakýþta  kendilerini  gösteren  sayýsýz

çeþitleri, bu iki uç arasýnda yer alan ara aþamalara tekabül eder. Emekçi-

nin üretim araçlarý üzerindeki özel mülkiyeti, ister tarýmsal, ister manü-

faktürel, ister her ikisi olsun, küçük iþletmenin temelidir; küçük iþletme,

gene, toplumsal üretim ile emekçinin 

[sayfa 780]

 kendisinin özgür kiþiliðinin

geliþmesinin temel koþuludur. Kuþkusuz bu küçük üretim tarzý, kölelik,

serflik ve diðer baðýmlýlýk iliþkileri altýnda da vardýr. Ama bunun geliþip

serpilmesi, tüm canlýlýðýna kavuþmasý, uygun klasik þeklini almasý, an-

cak  emekçinin  kendi  kullandýðý  üretim  araçIarýnýn  özel  mülkiyeti  ile

olur: yani iþlediði topraðýn köylüsü, ve bir hüner sahibi olarak kullandýðý



Yüklə 2,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   297   298   299   300   301   302   303   304   305




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə