6
malların toplamını da arttırarak herkesin durumunu iyileĢtirir. Daha çok mal ürettikçe hem
kendi durumunu hem de ulusun zenginliğini artırır. Sanayi Devrimi çağının bu düzenine
Liberal Kapitalizm denir. Yukarıda belirtmeye çalıĢtığımız kapitalizmde, amaçlar araçları
meĢru kılmıĢtır. Kapitalist için verimli, akılcı ve kârlı olan her Ģeye izin verilmektedir.
Kapitalist sistem, refah ve ekonomik büyüme ile özdeĢleĢmiĢtir. Bu anlayıĢ, kapitalizmde var
olan çıkar grupları arasındaki çeliĢkiyi de meydana çıkarmıĢtır.
Sanayideki geliĢmeler, sanayi ve ticari yeni düzenlemelerle, kapitalist üzerindeki
kısıtlamaların kaldırılmasını gerektirir. Artan hammadde ihtiyacı, büyüyen ücretli iĢçiler
ordusu ve gıda ihtiyacı daha fazla enerji kullanmayı gerektirir. Bu, sadece bireysel çıkarı
değil, daha fazla güç gerektiren devletin genel çıkarlarına bağımlı olarak geliĢtirilen bir
ideolojik yapıyı da içine alan sömürgecilikle eĢ anlamlı olan emperyalizmi zorunlu kılar.
Emperyalizmin öncülüğünü yine bireysel özgürlüğü öne çıkaran kapitalist-tekelci anlayıĢ
etkin rolünü oynamaktadır. Kapitalizm‟in teorisi olan Klasik sistem, az geliĢmiĢ pazar
sayesinde varoluĢunu sürdürür.(Jacoby, 1996;65) Daha fazla ihracat, yerli imalatta kullanılan
iĢgücü, sömürgeye dayanan sanayi yatırım alanlarının geniĢlemesi, rekabeti de beslemektedir.
Emperyalizm çağının kapitalist anlayıĢına da Tekelci kapitalizm denir. Erken dönem
kapitalizmin baĢından beri faizcilik ve sömürü fırsatları yeni iĢ dallarının tamamında
geçerliliğini korumuĢtur. Kapitalist sistemin bu dönemde (18.yy son çeyreğinden 19.yy
sonuna kadar) geliĢimi olağanüstü büyümeyi doğuran teknolojik buluĢlara ve bunların
yayılmasına bağlanmaktadır.
18.yy da Ġngiltere‟de oldukça geliĢmiĢ bir sermaye piyasası mevcut olduğu halde
pamuklu üreticileri ve diğer öncü sanayiciler, sermayelerini genellikle, yerel kaynaklardan,
aile içinden, arkadaĢlardan, yerel bankalardan ve dağıtılmayan kârlardan sağlamıĢlardır.
Örgütlü sermaye piyasası ve zengin toprak sahipleri sınıfı 18.yy ın ikinci yarısında geliĢme
gösteren kanal ve diğer alt yapıların finansmanında önemli rol oynamıĢlardır. Kırsal alandan
kentsel alana büyük nüfus hareketleri ticaret ve hizmet merkezleri oluĢturmuĢlardır. Tüccar
ve toprak sahipleri geç 18.yy ın hâkim finansörler gurubunu oluĢturmaktaydı ve bunlar aynı
zamanda Ġngiliz burjuvazi ve feodal beylerin oligarĢik hâkimiyetini sürdürdüler.
Teknolojik geliĢmeler ve sermaye birikimleri, siyasal ve sosyal değiĢimlerin sağladığı
avantajlar, sanayi giriĢimcilerin reformcu, devrimci rolleri organizasyon ve iĢbölümü
ilkelerini değiĢtirmiĢtir. Fabrikalardaki disiplin ve düzenli iĢ saatleri, maksimum çıktıyı elde
etme düzenlemeleri, kuralları daha da karmaĢıklaĢmıĢtır. Rakipleri elemek amacıyla yeni icat
ve buluĢlar için eğitim düzeylerini artırmada daha sistematik bir anlayıĢ geliĢtirilmiĢidir.
Rekabet düzeyini artıran yeni pazarlama stratejileri geliĢtirilmiĢtir. Böylece dıĢ pazarları ele
7
geçirmek için kapitalistin devlet destekli bir politika izlemesine geçilmiĢtir. Artan dıĢ Pazar
olanakları ile devletlerarası ikili iliĢkiler hayli önem kazanmıĢtır. Güçlenen kapitalizm,
devletin desteğiyle gücüne güç katmıĢtır. Eski merkantilist politikalar mayalandırılarak
ülkeler arası politikanın belirleyicisi olmuĢtur. Tekelci kapitalizm, küçük firmaları elimine
ederek yerlerini büyük firmalara bırakmak durumunda kalmıĢlardır.
2.Neo –Klasik İktisat evrim ve kapitalizm
19. yy lın ikinci yarısından itibaren, kapitalist klâsik iktisadi düĢüncenin açmazlarını,
eleĢtiriye konu olan noktalarını gözden geçirerek, yeniden kuran ve Marjinalistler olarak
bilinen yeni iktisat ekolü ortaya çıkmıĢtır. Alfred Marshall(1842-1924) Neo Klâsik ekolün
kurucusudur. Genel olarak klâsikçiliğin ve faydacılığın daha sistematik bir teoriye
bürünmesine çalıĢmıĢ sisteme nicel bir özellik getirmiĢtir. Temel ilgi noktası; tüketici ve
üretici davranıĢlarıdır. Marjinalist analiz, fayda, maliyet, gelir ve verimlilik alanlarında, bu
birimlerin davranıĢlarının açıklanmasına teorik bir çerçeveyi amaçlamıĢtır. Tutarlı bir Ģekilde
kapitalist sistemin toplumda gelir dağılımını adil olarak sağladığını göstermektedir. Ekonomi,
kapitalist sistemin iĢleyiĢine yönelik incelenmektedir. Bu teoride de Kapitalistin kâr amacı ön
plândadır.
Neo-klâsik iktisat iki temel aksiyon üzerine kurulmuĢtur. Bunlardan birisi
maksimizasyon diğeri de rasyonelliktir. Bu yaklaĢımdaki rasyonellik, öznel bir rasyonelliktir.
Amaçlar; fayda ve kârın maksimizasyonudur. Kısıtlı koĢullar dıĢsaldır. Kapitalistin görevi;
kısıtlı koĢulularla nasıl kâr maksimizasyonu sağlayacağını akıl yordamıyla bulabilmektir.
Geçen iki ilke, kıt kaynakların nasıl, kim tarafından, ne miktarda bölüĢüm yapılacağı
konusunda insan iradesinin etkin olabileceğini, seçim yapabilmeyi açıklamaya yarar. Kıtlık
ve seçim gibi iki temel sorunu ortaya koyar ve çözüm üretmeye çalıĢılır. Kıtlık maliyeti,
maliyet de seçim yapmayı gerektirir.(Lipsey ve Purvis, 1993:3-4)
Yeni ekolün yalnızca kapitalist merkez ülkelerin çıkarlarını korumayı ve maksimize
etmeyi amaçlayan bir yaklaĢım olduğunu anlamak zor değildir. Victoria çağı burjuva toplum
değerleriyle özdeĢ bir sistemdir. Bu dönem, Britanya sanayi devriminin yükseliĢi ve Britanya
imparatorluğunun doruğu kabul edilir. Neo Klâsik ekole göre ekonomi sadece bireyler değil,
Ģirketler, piyasalar, sanayiler ve tüm ekonomiyi ençoklamaya yönelir. Her yerde avantajlar-
dezavantajlar ölçülür, tartılır ve kolektif maksimum noktaya ve dengeye ulaĢtıracak kararlar
verilir. Firmaların amacı teknolojik yeniliklerle, en azından geçici bir süre, tekelci konumda
kalarak tekelci kâr elde etmektir. Sanayinin büyümesi I.Dünya savaĢına kadar devam
etmiĢtir. Ölçek ekonomileri sayesinde birim üretim maliyetinde azalmalarla tasarruflar