148
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Günümüzde farklı tanımları da olmakla beraber, yasal üretim faaliyetleri
içinde yer alan, ancak faaliyetleri kamu kayıt ve istatistiklerinde yer almayan ya da
eksik yer alan istihdam olarak tanımlanan kayıt dışı istihdam, farklı gelişmişlik
düzeyine sahip tüm ülkelerin karşılaştıkları ortak bir sorundur. Küreselleşmenin
hızlanması, ticari sınırların ortadan kalkması ile beraber özellikle gelişmekte olan
ülkelerde hem ülke içi hem de ülkeler arasında rekabet kızışmakta, maliyetleri
düşürmeye yönelik olarak ekonomilerde enformel sektörün ağırlığı artmakta, kayıt
dışı özellik arz eden farklı istihdam şekilleri ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı son yıllarda giderek artmış, 2005 yılında
biraz düşerek % 50 seviyesinde gerçekleşmiştir. Her ne kadar tarım sektörünün
toplam istihdam içindeki ağırlığı ve tarım sektöründe kayıt dışı çalışan oranının %
90’lar civarında olması, toplam kayıt dışı istihdam oranını yükseltse de tarım dışı
sektörlerdeki kayıt dışı istihdam oranı da % 30’ları geçmekte ve büyüklük olarak
önem arz etmektedir. Genel özelliklerine bakıldığında Türkiye’de kayıt dışı
istihdamın tarım, toptan ve perakende ticaret, inşaat, ulaştırma ve imalat
sektörlerinde daha yaygın olduğu, kadınların erkeklere göre daha yüksek oranda
kayıt dışı istihdam edildiği görülmektedir.
Tarım dışı sektörler içinde ücretsiz aile işçileri, yevmiyeli çalışanlar ve kendi
hesabına çalışanlarda kayıt dışı çalışma yoğunlukta olup ücretli çalışanlar ve
işverenler içinde kayıt dışı çalışanların payı da son yıllarda artmıştır. Kayıt dışı
çalışanların eğitim durumuna bakıldığında kayıtlı çalışanlara göre daha az eğitimli
oldukları ve eğitim seviyesi arttıkça kayıt dışı çalışma oranının düştüğü
görülmektedir. Yine işyeri büyüklüğüne bakıldığında 10’dan az kişi istihdam eden
enformel işletmelerde kayıt dışı çalışmanın arttığı, yaş gruplarına göre yapılan
değerlendirmede ise en yüksek kayıt dışı istihdam oranının 15-24 yaş grubundaki
genç çalışanların arasında olduğu, 55 yaş üstü çalışanlarda da kayıt dışı istihdamın
yaygınlaştığı tespit edilmiştir. Bu noktada önemli diğer bir husus da kayıt dışı
istihdamın düzenli işyeri dışındaki çalışma alanlarında yoğunlaşmasıdır.
149
Küçük işletmelerden oluşan, sektöre girişin kolay olduğu, iş kurmada
kişisel sermayelerin kullanıldığı, işgücünün eğitim düzeyinin düşük olduğu,
çalışma koşulları ve yasalardan kaçınmanın kolay olduğu ve aile işletmelerinin
yaygın olduğu enformel sektörün büyüklüğü kayıt dışı istihdam seviyesini
yükseltmektedir.
Tarım sektöründe kayıt dışı istihdamın büyük bir kısmını ücretsiz aile işçileri
ve kendi hesabına çalışanlar oluştururken, yevmiyeli çalışanların küçük bir paya
sahip olduğu görülmektedir. Ücretsiz aile işçileri ve yevmiyeli çalışanların neredeyse
tamamı kayıt dışı istihdam edilirken kendi hesabına çalışanların yaklaşık % 80’i
kayıt dışı çalışmaktadır. Kayıt dışı istihdam edilenlerin ortalama eğitim süresi
yaklaşık 4 yıl olup bunların önemli bir kısmı ilkokul mezunları, okuma yazma
bilmeyenler ve sadece okuma yazma bilenlerden oluşmaktadır. Genellikle ücretsiz
aile işçisi olarak istihdam edilen genç nüfusun neredeyse tamamı kayıt dışıdır. Genel
özelliklerine bakıldığında tarım sektöründeki kayıt dışı istihdam sorunu yapısal bir
sorundur. Tarımsal istihdamın yaygınlığı, katma değeri düşük geleneksel metotlarla
küçük işletmelerce üretim yapılması, işlerde çoğunlukla arazi sahibi olan kendi
hesabına çalışanlar ile ücretsiz aile işçilerinin çalışması ve verimliliğin düşüklüğüne
bağlı olarak tarımsal gelirin düşüklüğü kayıt dışı istihdamı artırmaktadır.
Diğer ülkelerde kayıt dışı istihdamın genel özelliklerine bakıldığında
gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerin ağırlıkta olduğu Afrika, Asya ve Latin
Amerika’da tarımsal sektörün ekonomi içinde ağırlığını koruduğu, enformel sektörün
ekonomi içindeki payının yüksek olduğu ve ülkeden ülkeye değişmekle beraber kayıt
dışı istihdam oranının % 45 ile % 85 arasında değiştiği görülmektedir. Merkezi ve
Doğu Avrupa ülkelerinde ise kayıt dışı istihdam inşaat, sosyal ve kişisel hizmetler,
otel ve lokanta işleri ile perakende ticarette yoğunlaşmakta olup ek iş yapanlar,
işsizler, kendi hesabına çalışanlar, öğrenciler, emekliler ve kaçak göçmenlerde kayıt
dışı istihdam oranı artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde birden fazla işi olanlar, ekonomik
olarak aktif olmayan öğrenciler, ev hanımları, genç emekliler, işsizlik yardımından
faydalanan işsizler ve üçüncü ülke vatandaşları daha ziyade kayıt dışı çalışmaktadır.
AB-15 ülkelerinde kayıt dışı istihdam çoğunlukla tarım, inşaat, ticaret, hizmet, tekstil
150
sektörlerinde görülürken göçmenler, emekliler, öğrenciler, sosyal yardımdan
faydalananlar ve genç işçiler arasında kayıt dışı çalışma daha yaygındır. Türkiye’de
kayıt dışı istihdamın nedenlerine bakıldığında denetim eksikliğinin yanı sıra sistemin
işleyişi ile ilgili yapısal sorunların olduğu, makroekonomik ve sosyal nedenlerle de
kayıt dışı istihdam seviyesinin arttığı görülmektedir.
Türkiye’de istihdamda halen kayıt dışı istihdam potansiyeli çok yüksek olan
tarım sektörünün ağırlığının olması, geçmiş dönemde yaşanan ekonomik kriz ve
yüksek enflasyon iş ve çalışma hayatında belirsizliği artırarak kayıt dışı çalışmayı
özendirmiştir. Yine vergi politikalarının sık sık değişmesi ve bütçe açığını düşürmek
için vergilere yapılan artışlar işletmeleri kayıt dışı çalışmaya zorlamıştır.
Yine geçmiş dönemdeki hızlı nüfus artışları işgücü artışını beraberinde
getirmiş ve istihdam üzerinde baskı yaratmış, büyük kentlere olan iç göçü
hızlandırmıştır. İç göçlerden kaynaklanan çarpık kentleşme sonucunda
gecekondulaşma oranları yükselmiş ve çoğunluğu kayıt dışı çalışan enformel sektör
büyümüştür. Gelir dağılımında yaşanan bozulmalar ve yoksulluk oranlarının
yükselmesi, kişileri çalışırken daha fazla gelir elde etmek amacıyla kayıt dışı
çalışmaya zorlamıştır. Çalışanların eğitim seviyesinde düşüklük ve niteliklerinin
yetersiz olması, düşük ücretle kayıt dışı istihdam edilmelerine neden olmaktadır.
Türkiye’de rekabet gücünün düşük olması, işletmeleri maliyetlerini kısarak
rekabet etmeye zorlamakta, bu da kayıt dışı istihdama yönelmelerine neden
olmaktadır. Yine çalışanlar üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik primleri başta olmak
üzere istihdam vergilerinin yüksekliği hem işletmeleri hem de çalışanları kayıt dışı
istihdama yönlendirebilmektedir. 2004 yılı itibarıyla Türkiye OECD ülkeleri içinde
en yüksek istihdam yüküne sahip ülkeler arasında yer almakta hatta bazı
kategorilerde en üst sırada yer almaktadır. Kıdem tazminatı gibi çalışma hayatına
ilişkin diğer yasal yükümlülüklerin yüksekliği de istihdam maliyetlerini
artırmaktadır. Ayrıca, istihdamın büyük bir kısmını emen KOBİ’lerin yaşadıkları
finansman sıkıntılarını da kayıt dışı işgücüne yönelerek aşmaya çalıştıkları
görülmektedir.
151
Kamusal sistemden kaynaklanan sorunların kayıt dışı istihdama önemli etkisi
olduğu görülmektedir. Türkiye’de bürokratik formalitelerin diğer ülkelere nazaran
yüksek olması, kurumlar arasındaki koordinasyon eksiklikleri, kamuya duyulan
güvensizlik ve kamu hizmetlerinden memnuniyetsizlik kayıt dışı istihdamın
artmasına neden olmaktadır. Denetim oranlarına ve denetimle ilgili çalışan memur
sayısına bakıldığında Türkiye’de kayıt dışı istihdamla mücadelede etkin denetimin
olmadığı görülmektedir. Yine vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarına ilişkin olarak
sıklıkla çıkarılan af ve borç yapılandırması kanunları kayıt dışı çalışmayı
özendirmekte, kayıtlı çalışanların sisteme olan güvenlerini sarsmaktadır. Kayıt dışı
istihdamla ilgili olarak diğer bir sorun da sosyal güvenlik ve sağlık sisteminden
kaynaklanmaktadır. Geçmiş dönemde sosyal güvenlik sistemi ile ilgili yapılan
değişiklikler, erken emeklilik uygulamaları, zorunlu sigortalılık dışında isteğe bağlı
sigortalılık uygulamalarından dolayı zorunlu sigortalı sayılarında azalmalar yaşanmış
olup genç yaşta emekli olan kişiler açısından bakıldığında gelirlerinin azalmaması
için kayıt dışı çalışma cazip hale gelmiştir. Yine sağlık hizmetlerinden ücretsiz
yararlanma hakkına sahip Yeşil Kartlıların hem sağlık güvencesi hakkını
kaybetmemek istemesi, hem de bu kişilere yönelik yeterli denetimin olmamasından
dolayı kayıt dışı çalışma bu kesimde de görülebilmektedir.
Türkiye’de kayıt dışı istihdamın sonuçlarına bakıldığında kamunun kayıt dışı
istihdam sonucunda önemli bir gelir kaybına uğradığı görülmektedir. 2004 yılı
itibarıyla kayıt dışı çalışanlardan ücretsiz aile işçileri dışındakilerin kayıt altına
alınmasıyla kamunun yıllık 17 milyar YTL civarında bir gelir elde etme potansiyeli
bulunmaktadır. Kayıt dışı istihdamla beraber kişiler sağlık ve sosyal güvenlik,
işsizlik sigortası güvencesinin içinde yer aldığı sosyal korumadan mahrum kalmakta,
sendikal haklardan, iş güvencesi, iş ve işyeri güvenliği, kıdem tazminatı ve diğer
yasal haklardan faydalanamamaktadırlar. Kayıt dışı istihdam sonucunda kayıtlı
çalışana sahip işletmeler üzerinde haksız rekabet yaratılmaktadır. 2003 yılında kayıt
dışı işçi çalıştıran işletmenin katlandığı maliyetin kayıtlı işletmenin maliyetinin %
28’ine denk geldiği dikkate alındığında haksız rekabetin büyüklüğü ortaya
çıkmaktadır.
152
Kayıt dışı istihdamın diğer önemli bir sonucu da vergi ve prim adaletini
olumsuz yönde etkileyerek kamuya olan güveni sarsmasıdır. Kayıt dışı ekonomi ve
istihdama dönük tedbirlerin alınmaması, hatta bunlara dönük afların getirilmesi
insanların kamuya bakış açısını olumsuz etkilemektedir. Kayıt dışı istihdam, her ne
kadar kısa vadede insanların iş bularak geçimlerini kolaylaştırsa da, orta ve uzun
vadede gelir dağılımını daha da kötüleştirerek sosyal bir yaraya neden olmaktadır.
İnsanların sosyal güvenlik ve sağlık hakkından mahrum kalması, yaşları ilerledikçe
gelir düzeyini olumsuz etkilemektedir.
Kayıt dışı istihdamın olumsuz etkilerinin yanı sıra az da olsa birkaç olumlu
etkisinden söz etmek mümkündür. İşsizlik oranını düşürmesi, iç ve dış pazarlarda
rekabet gücünü artırması olumlu etkilerine örnek verilebilir. Ancak, uzun dönemde
kayıt dışı istihdamın olumsuz etkilerinin olumlu etkilerini geri planda bırakacağı ve
ekonomik yapıyı daha da kötüleştireceği söylenebilir.
Önümüzdeki dönemde istikrarlı büyüme, tarımsal istihdamın payının
azalması, kurumsallaşmanın artması, eğitim seviyesinin yükselmesi, emeklilik
yaşının yükseltilmesi gibi faktörlerin kayıt dışı istihdamın seviyesini azaltıcı yönde
etki yapması beklenirken özellikle işsizlik oranlarının giderek yükselmesi ve
küreselleşmenin neden olacağı enformelleşme, kayıt dışı istihdamla ilgili en önemli
tehditlerdir. Türkiye’nin geçmiş 16 yıllık büyüme-istihdam ilişkisinin zayıf olduğu
dikkate alındığında yıllık ortalama % 5’lik büyümenin bile işsizlik oranının
yükselmesini engellemeyeceği, bu yüzden ilerleyen dönemde hem sürdürülebilir hem
de istihdam dostu ekonomik büyümenin gerekli olduğu düşünülmektedir.
2006 yılında yasalaşan sosyal güvenlik reformunun hayata geçirilmesi,
önümüzdeki dönemde kayıt dışı istihdam seviyesini düşürmede kuşkusuz önemli rol
oynayacaktır. Reformla beraber sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi
sonucunda kurumlar arasındaki koordinasyonu artıracak, etkin işleyen, otomasyon
destekli, yerelleşmiş sosyal güvenlik merkezleri de kayıt dışı istihdamla mücadelede
etkinliği artıracaktır. Ancak, reform kapsamındaki zorunlu sigortacılığın, brüt asgari
ücret üzerinde gelir ya da ücret alanlarla sınırlı tutulması, diğer kişilerin talepleri
153
halinde isteğe bağlı sigortalı olabilmeleri, sürekli çalışmayan ve düşük gelirli çiftçiler
ile yevmiyelileri kapsam dışında bırakacaktır. Ayrıca, reformla getirilen genel sağlık
sigortası ve sosyal yardım ağı ile sosyal güvenlik sistemi arasında çapraz denetimin
iyi kurulamaması ve sosyal yardım suiistimallerinin oluşması durumunda kişilerin
kayıt dışı çalışma potansiyeli artacaktır.
Kayıt dışı istihdamla mücadelede fikir vermesi açısından AB üyesi ülkelerin
uyguladıkları yöntemlere bakıldığında, sadece denetime dayalı mücadele yerine kayıt
dışı çalışmaya neden olan sorunlara da odaklanıldığı görülmektedir. İşgücü
piyasasının esnek olmaması, yasal mevzuatın katı olması, istihdam yüklerinin yüksek
olması gibi sistemin işleyişindeki aksaklıkların kayıt dışı çalışmaya neden olması
durumunda vergi ve prim indirimleri, sübvansiyonlu istihdam uygulamaları, çalışma
hayatının esnekleştirilmesi, servis fişleri, halk ile devletin arasındaki mesafeyi
azaltıcı doğrudan demokrasi yöntemlerinin getirilmesi, istihdamla ilgili işlerde tek
durak büroların oluşturularak işgücü piyasasındaki bürokratik engellerin ortadan
kaldırılması gibi yöntemlerle sistemin aksayan tarafları düzeltilmeye çalışılmaktadır.
Gerekli düzeltmeler yapılmasına rağmen halen kayıt dışı çalışmada ısrar ediliyorsa
denetim ve yaptırımların artırılması, kamu kurumları ve sosyal taraflar arasında
işbirliği ile veri ve bilgi paylaşımı, yerel komisyonların ve ihbar sisteminin
oluşturulması, göçlere sıkı denetim getirilmesi gibi yöntemlerle kayıt dışı çalışanlar
kayıt altına girmeye zorlanmaktadır. Bu önlemlere rağmen kişiler bilgi eksikliği ya
da yoksulluk gibi nedenlerle kayıtlı sisteme giremiyorsa danışmanlık verilmesi, işe
başlarken değişik teşvik mekanizmalarının uygulanması, kamu çalışanlarının
eğitilmesi ile bu sorun aşılmaya çalışılmaktadır. Tüm bu yöntemler uygulanırken
kayıt dışı çalışmanın zararları ve kayıtlı çalışmanın faydalarını içeren bilgilendirme
ve bilinçlendirme kampanyaları ile kişilerin tutum ve davranışları değiştirilmeye
çalışılmaktadır.
Türkiye’de kayıt dışı istihdamın boyutu, yapısal sorunları da içeren nedenleri,
kamu ve toplum üzerindeki ciddi olumsuz etkileri dikkate alındığında kayıt dışı
istihdamla mücadelede sadece denetime odaklanma yerine toplumun tüm kesimlerini
içeren kapsamlı mücadelede yöntemleri gerekmektedir. İlerleyen yıllarda hem
154
toplumun hem de siyasi otoritelerin işsizliğin azaltılması için kayıt dışı istihdama
müsamaha göstermesini önlemek amacıyla kayıt dışı istihdamla mücadelede
uygulanacak bu yöntemlerin istihdam yaratma stratejileri ile uyumlu olması
gerekmektedir.
İşletmeler üzerinde ve çalışma hayatında idari, mali ve yasal yükümlülüklerin
azaltılması, bürokratik formalitelerin azaltılması, karar alma süreçlerinin
hızlandırılması, çalışma hayatının esnekleştirilmesi, işletmelerin rekabet gücünün
artırılması ve KOBİ’lerin finansman sorunlarının çözülmesine yönelik politikalar
kayıtlı sektörleri güçlendirecek, işletmelerin ve çalışanların kayıt dışı çalışma
isteklerini azaltacaktır. Ancak, bütçe imkanları gözetildiğinde mali yükümlülüklerin
ancak orta vadede ve kademeli olarak azaltılması mümkün görünmektedir. Bu
yüzden bu alandaki diğer tedbirlere öncelik verilmesi daha doğru olacaktır.
Sistemdeki aksaklıkların giderilmesine yönelik politikalarla beraber
uygulanacak merkezi ve yerel komitelerin oluşturulması, af ve yapılandırma
beklentilerinin ortadan kaldırılması, yaptırım ve denetimlerin artırılması, kurumlar
arasındaki koordinasyonun artırılması, kayıtlı sistemdekilerin haklarına yönelik
suiistimallerinin önlenmesi, sosyal tarafların katılımının sağlanması, kayıt dışı
çalışanları kayıtlı sisteme girmeye zorlayacaktır.
Eğitim eksikliği, gelir seviyesinin düşüklüğü, işsizlik gibi nedenlerle kayıtlı
çalışmak isteyip de kayıt dışı çalışmakta olanlara yönelik olarak aktif istihdam
politikaları, eğitim seviyesinin yükseltilmesi, işe başlarken verilecek teşvikler, düşük
gelirli ve süreksiz işlerde çalışanlara yönelik mikro sosyal sigorta programlarının
uygulanması, verilecek danışmanlık hizmetleri bu kişilerin kayıtlı sisteme dahil
edilmesini sağlayacaktır.
Kayıt dışı istihdam ile mücadeleye yönelik stratejiler uygulanırken çalışanları
ve işletmeleri bilinçlendirmeye yönelik kampanyalar ve yayınlar yapılması, kişilerin
kayıtlı çalışma isteğini artırmak amacıyla kamuya duyulan güvensizlik ve
memnuniyetsizliklerin azaltılmasına yönelik politikalar orta ve uzun vadede kayıtlı
çalışmayı olumlu etkileyecektir.
|