325
sözdizimsel (önce birleştirici ve karşılaştırmalı, sonra ise tonlamalı ve tâbi kılıcı) ilişki elde
ederek değişir.
III-IV. çağlara ait ikinci tip genel önergeyi, aşağıdaki modelle apaçık olarak açıklamak
mümkündür. Bu model, “titreme//titriyor” anlamıyla ortama göre şartlanmış olan Türkçe tiril tiril
(titremeyi anlatan ses yansıması) ve şu (işaret zamiri): Tiriltiriltiril, şuşuşu; tiriltiriltiril, şuşuşu…
birleşenlerinden oluşmaktadır. Son pozisyonda genelleşmiş işaret edici belirtilerin ortaya çıkması
ise, onu belli bir dil dışı objenin veya tiplemesinin birinci unsuruna (ses yansıması)
bağlamaktadır. Bundan dolayı, ikinci tip genel önergenin ele alınan evresinin sözdizimsel
ilişkisine ait temeli, leksik köklerin yapılanmasıyla örtüşmektedir.
Bunun yanı sıra ikinci tip genel III-IV. çağlar önergesi, sonraki çağlara (IV-V) geçişte
sözcesel ritimle de bağlanarak genelleşmiş ve tâbi kılıcı bir biçimde daralmıştır. Böyle bir
daralma (dürülme veya yuvarlanma), III-IV. çağlar sentaksının çağdaş kelime yapımı sistemine
(ilk işaret zamirlerinin kelime yapımı belirtilerine) dönüşümü sürecinde ilk aşamayı
oluşturmaktadır. Türkçe kelime yapımının çağdaş kategorileri, üçüncü düzenin (Çağlar
sıralanmasına göre: IV-V, V-VI, VI-çağdaş) yığınını oluşturmaktadır. Bu yığında ve dolayısıyla
her sonraki evrede, uygun tamlamalar, kelime şekilleri ve morfolojik belirtiler seviyesinde
biçimlenen kelime yapımı kategorilerine geçiş ilk önce akla gelmektedir. Böylelikle, çağdaş
leksik kökün ve aynı zamanda çağdaş kelime temelinin (kelime yapımı sistemi), III-IV. çağlar ilk
dil (Türkçe) sentaksının çok yönlü (ritmik) yığını olduğunu söylemek mümkündür.
Eğer daralmanın biçimsel yönü (ritmik) her bir aşamada daha yüksek tempolu söylem
ritimlerinin (aynı zamanlı bir biçimlenmede konuşma seslerinin özel fonem çizgileri)
eklenilmesine bağlıysa, gelişimin anlamsal yönü duygusal ve heyecanlı (özelliğine göre sonsuz
olan) mahiyetlerin rasyonel ve sakin (belirgin nitelikteki yapısal nihaî) mahiyetlere geçişi ile
ilişkilidir. Bu nedenle III-IV. çağların genel önergesinin rasyonel düşüncenin birincil
başlangıcının ortaya çıkmasıyla ilişkili olduğunu söylemek mümkündür.
III-IV. çağların ilk dili veya Türkçesi, nostratik mahiyette olmuştur. O, bu çağların sonuna
doğru Doğu, sonra ise Ural-Altay ilk dillerine yakınlığıyla bilinmiştir. Dil birimlerinin maddi
kabuğunun belli bir nitelikteki konuşma belirginliği, ritmik temele sahip olmuş ve şu veya bu
somut fonem tipli çizgilerin muhtemel üstünlüğü ile ifade edilmiştir. Çağdaş tezahürüyle
muhtemel bir sıklık niteliğine sahip olan Ural-Altay ilk fonemi, çağdaş dillerde gözlemlenen
fonetik uygunlukların söz konusu çizgilerinin düzenli bir sistem olarak billurlaşmasında rol
326
oynamaktadır. Nostratik nitelikli ilk dil karakteristiğinin var oluşu, söz konusu sistemin
muhtemel bir ortama göre ve işlevsel olarak yeniden idrak edilmesiyle kast- edilmektedir.
Doğrudan olarak ise bu karakteristiklerin birçoğu kesinlikle kabul edilmez bir duruma
düşmektedir. Nostratik ilk dilde, -n zamiri ve dolaylı ad şekilleri, da yer bildiren edatı, yön
anlamıyla ka edatı vb. belirtisi mevcut olamaz.
26
Öte yandan G. E. Kornilov’un hem herhangi bir
kavramın sesle etkileme (ideofon) teorisi hem de birincil konuşma birimleri oluşumunun ses
yansımalı mahiyeti üzerine görüşünü kabul etmek de mümkün değildir. Seslerle etkileme teorisi,
münferit bir ilkel konuşma sesinin belli anlamlarını kaydeder. Bu ise, kesinlikle istisna
tutulmaktadır. Çünkü, söz konusu aşamada ne münferit konuşma sesleri (Münferit ses yalnız
fiziksel bir gürültü olabilir.) ne de anlamları (Sadece duygu olur ki, bu da gelecekte kesinlikle dil
daralması veya gelişimi sürecinin zorunlu dayanağında anlam ifade eder.) olamaz. Anlam,
özelliklerin belli bir bölünmezliğini sağlamaktadır. Bu ise, sırasıyla uygun süreçlerin bölünmez
görüntüleriyle sıkıca bağlıdır. Bölünmez görüntü, zaman içerisinde türeyen sürece (tek bir sürecin
görüntüsü aralıksız olacaktır.) sahip olur. Bundan dolayı, anlam (rasyonel) bütün zaruretiyle
sadece hayat faaliyetinin sosyal süreçlerinin, aynı zamanda şekillenen dil birimlerinin ritmik
daralmasının sonucu olarak ortaya çıkar. Buna bağlı olarak, ilk kelimelerin (ve onlardaki ilk
hecelerin) ele alınan aşamadaki türeyişi, konuşmanın belirginlik bildiren oluşumunu
karşılamaktadır. Bu ise, bütünlükte herhangi bir şeyin ses yansımalı niteliği karakteristiğini
taşımamıştır. Bu nedenle de N. İ. Aşmarin’in ses yansımalı kelimelere ilişkin çok ilginç görüşleri,
genel teorik bilim açısından son derece abartılı bulunmaktadır.
27
4. Önceki çağın ikinci tip genel önergesi, IV-V. çağa geçişle ve sözcesel ritmin
genelleşmiş tâbi kılıcı ilişkilere eklenilmesiyle bağlı bir biçimde daralmaktadır. Genelleşmiş çok
yüklemlilik ise burada birkaç ilk sözcenin birleşmesi veya aynı ifade birimi içerisinde
kullanılması vasıtasıyla ifade edilmeye başlanmıştır. IV-V. çağların genel önergesi, çağdaş metin
düzeyi ile uygun düşer ama onun içeriğindeki ilk dil sözceleri ana (protoinkorporatif) dil
köklerinin fiile yaklaştırılarak kullanılması ile türeyen karmaşıklardan ibaret olur. İlk sırada,
yorumu (duygusal ve coşkusal) oluşturan ilk dil sözcesi gelir, onu, konuyu (rasyonel ve sakince)
26
İlliç-Svitıç V. M. Opıt sravneniya nostratiçeskix yazıkov. Sravnitel’nıy slovar’ V-K. M., 1971, s. 214, 368
(Nostratik Dillerin Karşılaştırılması Denemesi. Karşılaştırmalı Sözlük); Serebrennikov B. A. Problema dostatoçnosti
osnovaniya v gipotezax, kasayuşixsya genetiçeskogo rodstva yazıkov//Teoretiçeskie osnovı klassifikatsii yazıkov
mira. M.,1982, s. 50-53 (Dillerin Genetik Akrabalığına İlişkin Varsayımlarda Temellerin Yeterliliği
Problemi//Dünya Dilleri Sınıflandırmasının Teorik Temelleri).
27
Kornilov G. E. İmitativı v çuvaşskom yazıke. Çeboksarı. 1984, s. 8-9, 19 (Çuvaş Dilinde Ses Yansımalı
Kelimeler).