Bu nedenle gabro ve peridotit ailesi kayanlarını tam olarak mafik-ultramafik ve bazik-ultrabazik kayaçlarla Özleştirmemek gerekir. Diğer taraftan granit ailesine ait kayaçlarla beraber bulunabilen bazı çok ufak gabro kütleleri nasıl granit ailesinden ayırmak mümkün değilse, gabro ve peridotit ailesi kayaçlarıyla birlikte oluşup, birlikte bulunan bazı granitleri de bu aileden saymak gerekir. Bütün bu nedenlerle gabro ve peridotit ailesi kavramı mineralojik ve kimyasal etkenlerden ziyade oluşum (köken) etkenine bağlıdır.
Birçok maden yatağı konum, zaman ve köken bakımından gabro ve peridotitlerle ilişki halindedir. Ancak bu ilişkiler, granitlere bağlı cevherleşmelerden farklı olarak çok daha çeşitlidir. Zira gabro ve peridotit ailesi kayaçları kendi içlerinde köken bakımından farklı gruplara ayrılırlar.
Ilı GABRO VE PERİDOTİTLERE BAĞLI YATAKLARIN OLUŞUMU :
Gabro ve peridotitlere bağlı yatakların büyük bir çoğunluğu ortomagmatik dönemde oluşmuşlardır. Yani cevher mineralleri bağlı olduğu magmatik kayaç ile yaklaşık aynı zamanda ve benzer koşullarda (~70ö~120Q°C) oluşmuşlardır. 3u tür yataklar için bazı yazarlar doğrudan ortomagmatik yatak deyimini kullanmaktadırlar.
Ortomagmatik dönemde faydalı mineral veya bileşiklerin derişmesi manto kökenli bazaltik bir magmanın diferansiyasyonu ile mümkün olmuştur. Cevherleşmenin ortomagmatik evrenin erken veya geç bir safhasında gerçekleşmesine bağlı olarak Erken magmatik ve Geç Magmatik yataklar ayırt edilir.
Erken magmatik yatakların oluşmasında sıvı halde karışmazlık ile erken kristalleşme ve yerçekimi nedenlerine bağlı diferansiyas-yon olayları etken olmuştur. Özellikle nikel-bakır sülfürlerinin oluşumu sıvı halde karışmazlık olayına, elmas ile bazı platin, kro-mit, titanornanyetit yataklarının cl'iç-Jmu erken kristalleşme ve yerçekimi olayına bağlıdır.
Geç nagmatik yatakların olv^-n^s-.nda ise sırayla kristalleşme rol oynamıştır. Ortoıregmatik dönemin erken evrelerinde silikatların kristalleşmesinden sonra cevherli bileşikler arta kalan sıvı içinde derişmişlerdir. Bazı kromit, platin, titanomanyetit yataklarının oluşumu geç magmatik niteliktedir.
Gabro ve peridotitlere yatakların çok küçük bir kısmı pegma-titik veya hidrotermal dönemlerde oluşmuşlardır. Pnömatclitik ve pirom-?4-^ccr.atik yataklar gelişmemiştir.
III ı YATAKLANMA ŞEKİL VE YERLERİ ;
Gabro ve peridotitlere bağlı yatakların hemen hemen hepsi bağlı oldukları kayaçların içinde (intraplütonik) bulunurlar. Bunların yataklarıma şekilleri oluşum koşullarıyla yakından ilişkilidir.
Ortomagmatik oluşumlu cevherlo.~::olerin bir kıornı saçınım halindedir. Bu yataklardaki cevher mineralleri beraber oldukları kayacın herhangi bir minerali gibi kristallermişlerdir. Bazen saçı-nımlar daha sık bulunarak siliyren'leri oluştururlar. Katmansı, podiform, yığın, kese, torba, cep şeklindeki yataklanmalar da olağandır. Damar şeklindeki yataklar daha enderdir. Pegmatitik ve hidrotermal oluşundu cevherleşmelerin yataklanma şekilleri grani-tik kayaçlara bağlı yataklarda olduğu gibidir.
Cevher minerali veya bileşiklerinin diferansiyasyon nedeniyle, diğer kayaç yapıcı minerallerden ayrı olarak, fakat ana kayaç içinde derişmesine segregasyon denir. Bu nedenle bazı yazarlar saçınım, şiliyren, katmansı şekildeki yataklar için segregasyon yatakları deyimini kullanırlar. Diferansiyasyon sırasında magma haznesinin herhangi bir kesiminde derişmiş sıvıların tektonik kuvvetlerle ye kayaçlar içine itilmesine enjeksiyon denmektedir. Bazen katılaşan ve sonra tekrar ergiyen cevher kütlelerinin de enjeksiyon yapabileceği düşünülür, özellikle yığın, kese, torba ve damar şeklindeki ortomagmatik cevherleşmeler enjeksiyon ile oluşmuştur. Segregasyon erken magmatik bir cevherleşmeyi, enjeksiyon ise geç magmatik bir cevherleşmeyi işaret eder. Erken magmatik segregasyon cevherleşmeleri senjenetik ve otoktontur. Bazı geç magmatik cevher minerallerin ilk oluşan silikatları çimentolaması durumunda, yine senjenetik ve otokton bir cevherleşmeden bahsedilebilir. Ancak geç rı^^-tik enjeksiyon cevherleşmeleri için epijenetik ve allokton niteliklerini kullanmak gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki gabro ve peridotitlere bağlı cevherleşmelerin büyük bir çoğunluğu tektonik de-formasyona uğramıştır. Böylece yataklanma şekli tektonik yüzeyler olan gelişigüzel sınırlarla belirlenmiştir.
Cevher çoğu kez benekli yapıdadır. Kromit cevherleşmelerinde şu tür yapılara rastlanabiliri
Som yapı
Benekli yapı
Leopar yapı (Kromit taneleri birkaç cm çapındaki hacimlerde gruplanmışlardır.)
Orbiküler yapı (Kromit taneleri halkalar oluştururlar.)
Bantlı yapı (Kromit taneciklerinin oluşturduğu kuşakla v çok kez tekrarlanırlar.)
Bantlı yapı mostra, hatta yatak ölçeğinde de gözlenebilen bir yapıdır. Diferansiyon olaylarına bağlı olarak magmatik bantlaşma meydana gelmekte, böylece kayaç ve cevherleşmeler birçok kez teh-rarlanabilen katmansı, batlı görünümlerini kazanmaktadırlar.
Geniş anlamda gabro ve peridotitlere bağlı olarak ele aldığımız yataklar, ayrıntıda köken bakımından bağlı oldukları kayaç gruplarına göre dört çeşittir?
-
Stratiform Masiflere Bağlı Yataklar :
Genellikle lopolit, bazen de l.akolit, bizmalit, fakolit, sil veya dayk şeklinde yataklanmış gabro-peridotit ailesi kayaçlar alttan yukarı doğru bazik nitelikten asit niteliğe doğru bir sıralanma, katmanlaşma gösterirler. Stratiform masifler daima orojenik olmayan kıtasal kabuklar yer almışlardır. Yerleşme yaşları genellikle Antekambriyen'dir. Bu masiflere bağlı Cr, Fe, Ti, Ni, Cu cevherleşmeleri saçınım veya katmansı şekilde yataklanmışlardır.
-
Ofiyolitlere Bağlı Yataklar:
Ofiyolit topluluğuna ait kayaçlar eksiksiz ve istiflenmiş olarak bulunabilirler veya tektonik itilmeler nedeniyle melanj haline gelebilirler. Ofiyolitlere bağlı en tipik cevherleşme kromittir. Bu kromit için ofiyolitik kromit deyimi kullanılır. Diğer taraftan ofiyolitik kroraite genellikle orojenik kuşağı içinde rastlanıldığından Alpinotip kromit yatağı deyimi de kullanılır. Bu kromitler Stratiform masiflere bağlı krcmitlerden farklı olarak genellikle podiform, yığın, kese, torba gibi şekiller halindedir veya tamamen tektonik yüzeylerle sınırlanmışlardır. Ender olarak istifli ofiyolit topluluklarının bulunduğu yerlerde katmansı yataklar da bulunabilir. Bütün bu yatakların ortak bir özelliği postmagmatik hidrotermal metasomatik değişimle uğramış olmalıdır. Bu değişimler yan kayaçların serpantinleşmesini, asbest, kemarerit, uvarovit gibi minerallerin oluşmasını sağlamıştır. Oysa bu tür değişimler Stratiform masiflerde izlenmez.
Ofiyolit topluluğu gabro ve peridotit ailesi kayaçların yanında volkanik-ve tor tul kayaçlar da içerir. Bu sonunculara bağlı cevherleşmeler volkanizmaya bağlı maden yatakları bahsinde ele alınacaktır.
-
Kimberlitlere Bağlı Yataklar s Antekambriyen yaşlı kıta kabuğunun büyük grabenlerinde yer alan kimberlitler baca veya pipo şeklinde yataklanmışlardır. Bu kayaçların en karakteristik bir minerali olan elmas, kayaç yapıcı mineral durumundadır.
4- Şarnokitik Karmaşıklara Bağlı Yataklar : Özellikle gabro ve anortozit içeren şarnokitik kayaçlar Fe-Ti cevherleşmesi bakımından çok önemlidir. Hepsi Antekambriyen yaşlı olan şarnokitik karmaşıklarda yataklarıma şekli saçınımlı, katmansı veya yığın şeklindedir.
IV, KiMYASAL VE MÎNERALOJÎK BÎLESÎM l
Gabro ve peridotitlere bağlı yatakların en karakteristik minerali kromittir. Aslında bir spinel çeşiti olan kromit'in ve diğer önemli minerallerin bileşimleri şöyledir?
Kromit : (Mg,Fe+2) (Cr,Al,Fe+3)2Oıt -ferrokromit: FeCr2Ojt
-magnezyokromit2MgCr2Otf S
Titanomanyetit
îlmenit
Pirotin
Pentlandit
Pirit
Kalkopirit
Kübanit
Valeriit
Elmas
Kemererit
üvarovit
Manyezit
Manyetit
(FejTDgO,,
FeTi03
FeS
(Fe,Ni)9S8
FeS 2
Cu FeS2
Cu Fe2S3
(Mg,Fe)5(Al,Cr)(Sİ3A1O10)(OH)8
Ca3Cr2(SiO^)3
MgC03
Nabit platin, îridyum, paladyum, osmiyum: Pt,Ir/Pd,Os
Bu minerallerin yanında gabro ve peridotitlerin kayaç yapıcı minerallerinin olması doğaldır. Bunlar başlıca plajiyoklaz (Labıa-dor, bitovnit, anortit), ortorombik piroksen (enstatit, bronzit, hipersten), monoklinik piroksen (ojit), olivin ve bazı spinel çeşitleridir. Gabro ve peridotitlere özel bazı hidrotermal-metasoma-tik değişim mineralleri de bulunabilir; Serpantin, talk, tremolit, aktinot, vb.
Cevher mineral veya bileşiklerini bağlı oldukları kayaç gruplarına göre belli parajönezlere ayırmak mümkündür. Bu parajönezler-den başlıcaları şunlardır:
Cr - Fe : Of iyolitik kromitler genellikle dünit ve peridotitlere bağlıdır. Bu kayaçlar genellikle az çok serpantinleşmişlerdir. Stratiform masiflere ait kromitler ise genellikle gabro, norit, anortozit gibi kayaçlara bağlıdır.
Fe - Ti : En karakteristik başlılıkları şarnokitik karmaşıklar iledir.
Pt - ir - Pd = Os : Aslında bu elementler asla tek başlarına nabit halde bulunmazlar. Daima kendi aralarında bileşikler halindedirler. Dünit, piroksenit, krornitit gibi kayaçlar içinde bulunabilirler.
Ni - Cu : Daha ziyade stratiform masiflerdeki gabro ve noritlere bağlı olarak bulunurlar.
Gabro ve peridotitlere bağlı cevherleşmelerde süksesyonu saptamak mümkün olduğu halde yatak çapında bir zonlanmadan bahsetmek veya yatakların dağılımının bir zonlanmaya uygun olduğunu söylemek zordur.
V, EKONOMiK ÖNEM l
Gabro ve peridotitlere bağlı maden yatakları arasında özellikle Türkiye bakımından en önemli olanı kromit cevherleşmeleridir. Meta-lürjik kromit Cr/Fe oranı 3 'ten fazla ve som (masif) yapıda olan kro-
mit cevheridir. Ofiyolitlere bağlı kromit cevherleri, dolayısıyla
Türkiye’dekiler genellikle bu türdedir. Kimyasal kromitte krom bakımından çok daha fazla bir zenginlik, buna karşılık gang mineralleri ve bilhassa silis bakımından fakirlik aranır. Stratiform masiflere bağlı bazı kromitler bu türdedir. Refrakter kromit daha ziyade alü-min bakımından zengindir. Stratiform masiflere bağlı çoğu kromitler bu türdedir.
Kromit yataklarında tenor CraOa olarak ifade edilir. Kromit dışındaki ekonomik bakımdan önemli metalik cevher yatakları Ti, Pt grubu, Ni ve Cu yataklarıdır.
Tenoru TiOa olarak ifade edilen titan cevherleşmeleri (ilmenit, titanomanyetit) daima demir cevherleşmeleri ile birlikte bulunur. Ancak bu yataklarda Fe genellikle ekonomik değildir.
Platin grubu elementlerinin (Pt,Ir,Rd,Os) nabit alışımları ender olarak birincil yataklardan itibaren işletilir. Bu tür cevher mineralleri daha ziyade gabro ve peridotitlere yakın kırıntı yataklarından itibaren elde edilirler. Bazen kromit için de aynı durum söz konusudur. Diğer taraftan platin pirotin^ pentlandit, pirit ve kal-kopirit içinde saklı olarak bulunabilmekte ve bu şekilde de büyük ekonomik öneme sahip olabilmektedir.
Nikel (pirotin, pentlandit, nikelli pirit) ve bakır (kalkopirit, kübanit, valeriit) genellikle ekonomik olarak, beraberce bulunurlar. Bu tür cevherleşmeler ayrıca kobalt (sülfür, arseniyür halinde veya pentlandit, serpantin mineralleri içinde) ve altın (sülfürler içinde) bakımından da önemli olabilirler.
Endüstriyel hammadde olarak en önemli yataklar elmas yataklarıdır. Kimberlitlere sıkı şekilde bağlı olan elmas, bu kayaçlara yakın kırıntı yataklarından itibaren de elde edilebilmektedir.
Gabro ve peridotitlere bağlı diğer endüstriyel hammaddelerden başlıcaları asbest, manyezit, talk ve olivindir:
Asbest lifi ve yalıtkan özellikli minerallere verilen genel bir isimdir. Başlıca olivin ve amfibol minerallerinin postmagmatik dönemde hidrotermal ayrışması ile oluşmuştur. Damarcıklar veya paralel şeritler halinde bulunan asbestin oluşumunda gerilimler ve buna bağlı olarak kırıklanmalar önemli rol oynamıştır. Başlıca asbest çeşitleri şunlardır?
Krizotil - asbest % Mg6(Si.,Oıo) (OH)8
Amfibol - asbest s
-Tremolit asbest ;Ca2 Mg5 (Si^On ) (OH)2
-Riebekit asbest = krokidolit:Na2 (Fe,Mg) 3Fe£3 (SitOn ) (OH)2 -Grünerit asbest = amosit .:Fe7(Siı,Oıı ) (OH)2
Amyant dokunabilir nitelikte, iplikimsi asbestler için kullanılan ticari bir isimdir.
Manyezit •. MgCO> Postmagmatik dönemde hidrotermal etkenle stok-verk, damar veya yığın şeklinde oluşmuştur.
Talk : Mgs (Siı»Oıo ) (OH) 2. Tektonik deformasyona uğramış kesimlerde, hidrotermal etkenlerle oluşmuştur.
olivin' : (MJrFe) 2SiOı». Kayaç yapıcı bir mineral olan olivin, dü-nitlerde olduğu gibi, bol bulunduğu yerlerde refrakter hammadde olarak önem kazanmaktadır.
V, ÖRNEKLER
l- Bushveld Cr ve Pt Yatakları (Güney Afrika) : 450 km uzunluğunda, 240 km genişliğinde bir alanı kaplıyan lopolit şeklindeki Bushveld karmaşığı stratiform bir masiftir. Prekambriyen yaşlı tortul kayaçlar arasında kalan bu lopolitte tabandan tavana doğru saptanan başlıca litolojik birimler ve cevherli seviyeler şöyledir (Şekil 110) j
Taban Zonu : Piroksenit, peridotit
Kritik Zon ; Katmansı norit, piroksenit, anortozit'in ardışıklı olarak yer aldığı bu zonda birçok ayrı seviyede kromit bantları bulunmaktadır. En fazla 3-4 m kalınlığına ulaşan bu bantlar dünyanın en önemli kromit rezervini oluşturmaktadır. Kritik zon içinde yer alan bazı dünit pipolarında ayrıca ekonomik miktarda nabit platin bulunmaktadır.
Merensky Seviyesi :
Kalınlığı birkaç desimetre olmasına karşılık, çok düzenli şekilde kilometrelerce (250 km) devam eden bir seviyedir. Başlıca iri taneli norit bileşimindedir. Çok yüksek tenörde platin içermesi bakımından dünya çapında ekonomik öneme sahiptir. Platin başlıca pirit, pirotin ve pentlandit içinde saklı olarak bulunmaktadır. Daha az miktarda platin arseniyür olarak veya paladyumla beraber nabit halde de bulunabilmektedir. Ortalama tenor 6 gr/ton civarındadır.
Esas Zon :
Norit, gabro ve anortozitten oluşmuştur. Titanomanyetit seviyeleri içerir.
Üst Zon :
Gabro ve diyoritten oluşmuştur. Vanadyumlu manyetit bant ve yığınları içerir. Asit Kayaçlar Granit ve granofirden oluşmuştur. Asit kayaçlar içindeki pegmatitik pipolara bağlı olarak kassiterit, granofirlere bağlı olarak da kassiterit, şeelit, volframit ve kalkopirit bulunmaktadır.
Sonuç olarak Bushveld karmaşığı içinde yer alan krom ve platin cevherleşmeleri esas itibarıyla katmansı, ortomagmatik, erken magma-tik oluşumlardır. Ekonomik bakımdan bu karmaşıkta ikincil öneme sahip titanomayetit cevherleşmeleride benzer şekilde oluşmuşlardır. Buna karşılık en üstteki asit kayaçlarda rastlanan kalay, volfram cevherleşmeleri pegmatitik, pnömatolitik kökenlidir.
2- Great Dyke Cr Yatakları (Rodezya = Zimbabve) : Great Dyke ismi ( =Büyük Dayk) Rodezya'da yaklaşık 500 km uzunluğunda, 6-9 km genişliğinde bir hat boyunca yer alan gabro ve peridotit ailesi kayaçların meydana getirdiği kütleye verilmiştir. Bu kütle aslında bir dayk değil Prekambriyen yaşlı granit ve metamorfitler içine NNE-SSW yönünde bir hat boyunca yerleşmiş bir dizi bazik ve ultrabazik kayaç sokulumudur. Bu kayaçlar Bushveld karmaşığındakine benzer şekilde stratiform bir yapıya sahiptir (Şekil 111). Tabanda büyük ölçüde serpantinleşmiş dünit ve harzburjit bulunur. Bunların üzerine piroksenit ve kromitit bantları içeren serpantinitler gelir. Kromit bantlarının sayısı 6 ile 11 arasındadır. Her bant yaklaşık birkaç desimetre kalınlığındadır.
Katmansı kromitit içeren serpantinitlerin üzerinde piroksenitler, en üstte de norit bulunmaktadır. Piroksenit ve norit arasında platin içeren sülfürlü mineraller yer almaktadır.
Great Dyke kromit yatakları katmansı, örtornagmatik, erken mag-matik yataklara örnek teşkil ederler.
3- Sudbury Ni ve Cu Yatakları (Kanada) : Yaklaşık 60 km uzunluğunda, 30 km genişliğinde olan Sudbury karmaşığı stratiform bir masif niteliğindedir. Tabanda Prekambriyen yaşlı gnays, metavolkanit, tor, tul kayaçlar ve klastik kayaçlar bulunur. Taban kayaçları ayrıca bir granit sokulumuna uğramıştır. Tavanda yine Prekambriyen yaşlı volkanitler, kiltaşları ve kireçtaşları ile kumtaşları bulunur. Bizzat Sudbury masifi ise altta norit, ortada kuvars diyorit, üstte granofirden oluşmuştur (Şekil 112).
Cevherleşme başlıca norit - taban kayacı kontağında yer alır. Masif yapıda merceksi yığın, saçınım, damarcık veya breş çimentosu halindeki cevherleşme kontaktan oldukça uzakta taban kayaçları içinde de bulunabilmektedir. Kontaktan uzaktaki bu tür cevhere yöresel olarak "offset" adı verilmektedir.
Başlıca cevher mineralleri pirotin, pentlandit ve kalkopirit-tir. Bu minerallerden elde edilen nikel (1,5 %) ve bakır (l %) dışında sudbury yataklarından ekonomik olarak platin, kobalt, altın, gümüş vb. elementleri de üretilir.
Sudbury karmaşığının ve ona bağlı maden yataklarının oluşumu hakkında çok çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Masifin kıvrımlanmış bir dayk veya sil olduğu veya çok büyük bir meteoritin dünyaya çarpması sonucu oluştuğu gibi görüşler günümüzde terkedilmiştir. Artık sudbury karmaşığının stratiform yapıdaki bir lopolit olduğu kabul edilmektedir. Diferansiyasyon sırasında sıvı halde karışmazlık nedeniyle sülfürler silikatlı ergiyikten ayrılmıştır. Katılaşma sırasında sülfürlü ergiyiğin bir kısmı norit içinde artakalarak saçı-nımlı cevheri, bir kısmı masif cevheri/ diğer bir kısmı ise enjeksiyon ile damarcık veya breş çimentosu halindeki cevheri oluşturmuştur.
4- Egersund llmenit Yatakları (Norveç) : Bu yataklar Prekambriyen yaşlı Egersund şarnokitik karmaşığı içinde yer almışlardır. Şarnokitik karmaşık başlıca anortozit, norit ve monzonitten oluşmuştur. Cevher anortozitler içinde merceksi yığınlar halindedir. Asıl yığınlardan itibaren çok sayıda cevher apofizi yan kayaç içine uzanır.
Cevher ilmenitli norit niteliğindedir. Cevherde ortalama % 39 ilmenit (% 18 TiO2) dışında plajiyoklaz, hipersten, biyotit, manyetit ve apatit mineralleri de mevcuttur.
Egersund şarnokit karmaşığı ve ona bağlı ilmenit yataklarının ileri derecede metomorfik koşullarda metasomatik olarak oluştuğunu ileri sürenler bulunduğu gibi magmatik diferansiyasyon ürünü olduğunu düşünenler de vardır.
5- Mir elmas yatağı (Yakutistan - Rusya) s Alt Ordovisiyen yaşlı karbonatlı kayaçlar içinde, Liyas yaşlı, pipo şeklinde bir yataktır.
(Şekil 113). Yaklaşık 500 m çapında olan piponun 1000 m'ye kadarolan derinliği bilinmektedir. Pipo çok çeşitli köşeli kayaç parçaları (amfibolit, gnays, şist, kumtaşı, kireçtaşı, kömür, eklojit, vb.) ile bunları çimentolayan kimberlit'ten ibarettir. Elmas kimberlitin kayaç yapıcı bir ninerali olarak bulunmaktadır. Kimberlitin diğer başlıca mineralleri olivin, flo'jopit, kronlu diopsit, enstatit, pirop, ilmenit ve spineldir. Elmas tenoru yaklaşık 0,5 karat/ton1 dur ( = 0,1 gr/ton).
Elmasın erken magmatik şekilde kimberlitik magmadan itibaren, derinde, yüksek ısı ve basınç koşulları altında kristalleştiği düşünülmektedir. Elmasın assimilasyon ile oluştuğu ve eklojitlerden itibaren taşındığı veya postmagmatik dönemde pnömatolitik ve hidroter-mal şekilde oluştuğu görüşleri daha az taraftar bulmuştur.
6- Kimberley Elmas Yatağı (Güney Afrika) : Elmas içeren kimberlitlere adını vermesinden ve dünyanın en eski ve en ekonomik elmas yataklarından birisi olması bakımından meşhurdur. Yaklaşık 500 m çapında, bir pipo şeklindedir (Şekil 114). Derinliği 1000 m’den fazladır. Prekambriyen, Paleozoik ve Mesozoik yaşlı çeşitli kayaçların içinde bulunan piponun dolgusu Mir elmas yatağına benzer şekilde çeşitli kayaç parçaları ile bunları çimentolayan kimberlitten ibarettir. Elmas kimberlit içinde, kayaç yapıcı mineral olarak saçınım halinde bulunur. Diğer başlıca mineraller olivin, flogopit, kromlu gröna ve ilmenittir. Elmas tenoru yaklaşık 0,2 karat/ton1dur (0,04 gr/ton) .
Elmasın erken magmatik safhada, derinde oluştuğu, daha sonra kimberlitik magma içinde yataklanma yerine taşındığı düşünülmektedir.
7- Türkiye Kromit Yatakları : Türkiye dünyada en çok kromit üreten ülkelerden biridir. Krom cevheri maden ihracatımızın en başta gelen ürünü olmuştur. Yurdumuzda geniş alanlarda mostra veren ofiyolitlere bağlı olarak çok sayıda kromit yatak ve zuhuru saptanmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır.
Elazığ (Guleman, Kefdağ, Soridağ, Kundikan)
Muğla (Üçköprü, Kandak, Meşebükü)
Denizli (Karaismailler, Tavas, Mevlutlar)
Erzurum, Erzincan (Kopdağ)
Bursa (Çatak)
Kütahya (Dağardı)
Eskişehir (Kavak)
Türkiye'deki kromit yataklarının hepsi az çok serpantinleşmiş dünit, harzburjit, lerzolit gibi kayaçlar içindedir. Bu kayaçlar ofiyolitik karmaşıklara aittir. Yurdumuzdaki ofiyolitik kayaçların, dolayısıyla onlara bağlı ofiyolitik kromit yatakların, Alpın oroje-nezi sırasında Mesozoik"te oluştuğu düşünülmektedir. Ancak bazı araştırıcılar Hersinyen yaşlı daha eski ofiyolitlerin varlığından bahsederler. Okyanus ortası sırtı, okyanus adaları veya ada yayları gibi ortamlarda oluşmuş bu ofiyolitlerin yerleşme yaşları ise oluşum yaşlarına göre daha gençtir. Türkiye'deki ofiyolitlerin bugünkü tektonik konumlarına genellikle üst Kretase veya daha genç yaşlarda yerleştikleri düşünülmektedir.
Alpin orojenik kuşakları içinde yer aldığından Alpin Kromit olarak da tanımlanan Türkiye kromitleri manto kökenli magmanın erken magmatik diferansiyasyonu sonucu oluşmuşlardır. Çoğu merceksi veya düzensiz yığışımlar halindedir ve tektonik yüzeyler tarafından sınırlanmışlardır. Stratiform masiflerin düzenli katmansı yataklarından ayırt edebilmek için bu tür kromitler için genel anlamda "podiform kromit" deyimi de kullanılır.
A- Elazığ Yöresi Kromit Yatakları : Şark kromit havzası olarak da bilinen Elazığ ili Maden ilçesi yakınlarında Türkiye'nin en önemli kromit yatakları bulunur. Bu yörede yaşlıdan gence doğru şu lito-lojik birimler vardır (Şekil 115);
Metamorfik kayaçlar: Mermer, şist, fillat.
Ofiyolitik kayaçlar: Serpantinit, dünit, peridotit, gabro, norit.
Üst Kretase flişi
Alt Eosen breş ve çakıltaşı
Alt Eosen flişi
Metamorfik kayaç blokları da içeren ofiyolitik kayaçlar Kuzey" den Güney'e doğru üst Kretase flişi üzerine itilmişlerdir. Kromit yatak ve zuhurları ofiyolitik karmaşığın serpantinit, dünit ve peridotit gibi kayaçları içindedir. Elazığ yöresi kromit yatakları belli başlı üç kesimde bulunur: Guleman kesimi, Soridağ kesimi, Kef dağı kesimi.
a) Guleman Kesimi : En çok üretim yapılmış kesimdir. ESE-WNW doğrultusunda 2000 m'lik bir hat boyunca Serpantinit içinde kromit kütleleri sıralanmıştır. Guleman kesimindeki cevher kütleleri tektonik sürüklenme nedeniyle her boyutta merceğimsi veya yumurtaya benzer yığınlar haline dönüşmüştür. Budinaj yapıları olağandır. Boyutlar birkaç santimetreden birkaç 10 m"ye kadar değişmektedir. Kırık-lanmış, ekaylanmış serpantinitler içindeki bu tip cevhere, yine bu kesim içindeki Kündikan zuhurlarına izafeten, Kündikan tipi kromit adı verilmiştir (Şekil 116).
Guleman kesiminde kromit cevheri masif, çok iri taneli ve yüksek tenörlüdür (% 50-52 CraOs). özellikle makaslama yüzeylerinde ke-mererit, uvarovit, kromlu tremolit gibi postmagmatik mineraller bol miktarda gelişmiştir.
-
Soridağ Kesimi : Bu kesimde kromit, kısmen serpantinleşmiş peridotit içinde, katmansı haldedir (Şekil 117). Burada "damar" olarak nitelendirilen katmansı yataklanmalar birbirlerine paralel konumludur. Bu şekilde Soridağ kesiminde birkaç yüz metre arayla 10'un üzerinde zuhur bilinmektedir. Mostra uzunluklarının 1000 m'yi aşabilmesine karşılık kromit seviyelerinin kalınlıkları son derece değişkendir. Aynı bir seviye içinde kalınlık birkaç m ile birkaç cm arasında değişebilir hatta tamamen yok olabilir. Böylece tespih şeklinde dizilmiş merceğimsi yapılar, budinaj yapıları görülür. Diğer taraftan kromit seviyeleri çok sayıda fay tarafındanparçalanıp bölünmüşlerdir.
Soridağ kromitleri nispeten daha ince tanelidir. Ortalama tö-nör yüksektir (% 48-51 CraOa). Kemererit ve uvarovit az miktarda mevcuttur.
c) Kefdağ Kesimi s Burada başlıca iki tane katmansı yatak bulunmaktadır. Batı Kefdağ yatağı yaklaşık 500 m uzunluğunda, 30 - 35 m kalınlıkta ve dike yakın bir eğimdedir (Şekil 118). Kısmen serpantinleşmiş peridotit içindeki yatakta kromit masif bantlı veya benekli bantlı yapıdadır. CraOs tenoru oldukça düşük (% 39-40 CraOs) buna karşılık A12O3 tenoru yüksek (% 15-16 A1203) olan Kefdağ kromiti refrakter niteliktedir.
Dostları ilə paylaş: |