ran konacak, ekranlar sayısız film, televizyon programı, mü
zik kanallarıyla dolacak kadar “konforlu” bir hale gelmemiş
henüz, Anadolu yolculuklarının romantik bir tarafı var hâlâ.
Yolcu olmak hali bir serüven ve bu da otobüs yolcularını bir
leştiriyor.
Genç kız doktor olup mecburi hizmete gideceği zamanlar
geldiğinde çaylar poşet, bardaklar plastik olacak; üniforma giy
dirilmiş muavin otobüste tekerlekli arabayı çekiştirip poşet
te çay, kahve, gazoz, tatlı-tuzlu kraker dağıtacak; cam şişedeki
sular pet şişelere girecek; yolculara kolonya dökülmeyecek, ıs
lak mendil verilecek; mola tesislerinin masalarındaki dev kes-
meşeker kavanozlarının yerini kâğıt tozşeker paketleri; yöre
sel tatlı, hediyelik eşya gibi mütevazı şeyler satılan dükkânla
rın yerini de büyük marketler alacak. Marketlerde elektronik
terazilerde tartılıp etiketler yapıştırılmış gösterişli paketlerde
yöresel yiyecekler, boyun yastığından oyuncağa kadar binbir
türlü şey satılacak. Hatta öyle bir zaman gelecek ki, bazı mo
la tesislerinin yerini outlet mağazalarıyla dolu ruhsuz alışveriş
merkezleri alacak; McDonalds’larda veya franchising köfteci
lerde karın doyurulup icetea, neskafe, kola içilecek. Gece mo
lalarında dörtte üçü karanlığa gömülmüş bu AVM’ler, kapan
mış dükkânların önüne çekilmiş şeritleriyle, durdurulmuş yü
rüyen merdivenleriyle gece molalarının keyfini öldürecek, içe
ride, dışarıda bir yerlere sığışmış depresif yolcular tüm zevki
kaçmış molalar bitmeden otobüslerine dönecekler, hortumla
ve uzun saplı fırçalarla otobüslerin ön camlarını yıkayan işçi
leri seyreden olmayacak. Otobüsler bir şehrin girişinde durdu
ğunda araba tutanlara nane şekeri, acıkanlara simit satan sey
yar satıcıların binmesine izin verilmeyecek. Amerikan yol film
lerindeki tesislere benzeyecek dünya. Kimsenin kimseyi umur
samadığı, yanda oturan yolcuya açtır, canı çekmiştir diye yiye
cek ikram edilmediği, dostça bir sohbet dahil hiçbir şeyin pay-
laşılmadığı, yalnızlığın cisimleştiğı bir yer olacak. Her insan bir
ada haline gelecek, kimse kimseye ulaşamayacak, zaten bunu
istemeyecek de.
221
Ablası yolluk yapmış, paketi açıyor, köfte ve börek yiyor bi
raz. Bitirmiyor, yol uzun, tesis lokantalarında yemek pahalı.
Hem ucuz olsa bile çekinir tek başına oturup yemeye.
Mola bitiyor, şoför yerini alıyor, ağzında kürdan. Muavin
yolcuları sayıyor. Otobüs kalkıyor. Beş dakika sonra da otobü
sün ışıkları sönüyor. Şimdi kapkaranlık uzanan karayolunda
arada bir karşıdan gelen taşıtların farlarından ve şoförün önün
deki panelin ışıklarından başka ışık yok. Tepedeki okuma lam
bası yetersiz. Karanlıkta not tutuyor.
Derinlerden gelen horultular sayılmazsa, çıt çıkmıyor kimse
den. Bazı yolcular ayakkabılarını çıkarmışlar, otobüsün havası
iyice ağırlaşmış. Yanındaki oğlan çocuğu uyumuş. Annesi hır
ka örtüyor üstüne.
Az sonra o da uyuyakalıyor. Ama uyuyup da hayatının bu ilk
büyük Doğu yolculuğunu kaçırmak endişesi kendisini uykuya
teslim etmesine engel oluyor, sıçrayarak uyanıyor. Dağlar yük
sek, yol karanlık. Büyük ilçelere girdiklerinde veya şehir mer
kezlerinin yakınından geçtiklerinde yol lambaları otobüsün içi
ni aydınlatır gibi oluyor, ama daha göz alışmadan gene karan
lığa gömülüyor ortalık. Bazen yol kenarlarında tek başına bir
evin titrek, beyaz ışığını görüyor. Merak ediyor, gecenin bu en
derin saatlerinde, hayata bunca uzak bir köyün kırık dökük bir
evinde niye yanar o ışık?
Şoför çok kısık sesle Müslüm Gürses dinliyor.
Şu dağlarda kar olsaydım, olsaydım... Bir asi rüzgâr olsaydım,
olsaydım... Arar bulur muydun beni beni... S ahipsizm ezar olsay
dım, olsaydım...
Sahipsiz mezar imgesi içine dokunuyor. Dikiz aynasından
göz göze geliyorlar şoförle, genç kızdan önce şoför çekiyor ba
kışlarını aynadan. Genç kız notlarına dönüyor.
Yine arada uyuyup uyanıyor, sürüyor yolculuk. Bir sürü kö
yün, kasabanın içinden, yanından geçiyorlar. Sumucak, Kızıl
ca, Çörekçiler, Belören, Yenice, Inköyü, Yuvasaray, Çeltikba-
şı, Çepni, Akbük, Tosya, Çaykapı, Çeltiközü, Kavaklıçay, Ha-
cıhamza, Ardıç, Ovacıksuyu, Durucasu, Osmancık, Yenida-
nişment, Akören, Çorum, Saraycık, Gümüşhacıköy, Karacaö-
222
ren, Merzifon, Çayırköy, Suluova, Salucu, Uzunoba, Boğazköy,
Amasya, Ziyaret, Çiğdemlik, Kuzgeçe, Kızılkışlacık, Taşova,
Yolaçan, Çalkara, Ladik.
Niksar’a vardıklarında otobüsün ihtiyaç molası için durdu
ğu tesis ışık ışık. Önünde bir çeşme var, “içilir” yazıyor. Muslu
ğa elini dayayıp su içiyor, lezzetine şaşırıyor. Harika bir su. Ço
cukluğundaki Çenesuyu’nu hatırlıyor. Babaannesi iyi suya çok
meraklıydı, onlara geldiğinde babası arkadaşının motosikleti
ni alıp Çenesuyu getirmeye giderdi. Sonra bozuldu o canım su
yun tadı. Şimdi Niksar’da çeşmeden akan suda çocukluğunun
lezzetini hatırlıyor.
Tokat yol ayırımını görüyor. Yine tabelaları geçiriyor defteri
ne. Turhal, Erbaa, Bölücek, Tepekışla, Kümbetli, Sarıyazı, Bey-
çayırı, Güdüklü, Boğazbaşı, Ormancık, Çakmak, Çayırpınar,
Reşadiye, Umurca, Sugözü, Koyulhisar, Hacıilyas, Akseki, Za
ra, Şebinkarahisar, Suşehri, Gümüştaş, Sıyrındı, Sevindik, Gol
lüce, Çataklı, Kanlıtaş, Olgunlar, Alacaatlı, Hacıalipalangası,
• •
Hürrempalangası, Altınbaşak, Kızılca, Yollarüstü, Uçdam, Ter
can, Çalkışla, Kükürtlü, Hacıhamza, Gümüşseren, Aşkale, Kü-
çükgeçit, Kayapa, Demirgeçit.. böyle uzayıp gidiyor köylerin,
kasabaların, şehirlerin adları.
Reşadiye’de kahvaltı molası veriyor şoför. Çayını alırken
kahvaltı tabaklarına göz atıyor. Bir dilim sararmış peynir, çü
rük hissi veren dört siyah zeytin, bir dilim et-balık kurumu sa
lamı ve küçücük kutularda bal, reçel, tereyağı. Kahvaltı tabağı
hiç iştah açıcı görünmüyor, üstelik çok da pahalı. Yolluğunun
sonunu yiyor.
Güneş yükseliyor, şoförün güneş gözlüğü takması şimdi çok
mantıklı, doğuya gidiyorlar. Yorgun ve heyecanlı hissediyor
kendini, doğru dürüst uyumadığı için gözleri yanıyor. Dizleri
tutulmuş artık. Köprülerden geçiyor otobüs. Fırat’ın kolu Ka
rasu yolun bir sağında bir solunda çağıldıyor.
llıca’ya geliyorlar. Buradan sonrası Erzurum. Defterine yaz
dığı adları okuyor. Suşehri. Oldum olası çok şiirli bulur bura
nın adını. Rüzgârlar, Ziyaret, Sevindik, Olgunlar Üçdam, Yolla
rüstü hoşuna gidiyor. Hürrempalangası köyünün adını seviyor.
Dostları ilə paylaş: |