Memleket Hikâyeleri / Ayfer Tunç



Yüklə 7,9 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/66
tarix26.09.2018
ölçüsü7,9 Mb.
#70871
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   66

rı  karikatüıize edip  kirlettikten  sonra aykırı  usul
  ve notalarla or­
taya atarlar.
Yazının  içerdiği  ağır  ırkçı  tondan  çok  rahatsız  oluyor,  yazı­
nın  bu  niteliğini  nasıl  atlamış?  Şimdi  bu  satırların  onun  için 
tek  değeri,  bu  sefih  eğlence  mekânı  hakkında  düşünmek  için 
bir başlangıç  olması.
122


Bir intihar
14.  yaş gününü yaşadıkları küçük şehirdeki  tek alışveriş mer­
kezinin  gençler arasında  çok  popüler  olan  “kafe”sinde  kutla­
maya  kafayı  takan  kızını  evde,  sadece  kız  arkadaşlarını  çağı­
rabileceği,  küçük  bir  parti  için  ikna  etmeye  çalışan  anne;  kı­
zının  bağırıp  çağırıp  ağlayarak  sonuç  alamayacağını  anlayın­
ca  “Bana  o  kafede  doğum günü yapmazsanız  kendimi  öldürü­
rüm !”  diye  tehditler savurması  üzerine,  kötü  bir  hatıra  nede­
niyle  tepeden  tırnağa  titriyor ve kızlarla erkeklerin  medeni bir 
şekilde arkadaş olabileceklerine inanmadığını düşündüğü ko­
casına,  dikkatle  seçtiği  kelimelerle  ve  şakayla  karışık  bir  ha­
vayla  konuyu açarak,  kızlarına bir ayar vermesini  istemek zo­
runda  kalıyor.
Kocasının  çocuğun  odasına  dalacağını,  gürleyerek  azarlaya­
cağını,  son  zamanlarda  her  lafa  çemkirmek  gibi  kötü  bir  huy 
edinen kızı babasına cevap vermeye  kalkarsa  dayak yiyeceğini, 
bunun da her şeyi daha beter hale getireceğini sandığı için mut­
fakta kapıya yakın bir yerde duruyor,  kocasının kızının odasına 
dalmasını engellemeye  niyetli.
Sabahın  köründe  evden  çıkıp  ancak  gecenin  on  birinde  dö­
nebilen  oto  tamircisi  baba  yemeğini  yerken  en  ufak  bir  celal­
lenme  belirtisi  göstermeden dinliyor. Anne  telaşlanıyor.  Anlat-
123


tıklarını  böyle  sessizce  dinlemek  kocasının  hiç  âdeti  değil.  Kı­
sa  bir sessizlikten  sonra,  aralarındaki  konuşma  şöyle  gelişiyor:
“Nasıl  âdet  olmuş  kafede  doğum  günü partisi yapmak?”
“Ne bileyim...  herkes  kafede yapıyormuş işte...”
“Gitti mi daha önce?”
Anne zınk, kalakalıyor.  Evet, kızı bir keresinde öyle çok ısrar 
etti  ki, babadan gizli izin vermek zorunda  kaldı.  Ama öyle  ken­
di  haline de  bırakmadı.  Burası  küçük şehir,  daha  çocuk  demez­
ler,  hemen bir dedikodu  çıkarırlar.  Arkasından  gitti,  kız  kafede 
arkadaşlarıyla  otururken  o  vitrinlere  baktı,  arada  bir  de  ne  ya­
pıyorlar diye  kafenin dışından  çocukların  oturduğu  masayı gö­
zetledi.  Soruyu  boğuntuya getirmek istiyor.
“Biraz  daha pilav vereyim  mi?”
“Gitti  mi dedim..”
“Yok  canım...  müsaade  eder  miyim  hiç?”
“Niye?”
Tuzak diye  düşünüyor kadın.  Kocası ağzından laf almaya ça­
lışıyor.
“Ne  demek niye?”
“Ne yani?  Bütün  arkadaşları  gidiyor da o  niye  gitmiyor?  Ça­
ğırmıyorlar mı yoksa?”
Cevap  bekleyerek  bakıyor,  arkadaşları  kızını  küçümseyip 
doğum  günü  partilerine  çağırmamışlarsa  eğer  çok  kızacak, 
okula  da,  öğretmene  de  saydırmaya  hazır.
“Benim kızım eksikli mi? Benim kızımı adam yerine koymu­
yorlar mı?”
Kadın  çok  şaşırıyor.  Bunca  yıllık  kocasının  sandığı  gibi  du­
yarsız, çoluk çocuğunun halinden anlamaz bir adam olmadığı­
nı, çocuklarına değer verdiğini fark ediyor.  Kocasına ilk kez gö­
rüyormuş gibi bakıyor.
Baba,  annenin  kıvırma,  dolandırma  huyunu  biliyor,  doğru­
dan  kızını  çağırıyor bu  yüzden,  karşısına  alıyor.  Kız  da  anne­
sinden farklı değil.  Hafiften  titreyerek  oturuyor babasının  kar­
şısına.  Baba  nasıl  bir  doğum  günü  istediğini  soruyor.  Kız  ba­
basının  kızmadığını  hissediyor,  içi  kanatlanıyor.  “Vallahi  çok 
masraf olmayacak  baba,”  diye  yemin  ediyor.  Bir pasta  yaptıra-
124


cak,  bir  de  kola  ısmarlayacak  herkese,  o  kadar.  Bütün  sınıfı  da 
çağırmayacak zaten.
“Onlar seni  çağırdılar  mı  kendi doğum  günlerine?”  diye so­
ruyor baba.
Başını sallıyor kız.
“Niye gitmedin  hiç?”
“Annem yollamadı.”
Kız annesini  koruyor, bir kere izin verdiğini söylemiyor.
“Tamam...  ama seni  çağıranı çağır,”  diyor baba,  “herkesi  de­
ğ i l ”
Kız  kulaklarına inanamayarak annesine  bakıyor.
Anne doğum  günü  partisinin  kız erkek karışık olacağını söy­
lemeli mi, söylememeli  mi bilemiyor.  Ama baba sonradan öğre­
nirse kıyameti  koparır,  en  iyisi  şimdiden  söylemek.
“Sınıftaki oğlanlar da gelecekmiş ama,”  diyor, yüreği ağzında.
“Gelsinler,”  diyor  baba,  önemsemiyor.  “Sınıf arkadaşları  de­
ğil mi?”
Kız annesine  zaferle bakıyor ve sevinçten  uçarak odasına gi­
diyor.  Anne şaşkınlıktan  küçük  dilini yutmuş.
“Sen de git ama yanlarında durma, arada uzaktan bak,”  diyor 
baba.  Annenin  şaşkınlığını  görünce  “Herkesin  evladı  evlat  da 
benimki  değil  mi?”  diyor.  “Arkadaşlarının  yanında  boynu  bü­
kük  mü kalsın?”
Parti  günü  kız  arkadaşlarıyla  kafede  oturuyor.  Sınıfındaki 
oğlanlardan  sadece  üçü  gelmiş.  Onları uzaktan izlerken,  tedir­
gin  olacak  bir şey  olmadığını  düşünüyor  anne.  Hepsi  daha  ço­
cuk.  İçi  sızlıyor.  Çocukluğunu  zehir  eden  o  intihar hikâyesi­
ni  hatırlıyor.
Altı  yaşındaydı.  Babası  Petkim’e  işçi  girince  köyden  İzmit’e 
taşınmışlar,  dört  katlı  bir  apartmanın  giriş  katında  oturmaya 
başlamışlardı.  Mahalle sakinlerinin  hepsi  onlar gibiydi;  üç-beş 
sene öncesine  kadar köylerinde tarla ekip biçen, hayvan bakan, 
sonradan  olma  işçiler.  Anne,  baba,  dört  çocuk,  sayıları  ve  ka­
lış süreleri değişen  misafirler basık tavanlı, iki odalı bir daireye
125


Yüklə 7,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə