boğum ayak bilekleri, gevşek veya aşırı kalın baldırlar, lüzum
suz bir deri parçası haline gelerek sallanan kol kasları, eğrilmiş
sırtlar, sırtları sarmış sivilceler, olmadık yerlerde iri etbenleri,
lekeler. Daha annesininkileri bile sere serpe görmemişken kimi
aşırı büyük, kimi aşırı küçük, kavuna, limona, bazıları merda
neyle uzunlamasına açılmış hamura benzeyen, kimisi ta göbe
ğe kadar sarkan, gri, pembe, mor, kahverengi ve her durumda
çirkin uçlarıyla birbirinden farklı bu kadar çok memeyle karşı
laşmak Ece için tam bir şok oluyor.
Korkuya kapılıyor. Yaşlanınca o da böyle çirkinleşecek mi?
Onun da poposu yürürken dalgalanacak, göbeği sarkacak,
omuzları düşecek, sırtı çarpıklaşacak, dizleri eğri büğrü mü
olacak? Boynunun derisi şu yaşlı kadınlarınki gibi buruşmuş
kirli bir tülbente mi benzeyecek? O da yaşlanınca memeleri
ni eliyle tutup kaldırarak altına sabunlu lif mi sürecek? İğrenç!
Ece belki de bu şoke edici manzara yüzünden beden güzel
liğine fazla düşkün biri olduğunu, hatta bu çirkinliği unutma
nın bir yolu olarak sanatı seçmiş bile olabileceğini düşünüyor.
Yaşadığı görsel yıkım tanımadığı kadınlarla sınırlı olsa iyi.
Yakasında telkari broşu, parmağında elmas yüzükleri, boynun
da iki sıra inci kolyesi, ipek fularları, yapılı saçlarıyla üzerinde
her zaman ana kraliçe etkisi yaratan babaannesinin gözündeki
saygınlığı da hamamda yerle bir oluyor. Şıklıktan çatlayan bir
Amasya hanımefendisi olan babaannesi, hamam kültürünü ga
yet iyi bilmesine rağmen kullanışlı olmadığı gerekçesiyle peş
tamala sarınmamış. Hamamda çırılçıplak gezmeyecek kadarda
kendine saygısı var öte yandan. Dizlerine uzanan, lastiği beli
ne gömülmüş paçalı donu ve beyaz fanilasıyla ayakta, gözüne
kestirdiği kurnanın çevresine yanında getirdiği çamaşır suyunu
döküyor, duruluyor, eliyle fazla suyu akıtıp oturuyor ve tepe
sinden boşalttığı ilk tasla beyaz fanilası ıslanıyor. Ece babaan
nesinin yuvarlaklığını kaybetmiş, kalın bir deri parçasına dön
müş memelerini görmek istemiyor, babaannesinin memeleri
olduğunu bilmek istemiyor, başını çeviriyor.
Hiçbir zaman şımarık, huysuz bir çocuk olmadı, babaanne
sini üzmek istemiyor. Hamamın hoş taraflarını bulmaya çalışı
136
yor. Sürekli yukarı bakıyor, kubbeden demet demet sızan ışık
la, su sesinin tavandaki yankısıyla oyalanmaya çalışıyor. Baba
annesi Eceyi yıkamak için fanilasını külotunu çıkarmaya kalk
tığında şiddetle direniyor. Babaannesi gülüyor, daha küçük ol
duğunu, hamamda çırılçıplak kalmasında bir sakınca olmadı
ğını söylüyor. Utangaçlık yaptığını sanıyor, oysa alakası yok.
Ece çırılçıplak kalarak hamamdaki bu çirkin kadınlarla özdeş
leşmek istemiyor. Soyunursa onlardan biri olacağını sanıyor.
Soyunmamak şartıyla babaannesinin onu yıkamasına izin
veriyor. İki kadın geçiyor önlerinden, hamamın bölmelere ay
rılmış kısmına gidiyorlar, ellerindeki tasların içinde macun gibi
bir şey var, iğrenç kokuyor, tarif edemeyeceği kadar iğrenç. Bu
macunun suyla karıştırılmış hamam tozu olduğunu ve tüy dök
mek için kullanıldığını biraz daha büyüyünce öğrenecek. Baba
annesi şampuan yerine kokusunu hiç sevmediği beyaz sabunu
sürüyor başına, sıcak suyu tepesinden döküyor, Ece’nin sabun
kaçan gözleri yanıyor.
Ortada zeytinyağlı dolma tenceresi de yok, göbek atan, tef
çalan da. Aksine, senin yerin benim yerim diye bağıra çağı
ra kavga eden iki kadın var. Kadınlardan biri diğerini çama
şır sularıyla tertemiz yaptığı kurnaya gelip kurulmakla suçlu
yor. Neyse ki başka kadınlar araya giriyorlar, ortalık Türk film
lerindeki kadar karışmadan, hamam tasları havada uçuşmadan
sakinleşiyor.
Bu buharlı korkunç sıcakta başına beyaz tülbent bağlamış,
basma elbiseli, bıkkın ifadeli, aksi bir natır göbek taşma çırıl
çıplak yatmış bir kadını keseliyor. Ece’nin gözü kadının şişman
kollarından dökülen parmak parmak kirlere takılıyor. İstedik
leri kadar ölü deri desinler, bu gördüğü şeyin adı kir. Vücut bu
kadar kirli bir şey işte. Burnundan hamam tozu kokusu gitmi
yor. Yine de babaannesini üzmemek için dayanmaya çalışıyor.
Göbek taşında yatan şekilsiz vücuttan patır patır dökülen kir
lere bakmamak için gözlerini yere çeviriyor. Ama yerdeki man
zara daha iğrenç. Duvarlar boyunca uzanan su oluklarında yağ
lı halkalar halinde yüzen grimsi kir topakları, sönük sabun kö
pükleri, saç öbekleri, kıllar var. Şarıl şarıl akıp geçiyor önün-
137
den, yenisi geliyor. Midesi birden korkunç bulanıyor, kendini
tutamıyor, hark diye hamamın ortasına kusuyor.
O günün sonraki hatıraları çok daha hoş neyse ki. Kendi
ne geldiğinde soğuklukta oturuyor. Babaannesi ıslak fanilası
nı, külotunu çıkarmış, onu tertemiz bembeyaz bir havluya sar
mış. Soğukluk denen yer hakikaten serin, ferah. Burasının gü
zel olduğunu düşünüyor. Hep burada otursalardı ya. Hamam
da çalışan bir kadın sade gazoz getiriyor. Ece gazozu içince bu
kadınların hamama niye geldiklerini anlıyor. Bu lezzet için ge
liyor olsalar gerek. Buz gibi gazoz içine inanılmaz bir ferahlık
veriyor, midesi düzeliyor.
Soğukluğu bir kat yukarıdan çevreleyen, soyunma odaları
nın yan yana sıralandığı bölüme gidiyorlar. Burası da güzel,
odalarının camı nakışlı bir kapısı var. Babaannesi önce Ece’yi
giydiriyor, kendi de giyiniyor. Islak saçlarını bir tülbentle sım
sıkı sarıyor. Hemen hemen eski babaannesi oluyor. Odada kar
şılıklı konmuş, kırmızı deri kaplı, daracık iki yatak var. Baba
annesi Ece’yi birine yatırıyor, üstüne kuru bir havlu örtüyor,
karşısındakine de kendi uzanıyor.
“Hadi biraz uyuyalım,” diyor.
Ece uyumak istemiyor ama saniyeler içinde uyuyakalıyor. Öy
le leziz bir uyku ki, hamam sefası dedikleri bu işte. Eve döndü
ğünde annesi tedirgin, kızı hastalık kapacak diye korkuyor. Ece
kustuğunu annesine söylemiyor. Babaannesi de söylemiyor.
Hafızasında yer eden ikinci hamam sahnesi ise dehşet verici.
Bu kez yirmi yaşında. İstanbul’da üniversite öğrencisi. İki
kız arkadaşıyla Beşiktaş’ta tuttukları bir evde kalıyorlar. Bir ge
ce televizyonda Tosun Paşa'yı seyrediyorlar, hamam sahnesin
de gülmekten yerlere yatıyorlar ve kızlardan biri hayatında hiç
hamama gitmemiş olduğu için en yakın zamanda onu hamama
götürmeye karar veriyorlar.
Beşiktaş’ta Küçükhamam dururken neden Edirnekapı’da ta
rihi bir hamama gittiklerini hatırlamıyor, muhtemelen hakkın
da daha iyi şeyler duydular, hamam tavsiyeleri önemli çünkü.
Ece yıllar içinde birkaç kere daha giderek ilk hamam tecrübe
138
Dostları ilə paylaş: |