Microsoft Word 1- murat aydoğDU. doc



Yüklə 220,53 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/9
tarix29.10.2017
ölçüsü220,53 Kb.
#7332
1   2   3   4   5   6   7   8   9

4         

                                                                                Doç. Dr. Murat AYDOĞDU 

 

 

Feodalitenin en önemli özelliği (siyasi unsurları) güçlü bir merkezi dev-



letin yokluğu ve senyör (derebeyi) denilen kişilerin arazisinde yaşayanların 

siyasi hakimiyete, yasama ve hatta yargılama yetkisine sahip olmasıdır. Sen-

yörler aynı zamanda asker besleme ve savaş zamanlarında merkezi hükü-

mete asker gönderme yükümlülüğüne sahipti

8

. Feodalitenin diğer özelliği 



(sosyal unsurları) ise üç farklı sınıfın varlığı ile nüfusun büyük çoğunluğu-

nun kırsal kesimde yaşamasıdır. Gerçekten de feodal toplumda savaşanlar, 

din adamları ve çalışanlar (serfler veya vassallar) şeklinde üç sınıf mevcut 

idi. Aslında din adamları da çoğu zaman feodal bey ünvanına sahipti. Hatta 

Kıta Avrupasında toprakların yaklaşık 1/3’ü kilisenin elinde toplanmış idi. 

Kral, en yüksek senyör sıfatına sahipti

9

. Ancak diğer senyörlerin topraklarına 



karışamıyor, sadece kendi topraklarına hakim olabiliyordu. Kral, senyör-

lerden ancak yardım (auxilium) ve danışma (concilium) talep edebiliyordu. 

Yardım kapsamına asker gönderme ve bazen maddi yardım (aid)

10

 girmek-



teydi. Danışma ise kralın senyörlerinin bir araya gelerek oluşturduğu organ 

(curia veya consilium) sırasında kralın onlara danışmasını ve bazen yargı-

lama yapmasını ifade ederdi

11



Feodal hiyerarşide birbirine bağlı olan kişilerden, sırasıyla  şövalye, 

baron, vicont, kont, marki, dük (lord) ve en son kraldan oluşmaktır

12

. Bu 


                                                           

minden ibarettir. Bu atomize güçlerin merkezde odaklaşmasıyla mutlak monarşilere 

dönmüş ve halkı daha çok ezen yönetim biçimine dönüşmüştür. Bkz. Kılıçbay, s. 203-

204.  


7

  

Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 2; Gümüş, s. 41 vd.; Tuna, s. 199 vd.; 



Kılıçbay, s. 159 vd. 

8

  



Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 29 vd., özellikle s. 31-33 ve s. 37; Tuna, s. 

202-203; Somçağ, s. 10-11. 

9

  

Hatta Kralın senyörler (eşitler) arasında birinci olduğu (primus inter pares) kabul edili-



yordu. Bkz. Özyüksel, s. 37. 

10

   Maddi veya mali yardım, senyörün kural olarak 4 halde isteyebileceği bir unsur idi. 



Bunlar, senyörün en büyük kızının evlenmesi (merchet, formariage), büyük oğlunun 

şövalye olması, senyörün sefere çıkması ve esir düşerek fidye ödenmesi halleridir. 

Uygulamada senyörler paraya ihtiyaçları olduğu diğer durumlarda da bu mali yardımı 

talep etmiştir. Bkz. Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 46. 

11

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 39-40. 



12

   Dük, markiz, kont (veya eşi olan kontes), baron gibi soyluluk ünvanları  İngiltere ve 

Fransa’nın bazı  kırsal kesimlerinde halen kullanılmaktadır. Bkz. Cin/Akyılmaz

Feodalite ve Osmanlı, s. 42, dn.45. 




Ortaçağ Feodal Mülkiyet Anlayışı ve Osmanlı Hukukundaki Toprak …

                5 

hiyerarşi içinde yer alan ve toprak sahibi olanlar soylu (asil veya aristokrat) 

sayılırdı. Örneğin bir marki dükün vassalı iken, aynı zamanda kontun da 

süzereni olabilirdi. Böylece feodal hiyerarşi alt feodalleşmeyi getirmiş ve 

tepesinde kralın yer aldığı bir piramit yapıya dönüşmüştür

13

. Bu açıdan 



büyük toprağı (fief)

14

 elinde tutan üstün güce (dominium directum) 



“süzeren” (senyör), toprağı  işleyen ve süzerene feodal sözleşmeyle bağlı 

olan kişiye (dominium utile) “vassal” denmektedir

15

. Bu çerçevede örneğin 



bir lordun feodal sözleşmeyle toprak (fief) verdiği vassal, toprağı parçalaya-

rak başkalarına fief olarak dağıtabilirdi. Feodal sözleşme (commendatio), 

toprağı veren kişinin (süzerenin) ve halkın huzurunda gerçekleşen ve 

bağlılığı ifade eden yemin töreni (hommage) ile gerçekleşirdi

16

. Sözleşmenin 



taraflarından birisinin ölümü halinde, feodal bağın yenilenmesi, yani yemin 

töreninin sağ olan mirasçılarla tekrarı gerekirdi. Ancak ölen vassalın miras-

çıları toprağın (fief’in) kendilerine intikali için senyöre toprağın yıllık 

gelirinin belli bir oranında bedel (relief)

17

 ödemesi gerekirdi. Ayrıca ölen 



vassalın sahip olduğu askeri teçhizatın da mirasçılara kalması için başka bir 

bedel (heriot) daha ödenmesi gerekiyordu

18



Feodal sistem, eski çağlarda uygulanan curia (manor) üretim sistemine 



dayanıyordu. Bu sistemde soylu veya efendi toprağı denen büyük topraklar 

                                                           

13

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 41-43; Somçağ, s. 9; Bloch, s. 185 vd. Bununla 



birlikte zincirin üstündeki sadece onun altındaki ile muhatap olmakta, en son halkadaki 

vassalın ilk tief tevcihini yapan senyörle ilgisi olmamaktadır. Yani her süzerenin adamı 

kendisinin olmaktadır. Bu özelliğe “vassalus vassali mei non est meus vassalus” 

(adamının adamı benim adamım değildir) prensibi denmekteydi. Bkz. Cin/Akyılmaz

Feodalite ve Osmanlı, s. 44; Bloch, s. 185. 

14

   Roma’daki büyük toprak (latifundium) ile feodalitedeki büyük toprak (fief) sistemi 



arasında pek fark yoktur. Bkz. Bkz. Kılıçbay, s. 205. 

15

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 43-44; Gümüş, s. 58; Özyüksel, s. 29-30; 



Somçağ, s. 9 vd.; Bloch, s. 202 vd.ile s. 275 vd. 

16

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 44-45; Kılıçbay, s. 160-161; Somçağ, s. 9; 



Bloch, s. 186-187. 

17

   Relief’in  Osmanlıda miri arazideki mirasçılara intikal için ödenen “tapu bedeli”ne 



benzediği belirtilmektedir. Bkz. Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 47, dn.62. 

Kanımca relief’in günümüzdeki karşılığı veraset ve intikal vergisine de benzemektedir. 

18

   Cin/Akyılmaz, Feodalite ve Osmanlı, s. 46-47; Özyüksel, s. 37-38. 




Yüklə 220,53 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə