127
Örnek tümceler;
a)
Два дня пролежал он ни жив не мёртв. Только пузырь со льдом всё
время сёстры ему на животе меняли. (Б.Лавренёв)
129
ki gün yarı ölü bir durumda yattı. Yalnızca hemşireler karnındaki buz
torbasını sürekli değiştiriyorlardı.
b)
Смотритель пошёл домой ни жив ни мёртв. (А.С.Пушкин)
130
stasyon bekçisi yarı ölü bir durumda eve gitti.
c)
Она так боялась грозы, что спряталась ни жива ни мертва в самой
дальней комнате, чтобы не слышать грома.
131
Fırtınadan öylesine korkardı ki, gök gürültüsünü duymamak için en uzak
odada korkudan ödü patlamış bir şekilde saklandı.
d)
Покорно как ребёнок слез Андрей с коня и остановился ни жив ни
мёртв перед Тарасом. (Гоголь)
132
Andrey uysal bir çocuk gibi attan indi ve korkudan ödü koparak Taras’ın
önünde durdu.
Bu deyim daha çok konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem (a, b, c, d) olarak kullanılır.
Deyim hem tekil halde hem de çoğul halde ve her cinsle kullanılmaktadır.
129
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 166
130
A. . Molotkov, 1978, s. 157
131
N.V. Basko, 2002, s. 147
132
R. .Yarantsev, 1981, s. 102
128
Подозрительная личность
Türkçe anlamı = şüpheli kişi;
Türkçe karşılığı = şüpheli kişi;
Aslı = “Persona suspesta” Latince’den alınmış bir taklit.
“Bu ifade hukuk diliyle bağlantılıdır ve ilk olarak “suçta şüpheli şahıs”
anlamında kullanılmaktaydı.”
133
Örnek tümceler;
a)
Он всегда мне казался подозрительной личностью.
Bana her zaman şüpheli biri gibi görünüyordu.
b)
Мы шли очень медленно, так как возле дверей нас ждала какая-то
подозрительная личность.
Yavaş yürürdük çünkü kapımızın önünde bizi bekleyen şüpheli bir kişi vardı.
c)
Я посмотрела в окно и увидела, что возле дома разгуливает
подозрительная личность.
Sokağa baktım ve evimin önünde şüpheli bir kişinin dolaştığını gördüm.
d)
Под уличным фонарём стояли две подозрительные личности.
Sokak lambasının altında iki şüpheli kişi duruyordu.
Bu deyim hem edebi hem de konuşma dilinde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde hem özne (örnek b, c, d) hem de dolaylı nesne (örnek a) olarak
kullanılır.
133
N.M. Şanskiy, 1987, s. 110
129
Deyim hem tekil halde (örnek a, b, c) hem de çoğul halde (örnek d)
kullanılmaktadır.
Познай самого себя
Türkçe anlamı = kendini bil;
Türkçe karşılığı = kendini bilmek, haddini bilmek, kendini tanımak;
Aslı = “Nosce te ipsum” Latince’den alınmış bir taklit.
“Platon’un “Protogor” adlı diyalogunda söz edilen efsaneye göre Delfa’da
bulunan Apollon Tapınağında bir araya gelen yedi ulu bilge “Kendini bil” sözlerini
yazmışlardır. Bu düşünceyi Sokrates de benimsemiş ve yaygınlaştırmıştır.”
134
Örnek tümceler;
a)
Для того чтобы хорошо разбираться в людях, надо вначале познать
самого себя.
nsanları iyi tanıyabilmek için önce
kendini tanımalısın.
b)
Сократ сказал – познай самого себя – и я как раз занимаюсь этим.
Sokrates “kendini tanı” demiş ve işte ben bununla uğraşıyorum.
c)
Если не познаешь самого себя, трудно будет общаться с людьми.
Eğer kendini tanımazsan insanlarla iletişim kurman zor olur
.
Bu deyim daha çok edebi dilde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde yüklem (örnek a, b, c) olarak, fiil ise hem olumlu (örnek a, b)
hem de olumsuz (örnek c) olarak kullanılır.
134
Aşukinı, Krılatıye slova, Moskva, 1966, s. 524
130
Deyim tekil halde kullanılmaktadır.
Пришёл, увидел, победил
Türkçe anlamı = geldim, gördüm, yendim;
Türkçe karşılığı = geldim, gördüm, yendim;
Aslı = “Veni, vidi, vici” Latince’den alınmış bir taklit.
Plutarh’a göre (Yaşam öyküleri. Jule Sezar) bu ifadeyi Jule Sezar M.Ö. 47
yılının Ağustosunda Pontus kralı Farnak’ın oğlu Metridat karşısında Zile’de
kazandığı zaferle ilgili olarak arkadaşı Amintiy’e yazdığı mektupta kullanmıştır.
Svetoni’nin “Yüce Jule” adlı eserinde belirttiğine göre, bu ifade Pontus zaferi
kutlamaları sırasında Sezar’ın önünde taşınan tahta levhaya kazınmıştır.
135
Örnek tümceler;
a)
Он думает, что всё ему позволено, прямо так «пришёл, увидел,
победил».
Onun için her şeyin mümkün olduğunu düşünüyor, hemen “geldi, gördü,
yendi”.
b)
И в любви, и в работе, он всегда придерживался правила: «пришёл,
увидел, победил.
Hem işte hem aşkta daima tek kuralı izliyor: “geldi,gördü, yendi”.
135
Daha fazla bilgi için bkz. Ya. M. Borovskiy, 2003, s. 684
Dostları ilə paylaş: |