162
Bu ifade ncil’de sa’nın çarmıha gerileceği haçı taşıdığı bölümden alınmıştır.
( oann, 19, 17)
208
Örnek tümceler;
a)
Она не отходила от него ни на минуту, где могла, вливала слово
утешения, чаще всего молилась и несла свой крест со смирением
христианина. (Герцен)
209
Onun yanından bir dakika bile ayrılmıyodu, olabildiğince teselli ediyordu,
daha çok da dua ediyordu ve gerçek bir Hıristiyan gibi sabır taşı olmuştu.
b)
Несите терпеливо крест ваш, и покорность облегчит эту ношу.
(М.Горький)
210
Sabır taşı olun, itaatkarlık yükünüzü hafifletecektir.
Deyim edebi dilde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde genelde yüklem (örnek a, b) olarak kullanılmaktadır.
Deyim hem tekil halde (örnek a) hem de çoğul halde (örnek b)
kullanılmaktadır.
Ни аза в глаза (не видеть, не смыслить)
Türkçe anlamı = alfabenin a’sını bilmemek;
Türkçe karşılığı = hiç anlamamak, elifi görse mertek sanmak, hiç çakmamak,
hiç bir şey görmemek;
Aslı = Eski Slavca’dan geçen taklit.
208
N.M.Şanskiy, 1987, s. 92
209
A. .Molotkov, 1978, s. 276
210
a.g.e., s. 276
163
Bu deyimin oluşumu eski alfabedeki “α” harfiyle ilişkilidir. Bu harf “аз”
olarak okunmaktaydı. Bu harf herhangi bir başlangicin ve eğitimin sembolü
olmuştur. Okunuş ve söyleyiş açısından alfabenin en basit harfi olan bu ikl harfi
bilmeyen biri kör cahil olarak kabul edilmiş ve deyim bu anlamıyla kullanılmaya
başlamıştır.
211
Örnek tümceler;
a)
Старичку и в голову не могло прийти, что Рудин ни аза в цветоводстве
не смыслит. (Б.Горбатов)
Rudin’in çiçekçilikten hiç çakmadığı ihtiyarın aklına bile gelmezdi
.
b)
Оказалось, что у него артиллерия была поставлена так, что стрелять
могли только процентов двадцать батарей, остальные же не видели
буквально ни аза в глаза! (Сергеев-Цвенский)
212
Görülen o ki, onun topçu birliği öyle mevzilenmişşti ki, birliğin sadece yüzde
yirmisi ateş edebiliyordu, geriye kalanlar ise hiçbir şey görmüyorlardı.
Deyim edebi dilde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde genelde hareket belirteci niteliyeni (örnek a, b,) olarak ve
“видеть” (videt’) – görmek; “смыслить” (smıslit’) – çakmak; “понимать”
(ponimat’) – anlamak; “знать” (znat’) - bilmek fiillerle birlikte ve her zaman
olumsuzluk ifade eden “не” (ne) eki ile birlikte kullanılmaktadır.
Deyim içindeki fiil hem tekil halde (örnek a) hem de çoğul halde (örnek b)
kullanılmaktadır.
211
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 18
212
A. .Molotkov, 1978, s. 30
164
Око за око, зуб за зуб.
Türkçe anlamı = göze göz, dişe diş;
Türkçe karşılığı = göze göz, dişe diş;
Aslı = Eski Slavca’dan geçen taklit.
Bu deyim ncil’den alınmıştır. “Kırık kırık için, göz göz için, diş diş için….
birisi insan vücuduna ne zarar verdiyse aynısı ona da uygulanmalı.”(Levit, 24, 20;
shod, 34, 24; Vtorozakoniye 19, 31) ncil’deki bu ifade, bilinen en eski kanun
kitaplarındaki formülü ifade etmektedir.
213
Bu deyim eski hukuk kanunlarından birini ifade etmektedir. Babil kralı
Hammurabi’nin (M.Ö. 1792-1750 yılları) kanun kitabında da rastlanmaktadır. “Eğer
birisi başka birinin gözünü yok edecek ya da kemiğini kıracak olursa, ona da aynısı
uygulanacaktır.” Bu kanun kan davası için kullanılmayıp, hukuki nitelikleri
taşımaktaydı.
214
Örnek tümceler;
a)
Уж мы с Кузьмой не первый год воюем; ты слово, а он десять, да око за
око, зуб за зуб.(Островский)
215
Kuzma ile birkaç senedir devamlı dalaşıyoruz, sen bir söylüyorsun, o ise on,
göze göz, dişe diş
.
b)
Наказание не должно превосходить преступление, поэтому «око за око
– зуб за зуб», а не око за зуб.
Ceza suçu aşmamalı, bu yüzden göze diş değil, “göze göz, dişe diş”
213
N.M.Şanskiy, 1987, s. 99
214
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 496
215
A. .Molotkov, 1978, s. 176
165
c)
Ближний Восток живёт по принципу «око за око, зуб за зуб».
Yakın Doğu “göze göz dişe diş” kuralına göre yaşıyor.
Deyim edebi dilde karşımıza çıkmaktadır.
Tümce içinde genelde hareket belirteci niteliyeni (örnek a, b, c) olarak
kullanılmaktadır.
Deyim sadece tekil halde kullanılmaktadır.
По образу и подобию.
Türkçe anlamı = kendinden benzetme yapmak;
Türkçe karşılığı = tıpatıp, bir örnek; aynı tornadan çıkmış gibi;
Aslı = Eski Slavca’dan geçen taklit.
Bu deyim insanın yaratılışı hakkındaki ncil mitine dayanmaktadır. “Ve Tanrı
“insanı bizim yüz ifademizle ve bize benzer şekilde yaratalım” dedi. (Bıtiye, 1,
26)
216
Örnek tümceler;
a)
Меня возмущает только то, что он (Петя Столбов) и всех других считает
созданными по своему образу и подобию. (В. Аксёнов)
217
Onun (Petya Stolbov’un), kendinden başka herkesi aynı tornadan çıkmış gibi
varsayması beni sinirlendiriyor.
216
V.M.Mokiyenko, 2005, s. 485
217
Ö.Aydın Süer, 1999, s. 201
Dostları ilə paylaş: |