Microsoft Word Brown, Dan Da Vinci Sifresi doc



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə49/116
tarix10.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#9412
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   116

Vernet deri sandalyenin yanına giderek, adeta içine gömüldü. "Her ikinize de çok önemli 
bir soru sormalıyım." Başını kaldırıp önce Langdon'a sonra Sophie'ye baktı. "İkinizden birinin 
bu ölümle bir ilgisi var mı?" 
Sophie, "Hayır!" diye haykırdı. "Kesinlikle yok." 
Vernet yüzünü buruşturup duraksadı ve düşünmeye başladı. "Resimleriniz Interpol 
tarafından her yere dağıtılıyor. Sizi bu şekilde tanıdım. Cinayetten aranıyorsunuz." 
Sophie yıkılmıştı.  Fache Interpol'e mi haber verdi? Yüzbaşının Sophie'nin tahmin 
ettiğinden daha hırslı olduğu belli oluyordu. Vernet'ye kısaca Langdon’ın kim olduğunu ve o 
gece Louvre'da yaşananları anlattı. 
Vernet  şaşkın görünüyordu. "Ve büyükbabanız ölürken, size Bay Langdon'ı bulmanızı 
söyleyen bir mesaj mı bıraktı?" 
"Evet. Ve bu anahtarı." Sophie altın anahtarı tarikat mührü arka tarafta kalacak şekilde 
Vernet'nin önündeki masaya bıraktı. 
Vernet anahtara baktı ama dokunmak için hiçbir eylemde bulunmadı. "Size sadece bu 
anahtarı mı bırakmış? Başka bir şey yok mu? Herhangi bir kâğıt parçası?" 
Sophie, Louvre'dayken aceleye geldiğini biliyordu ama Kayalıklar Bakiresi'nin arkasında 
başka hiçbir şey görmediğine emindi. "Hayır. Sadece anahtar." 
Vernet çaresizce içini çekti. "Korkarım her anahtar, şifre olarak geçen on haneli bir hesap 
numarasıyla birlikte işlevlik kazanıyor. O sayı olmadan anahtarınız hiçbir işe yaramaz." 
On hane. Sophie gönülsüzce olasılıkları hesapladı.  On milyardan fazla seçenek vardı. 
DCPJ'nin en güçlü çözümleme bilgisayarlarını bile getirse, şifreyi kırması yine de haftalar 
alırdı. "Ama elbette mösyö, bu şartlar altında siz bize yardımcı olabilirsiniz." 
"Üzgünüm. Gerçekten hiçbir şey yapamam. Müşteriler güvenli bir terminalden kendi 
hesap numaralarını kendileri seçerler, bu da hesap paralarını sadece müşterilerle 
bilgisayarların bildiği anlamına geliyor. Müşteri gizliliğini bu şekilde sağlıyoruz. Ve tabii 
çalışanlarımızın güvenliğini." 
Sophie anlamıştı. Lüks mağazalar da aynı  şeyi yapıyorlardı. ÇALIŞANLARDA KASA 
ANAHTARI YOKTUR. Bu banka birisinin anahtarı çalması halinde, çalışanlardan birini 
hesap numarası için rehin alma riskini ortadan kaldırmıştı. 
Langdon’ın yanına oturan Sophie başını indirip anahtara, sonra da Vernet'ye baktı. 
"Büyükbabamın bankanızda ne sakladığına dair fikriniz var mı?" 
"Hayır hiç fikrim yok. Geldschrank bankasının anlamı budur." 
Sophie, "Monsieur Vernet," diye ısrar etti. "Bu gece vaktimiz kısıtlı Olabildiğince açık 
konuşmaya çalışacağım." Altın anahtara uzanarak tersini çevirdi. Tarikat mührünü gösterirken 
adamın vereceği tepkileri izli. yordu. "Anahtarın üstündeki bu sembolün sizin için bir anlamı 
var mı?" 
Fleur-de-lis'e bakan Vernet hiç tepki vermedi. "Hayır, ama müşterilerimizin çoğu 
anahtarlarının üstüne şirket logolarını ya da isimlerinin başharflerini işletirler." 
Hâlâ adamı dikkatle incelemekte olan Sophie, içini çekti. "Bu mühür, Sion Tarikatı diye 
bilinen gizli bir cemiyetin sembolü." 
Vernet yine hiç tepki vermemişti. "Bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorum. 
Büyükbabanız arkadaşımdı ama daha çok işten bahsederdik." Gergin görünen adam, şimdi 
kravatını düzeltiyordu. 
Sophie sesini biraz daha sertleştirerek, "Monsieur Vernet," diye bastırdı. "Büyükbabam 
beni bu gece arayarak, benim ve kendisinin büyük bir tehlikede olduğumuzu söyledi. Bana bir 
şey vermesi gerektiğini söyledi. Bana bankanıza ait bir anahtar verdi. Şimdi o öldü. Bize 
söyleyeceğiniz herhangi bir şeyin faydası dokunabilir." 
Vernet terlemeye başlamıştı. "Bu binadan çıkmalıyız. Korkarım polis kısa süre sonra 
burada olur. Bekçim Interpol'ü araması gerektiğini düşünmüş." 


Sophie de bundan korkuyordu. Şansını son bir kez daha denedi. "Büyükbabam bana ailem 
hakkındaki gerçeği anlatması gerektiğini söylemişti. Bu size bir şey ifade ediyor mu?" 
"Mademoiselle, aileniz siz küçükken bir araba kazasında öldü. Üzgünüm. Büyükbabanızın 
sizi çok sevdiğini biliyorum. İlişkinizi kesmenizde ötürü ne kadar acı çektiğini bana defalarca 
anlatmıştı." 
Sophie nasıl karşılık vereceğine karar veremiyordu. 
Langdon, "Bu hesabın Sangreal'le ilgili bir şeyler içermesi mümkün mü?" diye sordu. 
Vernet, ona garip bir bakış  fırlattı. "Ne olduğu hakkında hiç fikrim yok." Tam o sırada 
Vernet'nin cep telefonu çaldı ve o da, telefonu kemerinden çıkardı. "Oui?" Dinlerken 
yüzündeki  şaşkın ifade giderek endişeye dönüştü. "Polis mi? Bu denli çabuk mu?" 
Küfrettikten sonra Fransızca birtakım talimatlar verip, az sonra lobide olacağını söyledi. 
Telefonu kapattıktan sonra Sophie'ye döndü. "Polis her zamankinden daha hızlı 
davranmış. Biz konuşurken yola çıkmışlar bile." 
Sophie'nin oradan eli boş ayrılmaya niyeti yoktu. "Onlara çoktan gelip gittiğimizi 
söyleyin. Bankayı aramak isterlerse, arama emrini sorun. Böylece biraz zaman kazanırız." 
Vernet, "Dinleyin," dedi. "Jacques dostumdu ve bankamın bu türden bir baskıya hiç 
ihtiyacı yok. İşte bu iki sebepten ötürü, bu tutuklamanın benim alanım dahilinde 
gerçekleşmesini istemiyorum. Bana bir dakika verirseniz, yakalanmadan bu bankadan 
çıkmanıza nasıl yardımcı olabileceğimi düşüneceğim. Bunun haricinde, ben bu işe 
karışmam." Ayağa kalkıp, kapıya yürüdü. "Burada kalın. Bazı ayarlamalar yapıp hemen 
döneceğim." 
Sophie, "Ama kasa kutusu," diye yineledi. "Bırakıp gidemeyiz." 
Kapıya doğru acele eden Vernet, "Yapabileceğim bir şey yok," dedi. Üzgünüm." 
Sophie, onun arkasından bakarken, büyükbabasının yıllar boyunca gönderdiği ve 
kendisinin açmadığı sayısız mektup ya da paketin herhangi birinde hesap numarasını verip 
vermediğini düşünüyordu. 
Langdon aniden ayağa kalktığında, Sophie, onun gözlerindeki beklenmedik parıltıyı 
sezinlemişti. 
"Robert? Gülümsüyorsun?" 
"Büyükbaban bir dâhiydi." 
"Anlayamadım?" 
"On hane dedi, değil mi?" 
Neden bahsettiği hakkında Sophie'nin en ufak fikri yoktu. 
"Hesap numarası," derken tanıdık bir gülümseme yüzüne yayılmaya başlamıştı. 
"Numarayı bize bıraktığına eminim." 
"Nerede?" 
Langdon cinayet sahnesi fotoğrafının bilgisayar çıktısını  çıkarıp harım üstüne koydu. 
Langdon'ın haklı olduğunu anlamak için Sophie'nin ilk satırı okuması yeterliydi. 
 
1 3 – 3 – 2 – 2 1 – 1 – 1 – 8 - 5  
O n   D r a c o   d e v i n i   a l !  
O n   s a h t e   a l i m !  
P . S .   R o b e r t   L a n g d o n ' ı   b u l  


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   116




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə