304
C. Kıyas Yöntemi Yoluyla, Nassların Lafzî Anlamına Bağlı
Kalmaması
Ş
âfiî’nin, yorum sisteminde kıyas yöntemini benimseyerek hüküm
istinbatında fiilî olarak uygulamış olması, onun zaman zaman nassların mana ve
maksadını, illet ve sebebini de dikkate aldığını göstermektedir. Dolayısıyla bu
durum, kıyas yöntemini de reddederek lafza sıkı sıkıya bağlanan taraflardan Şâfiî’yi
farklı kılan en önemli özelliktir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, her ne kadar Şâfiî,
kıyası zaruret nedeniyle su bulunmadığında teyemmüm abdesti almaya benzetse de,
yine de o, nasslara işlerlik kazandırmak ve hakkında nass bulunmayan meseleleri
mevcut nasslardaki benzer illet ve sebeplere dayanarak çözülebilmesi için kıyasa
başvurmayı kaçınılmaz görmüş, zaman zaman bu yöntem ışığında nasslara
yaklaşarak hüküm istinbatında bulunmuş ve meselelere çözüm getirebilmiştir.
Nitekim onun fıkhına bu açıdan bakıldığında bunun somut örneklerini çoğu meselede
somut olarak görmek mümkündür. Burada birer örnek teşkil etmesi düşüncesiyle
bazılarına temas edilecektir.
1. hramlının Öldürebileceği Hayvanlar
Ş
âfiî’nin ihramlının öldürmesi caiz olan hayvanlarla ilgili değerlendirmesi,
onun kıyas yaparak nassların illetini ve amacını dikkate aldığı örneklerden birini
teşkil etmektedir. Nitekim bu hususta o, Hz. Peygamberin, ihramlı kişinin karga,
çaylak, akrep, fare ve insanları ısıran köpek olmak üzere beş cins hayvanı
öldürmesinde bir günah olmadığına dair hadîsini
1365
nakletmektedir.
Ş
âfiî yaptığı değerlendirmede, Hz. Peygamberin sözüne binaen meseleyi
adı geçen hayvanları öldürmekle sınırlamamakta ve bu kapsamdaki diğer hayvanların
da öldürülebileceğini söylemektedir. Ona göre, ihramsız iken yenmeleri mübah
olmayan ve zararlı olma özelliklerini taşıyan her türlü vahşî hayvanı, ihramlı kişi
öldürebilir. Çünkü Hz. Peygamber ihramlı kişiye, etleri yenmeyen fare, karga ve
çaylağın zararları az olmakla birlikte onları öldürme izni verdiğine göre, eti
1365
Şâfiî, Umm, VII. 356.
305
yenmeme ve zararı o hayvanların zararından daha çok olma özelliklerini sahip olan
hayvanların ihramlı iken öldürülmesinin mübahlığı evlâdır
1366
.
Oysa Şâfiî’nin naklettiğine göre, bazıları ihramlının öldürebileceği
hayvanları hadiste geçen beş hayvanla sınırlamış ve bunların dışındakilerin
öldürülmesinin günah olduğunu söylemişlerdir. Nitekim mam Mâlik de kuşlardan
hadiste geçen karga ve çaylak dışındakilerin öldürülemeyeceği görüşündedir
1367
.
2. Zıhar Gerektiren fadeler
Ş
âfiî’nin kıyas yaptığına ve nassların zahirî anlamından ayrıldığına bir
örnek de zıharın hangi lafızlarla caiz olacağı konusudur. Genel manada zıhar, kişinin
eşini boşamak amacıyla, onu annesine benzeterek “sen benim için annemin sırtı
gibisin” demesiyle olur. Nitekim âyet-i kerîmede de bu genel kullanıma dikkat
çekilmiştir
1368
.
mam Şâfiî ise zıharın sadece sırt kelimesi ile değil diğer organların
zikredilmesiyle, bu arada yalnız anneye değil evlenilmesi ebediyen haram olan diğer
kadınlara benzetilmesiyle de zıhar yapılmış olacağı hükmüne varmışdır
1369
.
Dolayısıyla Şâfiî’nin de aralarında bulunduğu bu fakihler, bu meselede naslarla ve
genel olarak zıharda kullanıgelen lafızlarla yetinmemişler, mana ve maksada bakarak
hüküm vermişlerdir. Zira kişiye annesinin sırtı nasıl haram ise, diğer organları da
aynı şekilde haramdır. Yine annesi kendisine nasıl haram ise kızkardeşi, teyzesi ve
halası gibi kadınlar da kendileriyle evlenilmesi ebediyen haram olan kadınlardandır.
Bu nedenle sırt dışında diğer organları veya anne dışında evlenilmesi haram olan
kadınları söylemekle de zıhar gerçekleşmiş olur. Zira bunlarda da aynı maksat
vardır
1370
.
Ancak bn Hazm âyet-i kerîmedeki bu kullanımın lafzî/zahirî anlamını esas
alarak sırt lafzı ve anne lafzından başka söz ve deyimlerle zıharın meydana
1366
Şâfiî, Umm, VII. 357.
1367
Şâfiî, Umm, VII. 357.
1368
“Sizden eşlerine zıhar yapanlar, bilmelidirler ki o kadınlar, onların anaları değildir. Onların
anaları, ancak kendilerini doğurmuş kadınlardır..” 58. Mucâdele, 2.
1369
Şâfiî, Umm, V. 396-397.
1370
bn Ruşd, Bidâyetu’l- Muctehid, III. 105.
306
gelmeyeceği yorumunu yapmıştır
1371
. Dolayısıyla o, burada tamamen lafzî bir tutum
sergilemektedirler. Bu örnek, bir yandan kıyası kabul eden Şâfiî’nin lafza bağlılığını
yumuşatırken, diğer yandan Zâhirîlerin kıyası reddetmek suretiyle nasıl daha katı bir
lafızcılığa yöneldiğini somut olarak ortaya koymaktadır.
3. Köpeğin Yaladığı Kabı Toprakla Yıkama
Hadîste belirtildiği üzere köpeğin yaladığı kabın temiz olması için birincisi
toprakla olmak şartıyla beraber yedi defa yıkanır. Zâhirîlerden bn Hazm’a göre
kabın temiz olması için toprakla yıkamak şart olup, onun yerine geçebilecek başka
bir şeyle yıkandığında bu toprak yerine geçmez ve temizlik gerçekleşmez.
Dolayısıyla Hz. Peygamberin sözünün zahirine binâen mutlaka toprağın kullanılması
ş
arttır
1372
.
Ş
âfiî ise, bu konuda hadîsin lafzına bağlı kalmayarak, toprakla yıkamada
ısrar etmemekte, toprağın bulunmaması durumunda onun yerine geçeçek başka bir
madde ile de temizliğin gerçekleşebileceğini söylemektedir. O, toprakla yıkama
hususunda iki görüş bulunduğunu ifade etmektedir. Birincisi toprakla ovulmadıkça
kap temizlenmiş olmaz. kincisi ise, toprağın yerine geçeçek başka bir madde ile de
temizlik gerçekleşir ki, Şâfiî’de bu görüştedir
1373
. Dolayısıyla Şâfiî’nin naklettiği
birinci görüş, Zahirîlerin de benimsediği görüş olup, o, bu konuda onlar gibi lafzî
davranmamıştır. Şu halde maksat, kabın temizliğinin sağlanmasıdır. Bu gayeyle bunu
sağlayacak her araç Hz. Peygamberin gözettiği amacı yerine getirmiş olacaktır.
4. Tabaklamış Derileri Kullanma
Ş
âfii, hayvanların derilerinin tabaklanması halinde kullanılmasının caiz
olduğunu ifade eden hadîsi yorumlarken, tabaklandığında bütün hayvanların
derilerinin kullanılabileceğini ve bunlar vasıtasıyla abdest alınabileceğini belirterek,
bu hükmü yalnız eti yenilen hayvanlarla sınırlandırmamakta, bunlara kıyasen eti
1371
bn Hazm, el-Muhallâ, X. 50.
1372
bn Hazm, A.g.e., I. 111. bn Hazm, Şâfiî’yi bu konuda domuzu köpeğe kıyas etmesi nedeniyle
eleştirmektedir. Dolayısıyla bn Hazm’a göre köpeğin yaladığı kabı yıkamadaki sayıya domuz
kıyas edilemez. bn Hazm, A.g.e., I. 112-113.
1373
Şâfiî, Umm, I. 45; Muzenî,, Muhtasaru’l-Muzenî, IX, 11.
Dostları ilə paylaş: |