55
ayrılmaktadır. Oturma yerlerinden tabana kadar olan alt bölüm mermer taklidi şeklinde
yapılmıştır. Beyaz zemin üzerine kırmızı siyah renklerle damarlı görünüm verilmiştir.
Duvarın en geniş alanını kaplayan ikinci bölüm tüm salonu bir friz halinde
dolaşmaktadır. Burada resmin fonu, açık ve koyu renk dalgaları halinde dört bölüme
ayrılmıştır. Ana figür, kuş başlı, aslan vücutlu antithetik oturmuş griphonlardır. Üçüncü
bölüm ise bu ana frizden tavana kadar olan bölümdür. Koyu kiremit kırmızısı renginde
boyanmış bu alanda açık renk paralel dört ince bant yer alır.
M.Ö. II. binyılda Yunanistan’da, Homeros destanlarında “Akhaioi” adıyla geçen en
güçlü Akha yerleşimi Tyrins ve Mykenai saraylarının yer aldığı Peloponessos’tadır.
Peloponessos Akhaları M.Ö. 1400–1200 arasında yayılma politikası izlemiş, önce
Girit’i ele geçirmiş sonra da sırasıyla Rodos, Kıbrıs ve Güney Anadolu’da
Pamphylia’ya kadar uzanmışlardır.
71
Akhalar Yunanistan’daki M.Ö. 3. binyıl kültürünü
tahrip etmekle beraber bir duraklama devresinden sonra eski kültür kalıntısı üzerinde
yeni bir kültür kurarak geliştirmişlerdir. Başlangıçta yerleşim bölgeleri açık köylerden
meydana gelmiş, en önemli kültür eserleri madeni vazoları taklit eden, sert kilden
yapılmış keskin profilli “gri Minyas seramiği”dir. Ayrıca açık zemin üzerine koyu mat
bir boya ile yapılmış geometrik bezemeler içeren vazolar da bulunmuştur.
M.Ö. 1600–1200 yıllarında Girit’in işgali ile güçlü bir Girit etkisinden söz edilebilir. Bu
döneme ait en eski eserler, Mykenai sarayındaki kuyu şeklindeki aile mezarlarından ele
geçirilmiştir. Mezarlar yanları taş duvarlarla, üzerleri tahta kalaslarla örtülmüş dörtgen
çukurlardan ibarettir. Bunların üzerlerinde bir takım kabartma resimlerle süslü mezar
taşları bulunmuştur. Buluntular altın kadehler, silahlar, takılar, ölülerin yüzünü örten
altın maskeler ve kült eşyaları şeklindedir. Mezar hediyelerinin bir bölümü Girit
kökenli, bazıları Girit taklidi, kimisi ise yerel üslup gösteren eserlerdir. Mykenai’da
bulunan M.Ö. 16. yüzyıldan 14. yüzyıla rastlayan döneme ait dokuz adet, kubbeli mezar
yeni bir gelişim evresini işaret etmektedir. Arıkovanı şeklinde inşa edilen kubbeli
mezarlar yuvarlak planlı bir mezar odası ve uzun bir giriş koridorundan oluşmaktadır.
Kubbeli mezar buluntuları da kuyu mezar buluntuları kadar zengindir.
71
Akha göçleri için bkz. McNeill 1994, 107 vd.
56
M.Ö. 1400 yıllarından sonra genişletilmiş olan Mykenai sarayına bilinen, en erken
Hellen anıtsal plastik eseri olan aslanlı kapıdan girilmektedir. Sarayın üç cephesi
kyklopik surlarla çevrilidir. Diğer taraf uçurum olduğu için tahkimata gerek
duyulmamıştır. Tyrins sarayı ise Nauplia körfezinin kuzeyinde bir tepe üzerinde inşa
edilmiş, çeşitli inşa devirleri geçirdikten sonra M.Ö. 12. yüzyılda son halini almış ve
Dor istilası sırasında bir yangınla tahrip olmuştur.
Akha sarayları plan bakımından Girit saraylarından ayrılmakla beraber inşa tekniği ve iç
bezemeler bakımından tamamen Girit’in etkisi altındadır. Bu saraylarda da aşağıdan
yukarıya doğru kalınlaşan ve kaval şeklinde yayvan bir başlık taşıyan sütunlar
kullanılmıştır.
72
Sarayların duvarlarının freskolarla, duvar kaidelerinin taş frizlerle,
zeminlerinin ise yunus ve ahtapot resimleriyle süslü alçı tabakalarla bezendiğini
Mykenai, Tyrins, Pylos ve Orkhomenos kazıları açığa çıkarmıştır. Mykenai ve Tyrins
saraylarının iç duvarları Girit’te olduğu gibi resimlerle kaplanmıştır. Bitkisel ve
geometrik motiflerle bezeli bu freskoların tekniği Girit’in aynı olduğu halde konular
genellikle savaş ve avcılıkla ilgilidir. Ayrıca boğa oyunları, geçit törenleri, krallara
armağanlar sunan kadın ve erkek figürleri yer almaktadır.
73
Akhaların kıyafet ve
silahlarına dair bilgiler edindiğimiz bu tasvirlerde, M.Ö. II. binyıl Önasya savaşlarında
büyük bir rol oynayan atlı savaş arabalarının Akhalar tarafından gerek savaşlarda
gerekse avlarda kullanıldığını fresklerde görmek mümkündür.
74
M.Ö. 1400 tarihlerinde
Akha sanatında bir gerileme başlamış, stilizasyon en yüksek düzeye varmıştır. M.Ö.
1200 tarihlerinde gerçekleşen Dor istilası ile Akha sanatı sona ermiştir.
75
72
Mansel 1995, 74 vd.
73
Mansel 1995, 77, res. 46.
74
Mansel 1945, 144.
75
Pekman 1967, 14.
57
2. ANADOLU’DA DUVAR RESM N N TAR HÇES
Köklü bir resim sanatı geçmişine sahip olan Anadolu’nun ilk resim örnekleri Paleolitik
Dönem’e kadar inmektedir. Mağara duvarlarına ve kaya üzerlerine yapılan bu ilk resim
örnekleri birkaç istisna dışında genelde kazıma olarak yapılmışlardır. Neolitik
Dönem’de ise en çarpıcı duvar resimlerine Çatalhöyü’kte rastlanır. Kalkolitik
Dönem’de şimdiye kadar Can Hasan (Karaman), Değirmentepe (Malatya), Norşun
Tepe
( Elazığ Keban Barajı Göl Alanı), Arslantepe ve Pirot Höyük’te duvar resimleri
tespit edilmiştir. Anadolu’da Tunç Çağında resim sanatı örnekleri yok denecek azdır.
Asi Irmağının kıyısında, Antakya-Reyhanlı yolu yakınında olan Tel Açana (Alalakh),
nadir merkezlerin en önemlisidir. Demir Çağını resim sanatına ait en iyi örnekler
Urartu’da görülmektedir. Bunun yanı sıra Demir çağının büyük bir bölümünde Asur
etkisi altında kalmış olan Yukarı Dicle Bölgesi’nde yer alan Üçtepe’den fresko parçaları
ele geçmiştir.
2.1. PALEOL T K DÖNEM RES M SANATI:
lk resim sanatı örnekleri, günümüzden yaklaşık 30 bin yıl öncesinde Paleolitik
Dönem’de ortaya çıkmıştır. Bu çağın insanı, barınma amacı ile kullandığı mağaraların
duvarlarına sanat ürünleri olarak niteleyebileceğimiz resimler yapmıştır. Anadolu’da
keşfedilen ilk mağara resmi Adıyaman civarlarındaki Palanlı mağarasıdır. Mağaranın
duvarlarında çoğu keçi figürleri içeren resimler vardır. Keçi figürleri mağaranın iç
kısmında ve bir metre boyunca devam etmektedir. Bu resimler Epi-Paleolitik, Neolitik
ve Bronz Dönemleri’ne tarihlendirilmiştir.
76
Antalya yakınlarındaki Karain ve Öküzini mağaralarında Paleolitik sanatta karşımıza
çıkan çakıl taşı gibi küçük objeler üzerine çizilmiş taşınabilir (mobil) sanat olarak
adlandıran resimler bulunmuştur.
77
Öküzini mağarasının duvarına oyularak yapılmış
76
Bostancı 1971, 51.
77
Kökten 1948, 195-209; Kökten 1955, 271-293.
Dostları ilə paylaş: |