76
bağlantı elemanlarını temsil etmektedir. Duvarın diğer sıraları, boyaların korunmamış
olması yüzünden ne yazık ki tanımlanamamaktadır.
114
Yarim-Lim salonunda bir kısım eşlenen parçalar üzerinde kırmızı zemin üzerinde
kremsi beyaz renkte bitki formunda bezeme vardır. Bunlar açıkça Girit sanatında
görülen örneklere benzemektedir. Antik Yakın Doğu sanatında olmayan Minos
sanatının genel karakteristik özelliğinde gördüğümüz gibi rüzgarda salınmaktadırlar.
Yarim-Lim salonunda geniş bir panel bulunmuştur. Kompozisyonda kırmızı zemin
üzerinde aşınmış yeşilimsi gri üzerinde koyu yeşil yapılmış dalları ve yaprakları ile bir
sıra halinde ağaç görülmektedir. Woolley bu boya metodunun Knossos’daki minyatür
freske benzediğini öne sürmekte ve kutsal koruluk ve dansçılar freski karşılaştırmasını
hatırlatmaktadır. Alalakh duvar resmi alt tarafının üst kısmı hafif dalgalı bantta
biçimlenmiştir. Bu motif karakteristik Minos görünümlerini hatırlatır.
Aynı odadan son parçanın üzerinde olasılıkla bir bukraniona ait olabilecek boğa
boynuzu görülmektedir. Boynuzların arasında bir disk ve aşağıda mor siyah ve sarı
renklerden oluşan yatay bant bulunmaktadır. Bukranion motifi altıncı ve beşinci binde
Tel Halaf kültüründe oldukça popülerdir ve Mari sarayının duvarlar resimlerinde
görülür. Son parça üzerindeki Boğa boynuzu Minos motifi olarak yorumlanmamalıdır.
Yarim-Lim sarayının diğer duvar parçaları ise Minos motiflerinin karakteristik
özelliklerini göstermektedirler. Bundan başka Yarim-Lim sarayının duvar
resimlerindeki hareket duygusu Minos özelliğidir ve Yakın Doğu geleneğine terstir.
115
Alalakh duvarları boyamaya özel yöntemlerle hazırlanmıştır. Yarim-Lim sarayı 4 no.lu
mekanda duvarlar öncelikle kalın bir kireç sıvasıyla (lime plaster) kabaca kaplanmış ve
parmak uçlarıyla sertleştirilmiştir. Yüzeydeki çukurlukların küçük olması, son olarak bir
sıva tabakasının daha yapıldığını göstermektedir. Uygulama gayet özenlidir. Son sıva
tabakasına ait kalıntılar bu tabakanın, Girit’te de sıklıkla görüldüğü gibi 6 mm
kalınlığında olduğunu göstermektedir. Alalakh’ta ya tuğla ya da doğrudan harç üzerine
114
Bingöl 1997, 25-26.
115
Niemeier 1991, 194.
77
uygulanmış olan sıva tabakası yer yer 4 ila 8 mm kalınlıklarda da ölçülebilmektedir. Bu
sıva ince ve akışkan bir sıvadır ( talyanca intonaco). Alalakh’ta siyah, kırmızı, sarı,
mavi ve kireç beyazından oluşan beş renge altıncı olarak kahverengi eklenmektedir.
Siyah renk karbon silikatlarından; kırmızı, kahverengi ve sarı demir oksitlerden; mavi
bakır alaşımlarından; beyaz ise kalsiyum karbonattan elde edilmektedir. Pigmentler
Girit’tekiler ile aynıdır.
Alalakh’taki yatay hatların belirlenmesi ipler yardımıyla mümkün olmuştur. Intonaco
tabakasının arkasındaki net çizgiler, bölümlerin ayrılıp boyanmasına hizmet etmiştir.
Motifler temelde serbest elle uygulanmıştır. Uygulama “al fresco” tekniğidir. Buradaki
intonaco son derece ince bir tabaka halinde, hızlı bir şekilde kuru yüzeye yapılmıştır.
Ressam “al fresco” olarak başlamış, tamamlamaları yer yer “al secco” ile yapmıştır. Alt
zemindeki dalgalı çizgiler Girit ve Alalakh’ın ortak noktasını oluşturmaktadır. Aradaki
fark ise Alalakh’ta “al secco” tekniğinin de uygulanmış olmasıdır.
116
Anadolu’daki Tunç Çağı resim sanatı örnekler, Tel Açana haricindeki merkezlerde
nadiren ele geçmiştir. Maşathöyük, Troia ve Hattusa’dan, bu devrin resim sanatının orta
ve batı Anadolu’daki gelişimini açıklamaya yetmeyecek denli küçük boya kalıntıları
içeren sıva parçaları ele geçebilmiştir. Tokat’ın Zile ilçesi Yalınyazı köyünde bulunan
Maşathöyük’te güney kesimde sarayın zemin katında 7.70 x 3.80 m ölçülerinde bir
mekan açığa çıkarılmıştır. Sarayın duvarları bir harçla sıvanmış ve krem rengi, açık
pembe ve kırmızımsı bir boya ile badanalanmıştır. III. Yerleşim tabakasında bulunan
Maşathöyük sarayı yaklaşık M.Ö. 1400’e tarihlenmektedir. Troia’da da VII a no.lu
yerleşim tabakasındaki ünlü 705 no.lu yapının (M.Ö. 1300–1260) 12.75 x 4.47 m
ölçülerindeki bir mekanında beyaz sıva kalıntıları üzerinde mavi bantlar bulunmuştur.
116
Bingöl 1997, 26.
78
2.5.1. Hitit Resim Sanatı
Hint-Avrupa dili konuşan Hititler, Bronz Çağının sonlarına doğru M.Ö. II. binyılın
başlarında Anadolu’ya gelmiş, Kızılırmak kavisine yerleşmişlerdir. Nereden geldikleri
tam olarak saptanamasa da kuzeyden Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya geldikleri tahmin
edilmektedir. Geldiklerinde, Anadolu’da bulunan yerel Hatti kültürünü benimsemiş,
kendi kurdukları krallığa da ‘Hatti Ülkesi’ adını vermişlerdir.
117
Hititler ise kendilerini
‘Neşa’lı’ (Nesili) olarak adlandırmışlardır.
118
Hitit sanatında resim sanatı olarak adlandırabileceğimiz eserler yoktur. Yalnızca
Hattusa’daki “G” yapısının bir duvarına ait renkli sıva kalıntıları ele geçirilmiştir. Yıllar
yılı oluşan farklı kalınlıklardaki (1.7 cm.; 1-1.2 cm.; 6 mm. ve 2 mm.) dört parçadan
oluşmaktadır. Parçaların arka yüzleri pürüzlü ve düzensiz bir sıva yapısı göstermektedir.
Ön yüzler düzleştirilmiş olup, çok hafifçe tümsektir. Renkler beyaz, sarı, kızıl, açık
mavi ve siyahtır. Mavi renkler kristalimsi bir parlaklıktadır. Parçalar çok küçük
olmasına karşın çeşitli motifler ayırt edilebilmektedir. ki parçada siyah çizgiyle
sınırlandırılmış kırmızı bantlar mevcuttur. Daha sonra kızıl çerçeveli beyaz ve sarı
ş
eritler gelmekte, yanında büyük bir beyaz alan yer almaktadır. Üçüncü parça açık
maviyle boyalıdır. Dördüncü de siyah nokta sıraları ve küçük bir dairenin yer aldığı,
siyahla çevrelenmiş beyaz bir alan görülür. Ayrıca tapınağın dolgusunda çok sayıda
renkli kırık parça elde edilmiştir.
119
Hitit Resim sanatına en yakın eserler üzerleri kabartma bezemeli vazolardır. Bu vazolar
önce çarkta çekilir daha sonra kalıpta hazırlanmış figürler vazo yüzeyine yapıştırılırdı.
Detaylandırmalar da yapıldıktan sonra astarlanıp perdahlanırdı. Eski Krallık
Dönemi’nin özgün tiplerinden olan bu vazolar içerisinde Bitik ve nandık kült vazoları
en dikkati çeken örneklerdir.
120
117
Akurgal 2002, 15 vd.
118
Yıldırım 2002, 105.
119
Bittel – Naumann – Beran – Hachmann – Kurth 1957, 17.
120
Darga 1992, 53-55.
Dostları ilə paylaş: |