75
aşkın olsalar da, içinde yaşadığımız dünyanın nesneleri ile sürekli olarak ilişki
içerisindedir.
Whitehead'in Platon ile ilgili diğer yanlış anlaması ise ideaların yeri
konusundadır. Whitehead ezeli objeleri tanımlarken, Tanrı'nın zihnindeki ezeli
objelerin platonik idealar olarak kabul edilebileceğini söyler. Ancak bu durum Platon
için geçerli değildir. Çünkü Platon'un, ‘ideaların Tanrı'nın zihninde olduğu’ şeklinde
ya da böyle anlaşılabilecek bir cümlesi yoktur. Aksine o böyle bir imadan özenle
kaçınarak ideaların herhangi bir canlı varlıkta, yerde, gökte veya başka herhangi bir
yerde bulunan bir şey olmadığını dikkatle vurgular.
Yine Whitehead kendisinin öne sürdüğü düşüncelerin Platon'un eserlerinin
yorumları olmadığını ifade etmek için ezeli objelerle ilgili olarak söylediği
“Platon'un formlarıyla sınırlandırılamayacak kadar geniştir”
498
ifadesi kendi
içerisinde bir takım temellendirmelerden yoksun görünmektedir. Zira Platon'un
idealarının ontolojik yönünün dışında epistemolojik ve ahlaki karşılığının da olması
bizi ideaların ezeli objelere göre çok daha geniş ve fonksiyonel olduğu sonucuna
götürmektedir.
deaların ve ezeli objelerin ontolojik bağlamda karşılaştırılması bize, ideaların
ve ezeli objelerin kavramsal ve işlevsel olarak farklılıklarının benzerliklerinden daha
az olduğunu göstermiştir. Böyle bir durumda ideaların ve ezeli objelerin az sayıdaki
farklılıklarını ortaya koymak, çok sayıdaki benzerliklerini ortaya koymaktan daha
pratik görünmektedir. Bu duruma bağlı kalarak ideaların ve ezeli objelerin
farklılıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1-
dealar doğası itibariyle somut karakterli iken ezeli objeler soyut
karakterlidir.
2-
Platon'a göre idealar en gerçek şey’ler olarak kabul edilirken Whitehead
tarafından ezeli objeler gerçek dışı imkânlar olarak tanımlanır.
3-
Platon içinde yaşadığımız dünyayı yok saymamakla birlikte en gerçek
varlıklar olarak ideaları kabul ederken Whitehead aktüel varlıkları nihai
gerçeklikler olarak görür.
498
PR, s. 70.
76
4-
deaların ahlaki ve epistemolojik boyutu olduğu halde ezeli objelerin
ahlaki ve epistemolojik boyutu yoktur.
5-
Platon idealar için herhangi bir yer tayin etmez. Oysa Whitehead'e göre
ezeli objelerin mekânı Tanrı'nın birinci yönüdür.
6-
Platon'un ideaları, ‘genel kavramlar’ ve ‘genel adlar’ olarak kabul
etmesi nedeniyle, ‘tümeller’ olarak nitelendirilebilir iken Whitehead
tarafından ezeli objeler, tümeller kavramının birbirlerinden keskin
ş
ekilde ayrı olan alanları çağrıştırması nedeniyle, ‘tümeller’ olarak
kabul edilmemiştir.
7-
Platon'a göre Tanrı düzensiz ve uyumsuz haldeki devinimi, kendisine
ideaları örnek alarak düzene sokmuş ve evreni meydana getirmiştir. Bu
noktada idealardan varlığa geçiş “tanrısal iyilik” ile mümkün hale
gelmiştir. Oysa Whitehead'te Tanrı'nın yaratma karşısındaki rolü ezeli
objeler üzerindeki etkisiyle sınırlıdır ve bu etki “Tanrı'nın sübjektif
gayesi” ile yönlendirilmektedir.
8-
Zamansal olmayan ideaların zamansal olan tikel varlıklarla ilişkisini
Platon “katılım”, “eşlik etme” ve “bulunma” kavramlarıyla ifade
ederken Whitehead bu ilişkiselliği “giriş” kavramıyla karşılamaktadır.
9-
Platon idealar teorisine, tartışmalarının ve düşünce arayışlarının bir
sonucu olarak adım adım ve kendi diyalektiği içerisinde her şeyi
birbiriyle ilişkilendirerek ulaşır. Oysa Whitehead tek tek problemlerden
hareketle ezeli objeler gibi bir sonuca ulaşmak yerine ezeli objelerin
varlığını kabul edip temellendirmelerini bu varlıklar üzerine inşa
etmektedir.
10-
Platon’un idealar ile ilgili ifadelerinin net olmasına rağmen
Whitehead’in ezeli objeler ile ilgili ifadelerinde aynı açıklığa
rastlanmaz.
Sonuç olarak, gelinen noktada Whitehead'in ezeli objelerle ilgili bakış
açısının ‘salt bir Platonculuk’ olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Fakat onun bütün
felsefi sisteminin yanı sıra “Process And Reality” adlı eserindeki ezeli objelerle ilgili
77
açıklamalarına bakıldığında Whitehead'in özgün ve çağdaş bir Platoncu olduğu
yargısı daha doğru görünmektedir. Bunu kendisi de tam bir açık sözlülükle ifade
eden Whitehead'in buradaki özgünlüğü ise bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle
gelişmiş insan tecrübesinin verdiği zenginliğin ışığında düşünmesinde ve bu
ilerlemelerle geliştirilen evren anlayışına uygun bir felsefe geliştirmesinde saklıdır.
78
KAYNAKÇA
Kitaplar:
ALBAYRAK, M., Tanrı ve Süreç, Fakülte Kitabevi, Isparta 2001.
ALLEN, R. E., Plato’s Euthyphro And The Earlier Theory Of Forms,
Humanities Press, New York 1970.
BARBOUR, I. G., Bilim ve Din, Çev. Nebi MEHD – Mübariz CAMAL, nsan
Yayınları, stanbul 2004.
B RAND, K., lk Çağ Felsefe Tarihi, Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi
Yayınları, Ankara 1987.
BURGERS, J. M., Experience And Conceptual Activity A Philosophical Essay
Upon The Writings Of A. N. Whitehead, The M. I. T. Press, Massachusetts
Institute Of Technology Cambridge, Massachusetts, And London, England
1965.
COBB, J. B. ve D. R. GRIFFIN, Süreç Teolojisi, Çev. Tuncay MAMOĞLU ve
Ruhattin YAZOĞLU, z Yayıncılık, stanbul 2006.
COPLESTON, F., A History Of Philosophy – Greece And Rome, Volume 1,
Burns & Oates, Great Britain 1946.
ÇANKI, M. N., Büyük Felsefe Lügatı, Cilt: 2, Aşıkoğlu Matbaası, stanbul 1955.
EMMET, D., Whitehead’s Philosophy Of Organism, St Martin’s Press, New York
1966.
ERALP, H. V. Platon, Hüsnütabiat Basımevi, stanbul 1953.
FIELD, G. C., The Philosophy Of Plato, Oxford University Press, New York 1949.
GILSON, E., Tanrı ve Felsefe, Çev. Mehmet AYDIN, Dokuz Eylül Üniversitesi
Yayınları, zmir 1986.
GÖKBERK, M., Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, stanbul 2003.
GRUBE, G. M. A., Plato’s Thought, Beacon Press, Boston 1964.
Dostları ilə paylaş: |