39
Resmi kaynaklara böylesine ağırlık vermenin bir başka nedeni de medyanın haberleri
‘nesnel’ biçimde iletme iddiasıdır. Nesnellik iddiasını sürdürmek ve kendisini
önyargılı olma eleştirilerinden ve hakaret davalarından kurtarmak için medya,
doğruluğu kolayca iddia edilebilecek malzemeye ihtiyaç duyar.
86
Bu durum kısmen
de mali bir konudur: Güvenilir sayılabilecek kaynaklardan alınan haberler araştırma
maliyetlerini azaltırken, ilk bakışta güvenilir görünmeyen kaynaklardan alınan ya da
eleştiri ve tehdit konusu olabilecek haberler dikkatli denetim ve pahalı araştırma
gerektirir. Esas haber kaynakları olan büyük şirket ve hükümet bürokrasilerinin
yürüttüğü halkla ilişkiler faaliyetleri çok geniş boyutludur ve medyada mutlaka özel
biçimde yer alır. Örneğin Pentagon, emrindeki halkla ilişkiler bürosunda binlerce kişi
çalıştırır, bu alanda her yıl yüz milyonlarca dolar harcama yapar; böylece yalnızca şu
ya da bu muhalif grup ya da kişinin değil, muhalif grupların genel toplamının halkla
ilişkilere ayırdığı kaynakları kat kat geride bırakır.
Ulusal ve uluslararası politikalar konusundaki haber kaynakları resmi çevreler olan
bir medyanın ulusal çıkarları resmi politikanın görüşü çerçevesinde işleyeceği
zorunlu olarak karşımıza çıkmaktadır. Duran, makalesinde Türk medyası ile ilgili
olarak şu tespitleri yapmaktadır:
Basın, cumhuriyetten bu yana hep bürokratik ve askeri elitlerin çizmiş
olduğu sınırların dışına çıkmamıştır. Türk medyası; her bakımdan, ideolojik,
mali ve ekonomik açılardan çok zayıftır. Türk ticari medyası Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne ve Türk büyük sermayesine dayanır. Bu bakımdan Türk
medyasının yayın hayatına başlamasından beri en önemli özelliklerinden
86
Gaye Tuchman, Objectivity As Strategic Rituel: An Examination of Newsman’s Notion of
Objectivity’ American Journal of Sociology 77, 1972, sayı 2, sayfa 662–664. Akt: Noam Chomsky,
Edward S. Herman, David Peterson, Justin Podor ; Medyanın Kamuoyu malatı, çev: Adnan Köymen,
Ebru Kalak, Hale Alpman, Özge nciler, Işıl Esendir, Chiviyazıları, Birinci Basım, stanbul, 2004.
40
biri, genel anlamda iktidara, güçlüye dayanmaktır. Türk medyası ülke
içerisinde sürekli olarak iktidar yanlısı, siyasi-ideolojik-askeri iktidar
yanlısı, hep güçten, güçlüden yana ve güçsüze karşı olmuştur. Uluslararası
alanda da en güçlüden yanadır. Türk medyası Türkiye toplumunu değil,
Türk egemen sınıflarını yansıtır. Azınlığın sözcüsüdür.
87
Bu konuda Türkiye’de yapılmış olan görgül araştırmalara baktığımızda iki farklı
yaklaşımla karşılaşırız. Bunlardan birincisi; basının ulusal veya uluslararası olaylarda
ülkelerinin resmi politikalarını desteklediği ve ulusal çıkarları da bu doğrultuda ele
aldıkları tespit edilmiştir. Örneğin Kore Savaşı ile ilgili olarak yapılan “Kore Savaşı
ve Türk Basını”
adlı araştırmada basının Kore’ye asker gönderme ile ilgili olarak
hükümeti ve alınan kararı tamamen desteklediği hükümet yanlısı olmayan gazetelerin
ise genellikle kararı değil kararın alış şeklini eleştirdikleri ortaya çıkarılmıştır. Anılan
çalışmada ‘basının kamuoyunu yansıtma görevi yerine basın-iktidar ilişkisi
bağlamında hükümet adına kamuoyu oluşturma misyonunu benimsemiştir’ sonucuna
varılmıştır.
88
Duran’ın “Türk Medyası Neden Savaş Yanlısı”
adlı makalesinde
Türk
basınının geçmiş dönemde savaşlara karşı nasıl bir tutum izlediği açıklanmakta Kore
savaşından bu yana; Cezayir, Vietnam, Kıbrıs, Güneydoğu Anadolu, Irak 91, Somali,
Bosna, Kosova, Afganistan savaşlarının çok kısa bir taramasının yapılması
durumunda, Türk medyasının savaş konusundaki tutumunun nasıl olduğunun
görüleceği belirtilmektedir. Bütün bu sayılan savaşlarda hep savaştan yana üstelik de
savaşlarda hep saldırgandan yana olduğu yalnızca 1978’deki SSCB’nin Afganistan’a
yönelik saldırısında Sovyetleri desteklemediği, onun nedeninin de saldıranın
87
Ragıp Duran, “Türk Medyası Neden Savaş Yanlısı” Savaş ve Medya, LAD, Eskişehir, 2003, s.71
88
Nazan Kahraman, Kore Savaşı ve Türk Basını-Mayıs-Ekim 1950 Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi.
41
komünist, saldırıya uğrayanın ise bir slam ülkesi olmasıdır. Ancak yine de
Afganistan’daki Sovyet işgaline karşı çıkan direnişçileri ‘Şeriatçı’ ‘Ortaçağ Zihniyeti’
diye karalamaktan da kendisini alamadığı yani resmi ideolojinin dışına çıkamadığı
görülmektedir.
89
Le Monde, New York Times ve The Guardian gazetelerinin Körfez
Savaşı hakkındaki yayın politikalarının incelendiği “Medyada Ulusal Bakış Açıları”
adlı çalışmada, her üç gazetenin de ülkelerinin dış politikaları paralelinde yayın
yaptıkları ortaya konulmuştur.
90
Yine aynı şekilde Türkiye’deki ulusal gazeteler
üzerinde yapılan çalışmalarda ulusal çıkarın genellikle resmi dış politika çerçevesinde
değerlendirildiği görülmüştür. Türk basınının Irak Savaşı dönemindeki tutumunun ele
alındığı bir çalışmada Irak Savaşı döneminde Türk Basını’nın tutumunun basının
savaş dönemlerinde barışın korunması ve barış kültürünün geliştirilmesi konusunda
üzerine düşen görevi yerine getirmediğini, kamuoyu oluşturma ve yayma gibi önemli
bir güce sahip olan basının, gündeminde savaşın Türkiye ile ilgili konularını ön
planda tuttuğunu, savaş karşıtı kamuoyunun sesine yeteri kadar yer vermemiş
olduğunu böylelikle savaş karşıtı bir toplumsal muhalefet yönünde olumsuz tutum
sergilendiği sonucuna varılmıştır.
91
kinci olarak ise; basının benimsemiş olduğu ideoloji çerçevesinde ulusal veya
uluslararası olayları ele aldığı sonucuna varan araştırmalarla karşılaşmaktayız. Ancak
bunun da tamamıyla resmi dış politikadan bağımsız olduğu söylenemez. II. Körfez
Savaşı ile ilgili olarak yapılan “Uluslararası letişim Düzeni Bağlamında Türk
89
Ragıp Duran, “Türk Medyası Neden Savaş Yanlısı” Savaş ve Medya, LAD, Eskişehir, 2003, s.71
90
Zeynep şcan; Medyada Ulusal Bakış Açıları, Le Monde, New York Times ve The Guardian
Gazetelerinde 2003 Irak Savaşı
, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
91
Deniz Kaplan, Türk Basını’nın Irak Savaşı Dönemindeki Tutumu: Cumhuriyet, Hürriyet ve Zaman
Gazeteleri Örneklemi Yüksek Lisans Tezi.
Dostları ilə paylaş: |