TBB/Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Değerlendirmesi Toplantısında Yapılan Sunum/ Prof. Dr. Seza Reisoğlu/29.12.2009
5
belirtilerek, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığını
beyan edecektir (Md 2/2). Bu beyan banka için yeterli olup; bankanın ayrıca
beyanda bulunulan gerçek kişilerin yasaklı olup olmadığını araştırma
yükümlülüğü yoktur. Çek yasasına göre, beyanname almadan veya
beyannameye rağmen tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlisi adli
para cezası ile cezalandırılacaktır.
Gerçek dışı beyanda bulunan kişi hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis
cezası öngörülmüştür (Madde 7/3). Tüzel kişi tarafından verilen
beyannamede çek yasaklısı bir yönetici veya temsilcisi veya imza yetkilisi
varsa tüzel kişiye - bu sakıncanın giderildiği yazılı beyanla bildirilmediği
sürece - çek defteri verilmeyecektir (Madde 2/4).
Yazılı beyan her çek defteri verilirken yeniden alınacağından, çek hesabı
açıldıktan sonra daha önce hesap açtıran gerçek
kişi veya tüzel kişinin
beyanında yer alan gerçek kişiler yasaklı duruma düşerse, banka gerçek
kişiye veya tüzel kişiye yeni çek karnesi vermeyecektir. Yeni yasaya göre
genel olarak, çek hesabı kapatılması çek hesabı sahibinin veya yasal
temsilcisinin hesabı kapatması veya zamanaşımı süresinin dolması halinde
kabul edilmekte ise de (Md 2/10) kişinin yasaklı duruma düşmesi halinde
mahkeme adli para cezası verirken çek hesabı açma yasağı kararı da
alacak ve bunu bankaya duyuracak (Md 5/1), banka çek hesabını
kapatacaktır.
Beyanname almadan veya beyannameye rağmen yasaklı kişiye veya
yasaklı kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi yada imza
yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden
yüzelli güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacaktır (Md 7/3).
Eski yasada, çek hesabı açılırken alınmış olan belgelerin, hesabın
kapatılmasından itibaren beş yıl süre ile saklanması kabul edilmiş iken, bu
süre 10 yıla çıkarılmış (Md 2/2) ve buna aykırı hareket eden bankaya, C.
Başsavcılığı tarafından 500 TL dan 5000 TL ye kadar idari para cezası
verilmesi öngörülmüştür (Md 7/10).
IV-
Çek hesabı sahibinin temsilcisi veya vekili tarafından çek keşidesi
Çek
keşidesi için genel yetki verilmesi yeterli olmayıp Bk 388/3. maddede
göre “Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil .... kambiyo taahhüdünde
bulunamaz ...” denilmiştir. Yeni çek yasasında ise gerçek kişilerin mutlaka
ve sadece kendileri tarafından çek keşide edilebileceğini kabul edilmiştir.
5/3. maddeye göre “çek
sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek
üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin
temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çekten dolayı
hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir”.
3.
fıkrada, madde 2/3 den farklı olarak yasal temsilciden söz
edilmemektedir. Bu durumda velayet veya vesayet altındaki kişinin yasal
temsilcileri olan veli ve vasilerin, bu kişileri temsilen çek keşide edip
edemeyecekleri Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenecektir. MK
TBB/Yeni Çek Kanunu ve Hukuki Değerlendirmesi Toplantısında Yapılan Sunum/ Prof. Dr. Seza Reisoğlu/29.12.2009
6
462/5. fıkrasına göre vasinin vesayet altındaki kişi adına kambiyo taahhüdü
altına girmesi için vesayet makamının – Md 397/2 Sulh Hukuk Mahkemesi
– izni gereklidir. Çocuğun temsil edilmesi ile ilgili 342/3. maddeye göre ise
“Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline
ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır”.
5/3. maddeden; çek hesabı sahibi tarafından yasaya aykırı olarak, çek
keşidesi için üçüncü kişilere özel vekâlet verilmesi ve vekilin,
temsilcinin çek
keşide etmesi halinde; vekaleten çekilen çeklerin geçerli olup olmadığı
hususu açıkça anlaşılamamaktadır.
5/3. maddenin lafzı ve T.B.M. Meclisinde eklenen “gerçek kişinin temsilcisi
veya vekili olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çeklerden dolayı hukuki ve
cezai sorumluluk çek sahibine aittir”cümlesi her iki tür yoruma müsaittir.
Vekâleten keşide edilen çekin geçersiz olduğu görüşü hem 5/3. maddenin
lâfzına ve Mecliste ilave edilen ikinci cümleye dayandırılabilecek, hem de
çek hesabı sahibi için cezai yaptırımın bulunması bu tür çeklerin
hükümsüzlüğünün delili olarak ileri sürülebilecektir.
Buna
karşılık bu tür çeklerin geçerli olduğu, 5/3.
maddede geçersizlikten
söz edilmediği; Mecliste ilave edilen cümle ile Yasa Koyucunun, sadece çek
hesabı sahibinin vekâleten çek keşidesinden caydırılmasının amaçlandığı,
çekin niteliğinin ve çek lehtarlarının ve hamillerinin korunmasının çekin
geçerliliği ile mümkün olduğu da savunulabilecektir.
Bu konuda nihai kararı Yargı verecek ise de, o zamana kadar Bankaların
gerçek kişilere vekaleten çekilen ve süresinde ibraz edilen çekleri geçerli
sayarak işlem yapmaları uygun olacaktır. Zira çek sonradan mahkemelerce
geçersiz sayılsa bile, bankanın çekin karşılığı varsa bunu ödemesi, hesap
sahibine karşı ödediği meblağı rücu etmesini engellemeyecek, çek geçersiz
olsa da; çek keşidesi geçerli bir havale talimatı olmaya devama edecektir.
Çekin karşılığının olmaması halinde ise; hesap sahibinin itibarının
zedelendiği iddiası iyi niyet kurallarına aykırı olduğu için dinlenmeyecektir.
Buna karşılık bankanın işlem yapmayarak iade ettiği çek geçerli sayılırsa,
geçerli sayılan çekin karşılığının, hamiline ödenmemesi (Md 7/5) veya çekte
karşılıksız işlemi yapmaması nedeniyle (Md 7/3) banka görevlisi bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.
5/3. maddeye göre yasaya aykırı olarak çek düzenlenmesine vekâlet veren
kişi, çekin düzenlenmesi halinde, hukuken ve cezai yönden sorumlu
tutulmaktadır. Ancak çek hesabı gerçek kişinin, vekil tarafından düzenlenen
bir çekten ötürü cezalandırılması “cezaların şahsiliği” prensibi ile
bağdaşmadığı gibi, çek düzenleyen vekil – temsilci – bu Yasada
cezalandırılmadığından (Md 5/1-2) burada çek hesabı sahibinin suça
azmettirmesi veya suça iştiraki de söz konusu değildir. Ancak bu Yasada
gerçek kişilerin vekaleti ile çek düzenlenmesi için bir ceza yaptırımı da
öngörülmemiştir.
Gerçek
kişilere vekâleten çek düzenlemesi halinde çekin geçersiz olup
olmaması TTK 730/5 maddesinin atfı ile çeklere de uygulanan 590.
maddesi açısından da değerlendirilmesi gerekir. TTK 590. maddeye göre
temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir çeke