Burhan Baran
44
anlamlarıyla Ankara-Kızılcahamam’dan (DerS: 3551) derlenmiştir. Ordu ve Bayadı yöresinde ise savcı
varyantıyla sözcü, mektupçu anlamlarında (DerS: 3553) yaşadığı tespit edilmiştir.
Bu kelimenin savat varyantı söz anlamıyla Kars-Arpaçay köylerinden (Olcay ve diğerleri 1998:
396) derlenmiştir.
sı-
“bayırkunin ak adgırıg udlukın siyu urtı.” (KTD 36): Bayırkuların ak aygırını, uyluğunu kırıp
vurdular.
Eski Türkçede kırmak anlamıyla kullanılmış olan sı- fiili yapım eki almış varyantlarıyla yirmiden
fazla yöreden derlenmiştir: sınık (I): kırık, çıkık (DerS: 3611); sınıħçı, sınıkçı: kırık çıkık bağlayan kimse
(DerS: 3611, 3612); sınıkçılık: kırık ve çıkık kemikleri yerine getirip sarma, bağlama becerisi; sınıklamak:
kırık ve çıkıkları sarmak; sınmak (I): kırılmak (DerS: 3612).
Ayrıca Kırşehir ağzında sıyı çi (Günşen 2000: 495), Erzurum ağzında sınıħçi (Olcay 1995: 126),
Malatya ağzında sını çı (Gülseren 2000: 418) şekilleriyle de ağızlarda yaşadığı tespit edilmiştir.
sub, suv
“ança azganıp biriki bodunug ot sub ılmadım.” (KTD 27): Öylece çalışıp çabalayıp birleşik
halkı ateş, su (gibi) kılmadım.
“suvda yäklär urup kemi suv a çomurur.” ( KPÖ XVII.6.): Suda şeytanlar saldırır ve gemiyi
suya batırırlar.
yi ve Kötü Düşünceli Prens Öyküsü’nde b>v değişmesiyle suv şeklinde geçen kelime, bu
şekliyle Tokat-Reşadiye’den derlenmiştir: suv: su (DerS: 3702).
Kelimenin Türkiye Türkçesindeki kullanımında v ünsüzü düşmüştür.
täz-
“Uygur elteber yüzçe erin ilgerü tezip bardı.” (BKD 37): Uygurların elteberi yüz kadar adamla
doğuya kaçıp gitti.
“ekki köziŋä sançıp täzti.” ( KPÖ LVIII.1.): ki gözüne sokup kaçtı.
Eski Türkçede kaçmak anlamıyla kullanılmış olan tez- fiili, aynı şekil ve anlamıyla Isparta,
Manisa, Kütahya, Tokat, Ordu, Sivas ve Yozgat’tan derlenmiştir: tezmek: 4. kaçmak (DerS: 3907).
tik-
“yog yıparıg kelürüp tike birti.” (BKG 11): Cenaze mumları getirip dikiverdiler.
Türkiye Türkçesinde t>d değişmesiyle dik- (TS: 525) şeklinde kullanılan fiil, kelime başı t
ünsüzünü korumuş şekliyle çel-Silifke ve çel-Anamur’dan derlenmiştir: tikmek (II): uzunca bir şeyi
dikine duracak biçimde bir yere tutturmak; tikilmek: dikilmek (DerS: 3930).
Bu fiil, ayrıca Çüngüş ve Çermik yöresi ağzında (Özçelik-Boz 2001: 249) Eski Türkçedeki
şekliyle, Uşak ili ağızlarında (Gülsevin 2002: 388) ise tikil- şeklinde varlığını sürdürmektedir.
tört
“ol ädgü kü at tört buluŋ-da yadıltı.” ( KPÖ VII.2.): Bu güzel ün dört bir tarafa yayıldı.
Türkiye Türkçesinde t>d değişmesiyle dört (TS: 569) şeklinde kullanılan isim, dört yaşında tay
anlamı ve törtlü varyantıyla Konya-Kadınhanı’ndan (DerS: 3984) derlenmiştir.
ulayı
“ulayu iniygünüm oglanım biriki uguşum bodunum...” (BKG 1): Bütün erkek kardeşlerim,
oğullarım, birleşik soyum, halkım...
Eski Türkçeden Anadolu Ağ ızlarına Ulaş an Bazı kelimeler
45
Bu kelimenin anlamı, konuyla ilgili çalışmaların çoğunda baş ta olmak üzere şeklinde verilmiştir.
S. Özçelik ise bir makalesinde kelimenin anlamını bütün olarak verdikten sonra şu açıklamayı
yapmaktadır: “ Anadolu ağ ızlarında deyimlerde, kelimenin ünlü benzeş mesi [alay(ı)
alay(ı) şeklinde kullanıldığını görüyoruz.
”
1
Adı geçen makalede, Eski Türkçede kelimenin bütün anlamında kullanıldığı ve aynı anlamda u>a
değişmesiyle ağızlarda yaşadığı tespit edilmiştir. Bu kelime hep, bütün anlamında alay (I-5.) varyantıyla
Gaziantep, Sivas, Kayseri ve Niğde’den (DerS: 203); hepsi, bütünü anlamında alayı varyantıyla Samsun,
Amasya, Giresun, Gaziantep, Mersin, Hatay, Sivas, Yozgat, Ankara, Kayseri, Niğde ve Adana; alayısı
varyantıyla Samsun ve Gaziantep’ten (DerS: 204) derlenmiştir.
ur-
“yüz artuk o un urtı.” (KTD 33): Yüzden fazla okla vurdular.
Türkiye Türkçesinde v ünsüzünün türemesiyle vur- (TS: 2097) şeklinde kullanılan kelime, Eski
Türkçedeki şekliyle Elazığ, Niğde ve Antalya’dan derlenmiştir: urmak (I): 1. vurmak (DerS: 4041).
Çüngüş ve Çermik yöresi (Özçelik-Boz 2001: 250), Urfa merkez ağzı (Özçelik 1997: 269) ve
Doğu Trakya yerli ağzında (Olcay 1995: 83) da kelime bu şekliyle kullanılmaktadır.
üçün
“türük bodun üçün tün udımadım küntüz olurmadım.” (KTD 27): Türk halkı için gece uyumadım,
gündüz oturmadım.
Türkiye Türkçesinde için (TS: 931) şeklinde kullanılan kelime, üçün şekliyle Niğde-Bor; uçun
şekliyle Kars, Gaziantep, ve Niğde’den (DerS: 4022) derlenmiştir.
Üçün
kelimesi Diyarbakır ağzında (Erten 1994: 172) da kullanılmaktadır.
ya ı
“ya ısi on teg ermiş.” (KTD 12): Düşmanı koyun gibiymiş.
Kelime, Eski Türkçedeki şekil ve anlamıyla Denizli, Bolu, Kars, Kırşehir, Niğde, Adana ve
Antalya; aynı anlamdaki yağın (I) varyantıyla Manisa, Bursa, Erzurum, Ankara, Kayseri, Adana, Edirne
ve Tekirdağ ağızlarında (DerS: 4119) yaşamaktadır.
yay
“yalabaçı edgü sabı ötügi kelmez tiyin yayın süledim.” (BKD 39): Elçisi, iyi haberi, ricası
gelmiyor diye yazın sefer ettim.
Kelime, Eski Türkçedeki şekil ve anlamıyla Amasya, Kars, Ağrı, Elazığ, çel, Antalya ve Niğde;
yay ayı ş
ekliyle Van-Erciş ağızlarında (DerS: 4208) varlığını sürdürmektedir.
yegräk:
“bu muntuda yegräk çintämäni ärtini al alı barayın.” ( KPÖ XXXV.1.): Burada en üstün
cintamani
mücevherini elde etmek için gideyim.
En iyi, çok daha iyi
anlamlarıyla Eski Türkçede kullanılmış olan yegräk kelimesi, üstün güzel,
üstün iyi
anlamlarında g>y değişmesi sonucu yeyrek varyantıyla Bilecik; g>ğ değişmesi sonucu yeğrek
(I)
varyantıyla Balıkesir-Çaypınar ağızlarında (DerS: 4261) yaşamaktadır.
yıl ı
“ol yıl ıg alıp igittim.” (BKD 38): O at sürüsünü alıp besledim.
1
Sadettin Özçelik, “Orhun Yazıtları’nda Geçen Ulayu Kelimesi ve Başlayu Ulayu kilemesi Üzerine” lmi Araştırmalar,
2004/18, s.71-78
Dostları ilə paylaş: |