141
ABD’ndeki gibi Türkiye’de de lobicilik konusunda ahlak kurallarına ve yasal
düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sayede hem lobi faaliyetlerinin sınırları
belirlenir hem de lobicilik mesleğinin imajı düzeltilebilir. Bu doğrultuda TBMM’ne
bir yasa önerisi sunulmuştur. Bu öneriye göre ana hükümler şöyledir (Dinçer, 1999,
177–178).
-
Lobiciler resmi kişi veya kurumların kararlarını, yasal ya da genel
ahlaka aykırı yönde etkilemek için lobi faaliyetlerinde bulunamaz.
-
Resmi kişi ya da kurumların görüş ve kararlarını etkilemek yönünde
yapılacak lobi faaliyetleri mutlaka bu faaliyetlerle birlikte, faaliyetlerin hedef
kitlesini yanlış anlamalardan koruyacak yaygınlık ve derinlikteki bilgilendirmeyi
içermelidir.
Sonuç olarak Türkiye’de lobi faaliyetleri genel olarak çıkar sahiplerinin bazı
yasa tasarılarının kabulünü veya geri çevrilmesini sağlamaya, devletten para yardımı
almaya, önemli devlet görevlerine istedikleri kişinin atanmasını temin etmeye
çalışmak olarak görülmektedir. Lobi faaliyetleri Türkiye’de de genel kabul görmesi
için yasal düzenlemeler yapılmalı ve faaliyet alanlarının belirlenmesi gerekmektedir.
5.3.4. Türkiye'nin ABD ve AB Nezdinde Lobi Faaliyetleri
Türkiye’nin, ABD ve AB nezdinde devlet ve özel sektör kuruluşları olarak,
lobicilik konusunda geniş deneyimi olmadığı gibi, arzu edildiği kadar başarılı olduğu
da söylenemez.
Bunun nedenleri arasında eğitim, tecrübe, doğrudan iletişim, ihtisas
alanlarında geniş bilgi sahibi olma gibi yetersizlikler gelmektedir.
Bununla birlikte, artık ABD ve AB’nin her köşesinde, göçmen kökenli
Türkiyelilerin kurdukları ya da aktif oldukları kuruluşlarla yakın ilişkide oldukları bir
başka gerçeği teşkil etmekle birlikte, Türkiye kökenli araştırmacı ve bilim
insanlarından
kolektif
avantaj
yaratabilmek
amacıyla,
yeterli
derecede
yararlanılmamaktadır (Hanlı, 2003).
ABD’nde Türk lobisini iki farklı lobi grubu oluşturur. Bunlar ABD’nde
yaşayan Türkler ve Türk hükümeti tarafından tutulan lobi şirketleridir. Türk
hükümetleri tarafından tutulan lobi şirketleri özellikle Amerika’da yaşayan Türklerin
bir örgütlenmeden yoksun olduğu dönemlerde kullanılmıştır. Bu çerçevede
142
“Hill&Knowlton”,
“International
Advisors,
Icn.”,
“McAuliffe,
Kelly,
Raffaelli&Seimans”, “Capitoline/MS&L” ve “Fleishman-Hillard” Türkiye’nin
kiraladığı şirketler arasında yer almıştır. Bu şirketler Türkiye’nin lobi faaliyetlerini
yürütürken başka şirket ve çıkar gruplarının da lobi işlerini yürütmektedir. Bu
şirketler tarafından yürütülen başlıca lobi faaliyetleri Türkiye için hem hükümetle
ilişkiler hem de halkla ilişkiler çalışmalarıdır. Kiralanan şirket Türkiye’nin
Washington büyükelçiliği ile yakın temas halinde olup elçilik tarafından bilgi
bakımından desteklenmektedir. Bu çerçevede şirketlerin bünyesinde Türkler ya da
Türkçeyi çok iyi konuşan elemanlar bulundurulduğu gözlenmektedir. Yapılan
çalışmalar neticesinde lobi şirketleri tarafından araştırma, komitelerde yapılacak
görüşmelere konuşma metni hazırlama, diğer lobilerle koalisyon oluşturma, medya
ile ilişkileri düzenleme, tanıtım ve bilgilendirme amaçlı yayınlar yapma gibi
hizmetler sunulmaktadır. Diğer lobi grubunu oluşturan ABD’nde yaşayan Türkler
Amerika’daki Türk dernekleri aracılığıyla lobi faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Türk
Amerikan dernekleri faaliyet alanları açısından çeşitlilik göstermektedir. Bunları
genel olarak üç alanda tanımlamak mümkündür. İlki toplumsal ve kültürel alanda
faaliyet gösteren Türk Amerikan dernekleridir. Bu derneklerin sayıları yüzleri
bulmakla birlikte 1979 yılında Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi’nin
kurulmasıyla birlikte tek bir çatı altında birleşme eğilimi göstermiştir. Bu dernek
profesyonel bir lobi kuruluşu olarak faaliyetlerini yürütmemektedir. Vergiden muaf
ve kar amacı gütmeyen bir örgüt çatısı altında kurulduğundan kayıtlı lobicilik yapan
kuruluşlar kapsamına girmemekte ve ancak yasal çerçeve içerisinde kalmak koşulu
ile çok sınırlı lobicilik faaliyetleri yürütebilmektedir. Genel faaliyetleri Türkler
arasındaki iletişimi geliştirmek, Türkiye ve Türkler hakkında olumlu bir imaj
oluşturmaya çalışmak ve Türk Amerikan ilişkilerinin geliştirilmesi için baskı grubu
görevi yapmak olarak belirtilebilir. İkinci alanda eğitim amaçlı faaliyet gösteren
kuruluşlar bulunmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalar özellikle Türk hükümetinin,
Amerika’da yaşayan Türklerin ve Amerikan üniversitelerinin ortak çalışmalarıyla
Amerikan üniversitelerinde Türk kürsüleri açılması ve Türk tarihi, Türk kültürü ve
Türk toplumu üzerinde çalışmalar yapılması gibi faaliyetleri kapsamaktadır. Bu
sayede her iki toplumun birbirini daha iyi tanıması sağlanmaktadır. Üçüncü alanda
ise ticari ilişkileri geliştirmeye yönelik olarak kurulan kuruluşların faaliyetleri
143
bulunmaktadır. Bu derneklerin de doğrudan lobicilik faaliyetleri olamamasına
rağmen Türkiye’nin tanıtımına ve ilişkilerin geliştirilmesine önemli katkıları
olmaktadır (Arı, 2000, 222–239).
Avrupa’da ise Türk nüfusu göçmenler içinde ilk sıralarda yer almaktadır. Var
olan Türk nüfusun sayısı gün geçtikçe de artmaktadır. Türk nüfusun en yoğun
yaşadığı ülke ise Almanya’dır. Yaklaşık sayılara baktığımızda 3 milyon Türk
nüfusun yaşadığı Almanya’yı 500.000 ile Fransa ve 350.000 ile Hollanda
izlemektedir. Avrupa’nın genelinde ise toplam Türk sayısı yaklaşık 5 milyondur.
Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ye dahil olmasından sonra 5 milyon olan nüfusun
yaklaşık 7 milyona ulaşmasına rağmen Türkler Avrupa’da siyasal etkileri açısından
oldukça yetersizdir. Bunun en önemli sebeplerinin başında eğitim, kültürel ve
ekonomik az gelişmişlik olmasına rağmen yeterince örgütlenememek de önemli bir
sorundur. Örgütlü hareket edildiğinde neler yapılabileceğini 2002 Almanya seçimleri
göstermiştir. Türklerin seçimlere katılımları tam olmamasına rağmen Türkiye
aleyhtarı Edmund Stoiber’in iktidara gelmesi engellenmiştir. Ancak genel olarak
yetersizliğimizin en açık örneği olarak Belçika’da kabul edilen Ermeni iddiaları
kararı gösterilebilir. Belçika’da yaşayan 140.000 Türk nüfusuna rağmen sayıları
10.000’i bulmayan Ermeniler 1998 yılında Belçika’da iddialarını kabul ettirmişlerdir
(Ulutürk, 2007). Bu da göstermektedir ki Türkiye sınırları dışında yaşayan diaspora
Türklerinin sayıca fazlalığı, bunların ulusal değerler içeren yüksek düzeyde eğitim ve
örgütlenme olmaksızın tek başına bir güç oldukları anlamına gelmemektedir. Yurt
dışında yaşayan Türk göçmen nüfusun etkin bir lobi oluşturmak için organize
olamadığı, kendisini olumsuz etkileyen konularda bile harekete geçemediği
görülmektedir.
Dostları ilə paylaş: |