Moderniteden postmoderniteye uzanan bir köPRÜ: zygmunt bauman



Yüklə 2,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/164
tarix07.04.2022
ölçüsü2,44 Mb.
#85154
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   164
669ab9e9ff32c2ca0f9a3c70aa28a6a8(1)

Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset, 
s. 49. 


58 
 
tamamlanmış  olacağını  düşünür.  Tüketimin  anlam  dünyası  bireyi  bu  şekilde  tüketim 
eylemini  gerçekleştirmeye  sevk  eder.  Piyasaya  sunulan  ürünlerin,  her  zaman  bir 
kullanım süresi ya da rafta kalma süresi olduğundan, yeni ürünle beraber ya da başka bir 
ürüne  kayan  tüketme  isteği  oluşması,  tüketme  döngüsünü  oluşturur.  Bir  bakıma  insan 
tüketim  ürünleri  arasında  var  olur  ya  da  ancak  tüketerek.  Buradaki  kısır  döngü, 
tüketimin zorunlu bedensel bir eylem haliyken, tüketime götüren yolun, artık psikolojik 
olarak  kurulmuş  olmasıdır.  İnsandaki  iştah,  tüketim  arzusuyla  sürekli  yenilenen 
nesnelerle birleşerek kısır döngünün bir organı haline gelir.
113
 
Postmodern  tüketim  kültüründe,  tüketici  profili,  arzulayan  insandır.  Her  ürünün 
tüm toplumsal tabakalara hitap edecek -kaçak da olsa- versiyonları olması ile arzulayan 
postmodern insan, bir bakıma marka ürünlerin peşinde  olan insandır. Postmodernliğin 
şekilsizliği ya da kuralsızlığı insana, bütün tüketim ürünlerine yönelmede olanak verir. 
Postmodern  kimlik  edinme  süreci  olarak  da  görülebilecek  olan  tüketim  ve  tüketme 
isteği,  bu  anlamda  değişkendir.  Kimlikler,  tüketme  hızıyla  paralel  olarak  yenilenebilir 
yumuşaklıktadır.  Popüler  olan  ürün,  bir  kimlik  sunar,  kimliksiz  olan  ya  da  kimliğini 
değiştirmek  isteği  ile  dolan  insan,  yeni  kimliğini  tüketim  esnasında  kazanır.  Örneğin, 
“aynı insanın sabahları geleneksel gıdalar yiyen ve geleneksel giyim tarzını benimseyen 
biriyken, bir akşam pop konserine gidebileceği, otomobilinde ve evinde ‘klâsik’ müzik 
dinleyebileceği ve bir başka gün kiliseye, camiye, sinagoga, tapınağa, ya da New-Age 
toplantılarına gidebileceği varsayılır. Zevk, stil, ilgi alanı, boş vakitleri değerlendirme, 
politik ya da dini olarak ‘ait olma’ duygusu postmodern koşullar altında hızla değişime 
uğrayabilir;”
114
 tüketim  bu  haliyle  tüm  insanları  tüketicilikte  eşitlemektedir,  yeter  ki 
herhangi bir ürüne/kimliğe arzu duysun. 
Modern  toplumdaki  kimlikler  katı  ve  değişime  kapalıyken  ve  bu  yüzden  satın 
alınıp tüketilecek ürünler olarak görülmezken, postmodern toplumda bütün ürünler gibi, 
doğuştan  getirilen  kimlikler  de  değiştirilebilirdir.  Modern  üst  kimliklerden  soyunan 
insan,  postmodernliğin  zengin  alt  kimlik(sunulan)  mağazasından  giyinebilir.  “Kişi 
tüketim kültüründe ‘ne giyerse odur’, ‘ne yerse odur’, hatta giderek ‘ne yaşarsa odur’; 
“kişi,  kullandığı  nesnenin  kullanım  değerinin  sağladığı  doyumdan  çok,  imgesel 
varlığının  çekim  alanına  girer;  bu,  postmodern  dönemin  tüketim  ideolojisinin  de 
                                                           
113
 Bocock, s. 75. 
114
 Bocock, s. 87. 


59 
 
özüdür.”
115
 Aslında  bu  postmodern  kimlik  edinme  süreci,  insanı  kimlik  değiştirme 
esnasında  daha  çok  çıplak  bırakıyor  diyebiliriz,  çünkü  çıplak  insan  en  kolay  şekilde 
kimlik  giyinir.  Öyleyse  postmodern  tüketim  kültürünün,  insanı  psikolojik  olarak 
giyinmeye hazır olmak için, soyunuk kalmaya ikna ettiğini ileri sürebiliriz.
116
 
Postmodern  tüketim  çılgınlığını  yaratan  oluşum,  gündelik  yaşama  yayılarak 
‘şimdi’de  sıkıştırılmış  bir  zaman  algısıyla  moda  ve  eğlencenin  dayanılmaz  hızında 
bütünleşir.  Ön  plânda  haz  durur  ve  bu  hazzın  kaynağı  çoğunlukla  cinsellikte  bulunur. 
Tüm  tüketim  ürünleri  bu  anlamda  libidoyu  harekete  geçirecek  bir  işlevde  sunulur. 
Böylelikle kapitalist  pazarlama,  insanlarda ürünü alacak  arzuyu/cinselliği  kışkırtmada 
bir  ‘pezevenk  rolü’  üstlenmiş  olur  ki  kural:  Her  koşulda  tüketmeyi  sağlamaktır.
117
 Ve 
tüketimin  gerçekleşmesi,  bireyi  değerli  kılar.  Postmodern  dönemin  insanları 
sınıflandırma işlemi, zevklere ya da tüketim nesnelerine göre yapılır. İnsanlara zevkli ya 
da  zevksiz  olduğunu  anlatan  sistem,  tüketime  bağlı  yaşam  tarzlarının  farklılıklarıyla, 
zevkler  sofrasında  var  olan  her  şeyi  tatmak  için  tüketicileri  güdümler.
118
 Tadına 
bakılmayan deneyimler, kişiyi zevksizler kategorisine sokabilir ve onun yaşam tarzının 
değerini düşürebilir. İnsan, tüketim nesneleri evreninde mümkün olan en çok ve markalı 
ürünü tüketerek yaşam deneyimi kazanır. Tüketim evrenindeki bu insan, serüvene çıkan 
bir kahraman edasıyla/merakıyla daha fazla deneyim biriktirerek, fark edilir bir kimlik 
edinmiş olarak, varoluşuna anlam katmaya başlar.
119
 
Her  şeyi  tüketmek  isteyen  insanın  ömrü  sınırlıdır  ve  doğasından  gelen  fiziksel 
sınırlarla da tüketim eylemine belli aralıklar koyması gerekir. Ürün bolluğunda tüketim 
kültürü doyuma ulaşmanızı engeller, çünkü söz konusu tüketimde bulunan beden değil, 
gem vurulmamış arzudur ve arzunun dibi yoktur! Bu anlamda doymuş/tok insan tüketim 
kültürünün  istediği  insan  değildir.  Tüketim  kültürünün  insanı,  açlıktan  gözü  dönmüş 
şekilde hisseden bir birey, her şeyi ucundan ısırarak tadan tüketici, yeni moda şeylerin 
peşinden koşarken, gerisinde kocaman bir yığın bırakır: Çöp(lük). Baudrillard, tüketim 
toplumunu  bu  haliyle  “Çöp  sepeti  uygarlığı”  olarak  niteler  ve  arkasından  da  bu 
                                                           
115
 Hüseyin Köse, 

Yüklə 2,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   164




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə