52
Açıklama
yorum
Akıl/araçsal akıl
arzu
Nesnel
öznel
Eril
er-dişil(ünisex)
Üretim
tüketim
Ulus-devlet
şirket-yönetimi
Evrensel
yerel-küresel
Totalitarizm
demokrasi
Memleket/ev
Sanal mekân
Matbuat
Görüntü
Kütüphane
Arama Motoru/Google
Sağlık
Şekil/estetik görüntü
Homojen
heterojen
Hukuksal Etik
Estetik
Beden
organ
Nakit
kredi kartı
Çalışma
eğlence-tembellik-
Aile
birlikte yaşam
Kesinlik
olasılık
Üst kimlik
alt kimlikler
Hipotaksi
Parataksi
Kök/Derinlik
Köksap/Yüzey
Gösterilen
Gösteren
Anlatı/Büyük Tarih
Karşıtanlatı/Küçük Tarih
Ana Kod
Kişisel Dil
Cinsel Organ/Erkeklik Organına Değin
Çok Biçimli/Hünsa
Paranoya
Şizofreni
Köken/Neden
Fark-Fark/İz
Metafizik
İroni
Belirlilik
Belirsizlik
Aşkınlık
İçkinlik.
101
101
Ihap Hassan, “Bir Postmodernizm Kavramına Doğru”, (Çev.: İshak Yetiş), “Modernizmden
Postmodernizme”,
Hece, Aylık Edebiyat Dergisi
, 2008, sayı:138/139/140, Hece Yayınları, Ankara 2008,
s. 267–277.
53
2.5. MODERN DÜNYAYA İTİRAZLAR
Schopenhauer bu dünyanın[modern dünyanın],
estetik olarak ayyaşlarla dolu bir meyhane,
entelektüel olarak tımarhane, ahlâksal olarak da bir
haydut yatağı olduğunu söyler.
102
Modern insan/toplum ve onun dünyası, akıl ve bilim tarafından dizayn edilerek,
insanlık için mümkün olan en iyi yaşam modelinin bulunacağı fikrini taşıyordu. Bu
yaşam modeline göre insan daha konforlu ve sistemli olarak her şeyin yolunda gideceği
bir yaşama kavuşacaktı. Modernitenin projesi buydu diyebiliriz. Aydınlamanın
ufkundaki ışıklı dünyaydı bu tasarım. Her şey akılsal düzenlilikte ve bilimsel doğrular
ile daha kolay olacaktı. İlerleyen insanlık hep daha iyiye doğru akacaktı. İlerlemek ve
dünyayı bir yeryüzü cennetine dönüştürmek için yaratıcı-üstün güç gerekiyordu: bu
insan modern insandı (beklenen yaratıcı insan, Nietzsche’nin ‘üstinsan’ı değil bu,
modernitenin üstinsanı: dünyaya değer katan insan) ve o da -Aydınlanmanın ışığında
akla başvuran ve deneyen insandı- tüm cesaretiyle sahneye çıkıp rolünü oynadı. Peki,
insan bu maceranın-oyunun sonunda mutluluğa kavuştu mu?
Postmodern okumalara yaslanarak bu soruya ‘hayır’ cevabı verildiğini
söyleyebiliriz. Dahası sadece bir hayırla kalmaz. Postmodernistlere göre modernite
fikrinin oluşturduğu dünya, özgürlük yitimine yol açıp, sömürü ve savaştan başka bir
şey getirmemiştir. Üretim kolaylaşmış, ama yoksulluk ve açlık artarak devam etmiş;
evrensel akla dayalı hukuk
düzeni oluşturulmuş, ama adaletsizlik ayyuka çıkmış; tanrıya
kulluk edip dinsel kabullere göre yaşayan insan, yerine modern devlet düzeninde
vatandaşlık hakkına kavuşup birey kimliği edinen sıradan insan, siyasî olarak seçmiş,
ama sadece bu kadarına-yani oyunun yedeğinde kalmaya- izin verilmiş. Çünkü sistem
kendi iktidarlarını çıkaracak kanallarda herkesin geçmesine imkân vermemiştir -elbette
yeryüzü bir cennet, ama bahçeniz varsa bu cennette. Kısaca iyimser modern bakış açısı,
dünya ve insan sorunlarına çözüm getirmek yerine onları daha kötü bir duruma
düşürmüştür.
103
Aydınlanmış modern insanın evrensel ilerleme fantezisi, Batının(Avrupa ve
Amerika) dünyaya istediği şekli verme isteği, dünyanın sadece Batıdan ibaret
102
Touraine, s.125.
103
Şaylan, s. 59.
55
Netice olarak; modernitenin toplumsal sonuçları bireyin baş edemeyeceği bir
yaşam yaratmıştır (ekonomik, politik, değer, bilgi). Üst anlatıların bireylere sunduğu
kimlikler üst anlatıların ideolojik formaları olup farklılıkları veya ötekileri dışlayan, yok
eden mekanizmaların içine tıktığını söyleyebiliriz. Modern toplumun kurucu yanının
akıl olduğunu belirtmiştik, bu akıl çoğunlukla ya da tamamen erkek, beyaz ve Batılı
olarak karşımıza çıkar. Bu özellikler dışında kalanlar: Doğulu, siyah, kadın ya da
eşcinsel yani tüm azınlıklar(dinsel, etnik ve politik muhalifler) ve alt kültürler modern
toplumun dışarıda bıraktıkları ya da hapsettikleri gruplar olarak görülür. Modernlik,
akılla donanmamış ya da akıl dışı olarak gördüğü, deli, özürlü, yaşlı kısaca fayda
sağlamayan, toplumun sırtında kambur olarak görülen kesimleri sokaktan, gündelik
hayatın alanlarından alarak, kapalı alanlarda ya akıllı-uyumlu bir kişi haline ya da
topluma faydalı birilerine dönüştürmeye girişmiştir. Bu insanlar, iyileştirilemeyecek
kadar kötülerse de yok etmişlerdir(en azından modern hayali gerçekleştirmenin peşinde
olanlarından biri olan Hitler’in uygulamalarında). Bu noktada bilim, bireyi istenen
biçime sokmada deneysel, tedavi edici özelliğiyle modern toplum iktidarlarının
hizmetinde tahakküm sağlayıcı araçtır.
Dostları ilə paylaş: