Moderniteden postmoderniteye uzanan bir köPRÜ: zygmunt bauman


POSTMODERNİTE-POSTMODERNLİK



Yüklə 2,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/164
tarix07.04.2022
ölçüsü2,44 Mb.
#85154
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   164
669ab9e9ff32c2ca0f9a3c70aa28a6a8(1)

2.3. POSTMODERNİTE-POSTMODERNLİK 
Postmodernite,  entelektüel  kökeni,  çizgisi  belirsizdir  veya  tartışmalıdır. 
Tartışmaya yol açan sorular: ‘Postmodernite, moderniteden tamamen bağımsız, yeni bir 
dönem  mi?  Yoksa  modernitenin  bir  sonucu  mu?’  gibi  sorulardır.  Modernitenin 
değerlerine yaslananlar, süreç olarak yeni bir evreye girildiğini kabul etmekle beraber, 
bu  süreci  moderniteden  bağımsızlaşmış  ya  da  onu  aşmış  bir  durum  olarak  kabul 
etmediklerini; postmoderniteyi savunanlar ise modern tarihin bittiğini, modern rüyaların 
kâbuslara  yol  açtığını  söyleyerek,  postmodernitenin  moderniteden  ayrı  ve  özel  bir 
dönem olduğunu ileri sürerler. 
                                                           
86
 Murphy, s. 50-51. 
87
 Perry  Anderson, 
Postmodernitenin Kökenleri
, (Çev.: Elçin Gen), İletişim Yayınları,  İstanbul 2002, s. 
89. 


44 
 
Modernlik;  seküler,  liberal,  sanayileşmiş,  bilim  ve  akıl  birlikteliğinde  oluşan 
toplumsal  bir  deneyim  olarak  ‘ileri’ye  yönelen  bir  durumdur.  Bu  durumun,  yirminci 
yüzyılın  ikinci  yarısında  sonlandığı  kabul  edilir.  Modernliğin  sonlanması  ile  ortaya 
çıkan  duruma,  postmodernlik  ya  da  postmodernite  denmektedir.  Modern  toplumun 
alışkanlıkları  ve  davranış  biçimleri;  aidiyet  ve  politik  teorileri(sınıf  gibi)  insanlık  için 
umutlu görünmediği bir dönemdir postmodern dönemde. 
1968 öğrenci hareketleri (68 Kuşağı) sınıfsal durumu söz konusu olsa da sosyalist 
devrimi  gerçekleştirememiş,  bu  yüzden  68  Kuşağının  kültürel  ve  yaşam  deneyimleri 
alanındaki  etkileri  başka  anlamaları/hareketleri  ön  plâna  çıkarmıştır  diyebiliriz: 
Cinsellik(cinsel  devrim),  feminizm,  eşcinsel  kimlikler,  pop  art  vs.  gibi.  Aslında  bu 
hareketin, modern reflekslerle ortaya çıkmasına rağmen, postmodernliğe geçişi sağlayan 
bir  duygu  yarattığını  ileri  sürmek,  aşırı  bir  çıkarım  olmasa  gerek.  Nitekim 
postmodernliğe dair ilk teorik ve bütünlükçü eser 1970’lerin ortasında bir Fransız olan 
Lyotard’ın 
Postmodern  Durum
  adlı  eseridir.  Postmodernite  kavramının  felsefe  ve 
sosyoloji  dünyasına  entelektüel  olarak  girişinin  bu  kitapla  sağlandığı  söylenebilir. 
Bununla  birlikte  postmodernite  için  en  önemli  kavşak,  Sovyetlerin  dağıldığı  1989 
tarihidir. Bu tarih soğuk savaşın galibi olarak kapitalizmin kürsüye çıktığı, iki kutuplu 
dünyanın tek kutuplu veya kutupsuz bir hal aldığı ‘yeni dünya düzeni’nin başlangıcıdır. 
Dünya ve toplum, eskisinden çok farklı bir yapıdadır. 
 
Toplum  artık  postmodern  bir  görünümdedir.  Tabi  bu  algılama  daha  çok  Batı 
dünyasına  dair  bir  algılamadır,  ancak  bu  algılama  üçüncü  dünyada  da  taraftar 
bulmuştur. Postmodern olarak görünen bu resmin özellikleri ise şöyledir:  
1.
 
Toplumsal yapı parçalanmıştır. Cinsiyet, yaş, etnik özellik önemlidir. [millet, 
sınıf, emek, politika gibi örgütlü yapıdaki hareketlerde kendine üst kimlikler-
homojenleştirici- edinmekteydi modern insan] 
2.
 
Kültürel öğeler önemlidir. Kimlik gelenekler yoluyla değil bireysel seçim ve 
tercihler  yoluyla  kurulur.[tarihsel  değerlerin  oluşturduğu  bir  kimlikten, 
bireyin  tüketim  nesneleri  arasında  yaptığı  seçimlerinden  oluşan  seçme 
özgürlüğünün yarattığı öznel kimlikler] 
3.
 
Bilgisayarlaşmış  bilgi,  üretimin  temel  gücü  olmuştur.  Tarım  işçisi  değil, 
üretim  değil,  asıl  bilgisayarcıdır.  Karar  işçinin  değildir,  çok  uluslu 
şirketlerindir.[bilgi  sanal  bir  mekânda  ağ  üzerinde  dolaşır  ve  neredeyse 
bilginin  geçerliliği,  bu  ağda  edindiği  şöhrettir.  Ticarî anlamda  dünya  küçük 
bir  AVM’dir.  Her  şey  satılır  ve  ticarî  olan  her  şey  bu  dünyada  sınırlara 
takılmadan, kolayca dolaşıma girer.]   
4.
 
Siyasî  ve  günlük  yaşam  bakımından  kişisel  girişimi,  CV’lerde  kendini 
anlatma,  kendi  adını  bir  yerlere  yazma  –ki  bu  ayıptır  başka  yaklaşımlarda- 


45 
 
erdemleri  olur[birey  kendini  bu  camdan  dünyada  göstermek  için  her  yolu 
kullanır,  bu  noktada  birey  kendi  etiketini  yaratır,  piyasa  koşullarına  uyum 
sağlayacak formda, esneklikte olmak mühimdir].
88
 
 
Postmodernlik Batı’nın, gelişmiş toplumların birçok bakımdan tıkanma noktasına 
eriştiği  bir  dönemde,  modern  akıl  ve  bilime  yaslanan  ‘doğru’nun  terk  edildiği  etnik, 
cinsel,  dinsel  gibi  farklı  alanlardan  bakılan  bir  kültürün  ya  da  yaşam  deneyiminin 
verdiği  görelilikte  bulur  anlamını.  “Tüm  grupların,  kendi  sesleriyle  kendileri  için 
konuşma  haklarının  olduğu  fikri  ve  o  sesin  gerçek  ve  meşru  olarak  kabul  edilmesi 
postmodernizmin  çoğulculuk  tutumu  için  gereklidir.”
89
 Dünyanın  postmoderniteyle 
birlikte,  merkezde  modernitenin  (Aydınlanmanın)  yarattığı  metafiziksel  insan(lık) 
fikrinin olduğu bir yer olmaktan çıkıp, tekil veya marjinal insanın/grubun merkezsizliği 
-ya  da  çoklu  merkez-  fikrinin  yerleştiği  bir  mekan  olmaya  başladığını  söyleyebiliriz. 
Bunun  yanında,  bu  dağılmış  merkez  anlayışı,  epistemeyi,  kültürel  deneyimi  ve  üst 
kimlikleri  de  parçalamıştır.  Postmodern  durumda  ‘katı’,  değişmez  değerler  mevcut 
değildir. Doğuştan gelen seksüel kimliğin dahi değişebildiği bir dünya söz konusudur. 
Bununla  beraber  postmodern  dünya  için  bir  ütopyası  olmayan  ve  dolayısıyla 
geleceği  da olmayan, aynı  zamanda geçmişten de uzaklaşmış bir zamandan arta kalan 
eksik  bir  ‘şimdi’lik  durumudur.  Postmodern  durumda,  insan  için  tek  zaman  dilimi 
olarak içinde bulunduğu ‘an’ vardır ve bu ‘an’ tüketim ve eğlence ile geçirilerek ancak 
anlam bulur. ‘An’ın kısır döngüselliğinde, günün sonunda yeterince tüketen ve eğlenen 
yorgun  bir  insan  kalır.  Postmodernite,  insana  peşinden  koşacak  bir  yarın  vermeyen, 
geçmişten gelen bir değere de eklenmeyen, günlük varoluşlarla harcanan bir süreçtir ve 
bu  süreçte  mühim  olan  ‘hız’lı  ve  ‘çok’lu  tüketimlerdir  (bunun  yanında  Habermas 
postmoderniteyi  yeni  muhafazakârlık  olarak  nitelendirir).  Bu  bağlamda  Habermas, 
“Postmodernite;  ticarî  prosedürlerin  günlük  hayatımıza  girmesi  ve  kitle  tüketim 
kültürlerinin  kültürel  sistemler  üzerindeki  etkisinin  artmasıyla,  örneğin  üst  ve  alt 
kültürler arasındaki ayrımı, bulanık hale getirmesidir”, demiştir.
90
 
                                                           
88
 Recep  Duran,  “Postmodernizm  Bir  Düşünce  Okulu  mudur?,  Modernizmden  Postmodernizme”, 

Yüklə 2,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   164




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə