37
vazgeçilmez kılacak, ama aynı zamanda onun başkalarının etkinliklerine daha bağımlı
olmasına neden olacaktır.”
78
Nihaî olarak; Modern toplumun asıl portresi yirminci yüzyılda apaçık bir şekilde
sergilenmeye başlanır. İki dünya savaşı ve savaşlar arasında yaşanan ekonomik krizler
modern toplumu soluksuz bırakır. Bir yandan kapitalizm, diğer yandan faşizm ve
sosyalist deneyim bu yüzyılın sayfalarına acı ve umutsuzluk eklemiştir.
Kapitalist dünya
fabrikasyon üretimde hızlanmış ve enerji kaynaklarını elde etmeye başlamış; faşizmin
ayak sesleri tüm Avrupa’yı sarsarak milyonlarca insanın ölmesine ve sakat kalmasına
yol açmış; sosyalist Rusya, Stalin egemenliğinde rayından çıkarak açlık, yoksulluk ve
şiddet getiren bir deneyime dönüşmüştür. İkinci Dünya Savaşının sonunda dünya, iki
kutuplu (liberal-kapitalist, sosyalist blok) bir çatışma-soğuk savaş- havasıyla dönmeye
devam etmiştir. Bu yüzyılın ilk yarısı, modern toplum ve insan sorunsalını daha
tartışmalı hale getirmiştir. Bu dönemde barbarlığın, çağdaş, teknik silâhlarla donanmış,
bürokratik bir oyunu olarak sergilendiğini söyleyebiliriz. Nitekim; bu sürece ‘bunalım
çağı’ denilirken, aslında, çağın aklını yitirmiş olmasından ya da artık araçsal akılcılığın
sonucundan dolayı ortaya çıkan bir ‘uygar barbarlık’ anlatılır.
78
Simmel, s. 85.