2.6.2.1. İnşa Edilen Mekân: Mimarî
Mekân, içinde sonsuzluk barındıran bir kavram, bir bakıma evrenle eşdeğerdir
diyebiliriz. Fakat insan için mekân bu dünya veya bu dünyayla sınırlanmış bir alan
olarak algılanmaktadır. Yerleşik hayata geçen insanoğlu, sınırlı mekâna konmuş, bu
sınırlı alanları zamanla vatan veya ev haline getirmiştir. Modern ulus devlet, etnik
kökene dayalı bir mekân oluşturmuş, devamında sanayileşmenin etkisiyle kenti
yaratmıştır. Postmodern toplumda ise metropol ya da herhangi bir alana özgü(eğlence,
eğitim, sağlık vs) kentler oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu anlamda modern mimarî,
düzenli, işlevsel ve pragmatist yönü ağır basan bir haldedir. Oysa; postmodern
mimarlıkta, işlevden ziyade biçimsel yani görüntü yönü ön plândadır. Biçimsel yön,
postmodern farklılıkları ortaya serer.
126
Modernliğin bütünlüğünü parçalayan
postmodernlikten, yapılar da bu anlamda payını alır. Postmodern akım, karşı çıktığı
modern düşünce veya yapı örneklerini tarihselliklerinden kopararak, alâkasız ya da
eğreti bir biçimde duracak unsurları bir araya toplayabilir. Böylece geçmişten gelen bir
düşüncenin/yapının “önemini ve kalıcılığı yerle bir” eder.
127
Söz konusu farklılıkta, modern yapının harcında demir, beton gibi sağlam ve
kalıcı malzemeler kullanırken, postmodern yapılarda cam ve plâstik malzemeler daha
çok tercih edilmektedir. Modernliğin ufkuna uygun olarak yarına kalacak yapılar söz
konusuyken, postmodernlikte yapı değişebilir özelliktedir. Yani fazla dayanmayacak,
126
Kale,
Felsefiyat
, s.435-436.
127
Barry Sanders,
Öküzün A’sı-Elektronik Çağda Yazılı Kültürün Çöküşü ve Şiddetin Yükselişi
, (3.
Baskı), (Çev.: Şehnaz Tahir), Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2013, s. 94.
63
dolayısıyla her an üstünde oynamalar yapılacak esneklikte olmalıdır. Aynı zamanda
“modern çağda inşa edilen binaların çirkin, soğuk ve insana yabancı beton bloklar
olduğunu” söyleyen postmodernistler, “
tarih
ve
süsün
tekrar içeri alınmasına
evet
”
diyerek, aslında mimarîde binanın, eski ve yeninin bir kolajı halinde inşa edilebileceğini
belirtirler.
128
Bununla birlikte mekân algısı modernlikte daha geniş dolayısıyla yataydır;
oysa postmodernlikte mekân dar yani dikey bir hareketlik sergiler. Kısaca modern
yapılar birbirine destek olup, ortak bir kültürü oluştururken; postmodern yapılar,
birbirinden ayrıksıdır, dolayısıyla farklı kültürleri barındırır niteliktedir diyebiliriz.
Modern yaşamda yapılar, kent, sokak, mahalle kültürlerini çıkarır; oysa postmodern
yaşamda yapılar, ömrü kısa kültürel davranışlara yol açar. Bu noktada modernliğin bir
göstergesi olan şehirler, üretim etrafında yayılır, yani sanayileşmeyle birlikte ortaya
çıkan fabrika çevresinde genişleyen şehirler söz konusudur. Postmodernlikte eğlence ve
tüketim mekânlarının kentin önemli noktaları olarak görülmeye başlandığını söylemek
yanlış olmaz.
Postmodern mekânın ilk örneği olarak kabul edilen 1950’lerde kurulan
“Disneyland’ın fantezi-temelli, ‘postmodern’ imge yönelimli kültürü” gösterebiliriz.
Disneyland, “ ‘dünya üzerindeki en mutlu yer’ ya da D-land olarak da bilinir.
Disneyland, Sınır Ülkesi (Frontilerland), Macera Ülkesi (Adventureland), Hayal Ülkesi
(Fantasyland) ve Gelecek Ülkesi (Tomorrowland) olmak üzere dört ayrı ana bölge”den
meydana gelen bir kurgudur.
129
Bu kurgusal yapı, postmodern insanın sokakla bağının
kesildiği tarih olması bakımından önemlidir.
Günlük yaşam, sokaktan mekanlara taşındığında, ev(televizyonun yeri), AVM’ler
ve eğlence merkezleri gibi kapalı ve steril ortamlarda insanlar kendini güvenli bir
ortamda hisseder. Zira; eğlence için veya tüketim için belli bir güven ortamı olması
gerekir(korku günlerinde farklı tüketimlere yönelir insan). Bu bağlamda kamunun yeri
olan sokak, tehlikeli bir alan olarak, hızlıca geçilmesi gereken bir zemindir. Sokak,
ötekilerin(gettolardan gelen, göçmen, evsizler ve suçluların) yarattığı tehlikelerle
doludur. Postmodern ‘sınıfsız’ toplumda gelir dağılımındaki uçurumun artmasının da
neden olduğu güvensizlik duygusu, insanların kendilerini içeriye kapattıkları ve
128
Mehmet Yılmaz, “Postmoderniz ve Sanat”,
Afşar Timuçin’e Armağan
, (Haz. Ç. Veysal&Z. Aşkın),
Etik Yayınları, İstanbul, 2010: 351-369
129
Mark Gottdiener,
Postmodern Göstergeler
, (Çev.: E.Cengiz-H.Gür-A.Nur), İmge Kitabevi Yayınları,
Ankara 2005, s.150
64
dışarıyla bağlarını kestikleri yeni bir yerleşme tarzı üretmiştir. Bunlar: “kapılı
topluluklar, güvenlikli siteler, kapalı topluluklar, kapalı siteler, yüksek korumalı siteler,
korunaklı konut siteleri vb.”dir.
130
Bu yerleşme türleri, etrafı duvarlarla örülmüş, özel
güvenlik elemanları tarafından korunan ve içerden onay gelmeden dışarıdan farklı
birilerinin-misafir de olsa- girmelerinin yasaklandığı yerleşmelerdir.
Kapalı tüketim ve eğlence alanı olarak AVM’ler, postmodern hayat tarzı olan
eğlenerek tüketme davranışının simgesi olarak görülür. Bu yerlere girildiğinde
giyimden kozmetiğe, teknolojik ürünlerden aksesuarlara, oyuncak mağazalarından
marketlere, cafe-barlardan sinemalara ve son olarak yemek mekânlarına kadar her türlü
tüketim türüne ulaşılması mümkündür. Aynı zamanda kapalı ve kontrol edilen bir yer
olarak güvenlik duygusu veren(siz rahatça tüketin her şey kontrol altında) AVM’nin
mantığı, ihtiyaç duymasa da tüketicinin dikkatini(arzusunu) diğer ürünlere
çekebilmektir. Nitekim ne için olursa olsun AVM’de dolaşan biri burada var olmak için
tüketim yapmak zorundadır. Mekânın tümüne yayılmış ve mekânda girilen tüm
mağazalarda ya da marketlerde her zaman duyulan müzik, tüketimin eğlenceli olduğunu
insanlara duyurur.
131
Dostları ilə paylaş: |