Nebevî YÖntem eğitim, Yapılanma, Hareket



Yüklə 4,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/217
tarix18.06.2018
ölçüsü4,15 Mb.
#49334
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   217

Nebevî Yöntem

88

ise bunlar, genel irşad meclisine ya da imamet meclisine yük-



selirler. 

Allah’ın erlerinin, kardeşlerinin kendilerine layık gördük-

leri, görünürdeki rütbeye razı olmaları zorunludur. Bunlar ise, 

şubenin  nakibinin  başkanlığındaki  şube  meclisi  ile  şubeyi 

oluşturan  üsra  (aile/hücre)  nakibleridir.  Bizler  Yüce  Allah’ın 

izniyle  bundan  sonraki  fasılda  şube  ve  üsra  denilen  birimle-

rin yapılmasının sınırlarını da tespit edeceğiz. Üyelerin ve üye 

adaylarının rütbelendirilmesinde tasarruf yetkisi bu meclisler-

dedir. 

Kişi ve Müslüman Olarak Katkıları 



Ahmed  bin  Hanbel,  Müslim,  Tirmizî  ve  Nesâî’nin  riva-

yet ettikleri bir hadiste, Allah Rasûlü “İnsanlar, neredeyse 



binmeye  elverişli  tek  bir  deve  bulamadığın  yüz  deve 

gibidirler”

40

 buyurmaktadır. Genel olarak insanlar dünyada 



geçim tasasını taşımaktadırlar. Ahiret tasasının kendisini yer-

yüzünün cazibesinden kurtarmaya ittiği kimseler ise pek azdır. 

Ümmetin tasasını taşıyanlar onlardan da azdır. Ümmetin ta-

sası ile birlikte Allah yolunda ölme özlemini devamlı taşıyanlar 

onlardan da azdır. Bu tasayı ve bu arzuyu ümmetin ihtiyaç 

duyduğu cihad şeklinde anlayanlar ise bunlardan da azdır. 

O hâlde sakın cemaatin üyeliğine ve yapısının içerisine, 

ümmetin  tasasını taşıyabilecek,  Allah  yolunda  cihad  için ca-

nını ve değerli her şeyi feda edebilecek, bu hususta güçlü ve 

güvenilir  olmakla  birlikte  takva/Allah’ı  ve  Rasûlü’nü  sevme 

şartını da taşıyanlardan başkası girmesin. 

40


Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe 232; Tirmizî, Emsâl 7; Ahmed bin Hanbel, II, 7,

44, 70, 88, 109, 121, 122, 123, 139.




Eğitim

89

Hz. Ebu Bekir döneminde insanlar birbirlerine eşit mua-



mele gördükleri hâlde Hz. Ömer devlet hazinesinden insanla-

ra verdiği maaşlarda (bağışlarda) bazılarını diğerlerine üstün 

tutunca, ona, bu üstün tutmanın ölçüsünün ne olduğunu sor-

dular. Hz. Ömer “Kişinin Müslüman olarak fayda ve katkısı, 

kişinin İslâm’daki geçmişi, kişinin Allah’tan sahip olduğu pay” 

diye cevap verdi.

Bizim bu ölçüye ihtiyacımız vardır. Çünkü bu, bizlere, ra-

şit halifelerin sünnetine azı dişlerimizle yapışmamızı emreder. 

Bu, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetindendir. 

Bazı bölgelerde oldukça düzenli, bir kişinin ya da bir toplulu-

ğun daveti neticesinde tabii olarak ortaya çıkmış ve en başın-

dan beri birlik içerisinde olan bir cemaat bulunabilmektedir. 

Bazı  bölgelerde  ise  çeşitli  cemaatler,  ayrılıklar  ya  da  sadece 

mü’min fertler vardır. 

Yalnız  dağınık  fertlerin  ya  da  çeşitli  cemaatlerin  ve  ayrı-

lıkların bulunduğu yerlerde bölgesel Müslüman cemaatin ku-

rulabilmesi için, İslâm’a Müslüman olarak faydası ve katkısı 

bulunmuş, İslâm’da belli bir geçmişi olan ve Allah’tan pay sa-

hibi kimselerin -görüşümüze göre- bir araya gelmeleri gerekir. 

Müslüman olarak İslâm’a katkısı ve faydası bulunan kimseler, 

davaya faydalı olmuş, ona hizmetlerde bulunmuş ya da ona 

hizmet  edebilecek  kimselerdir.  İslâm’da  geçmişi  olan  kimse-

ler ise, daha önceki cihadlarıyla doğruluklarını delillendirmiş 

olan  kimselerdir.  Allah’tan  bir  pay  sahibi  olan  kimseler  ise, 

cihad  etmekte  kararlı,  samimi  ve  salih  kimselerdir.  Altında 

yaşadıkları zorba düzen kamu hürriyetlerine müsaade ediyor-

sa, bir kongre ile bir araya gelirler. Bu düzen baskıcı bir rejim 

ise diz dize toplanırlar. Bu üç kesim, bir liderlik meclisi seçer, 

meclis de bir mürşid seçer. Bu liderlik makamından da pira-

mit şeklindeki yapılanma aşağıya doğru şekillenir. Böylelikle, 

Müslüman  olarak  faydası  ve  katkısı  bulunan,  İslâmî  bir  kişi 



Nebevî Yöntem

90

olan ve Allah’tan bir pay sahibi olan herkes tabanda bir araya 



gelir. Yüce Allah’ın izniyle bundan sonraki bölümde bu pira-

mitsel yapıyı tekrar ele alacağız. 

Hz. Ömer’in kullandığı ölçü, eğitmek istediğimiz, özellikle 

de önderlik yapacak üyelerin kişilik niteliklerini tayin etmede 

bize faydalı olacaktır. Müslüman olarak davaya faydalı olmuş 

ve  katkısı  bulunmuş,  belli  bir  geçmişi  bulunan  ve  Allah’tan 

pay  sahibi  olan  bir  kimse  de  davranışı,  ahlâkı,  imanı,  ilmi, 

kendisine verilmiş olan cemaati ilerletme ve eğitme gücü bakı-

mından “iman toplumu”nun kendisinde müşahhaslaşmasına 

layık bir kimsedir. 

Adaletle Şahitlik Eden Mü’min

Yüce Allah, “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayak-



ta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun”

41

 buyur-



maktadır. Adaletle şahitlik edip Allah için hakkı ayakta tutan 

kimse,  güçlü,  güvenilir,  görev  yerinde  sebatla  duran,  zorluk-

lar  ne  olursa  olsun  yürüyüş  çizgisinden  ayrılmayan  mü’min 

kimsedir. Herkes kaçsa dahi saftan ayrılmayan ve olumsuz bir 

vasfı dolayısıyla tenkid edilemeyen mücahid kimsedir. O, so-

rumluluğunun  bilincinde  olan  bir  mü’mindir.  Cemaat  onun 

etrafında  birbiriyle  kaynaşır,  onun  kalbinin  nuru  ile  imanın 

anlamlı  özellikleri  cemaat  arasında  yaygınlık  kazanır.  Güzel 

geçimi, yumuşak huyluluğu, muhabbeti, kararlı iradesi ve di-

siplinli güvenilirliği ile cemaat onun etrafında buluşur. 

O,  başkalarında  da  cihad  arzu  ve  isteğini  canlandırma-

ya gücü yeten bir mücahiddir. İslâm devletinin kuruluşundan 

önce de sonra da eğitimi ve hareketi yönlendirebilir, karşı kar-

şıya  kalınan  bir  ümmetin  vakıasını  değiştirebilir.  Bunun  için 

41 

Mâide 5/8




Yüklə 4,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   217




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə