Eğitim
91
esen rüzgârların çadırı yıkmasına imkân tanımayacak, sağlam
kazıklar mesabesinde yiğit erlerinin bulunması kaçınılmaz-
dır. Eğitimin ve cihadın yüklerini taşıyacak olan kimsenin bir
imanî parıltı odağı, çalışma ve gayretin, iş yapmanın ve et-
rafında bulunanları disiplin altında tutmanın örneği olmalıdır.
İşte mürşit nakib budur. İşte yapıda köşe taşını o teşkil eder.
O olmadan cemaat olmaz. O, aynı zamanda hem dava hem
devlet adamıdır.
Geleceğe Yönelik Bir Eğitim
Bizim, Allah ve Rasûlü ile aziz olma yolunda baskı ve zu-
lüm engellerini aşarak yoluna devam etmek için hâlihazırdaki
engellere karşı koyabilecek bir cemaate ihtiyacımız vardır. Fa-
kat bu cemaatin görevi, bundan ibaret değildir. Bu cemaa-
tin geleceği de hazırlaması bir zorunluluktur. Bu, bir devletin
sorumluluğunu taşıyacak ümmetin karşı karşıya bulunduğu
uygarlık alanındaki geriliğini, zilletini, başkasının uydusu olma
hâlini ve Allah’ın risaletini taşımaktaki acizliğini değiştirecek
bir cemaattir. O hâlde insanlar hakkında adaletle şahitlik yap-
maya çağrılan cemaatin, dünyanın, özellikle de istila edilmiş,
sömürgeleştirilmiş İslâm dünyasının içinde çalkalanıp durdu-
ğu altından kalkılamaz krizlerin ortasında direnebilecek bir
cemaat olmalıdır. O hâlde bizim eğiteceğimiz mü’minin, üm-
metinin yarınını yapacak kişilerden olmaya özlemle göz diken
biri olması gerekir. Böyle bir özlemi onda harekete getirecek
ve besleyecek olan da bizleriz.
İmam Hasan el-Bennâ, ölümü bir sanat hâline getirmenin
zorunluluğundan söz ederdi. Yani ona göre, mü’minin bütün
çaba ve gayreti, Allah yolunda cihad ederek şehadeti arzula-
ması olmalıdır. Bizler buna şunu da ekliyoruz. Aynı derecede
zorunlu olan bir başka eser daha ortaya koymak gerekir. Bu
da tarihi yapmaktır. Buna göre yardımcının, muhacirin ve
Nebevî Yöntem
92
nakibin bütün gayretlerinin Allah’ın huzuruna varışı çerçe-
vesinde odaklaşması gerekmektedir. Bunun için imanını ve
şevkini delilleştirmeli, hayatını ihtiyaç olacağı zamanda Allah
yolunda feda etmek için hazırlıklı olmalıdır. Aynı zamanda
o iman, o şevk ve o ölüm için hazırlığı, kendisini, fikrî, malî
ve amelî güç ve imkânlarının etrafında bulunan diğer bütün
imkânları İslâm devletinin inşası için hazırlamaya götürme-
lidir. Çünkü gerçek anlamda Allah’a doğru giden mü’minin
akıbeti, hiçbir zaman ümmetinin akıbetinden ayrı düşemez.
Onun ölümünden sonrası için duyduğu tasa, Allah’ın dini-
nin muzaffer olması ve devamı için duyduğu tasadan ayrı
olamaz.
Üsra Denilen Hücre
Allah’ın erleri ve Allah’ın eri olma ehliyetini kazanmak
için basamak basamak ilerlemek durumunda olanlar, temel
unsurlar hakkında şura ışığında yukarıdan atanan bir nakibin
gece-gündüz ilgilenip uğraştığı üsralar hâlinde bir araya geti-
rilir. Mü’minlerin sayıca az olması hâlinde bir üsra, -Allah’ın
emri gelene kadar- iki ya da üç kişiden oluşur. Her bir üye ise
en üstün ve değerli unsurlarla kendi üsrasını geliştirmek için
çalışmakla görevlidir.
Üsra içerisine yeni katılan mü’min gözlenir, eğitilir ve üye
olarak ilan edilinceye kadar ehliyeti değerlendirilir. Şubeye
bağlı üsra nakiblerinden oluşan şube meclisi bunu tayin eder.
Üsranın üye sayısı, üyelikleri kabul edilmiş on kişiden fazla
olursa, onların bir kısmı, yine deneyim altındaki unsurlardan
diğer bir kısmı ile bir araya getirilerek yeni bir üsra oluşturulur.
Bu yapılırken her bir taraftaki daha güçlü üyeler alınarak her
iki üsranın da zayıf düşmesine meydan verilmez.
Eğitim
93
Üsra içerisindeki eğitim havası; imanı ve çalışma gücüyle
güçlü unsurların varlığına bağlıdır. O hâlde bir şubedeki üsra-
ların, yeni başlamış diğer üsraları, kalkınıncaya kadar ziyaret
etmesi ve onlara maddî-manevî destek vermesi gerekir.
Mescitlerdeki Halkalar
Mescid, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve raşit ha-
lifeler döneminde aslanların barındığı bir yer, cihad bahçeleri,
kapsamlı bir üniversite, Allah’ın erlerinin, generallerinin ko-
muta merkezi ve şuralarının meclisiydi. Gidip gelmeye, top-
lanmaya ve Allah’ın ordusunun birbiriyle kaynaşmasına en
layık ev hiç şüphesiz Allah’ın evidir.
Diktatör yönetimlerin düşüncesinde, mescitlerin
İslâm’dan kurtarılıp özgürleştirilmesi temel bir istek olmaktadır.
İslâm devleti kurulmadan önce mümkün olduğu kadar, bun-
dan sonra ise de kesin bir şekilde mescidin halk ile buluşma
yeri, genel bir eğitim okulu ve iman meclislerinin oluşturuldu-
ğu bir yer olması bir zorunluluktur.
Mescitlerdeki ders halkalarında halkın geneliyle birlikte
üsra üyeleri de hazır bulunurlar. İnsanlarla tanışır, onlara bir
şeyler öğretirler. Üsra oturumlarında ve evde öğrenilmesine
fırsat bulunmayan birtakım bilgileri de öğrenirler.
Islâmî Kültürel Haftalar
Özellikle öğrenci ortamlarında davet ve eğitimin en
önemli yollarından biri de İslâm’ı tanıtmak amacı ile buluş-
malar düzenlemektir. İslâmî kitap fuarları ve tanıtımlar, Kur’ân
tecvidinin öğretildiği meclisler, spor ve tartışma halkaları gibi
buluşma faaliyetleri oldukça çeşitlilik arz etmelidir.
Dostları ilə paylaş: |