XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 4,61 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/187
tarix12.10.2018
ölçüsü4,61 Mb.
#73678
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   187

86 

 

arada tutmak için bir şeyler yapma gerekliliği ortaya çıkmıştır. İmparatorluklar çağı-



nın  kapandığı,  onun  yerine  milletler  çağına  geçildiği  bu  dönemde,  Osmanlı  Dev-

leti’nin bekası için farklı dini ve etnik topluluklardan meydana gelen halklarını bir 

“millet” haline getirmekten başka çaresi kalmamıştır (Türköne, 2003, 189).  

Bu bağlamda ilk olarak hem birlik-bütünlüğün korunması hem de devletin iç 

işlerine karışılmasını önlemek için Müslüman halk ile gayrimüslim halk arasında bir 

fark olmadığı gösterilmek istenmiştir. Bu, Osmanlı milleti oluşturma ideolojisinin 

de  en  önemli  temel  dayanağıdır.  Bunun  için  Mustafa  Reşit  Paşa,  II.  Mahmud’un; 

“Ben tebaamın Müslüman’ını camide, Hıristiyan’ını kilisede, Musevi’sini havrada 

fark ederim. Aralarında başka bir fark yoktur. Cümlesi hakkındaki muhabbet ve ada-

letim kavidir ve hepsi hakiki evladımdır. ” sözünü dönemin elçilerinin dinlemesini 

sağlamıştır. Fakat o günkü şartlar bu ifadelerin artık sadece sözde kalmamasını ve 

yazılı bir şekle getirilmesini gerektirmiştir. Tanzimat Fermanı, bu doğrultuda atılmış 

adımların bir sonucu olarak görülebilir. Tanzimat bu yönüyle birlik bütünlük projesi 

olup; Tanzimat Fermanı da, azınlıklara bu projeyi beraber yürütmek için samimi bir 

davet niteliği taşımaktadır.  

Osmanlı  İmparatorluğu’nda  “devlet  aklı”  bir  millet  oluşturmak  zorundadır. 

İşte  bu  gereklilik  sonucu  icat  edilen  millet  Osmanlı  milletidir.  Bu  oluşum,  çağın 

gereği olarak görülmüştür. Tanzimat’ın resmi politikası olan “imtizac-ı akvam” ve 

“ittihad-ı anasır” politikası bu milleti oluşturmak için geliştirilmiştir (Türköne, 2003, 

190). Tanzimat Fermanı bu politikayı ortaya koyan ilk resmi belgedir. Yani İmpa-

ratorluktaki  devlet  adamları  milliyetçiliğin  karşısına  ona  uygun  bir  ideolojik 

yaklaşımla çıkmak istemişlerdir. Bir “imparatorluk milliyetçiliği” yaratmak istemiş-

lerdir (Findley, 2011, 57). Bu yaklaşımın en önemli taraflarından birisi de Osmanlı 

devlet ideolojisinden radikal bir kopuş denemesini ifade etmesidir (Somel, 2004). 19 

Ocak 1869 tarihli yasanın I. Maddesi, “Osmanlı babadan doğan herkes ve yalnızca 

Osmanlı babadan doğan herkes Osmanlı vatandaşıdır” hükmünü getirmiştir (Karpat, 

2006, 181).  

Tanzimat  dönemi  uygulamaları  “imparatorluk  milliyetçiliği”  yaratma  gay-

retlerinin  izlerini  taşır.  Örneğin,  dilin  birliği  sağlamadaki  etkisi  Tanzimat  dönemi 

aydınları tarafından fark edilmiştir. II. Mahmut döneminde ilk olarak yayın hayatına 

giren gazete, Tanzimat döneminde dil bakımından sadeleştirilerek yöneten yönetilen 

arasındaki iletişim kanallarından birisi olmuştur. Yani gazete, hem iletişim kanalla-

rını  değişime  uğratmış,  hem  de  iktidarın  halkı  yönlendirmesinde  önemli  bir  araç 

konumuna gelmiştir. Yine birlik ve beraberliğe vurgu yapan yazı ve haberlerin gaze-

telerde yer almış olması Tanzimat dönemi ideolojisini de ortaya koymaktadır. Ayrıca 

ulaşım ve iletişim kanallarının gelişimi, devletin savunma ve yönetim gibi fonksi-

yonlarını  ücra  köşelere  ulaştırmış  olmakla  birlikte,  devlet  ideolojisinin  üretimi  ve 

yayılımını kolaylaştırmıştır (Tekin, 2002, 125). Tanzimat döneminde ilk defa gâvur 

ve  reaya  gibi  terimlerin  kullanılmamasına  yönelik  gösterilen  özen  de  birlik  ve 

beraberliğe  verilen  önemi  vurgulamaktadır  (Kazamias,  1966).  Tanzimat  Fermanı 

içinde Fransızca “liberte” kelimesini ifade etmek üzere icat edilmiş yeni bir Türkçe 

kelime olan “serbestiyyet” kelimesinin bulunduğu ilk vesikadır. Teba’a kelimesinin 




87 

 

din farkı gözetmeksizin “bütün yönetilen insanları” ifade etmek üzere ilk kez kul-



lanılışı da bu fermanda görülmektedir (Mardin, 2008, 213-214). Ancak bu doğrul-

tuda uygulanmaya çalışılan “Osmanlıcılık” ideolojisi çatısı altında eşit vatandaşlık 

fikri,  çeşitli  azınlık  gruplarını  kontrol  etmek  için  yasal  bir  araç  olmaktan  öteye 

gidememiştir (Karpat, 2006, 37).  

Tanzimat Dönemi’nin ikinci aşamasında da, kültürel bağlılığın kaynağı olarak 

dinin  yerine  vatan,  geleneksel  dindaşlığın  yerine  ise  vatandaşlığın  alması  hedef-

lenmişti (Gencer, 2012, 524). Bunun içindir ki, bu yapıyı değiştirmek istemeyen ve-

ya  değişmesinin  kendi  statüsü  ve  çıkarını  altüst  edeceğini  düşünenler  tarafından, 

modernleşmeye karşı muhafazakâr bir sınıf ortaya çıkmıştır. Tanzimat Fermanı’nın 

aksine Islahat Fermanı geleneksel adalet düzenini altüst eden bir belge olarak görül-

müştür (Gencer, 2012, 638).  

5.

 

Kültürel Yapının Değişimi Bağlamında Tanzimat Dönemi 

Farklı  bir  kültürün  benimsenmesin  de  Turhan’ın  (1969)  belirttiği  üzere,  şu 

unsurlar  önemlidir:  Fayda  temini,  itibar  kazanma,  yenilik  arzusu  ve  yeniliklerin 

mevcut kültür şekillerine, sistemine uyması (72).  

Tanzimat fermanı, Batı dışı bir toplumda modernleşmenin başlangıcını teşkil 

eder. Bir geri kalmama koşusudur. Tanzimat Fermanı geleneksel toplum yapısından 

sıyrılmak isteyen bir düşünce yapısının ürünüdür. Ferman, kâğıt üzerinde kalmamış, 

imparatorluk içerisindeki birçok bölgede olumlu bir şekilde karşılanmış, geleneksel 

sosyal  yapıda  derin  etkiler  bırakmıştır  (İnalcık,  2011,  172).  Tanzimat,  geleneksel 

mutlak üstünlük ve rakipsizlik zihniyetinin yerine mukayeseli üstünlük ve rekabet 

duygusunun hâkim olmaya başladığı bir sürecin ortaya çıkardığı oluşumdur (Gencer, 

2012, 58). Yeni bir sürece geçişin ifadesidir. Bu süreç her alanda değişimi öngör-

mektedir. “Tanzimat” kavramının seçilmiş olması da bundan dolayıdır. Bir veya bir-

kaç kurumun değil, devlete bütünüyle bir düzen verilmesini ifade etmektedir (Oku-

muş, 1999, 237).  

Tanzimat  Fermanı,  Osmanlı  İmparatorluğunda  teba’a  ile  devlet  ilişkilerine 

dair esasların ve amme kudretinin kullanılması tarzına ait kayıtların olduğu bir bel-

gedir.  Tanzimat  Fermanı’ndan  önce  başlayan  değişim  Tanzimat  Fermanı  ile  tam 

ifadesini bulmaya başlamıştır. Padişahlar halka karşı daha fazla ilgili olmaya baş-

lamışlardır. Tanzimat’tan önceki dönemde III. Selim’in “İlhami” adı ile yazdığı bazı 

şiirler ve bunlar arasında; “Eylemek mahz-ı safadır bana nasa hizmet” sözü ve II. 

Mahmud’un  Yeniçeri  Ocağını  kaldırdıktan  sonra  Reis  Efendi’ye;  “Bundan  böyle 

Saltanatın millet için bir dehşet değil ama bir destek olmasını isterim” demesi devlet-

toplum arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin işareti olmuştur (Birand, 1955, 16). 

Tanzimat Fermanı’nın son kısımlarında devlet görevlilerinin fermandaki hükümlere 

uymamaları halinde cezalandırılacakları ifade edilmiştir. Daha sonrasında padişah; 

“Hatt-ı Hümayunumda münderic olan kavanin-i şer’iyyenin harf beharf icrasına ve 

mevadd-ı esasiyenin füruatına dair ekseriyet-i ara ile karar verilen şeylere müsaade 

eyleyeceğime  ve  hafi  ve  celi  haricen  ve  dâhilen  taraf-ı  hümayunuma  ilka  olunan 

şeyleri kavanin-i müesseseye Tevfik ve tatbik etmedikçe kimsenin lehine ve aleyhine 

bir hüküm ve ferman etmeyeceğime ve va’z olunmuş ve olunacak kavaninin tağyirini 

tecviz buyurmayacağıma…” (Tanpınar, 2008, 127) şeklinde hükümlere uyacağına 




Yüklə 4,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   187




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə