M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
Psukhe kavram Antik Yunan’da biyolojik, hatta ksmen de dini
anlamyla Anaksimenes ve Pythagorasçlardan itibaren bilinmektedir.
2
Fakat
Sokrates ona yepyeni bir anlam yükledi; onu bilinçli kişiliğin ve ahlaki
karakterin bulunduğu yer olarak tanmlayarak, etiğin ve politikann gerçek
anlamda kurucusu oldu. Sokrates, kendisinden önce doğa filozoflarnn
canllk ilkesi olarak tanmladklar insan ruhunu, insani karakterin
bulunduğu yer, insan mutluluğunun kendisine ve durumuna bağl olduğu
özsel unsur; ksacas, bilinçli ve ahlaki kişiliğin oturduğu yer olarak tarif
eder (Cevizci, 2006: 47).
Ayrca bedenin insan varlğnn birliği, ahenkli bütünlüğü için
gerekli olmakla birlikte, özle olmadğ düşüncesine, elbette, bedenimizi
değiştirmenin bizim elimizde olmadğ, insanlarn bu bakmdan kendilerine
verilmiş olanla yetinmeleri gerektiği, oysa ruhumuzu geliştirmenin, ahlaki
karakterimizi snrszca geliştirmenin bizim elimizde olduğu düşüncesini
ekledi. Ona göre, insana düşen bedenle ruhun tek tek gerçek yerlerini
bilmek, aralarndaki ilişkiyi doğru tesis etmek ve gerçek değerin kaynağ
olarak ruha gereken özeni göstermekti (Cevizci, 2006: 47).
Sokrates insanlar ruhlarna özen göstermeleri konusunda ikna etme
çabasnda, onlara, erdemli bireysel eylemlere –adil, cesur, kibar vb.
eylemler- önem vermekle yetinmeyip, bu eylemlerin gerisinde bulunan,
adalet, cesaret ya da kibarlğn doğasn anlayabilmek ve tanmlayabilmek
için elinden gelen her şeyi yapmalar gerektiğini göstermeye çalşmştr.
Ayrca kişinin ruhuna özen göstermesinin yaşamn sorgulamasyla mümkün
olduğunu belirtmiştir. Onun bu tezleri eleştirilere sebep olmuştur.
Bu yeni görüşlere yöneltilen eleştirileri savunabilmek için Platon,
ahlak felsefesi ve metafiziğini bir araya getirerek, Sokrates’ten farkl olarak
ahlak alanndaki sorunlara olduğu kadar, gerçekliğin doğasna ilişkin
sorunlara da yoğun bir ilgi göstermiştir.
1.
Platon’un Ruh Anlayş
Platon, hocasnn söz konusu inancndan aldğ destekle, ruhun özü
itibariyle, şu gelip geçici dünyaya değil de, ebedi dünyaya bağl olduğunu
ortaya koyan Pythagorasç öğretinin etkilerini taşyan bir ruhçuluk
2
Töz olarak havay kabul eden Anaksimenes’i buna iten muhtemel neden, havayla ruh
arasnda gördüğü benzerlik olmuştur. Yunanca’da ruh anlamna gelen
psukhe kelimesi ayn
zamanda soluk, nefes, solunan hava anlamna gelmektedir. Benzeri bir durum Arapça’da
ruh anlamna gelen nefs, ile soluk anlamna gelen nefes arasnda da söz konusudur.
Pythagorasçlar ise ruhun insann gerçek özünü oluşturduğunu, bedenle ilişkiye girdiği
zaman ise bu özün bozulduğu görüşünü ortaya atarlar. Bu görüş bütün Bat ve Doğu
felsefelerinde ruh-beden ikiciliğini kabul edecek olan uzun ömürlüğü geleneğin
başlangcn oluşturmaktadr. (Arslan, 2006: 145)
M. Kaya / Platon’un Ruh Kuram
Psukhe kavram Antik Yunan’da biyolojik, hatta ksmen de dini
anlamyla Anaksimenes ve Pythagorasçlardan itibaren bilinmektedir.
2
Fakat
Sokrates ona yepyeni bir anlam yükledi; onu bilinçli kişiliğin ve ahlaki
karakterin bulunduğu yer olarak tanmlayarak, etiğin ve politikann gerçek
anlamda kurucusu oldu. Sokrates, kendisinden önce doğa filozoflarnn
canllk ilkesi olarak tanmladklar insan ruhunu, insani karakterin
bulunduğu yer, insan mutluluğunun kendisine ve durumuna bağl olduğu
özsel unsur; ksacas, bilinçli ve ahlaki kişiliğin oturduğu yer olarak tarif
eder (Cevizci, 2006: 47).
Ayrca bedenin insan varlğnn birliği, ahenkli bütünlüğü için
gerekli olmakla birlikte, özle olmadğ düşüncesine, elbette, bedenimizi
değiştirmenin bizim elimizde olmadğ, insanlarn bu bakmdan kendilerine
verilmiş olanla yetinmeleri gerektiği, oysa ruhumuzu geliştirmenin, ahlaki
karakterimizi snrszca geliştirmenin bizim elimizde olduğu düşüncesini
ekledi. Ona göre, insana düşen bedenle ruhun tek tek gerçek yerlerini
bilmek, aralarndaki ilişkiyi doğru tesis etmek ve gerçek değerin kaynağ
olarak ruha gereken özeni göstermekti (Cevizci, 2006: 47).
Sokrates insanlar ruhlarna özen göstermeleri konusunda ikna etme
çabasnda, onlara, erdemli bireysel eylemlere –adil, cesur, kibar vb.
eylemler- önem vermekle yetinmeyip, bu eylemlerin gerisinde bulunan,
adalet, cesaret ya da kibarlğn doğasn anlayabilmek ve tanmlayabilmek
için elinden gelen her şeyi yapmalar gerektiğini göstermeye çalşmştr.
Ayrca kişinin ruhuna özen göstermesinin yaşamn sorgulamasyla mümkün
olduğunu belirtmiştir. Onun bu tezleri eleştirilere sebep olmuştur.
Bu yeni görüşlere yöneltilen eleştirileri savunabilmek için Platon,
ahlak felsefesi ve metafiziğini bir araya getirerek, Sokrates’ten farkl olarak
ahlak alanndaki sorunlara olduğu kadar, gerçekliğin doğasna ilişkin
sorunlara da yoğun bir ilgi göstermiştir.
1.
Platon’un Ruh Anlayş
Platon, hocasnn söz konusu inancndan aldğ destekle, ruhun özü
itibariyle, şu gelip geçici dünyaya değil de, ebedi dünyaya bağl olduğunu
ortaya koyan Pythagorasç öğretinin etkilerini taşyan bir ruhçuluk
2
Töz olarak havay kabul eden Anaksimenes’i buna iten muhtemel neden, havayla ruh
arasnda gördüğü benzerlik olmuştur. Yunanca’da ruh anlamna gelen
psukhe kelimesi ayn
zamanda soluk, nefes, solunan hava anlamna gelmektedir. Benzeri bir durum Arapça’da
ruh anlamna gelen nefs, ile soluk anlamna gelen nefes arasnda da söz konusudur.
Pythagorasçlar ise ruhun insann gerçek özünü oluşturduğunu, bedenle ilişkiye girdiği
zaman ise bu özün bozulduğu görüşünü ortaya atarlar. Bu görüş bütün Bat ve Doğu
felsefelerinde ruh-beden ikiciliğini kabul edecek olan uzun ömürlüğü geleneğin
başlangcn oluşturmaktadr. (Arslan, 2006: 145)
Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: XV, Say 1, 2013
2
hakkndaki görüşlerine ksaca değinerek Platon’un ruh görüşüne geçmeye
çalşacağz.
Sokrates hayatnn kusursuz bir yorumu olan bir etik teori
geliştirmiştir. Onun yaşam, yöntemi ve etik anlayş birbirinden hiçbir
şekilde ayrlmaz. Yani onun etik görüşü ve yöntemi de doğrudan doğruya
yaşamndan çkar. Diğer taraftan o, Bat düşünce tarihinde ortaya konulmuş
ilk etik görüştür. Biz burada Sokrates’in etik görüşünü açklama girişimde
bulunmayacağz. Sokrates etiğinin bizi ilgilendiren taraf onun etiğinin en
temel tezi ya da önermesinin, insann en önemli faaliyetinin ruhuna özen
göstermesi olduğu ve sorgulanmamş bir hayatn yaşanmaya değer
olmayacağ tezidir.
Sokrates’in inancna göre, kişinin nasl yaşamas gerektiği sorusu
üzerinde düşünmemesi onun değersiz ve dolaysyla mutsuz bir yaşam
sürmesiyle eşanlamldr. Ve insanlar da, maalesef, bugün olduğu gibi, onun
zamannda da bu soru üzerinde pek düşünmeden yaşarlar. Başka bir ifadeyle,
“sorgulanmamş bir yaşam süren” insanlarn hayat kendi ellerinde ya da
kendi kontrollerinde değildir; onlarn denetimi dşardan gelmektedir. Bu ise,
kişiyi mutsuzluğa götüreceği için bir felaketten başka hiçbir şey olamaz.
Öyleyse insann mutluluğunun kaynağ, değerlerin yeri insandr, insan olmak
bakmndan insandr, insann yapsdr, insan doğasdr, özel olarak da
“ruhsal olarak insan doğas”dr. Böylece Sokrates’in “Kendini Bil”
önermesine verdiği büyük önem ortaya çkar. Kendimize yani ruhumuza
dönüp onu tanmaya, içindekileri anlamaya çalştğmzda söz konusu ahlaki
gerçeklerin, ahlaki doğrularn orada olduğu görülecektir. Eğer onlar
potansiyel olarak, üstü örtük bir şekilde oradaysalar onlarn oradaki varlğn
görmek için insanlarn sadece kendilerine dönmeleri, kendilerini bilmeleri,
kendilerini tanmalar yeterli olacaktr. Tabii onlar oradaysa, Sokrates’in
insanlarla konuşmas onlar ruhlarnda gizil olarak bulunan o ahlaki
doğrular ortaya çkartmas mümkün olacaktr (Arslan, 2006: 122).
Sokrates hepimizin başka insanlarn da bulunduğu ve toplum
değerlerinin hakim olduğu bir dünyaya dahil olduğumuzu söyler. İçine
doğduğumuz ve içinde yaşadğmz sosyal hayat neyin doğru neyin yanlş,
neyin iyi neyin kötü olduğuyla, yani ahlakllkla ilgili birtakm fikirleri
insanlara aktarr. Ksacas, üyesi olduğumuz topluma ve bağl
bulunduğumuz kültüre göre yaşarz. İşte böyle bir yaşam, Sokrates’in
“sorgulanmamş” dediği hayattr (Cevizci, 2001: 111).
Sokrates, insann bir ruh ve bedenden meydana gelen bileşik bir
varlk olduğunu, bunlardan gerçekten var olann ruh olduğunu, bedeninse
ancak ruhun hizmetinde olup, tinsel değerlerin hayata geçirilmesinde bir araç
olma görevi gördüğü sürece bir değere sahip bulunduğunu öne sürmekteydi.
Bu açdan bakldğnda onun ruhu (psukhe) Yunan dünyasnda keşfeden
filozof olduğu söylenebilir (Conford, 1965: 4).
173