54
belgesel görüntülerdir. Bunların içinde, Meksika devrimi sırasında çekilen haber
görüntüleri önemli bir yer tutmaktadır (Elena, Lopes, 2003: 2).
Sessiz dönemden başlayarak Brezilya, Meksika ve Arjantin gibi Latin
Amerika ülkelerinde Hollywood benzeri stüdyo sistemleri kurulmuştur. Stüdyo
sistemi sayesinde Latin Amerika sineması Hollywood sinemasına direnebilirken,
sessiz dönemde bölgede 2000’den fazla film çekildiği varsayılmaktadır (Armes,
1987). Birinci Dünya Savaşı öncesi dönemde Latin Amerika sineması, Kuzey
Amerika başta olmak üzere yabancıların egemenliğindeyken, Brezilya’da 1908–1911
yılları arası yaşanan “altın çağ” gibi dönemler de olmuştur. (Armes, 1987: 57). Bu
dönemin yerel suçlar ve politikayla ilgili filmleri teknik olarak ithal filmlerden daha
kötü olmalarına rağmen gişede daha başarılıdır (Armes, 1987: 57). Birinci Dünya
Savaşı sonrası ise bu ilk dönem filmleri tamamen unutularak pazar ithal ürünlere
bırakılmış ve pazara Hollywood egemen olmuştur (Elena, Lopes, 2003: 2).
Bütün Üçüncü Dünya ülkeleri için sinema ithal edilmiş bir iletişim biçimidir
(Armes, 1987: 35) ve yabancı filmlerin varlığının yanı sıra, batı kaynaklı teknoloji
kullanma zorunluluğu sinema sektörünü yurtdışına bağımlı kılmaktadır (Armes,
1987: 53). Latin Amerika, 1900’lerin başından itibaren Hollywood’un en önemli
pazarlarından biri haline gelmiştir. Zaman zaman azalmalar olsa da, Latin Amerika
pazarında, günümüze kadar Hollywood’un payı her zaman en az %90 civarında
olmuştur (Armes, 1987: 47). Bu pay, 1970’lere kadar kıtanın genelinde süren serbest
pazar uygulamasıyla azalmamıştır. Günümüzde ise küreselleşmenin de etkisiyle
artmaktadır.
55
Sinemanın Latin Amerika’ya gelmesiyle beraber Arjantin, Brezilya ve
Meksika bölgenin önemli sinema merkezleri olmuştur. Bu ülkelerin yanı sıra
Bolivya, Şili, Uruguay, Küba, Peru, Guatemala ve Kolombiya’da da sessiz dönemde
film üretimi vardır (Armes, 1987: 59). Arjantin ve Meksika, Brezilya dışındaki diğer
Latin Amerika ülkeleri ile dil ortaklığından dolayı bölgeye ihraçta bulunmaktadır. Bu
ülkelerin durumu, sömürgelerin sömürge yaratmak istemeleri olarak açıklanabilir.
Birinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle ve ABD sinemasının gerilemesiyle yerli
sinema endüstrileri kurulabilmiş ve bu dönemde üretim artmıştır. Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra, ABD’nin kendini toparlamasıyla Hollywood’un egemenliği
yeniden başlar. Sessiz dönemin sonuna kadar, bir yandan Hollywood yapımları, diğer
yandan da Hollywood stüdyo sistemine benzer biçimde şekillenmiş Arjantin,
Brezilya ve Meksika sinemalarının ürünleri önemlerini korumuştur. lk dönemlerde
sinemada, bir yandan seçkinlere lüks salonlarda iyi filmler oynatılırken, diğer yandan
halka sıradan mekanlarda B filmleri gösterilme geleneği yerleşir (Armes, 1987: 44).
Bu uygulamanın ardında sınıfsal bir ayrım söz konusudur, ama daha önemlisi her
sınıftan para kazanmak isteğidir ve bu uygulamanın sonucu olarak sinema Latin
Amerika toplumunda bütün sınıfların paylaştığı bir eğlence biçimi olmuştur.
Sessiz dönemde Meksika’da devrimi anlatan belgeseller ve melodramlar
çoğunluktadır. Sinema endüstrisini oluşturamamış Şili’de bile sessiz dönemde 54
film çekilmiştir (Armes, 1987: 166). Brezilya’da ise 1898–1930 arasında 1685 film
yapılmış (Armes, 1987: 167) ve bu ülke sineması dünyada en fazla üretim yapan
56
sinemalardan birisi konumuna gelmiştir. Brezilya aynı zamanda sessiz dönemde
avant-garde
sinemasını oluşturan tek Üçüncü Dünya ülkesidir (Armes, 1987: 167).
Arjantin’in ilk önemli yönetmenlerden olan Jose Agustin Ferreyra ve Brezilya’dan
Humberto Mauro sessiz dönemin önemli sinemacılarıdır (Elena, Lopes, 2003: 2).
Sinemaya sesin gelmesi ile birlikte Latin Amerika sinemaları gerilemeye
başlar. Özellikle küçük ülkelerde film üretimi durur. Sessiz dönemde film yapabilen,
bölgenin daha az gelişmiş ülkeleri film üretemez hale gelirler (Armes, 1987: 62).
Yeni teknolojinin pahalı olması ve yapım şirketlerinin bu ücretleri karşılayamaması
sonucu stüdyo sistemi çökmeye ve şirketler kapanmaya başlar. Sesli sinemaya
geçişle birlikte Latin Amerika sinema pazarının büyük çoğunluğu Hollywood’un
eline geçer. Hollywood ise, bu dönemde altyazı, dublaj ve ngilizce filmlerin
spanyolca konuşulan versiyonlarının yeniden çekilmesi gibi çeşitli teknikler ile halkı
sinemaya çekmeye çalışmıştır. Az eğitimli izleyiciler spanyolca diyaloglu filmlere
altyazılı filmlerden daha fazla ilgi göstermişler (O'Neil, 1998: 81) ve bunun
sonucunda altyazı fazla etkili olamazken spanyolca versiyonlar ile dublaj uzun süre
devam etmiştir. spanyolca filmlerin çekilmesi Amerikan yıldızlarına olan ilgiyi
azaltırken, Hollywood, kendi Latin Amerikalı yıldızlarını yaratmak zorunda
kalmıştır. Arjantinli Carlos Gardel spanyolca çekilen Hollywood filmlerinde
yıldızlaşan oyuncuların en önemlisidir (O'Neil, 1998: 86). Dublajın yerleşmesi
sayesinde Amerikan yıldızları perdede gözükebilir olmuşlar ve Latin Amerikalı
yıldızlara gerek kalmamıştır.
57
1930’larda sesin gelmesiyle birlikte stüdyolar Hollywood benzeri çekim,
laboratuar, dublaj ve montajı içerecek şekilde biçimlenir, ama malzemenin
çoğunluğunun ithal edilmesi sebebiyle masraflar artar ve ortaya ticari bir sinema
çıkar (Armes, 1987: 38). 1930’larda Meksika ve Brezilya güçlü üretim endüstrileri
kurarken, bunlar genellikle devletin vergi kolaylığı, kota uygulamaları gibi
politikalarına bağımlıdır (Armes, 1987: 63), ama politikalar değişken olduğundan
sistem de değişkendir. 1930’larda Meksika tür filmleriyle pazara egemen olmaya
başlar (Buscombe, 2003: 470), ama yerel izleyiciler ithal ürünlerle şekillenmiştir, üç
nesil boyunca Brezilya sineması Brezilyalı olmaktan çok Kuzey Amerikalıdır
(Armes, 1987: 40). Bu durum diğer Latin Amerika ülkeleri için de geçerlidir. Bir
yandan ithal ürünler çoğunluktayken, diğer yandan yerel ürünler de ithal filmlere
benzemektedir.
1930’ların Latin Amerika sineması üretimi azalmış olmasına rağmen yeni bir
doğuş yaşamaktadır. Klasik Latin Amerika sineması diyebileceğimiz biçimin
ş
ekillendiği bu dönemde popüler alana yönelinir. Latin Amerika sinemasında yıldız
sistemi yerleşirken, klasik türler de ortaya çıkmaya başlar. Meksika başta olmak
üzere, bütün Latin Amerika sinemasında yıldız sistemi egemendir. lk dönemin
yıldızları arasında Pedro Infante, Dolores Del Rio gibi isimler sayılabilir (Armes,
1987: 171). Meksika’dan esinlenerek Arjantin ve Brezilya da kendi yıldız
sistemlerini kurmaya çalışmıştır.
Latin Amerika sinemasının klasik türleri 1930’larda oluşmaya başlar. Bu
türler arasında Brezilya’da chanchada, Meksika’da melodramlar ve Arjantin’de
Dostları ilə paylaş: |