Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   60

 
 
47 
kayırma  gibi  ilişkiler  yönetici  sınıflar  tarafından  kaynaklanmakta  ve  halkı 
yoksullaştırmaktadır. 
 
Toplum içindeki eşitsizlik halkın çoğunluğunun yoksulluk içinde yaşamasına 
sebep  olmaktadır.  Latin  Amerika’nın  geleneksel  sınıfsal  yapısı,  gelir  dağılımındaki 
eşitsizliğin  temellerini  oluşturur.  Latin  Amerika’da  halkın  çoğunluğu  devletlerin 
durumlarına  ters  orantılı  bir  şekilde  yoksulluk  çekmektedir.  Bu  yoksulluk  son 
yıllarda  hızla artmaktadır.  1990’ların  ortasında gerçekleşen  kriz dalgası  ve 2001’de 
Arjantin’de  yaşanan  ekonomik  kriz  sonrası  orta  sınıflar  hızla  yoksullaşmaktadır.  ş 
sahibi insanların bile geçinmesi enflasyonist ekonomilerde çok zor olurken, orta sınıf 
hızla  iş  kaybetmektedir.  1970’lerden  beri  Latin  Amerika’da  işsiz  ya  da  eksik 
istihdam altında çalışan işçilerin oranı %40’dan %80’e çıkmıştır (Petras, 2005: 134). 
Latin  Amerika’daki  yoksullaşma  üzerine,  Brezilya’da  ‘Topraksızlar  Hareketi’ 
(MST), Arjantin’de ‘ şsiz  şçiler Hareketi’ gibi toplumsal hareketler ortaya çıkmıştır. 
Bu hareketler ve benzerleri, 2000’li yıllarda Latin Amerika toplumunun karakterinin 
bir  parçası  haline  gelmiştir.  Günümüzde  yoksulluğun,  topraksızlığın  ve  işsizliğin 
sonucunda,  yoksul  sınıflar  bir  yandan  şiddet  eylemlerine  dönüp,  şiddet  günlük 
hayatın bir parçası haline gelirken bir yandan da, alternatifler üretmeye çalışan yeni 
toplumsal  hareketler  belirmektedir.  Günümüzde,  Latin  Amerika’nın  en  büyük 
sorunları  arasında  orta  sınıfların  yoksullaşması  gelmektedir.  Geleneksel  orta  sınıflı 
yapının  yerine,  aşırı  zenginleşmiş  azınlık  ve  aşırı  yoksullaşmış  çoğunluğun 
oluşturduğu bir toplumsal yapı Latin Amerika’da gelişmektedir 
 
 


 
 
48 
1.3.4-)  
 
KENTLEŞME VE GECEKONDULAŞMA 
 
Latin  Amerika’da  kentleşme  yoksullukla  karşılıklı  bir  ilişki  içerisindedir. 
Yoksulluk  çarpık  kentleşmeyi  artırmış,  çarpık  kentleşme  de  yoksulluğu  artırmıştır. 
Latin  Amerika’nın  bütün  ülkelerinde  kentsel  nüfus  kırsal  nüfustan  fazla  duruma 
gelmiştir.  Bu  veri,  temel  üretimi  tarımsal  ürünler  olan  ülkeler  için  de  geçerlidir. 
Arjantin,  Şili,  Uruguay  gibi  ülkelerde  Avrupa’daki  oranlara  yakın  olarak  nüfusun 
%90’ını  kentlerde  yaşamaktadır.  Kırsal  nüfusun  çok  olduğu,  bölgenin  büyük 
devletlerinden  Meksika  ve  Brezilya  gibi  ülkelerde  bile  nüfusun  %60’ından  fazlası 
kentlerde yaşamaya başlamıştır. Bu oran 20 yıl öncesine kadar tam tersi seviyedeydi. 
1950’lerden itibaren tarımın gerilemesi göçü getirmiştir (Galeano, 1983: 244). 1960–
1980  arasında  kırsal  nüfus  yarı  yarıya  azalırken  (Hobsbawm,  1996:  338),  kent 
nüfusunun artması, nüfusun artmasıyla ve göçlerle bağlantılıdır.  
 
Kentsel nüfus her ülkede belli başlı bir ya da iki büyük kentte toplanmakta ve 
endüstri  tesisleri  belirli bölgelerde  yoğunlaşmaktadır. Nüfus  yoğunluğu  Brezilya’da 
Rio  de  Jeneiro,  Sao  Paolo,  Belo  Horizante  üçgeninde,  Arjantin’de  Buenos  Aires, 
Uruguay’da  Montevideo,  Şili’de  Santiago,  Peru’da  Lima  gibi  merkezlerde 
toplanmaktadır  (Galeano,  1983:  244).  Bunun  sonucunda  her  ülkede  neredeyse 
nüfusun  yarısını  oluşturan  çok  büyük  kentler  meydana  gelmiştir.  “Tek  büyük  kent 
kuramı” bölgenin tamamına yakınında etkilidir. “Tek büyük kent kuramı”, bir ülkede 
nüfusun  bir  ya  da  iki  birimde  toplanması,  ülkenin  kaynaklarının  bu  birimlerce 
emilmekte  olması  gözlemine  dayanır  (Keleş,  2004:  129).  Bu  durumda  ekonomik 
tesisler tek bir bölgede yoğunlaşırken, bu da doğal olarak nüfus yoğunlaşmasını ve 


 
 
49 
gecekondulaşmayı  artırmaktadır.  Nüfusun  aşırı  yoğunlaşması  karşısında  ise  bu 
bölgelerdeki ekonomi ve sanayi tesisleri istihdamı karşılayamamaktadır. 
 
Arjantin’in  36  milyon  nüfusunun  yarısı  Buenos  Aires’te  yaşamaktadır. 
Uruguay  nüfusunun  yarısından fazlası  Montevideo’da  yaşamaktadır.  Peru’da  Lima, 
Ş
ili’de  Santiago  yine  toplam  nüfusun  yarısına  yakınını  taşımaktadır.  Meksika’da 
Meksiko City’nin nüfusu 20 milyonu geçmiş ve dünyanın en kalabalık kentlerinden 
birisi  olmuştur.  Küba’da  Havana,  Venezüella’da  Caracas  ülkelerine  göre  aşırı 
büyümüş  kentlerdir.  Bunun  yanı  sıra  Brezilya’da  Rio  de  Janerio  ve  Sao  Paulo, 
Ekvator’da  Quito  ve  Guayaqil  ve  Kolombiya’da  Medellin  ve  Bogota  gibi  aşırı 
büyümüş ikişer kent bulunmaktadır. 
 
Kentlerin  aşırı  büyümesi,  işsizlik,  yoksulluk  ve  gecekondulaşmayı 
artırmaktadır (Keleş, 2004). Tarihsel olarak Latin Amerika’da bazı bölgelerde nüfus 
yoğunlaşması,  ekonomik  sebeplerden  dolayı  artmaktadır.  lk  dönemlerde  maden 
ş
ehirleri  ve  liman  kentlerinde  nüfus  yoğunlaşması  görülmüştür.  Daha  sonra,  bu 
yoğunlaşma ekonomi ve sanayi merkezlerine kaymıştır. 
 
Aşırı  kentleşmenin  en  önemli  sonucu  bu  şehirlerin  etrafında  oluşan 
gecekondu  bölgeleridir.  Brezilya’da  favela,  Arjantin’de  villas  miseria,  Peru’da 
barriadas
,  Kolombiya’da  ciudades  asilas,  Meksika’da  colonias  proletarias,  Şili’de 
poblaciones  callampas
,  Uruguay’da  cantegriles,  Venezüella’da  rancheros  gibi 
isimleri  alan  bu  bölgeler  (Karpat,  2003:  35)  kimi  zaman  şiddet,  uyuşturucu  gibi 
toplumsal  sorunların  merkezi  konumunda  olurken  toplumsal  hareketliliklerin, 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə