Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   60

 
 
67 
1935’te  başlayan,  devletin  sinema  sektörüne  desteği  1980’lere  kadar  devam  eder. 
Aynı  tarihlerde  kota  uygulaması  da  başlatılmıştır.  Bunun  sonucunda  her  sinemada 
yılda en az bir Meksika filmi gösterilmek zorundadır (Armes, 1987: 171). Sinemayı 
koruyucu  bu  yasalar  film  üretimindeki  artışın  en  önemli  sebepleri  arasındadır. 
1930’ların  ithal  ikameci  yönetimleri  bir  yandan  yasal  kolaylıklarla  sinemaya 
yardımda bulunurken, diğer yandan ithal filmlerin gösterimi sınırlanmaya çalışılmış, 
ama ithal film materyallerine ulaşılması da güçleşmiş ve film üretimi zorlaşmıştır.  
 
Latin  Amerika  sinemasının  devlete  bağımlı  olmasının  temelleri  bu  dönemde 
yatmaktadır.  Sinema,  Latin  Amerika’da,  sinema  kanunları  etrafında  şekillenmek 
zorunda kalmış, sinema ürünleri, çeşitli iktidarlar döneminde ve yasal düzenlemeler 
çerçevesinde  nicelik  ve  içerik  bakımından  farklılıklar  göstermiştir.  Devlet  aynı 
zamanda  sinema  yapım  işine  de  doğrudan  katılmıştır.  Arjantin,  Brezilya  ve 
Meksika’nın  bölge sinemasında egemen  olmaları  devlet  desteği  sayesinde  mümkün 
olurken,  Peru’da  film  üretiminin  fazla  olduğu  dönemler  ve  Şili  ile  Uruguay’da 
üretimin olmadığı dönemler devlet politikasının sonuçlarıdır. 
 
Latin  Amerika’da  bazı  popülist  iktidarlar  ulusal  bir  kültür  oluşturma  amacı  ile 
sinemaya yönelmiştir. Popülist ve ulusal kimlik oluşturma amacındaki diktatörlükler, 
kültür  ürünlerine  ve  yerli  sinemaya  destek  vermiştir.  Bu  yönetimlere  göre  ulusal 
sinema ulusal kültürün bir parçasıdır ve ulusal kültürü anlatan, oluşturmaya çalışan 
filmlere  destek  verilmelidir.  Sinema  ulusal  bir  kültür  ve  kimlik  oluşturmanın  aracı 
olarak görülmüştür. Bunun yanı sıra, uluslararası ilişkilere önem veren, ABD destekli 


 
 
68 
diktatörlükler döneminde ulusal sinema düşüncesinden geri adım atılmış, Hollywood 
sinemasının önünü açacak uygulamalarda bulunulmuştur. 
 
Latin  Amerika’da  devlet  sinema  ilişkisi  sadece  olumsuz  bir  görünüme  sahip 
değildir. Küba, Nikaragua ve Peru gibi ülkelerde sinema sektörleri devletin doğrudan 
katkısıyla oluşmuştur. 1970 ve 80’lerde ise birçok ülkede devletin sinema kurumları, 
sinema  üretiminin  temelini  oluşturmuştur.  Küba  devriminden  kısa  bir  süre  sonra 
Küba  Sinema  Enstitüsü  (ICAIC)  kurulmuştur.  Bu  kurum  bir  yandan  filmler 
üretirken,  diğer  Latin  Amerika  ülkeleri  ile  sinematik  ilişkileri  de  geliştirmeye 
çalışmıştır. ICAIC, devlete bağlı bir kurum olarak, devlet politikasına paralel filmler 
yapmış  olsa  da,  diğer  ülkelerin  aksine  sanatsal  kaygıları  da  göz  önünde 
bulundurmuştur. Daha sonra yaşanan Sandinista devrimi gibi hareketler de sinemaya 
önem vermişler ve bir gerilla sineması oluşmasını sağlamışlardır.  
 
Devletin  sinemaya  desteğinin  ve  korumacı  yasaların  en  güzel  örneklerinden 
birisi  Peru’da  yaşanmıştır.  1970’lere  kadar  Peru’da  sinema  ABD,  Meksika  ve 
Avrupa’nın  elindeydi.  Bu  tarihten  önce  yapılan  az  sayıda  filmde  yerliler  hiç 
görünmüyordu (Barrow, 2005: 42). Peru’da 1970’lerin başında General Velesko’nun 
popülist  askeri  rejimi,  modernleşmenin  ve  ulus  yaratmanın  aracı  olarak  gördüğü 
sinemaya destek vermiş ve 1972’de korumacı sinema yasaları çıkarılmıştır (Barrow, 
2005:  42).  General  Velesko’nun  ideolojik  ağırlıklı  ve  ulusal  sinema  yaratma 
amacındaki sinema yasaları, yasal olarak 1992’e kadar, fiili olarak 1980’lerin sonuna 
kadar yürürlükte kalmıştır (Barrow, 2005: 42).  
 
 


 
 
69 
1972 kanunu temel olarak beş maddeden oluşuyordu:  
1) Her filmden önce kısa film gösterilecek; 
2) Her sene en az beş film seçilerek Lima’nın sinemalarında gösterilecek; 
3)  Bu  filmlerin  izleyici  sayısı  belirli  bir  seviyenin  altına  düşünceye  kadar 
vizyonda kalacak; 
4) Vergi kolaylıkları sağlanacak; 
5) Sinema biletleri, ekmek ve şekerle orantılı olarak düşük seviyede tutulacak 
(Barrow, 2005: 44). 
 
Bu  kanunun  sonucunda,  20  yıllık  dönemde  1200  kısa  ve  yüzlerce  uzun 
metrajlı  film  üretilmiştir  ve  Peru’da  bir  sinema  sektörünün  oluşması  sağlanmıştır, 
ama bir yandan da filmler devlet politikasına yaklaşmaya ve özellikle kısa filmlerin 
kalitesi azalmaya başlamıştır (Barrow, 2005: 53).  
 
1990’ların  başındaki  ekonomik  kriz  ve  hiper  enflasyon  dolayısıyla  bu 
kanunlar  uygulanamaz  hale  gelir  ve  1992’de  yürürlükten  kaldırılır  (Barrow,  2005: 
46).  1994’te  Fujimori  iktidarı  sırasında,  pazara  dönük  yeni  bir  sinema  kanunu 
çıkarılır.  Yeni  kanunla,  uluslararası  çok  salonlu  sinemaların  açılması  ve  ABD 
filmlerinin  egemenliğini  artırması  sağlanır.  1994  kanunuyla  korumacı  yasalar  ve 
vergi kolaylığı kaldırılırken, Peru’da sinema üretimi durur. 1994–1997 arasında film 
üretilmezken sonraki 5 yılda sadece 10 film çekilir (Barrow, 2005: 43). Bu filmlerin 
çoğunu,  uluslararası  ortak  yapımcılar  bulabilen,  Peru’nun  en  önemli  yönetmeni 
Francisco J. Lombardi çekmiştir. Lombardi 1990’larda 6 film çeker (Barrow, 2005: 
53).  1980’lerin  sonunda  sistemin  çökmesiyle  ortak  yapımlarla  ayakta  kalmaya 


 
 
70 
çalışan  Peru  sinemasında  1990’larda  Francisco  Lombardi  filmleri  dışında  yapım 
nerdeyse durmuştur. Sinema üretiminden çekilen Peru devleti ise 1994’de Conacine 
adında, devlet adına sinemaya ödül vermek için bir kurum kurar, ama bu kurum da 
2000’li yıllara kadar vaat ettiği ödüllerin çok azını verir ya da hiç vermez. 
 
Uruguay  ise,  devletin  sinemaya  desteğinin  ya  da  etkisinin  olmadığı  ender 
Latin Amerika ülkelerden birisidir. Kişi başına düşen sinema bileti sayısı açısından 
Latin  Amerika’nın  en  önde  gelen  ülkesidir,  ama  1979’a  kadar  sadece  20  film 
üretilmiştir  (Richards,  2005:  139)  Uruguay’da  eğitim  ve  kültür  seviyesi  yüksektir 
ama  ulusal  sinema  yoktur  (Richards,  2005:  140).  Uruguay’da  sinema,  büyük 
komşuları,  Brezilya  ve  özellikle  Arjantin’in  egemenliğindedir.  Ulusal  sinemanın 
olmaması  seyirci  sayısını  etkilemektedir.  1950’de  23  milyon  olan  toplam  seyirci 
sayısı  1997’de  700  bine  düşmüştür  (Richards,  2005:  140)  ve  bu  düşüş  2000’li 
yıllarda ulusal sinema üretiminin başlamasına kadar devam edecektir. 
 
Sinema ve devlet ilişkisi, Latin Amerika’da her zaman önemli olmuştur, ama 
1970 sonrası dönemde hayati önemdedir. Bu durumun ilk sebebi sansür yasalarıdır. 
Sansür  yasaları,  sinemacıların  önündeki  en  büyük  engeldir  ve  bu  yasaların  varlığı 
yurtiçinde  ve  sürgünde  yapılan  filmlerin  farklılıkları  arasında  görülebilmektedir. 
Diğer  yandan,  Latin  Amerika’da  bütün  devletler,  sinemayı  desteklemek  için 
kurumlar  kurmuşlardır.  Bu  kurumlar  çoğu  zaman  o  ülkedeki  sinema  üretimine 
egemen  ve  belirleyici  konumda  olmuşlar  ve  tek  sinema  yapımcısı  konumuna 
gelmiştir.  
 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə