165
ulaşılması için şiddet eylemlerine başvurulur. Gecekonduların düzeltilebileceğine ya
da oradan normal bir şekilde uzaklaşılabileceğine dair bir yargı bulunmamaktadır.
Gecekonduların düzeltilebilmesi, daha yaşanılabilir yerler olabilmesi ise
Machuca
’daki gibi gecekonduların yıkılması ile olabilmektedir.
1960 filmlerinde gecekondular asi ve çaresiz karakterlerin yaşadığı yerlerdir
ve devrimin işaretleri ya da başarısız bir modernizmin temsilcisi olarak
sunulmaktadır (Bentes, 2003b: 122). 1960’larda favelalar ütopik, idealist hayaller
içinde gösterilmekteyken, (Bentes, 2003b: 129) 2000’lerde şehir sadece özel suç
ilişkileri ile değil, tamamen şiddetin kontrolünde olarak ele alınmaya başlandı
(Braga, 2001: 166). Brezilya’da şehir hayatını anlatan filmler 1980’lerin sonundan
itibaren genellikle Rio ve Sao Paolo’nun kenar mahallelerinde geçmektedir. Bu
ş
ehirler Brezilya’nın yaşadığı sorunların örneği gibi verilmektedir (Braga, 2001:
165). Rio’nun uzun bir şiddet geçmişi vardır, cinayetler, uyuşturucu trafiği, polis
rüşveti, askeri şiddet Rio kültürünün bir parçası olmuştur (Braga, 2001: 171). Yeni
sinemacılar bu suç ve şiddet dünyasını klip estetiği ile anlatmaya başladılar.
Tanrıkent
ve Carandiru’da şiddetin grafik temsili daha sonra çekilecek filmlere
örnek oluşturmuştur (Johnson, 2005: 12). Marjinal Sinema’dan beri Amerikan kara
filmleri temel referans olmaktadır (Xavier, 1997a: 263). 1980’lerde Amerikan kara-
filmlerinden yola çıkan ve suç öyküleri anlatan filmler yapılmaya başlanmıştır
(Braga, 2001: 166). Şehirdeki şiddet ve marjinal kahramanlar 1990’larda artmıştır.
Takip, dedektif filmleri, büyük şehirlerdeki gece hayatını gösteren filmler yapılmaya
başlanmıştır (Xavier,1997a: 263). Glauber Rocha’nın romantik eşkıyalarının yerini,
ş
ehirde yaşayan amaçsız eşkıyalar almıştır (Xavier, 2003: 49). Yeni sinemada şiddet
166
adalet arama sonucunda gelmez, artık profesyonel bir iş olmuştur (Xavier, 2003: 49).
Gecekondu filmleri 1960’lardan politik perspektif eksikliği ve estetik farklılıkları ile
ayrılmaktadır (Bentes, 2003b: 122).
Gecekondu sorunuyla küçük çocukların yaşantısı açısından ilgilenen Pixote:
En Zayıfların Kurtuluşu
daha eski tarihli bir filmdir. Filmin açılış sekansında,
Babenco, gecekondular ve orada yaşayan çocuklar üzerine istatistiki bilgiler verir.
Filmin devamında, çocuklar suçlu olup olmadıklarına bakılmadan toplanarak
ıslahevine gönderilir. Islahevinden kaçıp suç dünyasına giren çocuklar teker teker
ölürler. Gecekonduda yaşayan çocuklar için fazla bir seçenek yoktur. Ya
hapishanede ya da dışarıda öldürüleceklerdir. Filmin kahramanının çekimlerden
birkaç yıl sonra öldürülmüş olması (Shaw, 2003: 148), gerçekle sinema arasındaki
ilişki açısından ilginçtir. Pixote’dan 20 yıl sonra yapılan filmlerin yine benzer
hikâyeler anlatması Brezilya gerçeğinin fazla değişmediğini göstermektedir. Yeni
sinemanın şiddet ve gecekondu filmlerine en fazla etkiyi Pixote yapmıştır. 2000’li
yılların filmleri Pixote’daki olay örgüsünün benzerlerini perdeye getirmektedir.
Brezilya’da, şiddet filmlerinin ulusal sinema olarak gösterilmesine karşı
eleştiriler yapılmaktadır. Glauber Rocha’nın ‘şiddetin estetiği”ni Tanrıkent’in
“şiddetin kozmetiği”ne dönüştürdüğü iddia edilmektedir (Johnson, 2005: 13).
Rocha’da belirli bir amaç için olan ve belli bir estetikle verilen şiddet, Tanrıkent’de
amaçsız ve aşırılılaşmış olarak sunulmaktadır. Tanrıkent’de gecekondu ve şiddet
ilişkisi 30 yıllık bir dönemde anlatır, bu 30 yıl içinde gecekonduların yapısı değişmez
ama sayıları artarken şiddete karışanların yaşı küçülmektedir. Tanrıkent Brezilya’nın
167
kenar mahallelerinde yaşayan, beyazlar, siyahlar, yerliler, mulattolar ve mestizoların
hepsi vardır ve bu insanlar ırksal ve etnik ayrımlara bakılmaksızın ortak bir toplumun
ve kültürün parçası olarak aynı gerçeklikleri yaşamaktadır. Tanrıkent Brezilya
sineması için bir dönüm noktası olmuş ve ondan sonra aynı konuya odaklanan
filmlerin sayısı artmıştır.
Tanrıkent
’in açtığı bu yoldan birçok film gelmektedir. Yılın Adamı (O
Homem do Ano
, Jose Henrique Fonseca, Brezilya, 2003), stilacı (O Invasor, Beto
Brant, Brezilya, 2002) , Alt Kent (O Cidade Baixa, Sergio Machado, Brezilya, 2005)
bu filmlere örnektir. Bu filmlerin hepsinde kenar mahallelerde başlayıp, bütün şehre
yayılan bir şiddet söz konusudur.
Paramparça Aşklar Köpekler
, Meksika’daki şiddeti ve maço kültürünü
anlatırken (Higginbotham, 2005: 275) uluslararası alanda başarılı olmuştur.
Paramparça Aşklar Köpekler,
bir trafik kazasıyla birleşen üç ayrı hikayede Meksiko
City’nin hayatından kesitler vermektedir. Bir yandan zengin gösteri dünyası varken
diğer yandan gecekondularda köpek dövüşleriyle sembolize edilen bir şiddet kültürü
yaşanmaktadır.
Paramparça Aşklar Köpekler
’e ve Tanrıkent’e benzeyen filmler kıtanın diğer
ülkelerinde de görülebilmektedir. Şili yapımı Kötü Kan (Mala Leche, Leon Errazuriz,
2004), Kolombiya yapımı Suikastların Bakiresi (La Virgen de los Sicarios, Barbet
Schroeder, 2000), Ekvator yapımı Fareler, Sıçanlar, Kemirgenler (Ratas, Ratones,
Rateros
, Sebastian Cordero, 1999), Venezüella yapımı Secuestro Express (Jonathan
Dostları ilə paylaş: |