Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   60

 
 
16 
Yerlilerin  mülkiyet  alışkınlıkları  gelişmediğinden  dolayı,  altın  ve  gümüşlerini 
Avrupalılara  vermekte  zorluk  çıkarmasalar  da  (Ferro,  2002:  65),  Avrupalılar, 
zamanla yerlilerin içyapı ve örgütlenişlerini ve yaşam alanlarını değiştirip (Özbudun, 
2003: 38) eski toplulukların yok olmasını sağladılar. 
 
Amerika  kıtasının  zengin  madenlerinin  Avrupa’da  duyulmasının  ardından 
Avrupa’dan yeni kıtaya gidenlerin sayısı artmış ve çoğrafi keşiflerin ilk döneminde 
keşfetmek  için  gelen  kâşiflerinin  yerini  zenginlik  peşinde  olan  maceraperestler 
almaya  başlamıştır.  Amerika  kısa  bir  zaman  içinde  hazine  avcılarının, 
maceraperestlerin merkezi haline gelmiş ve yeni dünyanın hazinelerine ulaşmak için 
her  türlü  zorbalığı  yapabilen  bu  yeni  kişiler  sömürgecilik  tarihini  şekillendiren  en 
önemli karakterlerin arasında yer almıştır.  
 
16. ve 18. yüzyıl arası süren sömürgecilik tarihi, genel hatları ile birbirleriyle 
iç  içe  geçmiş  kısmen  art  arta  gelen,  kısmen  beraber  giden  üç  bölüm  altında 
incelenebilir.  Sömürgeciliğin  ilk  evresinde  Amerika  idari  olarak  ele  geçirilirken, 
Amerika’da yer alan uygarlıklar yıkılır.  lk dönemle benzer tarihlerde başlayıp daha 
uzun  süren  ikinci  dönemde,  madenlere  yönelik  bir  sömürgecilik  varken,  üçüncü 
dönemde, madenlerin azalmasıyla birlikte tarıma dayalı sömürgecilik başlamıştır. 
  
Kıtanın  ele  geçirilmesine  yönelik  olan  ilk  sömürgecilik  evresinde,  öncelikle 
Amerika’da bulunan uygarlıklar yıkılır.  lk dönem sömürgecilikte, ticaret, topraktan 
önemli  (Ferro,  2002:  65)  olmasına  rağmen,  belirli  bir  otoritenin  ticarete  engel 
olabileceği  kaygısıyla  bölgedeki  uygarlıklar  ortadan  kaldırılır.  spanya  ve 


 
 
17 
Portekiz’den  gelen  Avrupalıların,  Aztekler  ve  Mayalar  gibi  barışçı  uygarlıkları 
yenmesi  için  çok  küçük askeri  birlikler  yeterli  olurken,  daha savaşçı  olan  nkaların 
yıkılması  daha  uzun  zaman  almış  ve  gerçekleşmesi  için  siyasi  oyunlara  gerek 
duyulmuştur  (Ferro,  2002:  72).  Mayaları  ele  geçiren  Marquez,  nkaları  ele  geçiren 
Pizarro  ve  Aztekleri  ele  geçiren  Cortez,  spanyol  asıllıydılar  ve  yenilen  devletler 
savaştan çekinmiş olsalar bile çok fazla insanı öldürmüşlerdir (Ferro, 2002: 67-74). 
Yıkılan  eski  uygarlıkların  ve  ele  geçirilen  toprakların  üzerinde  Avrupa’daki 
anavatanlara bağlı valilikler kurulmuş ve fatihler buraların  spanyol kralı tarafından 
atanmış  valileri  olmuştur.  Brezilya’da  kurulan  devlet  ise  Portekiz’e  bağlıydı. 
Sömürgeciliğin  ilk  evresinden  itibaren  Latin  Amerika  spanya  ve  Portekiz  arasında 
bölünmüş  durumdaydı.  spanyol  Amerikası  birden  fazla  yönetim  biriminden 
oluşuyordu ve Kuzey Amerika’dakinin aksine, bağımsızlıktan sonra bile bu yönetim 
birimleri arasında bir birleşme olmadı.  
 
Latin  Amerika’nın  iki  önemli  özelliği  olan,  temelde  spanyolca  ve 
Portekizcenin olduğu dil birliği ve temelde Katolik Hıristiyanlığın olduğu din birliği, 
Avrupalıların  kıtayı  keşfinden  kısa  bir  süre  sonra  sağlanmıştır.  spanyolca  ve 
Portekizce  etrafında  toplanan  dil  bütünlüğü,  bölgenin  tamamında  egemendir. 
Quechua
  ve  Aymara  gibi  bazı  yerel  diller  konuşulmaya  devam  ediliyor  olsa  bile 
(Kapiszewski,  2002:  4-320),  Latin  Amerika’da  yaşayan insanların  tamamına  yakını 
bu iki dilden birisini konuşabilmektedir. Bir diğer özellik olan din bütünlüğü de yine 
sömürgeciliğin  ilk  döneminde  oluşmuştur.  lk  sömürgecilerin  yeni  kıtaya 
gitmelerinin görünen sebepleri arasında Hıristiyanlığı yaymak amacı da vardı (Ferro, 
2002: 76). Bu amaç etrafında Papalığın desteği sağlanıyordu ve her grubun yanında 


 
 
18 
mutlaka  din  görevlileri  de  yer  alıyordu.  Din  görevlileri  kâfir  olarak  gördükleri 
yerlileri  Hıristiyanlığa  geçirmek  için  propaganda  yapıyorlardı.  Din  görevlilerinin 
kaşiflerin  yanında  yer  alması,  yerlilere  uygulanan  baskının  azalmasında  fazla  etkin 
olmuş  olarak  gözükmese  de,  Latin  Amerika  yerlilerinin  Katolik  Hıristiyanlığı 
benimsemelerini sağlamıştır. Daha sonra gelen Afrikalı kölelerin dinlerinin ve yerli 
dinlerinin  etkileri  Hıristiyanlığın  içinde  gözüküyor  olsa  da  günümüzde  Latin 
Amerika  nüfusunun  %99’u  Katolik  Hıristiyandır  (Kapiszewski,  2002:  4-320). 
Yerliler,  sömürgecilik  döneminde,  topraklarını  kaybederken  karşılığında  dinleri 
olmuştur.  
 
Sömürgeciliğin  ilk  döneminin  bir  diğer  özelliği  ise  Avrupa  ile  bağlantıyı 
sağlamak  için  liman  şehirlerinin  kurulmasıdır.  Buenos  Aires,  Rio  de  Janeiro,  Lima 
gibi  liman  şehirleri  bu  dönemde  kurulmuştur.  Liman  şehirlerinin  kurulması, 
Avrupa’ya  gönderilen  mallar  için  düzeni  ve  güvenliği  sağlarken,  Avrupa’dan  gelen 
yeni  insanların  ilk  barınakları  da  bu  şehirler  olmuştur.  1600  yılına  gelindiğinde, 
kıtanın keşfedilmesinden yüz yıl sonra, Latin Amerika’da 500.000 Avrupalı olduğu 
varsayılmaktadır (Ferro, 2002: 183). 
 
Sömürgeciliğin  ikinci  evresi  diyebileceğimiz  dönemde  altın  ve  gümüş 
madenlerinin  Avrupa’ya  aktarımı  yapılmıştır.  Bu  dönemde  bulunan  madenler 
bitinceye  kadar  yağmalanarak  Avrupa’ya  aktarılmıştır.  200  yıllık  bir  dönem  içinde 
Avrupa’nın altın ve gümüş ihtiyacının çoğunluğu Latin Amerika’dan gönderilmiştir 
(Galeano, 1983: 35). Madenlerde çalışmak üzere yerliler kullanılmıştır. Ama yerliler, 
ağır  çalışma  koşullarına  uymakta  bilerek  ya  da  bilmeyerek  zorluk  çekmekte  ve 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə