125
b a l k a n l a r ’ d a s i y a s i k r i z
geçmişin hayaletlerini mağlup etmenin anah-
tarı olacak.” Ancak Batı Balkan ülkelerini birer
Avrupa ülkesine dönüştürecek bu yol, uzun ve
meşakkatli bir süreci de işaret ediyor.
Yedi farklı ülke, yedi ayrı süreç
2012’de AB’ye üye olması beklenen Hırvatis-
tan dışında kalan diğer altı Batı Balkan ülke-
sinin 2020’den önce üyeliğe hazır olamayacağı
öngörülmekte. Birliğe adaylık statüsü kabul
edilen Makedonya ve Karadağ ile bu statüyü
bekleyen Sırbistan, Bosna-Hersek, Kosova ve
Arnavutluk’un durumları, gerçekleştirecekleri
reformlara ve AB standartlarına yaklaşmaları-
na bağlı olarak gelişecek. AB’ye üyelik hususun-
da her biri farklı aşamada olan Batı Balkan ül-
kelerinden Bosna-Hersek ve Sırbistan, 2008’de
AB’nin İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları’nı im-
zalamış durumda. Anlaşmaların AB’ye üye ül-
kelerce onaylanmasını bekleyen bu iki ülke şu
an üçüncü aşamada bulunuyor. İstikrar ve Or-
taklık Anlaşmaları birlik tarafından onaylanan
Arnavutluk ve Karadağ dördüncü, Makedonya
beşinci, Hırvatistan ise altıncı aşamada ilerli-
yor. Kosova ise henüz daha birinci aşamanın
içinde bulunuyor.
GSYIH
(Milyon USD)
Nüfus (Bin
Kişi, 2010
Tahmini)
Kişi Başı Milli
Gelir (Satın
Alma Gücü
Paritesine
Göre)
AB 27 üye
(Toplam)
16.106.896
501.000
32.149
Toplam Batı
Balkanlar
145.810
25.807
-
Hırvatistan
59.917
4.551
17.608
Sırbistan
38.921
9.465
10.808
Karadağ
3.884
620
10.432
Makedonya
9.580
2.034
9.350
Bosna-Hersek 16.202
3.907
7.751
Arnavutluk
11.578
3.130
7.381
Kosova
5.728
2.100
2.500
Birliğe en yakın ülke Hırvatistan
Hırvatistan’ın AB yolunu, aralarındaki sınır
anlaşmazlığının çözümünü uluslararası hake-
me bırakmayı öngören anlaşmayı geçtiğimiz
Haziran ayında referanduma götüren Sloven-
ya açtı. 2004’ten beri AB üyesi olan Slovenya,
2008 yılı sonunda Hırvatistan’ın birliğe katılı-
mını engellemek için veto hakkını kullanmış-
tı. Kuzey Adriyatik’teki Piran Körfezi nede-
niyle Yugoslavya’nın dağılmasının ardından,
1991’den beri iki ülke sorun yaşamaya başladı.
Slovenya’nın sahil şeridi Piran Körfezi boyunca
uzanıyor; ancak körfezin kuzey girişi İtalya’da,
güneyi ise Hırvatistan’da bulunuyor. Sloven
gemilerin kendi karasularından kontrolsüz ge-
çişine izin vermeyen Hırvatistan’ın bu tutumu
Slovenya’yı oldukça bezdirmişti. Bu sorunun
uluslararası hakemlikle çözülmesini kabul eden
anlaşmayı her iki ülke parlamentosu onayla-
mış; ancak Slovenya muhalefeti anlaşmayı hal-
koyuna götürmeyi istemişti. 6 Haziran 2010’da
gerçekleşen referandumda Slovenler kıl payı
ile iktidarın bu önerisini kabul etti. Referan-
dumdan çıkan evet kararı hem AB’ye hem de
Hırvatistan’a rahat bir nefes aldırdı.
Etnik ve siyasi gerilimler sarkacında
Makedonya
AB’ye adaylık statüsünü 2005 Aralık’ında elde
eden Makedonya’nın, etnik gerilimler ve Ma-
kedon ve Arnavutlar arasında yaşanan siyasi
mücadeleler kadar ülkenin ismi konusunda
Yunanistan’la yaşadığı çekişmeler de önünü
kesmekte. Makedonya’da hukuk sisteminin de-
mokratik bir işleyişe sahip olması, seçimlerin
sağlıklı yapılır hale gelmesi ve polis teşkilatının
Arnavut kökenli olanlara da açık olacak şekil-
de yeniden yapılandırılıp sınır güvenliği için
yeni önlemler alınması, AB’nin bu ülkeden en
önemli beklentileri. Ancak son günlerde mu-
halefetin meclisi terk etmesiyle başlayan siyasi
kriz, AB diplomatlarının Makedonya’nın AB’ye
giriş hususunda isteksiz olduğu yorumlarına
sebep olmakta.
Karadağ adaylık statüsü kazandı
17 Aralık’ta Avrupa Birliği’ne adaylık statü-
sü kabul edilen Karadağ bu sayede, üyeliğe en
yakın aday ülke Hırvatistan ve Yunanistan’la
yaşadığı isim anlaşmazlığı nedeniyle görüşme-
leri engellenen Makedonya ile aynı safta yerini
aldı. Bir yıl önce de Sırbistan, Karadağ ve Ma-
kedonya, Avrupa Birliği’nin Schengen kapsa-
126
ş u b a t 1 1
mındaki 25 ülkesine vizesiz giriş çıkış hakkı
kazanmıştı. Geçtiğimiz Aralık’ta bu gruba Bos-
na Hersek ve Arnavutluk’un da katılmasıyla,
Batı Balkanlar’dan Avrupa Birliği ülkelerinin
vize istediği Kosovalılar dışında kimse kalma-
dı. Ancak AB Komisyonu’na göre Karadağ’ın
daha yapacak çok işi var. Gerekli kanunların
çıkarılması işi düzgün bir şekilde ilerliyor; an-
cak uygulamada neler olacağı çok daha önemli.
Karadağ’ı 2006’da bağımsızlığa taşıyan Başba-
kan Milo Djukanovic ülkesi AB’ye aday ülke
statüsünü kazandıktan kısa bir süre sonra istifa
etti. Yirmi yıldır iktidarda olan Djukanovic, ül-
kesini AB ve NATO’ya yakınlaştırma işini ta-
mamladığı için istifa ettiğini açıkladı ve yerine
Maliye Bakanı Igor Lukşiç başbakanlığa geçti.
Sırbistan henüz adaylık statüsü alabilmiş
değil
2009 Aralık’ında AB üyeliğine resmi başvu-
rusunu gerçekleştiren Sırbistan henüz aday-
lık statüsü alabilmiş değil. Sürecin hızlan-
ması, AB Komisyonu’nun 2011 Ekim’inde
Sırbistan hakkında yayımlaması beklenen
görüşüne bağlı. Sırp yetkililer önümüzdeki
Ekim’de AB Komisyonu’ndan olumlu bir cevap
alarak AB’ye aday ülke statüsü kazanmayı ama
daha önemlisi, üyelik öncesi müzakerelere 2012
baharında başlamayı umuyorlar. Ancak bu sü-
reç çok da kolay gerçekleşmeyecek. Adaylık sta-
tüsünü alabilmek için Belgrad’ın komşularıyla
sorunlarını çözme yoluna gitmesi ve bölgesel
işbirliğini pekiştirmesi bekleniyor. Özelikle Ko-
sova ile olan sorunlarda aşama kaydedilmesi,
Kosova’daki Sırp paralel yapılarının dağıtılması
ve 1992-1995 Bosna-Hersek Savaşı’nda soykı-
rım yapmaktan aranan Bosnalı Sırp Lider Rat-
ko Mladiç ve Hırvat Sırp Lider Goran Haciç’in
yakalanıp Lahey’de, Eski Yugoslavya’da işlenen
savaş suçları için kurulan BM Uluslararası Sa-
vaş Suçları Mahkemesi’ne teslim edilmeleri ge-
rekiyor.
Bosna-Hersek’te seçim açmazı
Avrupa Parlamentosu Başkanı Van Rompuy
geçtiğimiz Ekim ayında Batı Balkanlar’a ger-
çekleştirdiği gezi sırasında Bosna-Hersek ile
ilgili şöyle bir açıklamada bulundu: “Avrupa’nın
Batı Balkanlar vizyonu, Bosna-Hersek’siz ba-
şarılı olamaz. Bu sebeple AB, tek bir ülke ola-
rak, tek sesle konuşmayı başarıncaya kadar
Bosna-Hersek’i desteklemeye devam edecektir.”
Rompuy’un tek ses vurgusunun en önemli se-
bebi, Dayton Barış Antlaşması’yla oluşturulan
“Bosna-Hersek Federasyonu” ve “Sırp Cumhu-
riyeti” isimli iki entiteli bu ülkede, entiteler ara-
sında yaşanan sorunlar. AB, Bosna-Hersek’teki
iki başlılığı ortadan kaldırmak için yasamanın
entitede değil, devlette gerçekleşeceği ve po-
lis teşkilatının her bir entitenin değil devletin
kontrolünde olacağı güçlü bir merkezi hükü-
meti şart görüyor.
Van Rompuy, 3 Ekim’de gerçekleşen genel se-
çimlerden sonra Bosna-Hersek’in gerekli re-
formlara hız vermek ve AB ajandasına daha
gayretle sarılmak için eline önemli bir imkan
geçtiğini söylemişti. Ancak seçimlerin üzerin-
den uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ
hükümetin kurulamaması, uluslararası aktör-
leri harekete geçirdi. Geçtiğimiz Ocak ayında
Bosnalı liderler önce Almanya’da Merkel’le bir
görüşmede bulundu. Ardından Ocak sonu hem
Dışişleri Bakanı sıfatıyla hem de Avrupa Kon-
seyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanı olarak
Bosna-Hersek’i ziyaret eden Ahmet Davutoğlu,
liderlerle hükümet kurma çalışmaları ve anaya-
sa değişiklikleri hakkında birebir görüşmelerde
bulundu. Avrupa Parlamentosu Bosna-Hersek
Raportörü Doris Pack de yeni hükümet olu-
şumunun bloke edilmesini Bosna-Hersek için
kabul edilemez gördüklerini; zira ülkenin idari
kurumlara acil ihtiyacı olduğunu belirtti.
AB’nin İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları’nı
2008’de imzalamasına rağmen Bosna-Hersek’in
önünde yerine getirmesi beklenen, anayasa de-
ğişikliği de dahil olmak üzere oldukça kabarık
bir reformlar listesi mevcut. Ülke topraklarının
yüzde 49’unu elinde bulunduran Sırp Cumhu-
“
Birliğe adaylık statüsü kabul
edilen Makedonya ve Karadağ ile
bu statüyü bekleyen Sırbistan, Bos-
na-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’un
durumları, gerçekleştirecekleri re-
formlara ve AB standartlarına yaklaş-
malarına bağlı olarak gelişecek.