S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   256

115

y ü k s e k ö ğ r e t i m d e   b ü y ü m e   s o r u n u   v e   n i t e l i k   t a r t ı ş m a l a r ı

yirleri içinde ele alınmalıdır. Yirminci yüzyılın 

büyük çoğunluğunda gelişmiş ülkelerde yük-

seköğretim bir “büyüme endüstrisi” olmuştur. 

Gelen hükümetler, yükseköğretime destekleri 

artırmayı bir norm olarak kabul etmişlerdir. 

Bu dönemde, yükseköğretim sistemleri devlet 

destekleriyle büyütülmüş ve “olgun” endüstri 

olmuşlardır. Kalite güvencesi konusundaki yeni 

çabalar, işte bu “olgun” yükseköğretim endüst-

rilerinde söz konusu olmuştur. Oysa Türkiye 

gibi yükseköğretimi hâlâ “büyüme endüstrisi” 

olan ülkelerde, yükseköğretim kurumlarını “ol-

gun” endüstrilerdeki gibi fazladan denetleme 

ve düzenlemeye tabi tutmak, bu kurumlar için 

ekstra bir bürokratik külfet olma riski taşımak-

tadır. Kaldı ki, kalitenin kültürel bir pratiğe dö-

nüşmediği ortamlarda, dışarıdan zorlamalarla 

kalitenin sağlanması mümkün değildir. 



Yükseköğretimde büyüme sürdürülmelidir 

Yükseköğretimde okullaşma oranları hâlâ, yüz-

de 27 civarında olup OECD ülkelerinin en alt

sırasında yer almaktadır. Dahası, planlama uz-

manı Duygu Tanrıkulu tarafından hazırlanan 

yine SETA tarafından bu ay (Şubat 2011) yayın-

lanan “Türkiye’de Yükseköğretime Erişim: 2025 

Yılında Yükseköğretim Talebi Karşılanabilecek 

Mi?” başlıklı analizde, Türkiye’deki mevcut eği-

yükseköğretimde büyüme sorunu ve nitelik tartışmaları



ŞUBAT 2011 - 

Yükseköğretimde, özellikle son on yılda, dikkat çekici bir yol kat edildi. Geç-

tiğimiz on yılda açılan seksenin üzerinde üniversite ile ülkemizde toplam üniversite sayısı yüz 

altmış beşe ulaştı. Üniversite sayısında yaşanan artış ve YÖK’ün üniversite kontenjanlarını ar-

tırması yükseköğretime erişimde talebin de artmasına neden oldu. Talebin bu denli çok olması 

ve üniversite öğrenci sayısının artması ile birlikte arzda yaşanan sorunlar, daha sık gündeme 

gelmeye başladı. Türkiye’de yükseköğretimdeki bu büyüme sürdürülmeli midir? Bu büyümenin 

yerine kaliteyi artırıcı bazı adımlar atılmalı mıdır?




116

ş u b a t   1 1

limlerin süreceği varsayımıyla yapılan projeksi-

yon çalışması sonuçlarına göre, Türkiye, yükse-

köğretimde okullaşma oranlarını ancak 2023’te 

yüzde ellinin üzerine çıkarabilecektir. Ki bu 

oranın,  o  dönemki  OECD  ortalamasının  al-

tında kalması kuvvetle muhtemeldir. Dünyada 

yükseköğretimde kalitenin tesisi, temelde özerk 

kabul edilen üniversitelerin sorumluluğunda 

kabul  edilmektedir.  Üniversitelerde  kalitenin

tesis edilmesi, üniversite dışında YÖK veya 

kalite güvencesinden sorumlu başka bazı bü-

rokratik yapıların varlığıyla değil, üniversitenin 

yeterli kaynağının olması ve kendi kendini dü-

zenlemenin varlığına bağlıdır. Buna ek olarak, 

yükseköğretimde büyüme, hükümetin finans-

man ve personel desteğini artırmasıyla ve yük-

seköğretim kurumlarının kapasiteleri verimli 

bir şekilde kullanmalarıyla gerçekleştirilebilir. 

Kalite bir süreç konusudur ve bundan dolayı bu 

konuda kısa yol arayışına girilmemelidir. Kalite 

konusunda, akademik yöneticilere ve bütün öğ-

retim üyelerine önemli sorumluluklar düşmek-

tedir. Her yönüyle dünyaya açılan, ekonomisi 

ve demokrasisi gelişen Türkiye’nin yükseköğre-

tim endüstrisi de büyümelidir. Bu büyümenin 

kalite adına yavaşlatılması yerine, bu büyüme

kalite açısından da desteklenmelidir zira yük-

seköğretim arzı hâlâ toplumsal talebe cevap ve-

rememektedir.

Sabah, 26 Şubat 2011



117

y ü k s e k ö ğ r e t i m d e   b ü y ü m e   s o r u n u   v e   n i t e l i k   t a r t ı ş m a l a r ı

ÖZET

 Çağ nüfusundaki artışa paralel olarak artan yükseköğre-



tim talebinin karşılanmasını, diğer bir deyişle, yükseköğretimin 

geniş kitlelere ulaştırılmasını ifade eden kitlesel yükseköğretim, 

dünyada başlıca eğilimler arasında yerini almıştır. Nüfus artışı-

nın hızlı olduğu gelişmekte olan ülkeler çoğunlukla bu eğilim-

lerin gerisinde kalmıştır. Ancak, yükseköğretimin gelişmiş ülke 

konumuna geçişteki rolünün farkına varan bu ülkeler de son dö-

nemde kitlesel yükseköğretim sistemlerine ulaşma çabası içinde-

dir. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan ülkemizde de son 

dönemlerde bu doğrultuda gelişmeler yaşanmaktadır. Geçtiği-

miz on yıllık süreçte yeni kurulan üniversitelerle birlikte üniver-

site sayısı yaklaşık üçe katlanmıştır. Bu artışa bağlı olarak örgün 

yükseköğretim okullaşma oranı %35,6’lara yükselmiş ve yükse-

köğretim sistemimiz kitlesel yükseköğretime geçiş süreci içine 

girmiştir. Bu geçiş sürecinde, demografik yapının sunduğu fırsat 

penceresinin nasıl değerlendirileceği ve kitlesel yükseköğretim 

talebinin hangi araçlarla karşılanacağı, Türkiye’nin orta vadede gelişmesini ve kalkınma düzeyini 

belirleyen önemli faktörlerden biri olacaktır.

Bu analiz, yükseköğretimde finansman, öğrenci ve öğretim elemanı sayısına ilişkin tarihsel ola-

rak süregelen eğilimlerin devam etmesi ve herhangi bir politika müdahalesinde bulunulmaması 

SETA ANALİZ

Türkiye’de Yükseköğretime 

Erişim: 2025 Yılında 

Yükseköğretim Talebi 

Karşılanabilecek mi?

Geçtiğimiz  on  yıllık  süreçte  yeni  kurulan  üniversitelerle  birlikte  üniversite  sayısı 

yaklaşık üçe katlandı. Bu artışa bağlı olarak örgün yükseköğretim okullaşma oranı 

yüzde 35,6’lara yükseldi ve yükseköğretim sistemimiz kitlesel yükseköğretime geçiş 

süreci içine girdi.

DUYGU TANRIKULU



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə