Saçmalıklar Çağı



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/91
tarix15.03.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#31994
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   91

Ama  genelde  rasyonel  beyin  duygusal  beyinden  daha

bilgece kararlar alır. 19 yaşındaki, gayet kararlı, tıp okumayı,

erkek  arkadaşıyla  evlenmeyi  ve  kendi  yoksul  semtinde  bir

pediatri kliniği açmayı planlayan Mary Jackson vakasına bir

bakalım.

[43]


  Jackson  birdenbire  derslerini  bırakmış,  içmeye,

kokain kullanmaya, önüne gelenle yatmaya ve eleştirildiğinde

şiddet  yüklü  öfke  patlamaları  sergilemeye  başlamıştı.

Sonunda  nörolog  Kenneth  Heilman'a  yollandı  ve  doktor

yaptığı  beyin  taramalarından  birinde  prefrontal  kortekse

büyük hasar vererek korteksin dürtülere karşı koymasını ve

uzun  vadeli  hedefleri  korumasını  engelleyen  kocaman  bir

tümör  keşfetti.  20.  yüzyılın  ortalarında  birçok  cerrah,

epilepsiden  şizofreniye  birçok  bozukluğu  tedavi  ettiği

düşünülen  frontal  lobotomi  uygulayarak  aynı  etkilere yol

açmıştır. Binlerce hapishane ve akıl hastanesinde kullanılmış

bu  gaddar  teknik,  prefrontal  korteksle  beynin  bağlantılarını

koparmak  üzere  gözkapağı  altından  sokulan  bir  neşterin

kemiklere  çekiçlenmesini  içerir.  Nobel  Ödülü  fikrinden

büyülenen  herkesin  bu  ödülün  1949'da  lobotomi  işleminin

öncülüğünü  yapan  iki  cerraha  verildiğini  aklında  tutması

gereklidir.

Sinirbilimci  Jonathan  Cohen  duygusal  ve  rasyonel  beyin

arasındaki çatışmayı, denekleri bir tarayıcıya sokup önlerine



derhal bir hediye çeki kazanma veya birkaç hafta sonra daha

büyük  miktarda  bir  çek  kazanma  seçeneklerini  sürmek

suretiyle  gözlemlemiştir.

[44]


  Derhal  hediye  çeki  alma  vaadi

duygusal  beyni  harekete  geçirirken,  daha  yüklü  bir  çeki

birkaç hafta sonra almak fikri rasyonel beyni, yani prefrontal

korteksi  hareketlendirmiştir  ve  seçimleri  en  güçlü  hareketin

yaşandığı bölge belirlemiştir. Cohen insanlık tarihinin en eski

mücadelesine,  egoyla  idin  bilek  güreşine  tanıklık  eden  belki

de ilk kişidir. Çoğunlukla idin kazandığını burada açıklamak,

prefrontal korteksimi üzüyor doğrusu.




3


Kendinde Hak Görme Haklılığı ve

Potansiyelin Cazibesi

Benlik  üzerine  fazla  düşünmenin  sınırlılığı,  benliği  yalıtılmış

ve sabit, kişisel tarihten ve toplumsal şartlardan bağımsız bir

varlık  olarak  görmekte  yatar. Ama  böyle  bir  benlik  elbette

mevcut  değildir.  Kültürel  şartlandırmanın  önemini  ilk  tanıyan

Marx'tı:  "İnsanların  toplumsal  varlıklarını  belirleyen  bilinçleri

değildir.  Tam  tersine,  bilinçlerini  belirleyen,  toplumsal

varlıklarıdır."

[45]


 Freud, İd ve Ego'ya, İd gibi bilincin altında

iş  gören  Süperego'yu  (üst  benlik),  toplumun  içselleştirilmiş

ahlaki  ilkeleri  deposunu  ekledi.  Ama  bu  iki  model  de

fazlasıyla  basitti.  Şartlandırma  basit  bir  tek  yönlü  aktarım

değil,  sürekli  geri-bildirim  döngüleriyle  beslenen  karmaşık

yapılı,  dairesel  bir  süreçtir.  Sıklıkla  gerçekleşen,  değişen

toplumsal  davranışların  bir  avuç  insanın  yeni  veya  eski  bir

gereksinimin  daha  ısrarlı  yeni  bir  şeklini  geliştirmesine  yol

açması  ve  açıkgöz  bir  girişimcinin  bu  gelişmeleri  fark  edip

uygun  ürün  veya  hizmeti  sağlamasıdır.  Bu  durum  yeni  tavır

veya  davranışı  meşrulaştırır,  güçlendirir  ve  yayar.  Böylece

daha fazla insan, ihtiyacı daha açık ifade eder ve bu ihtiyaca

daha fazla girişimci hizmet sağlar. Haliyle olgu, yeni bir ölçüte



dönüşür.  Herkes  onu  yapmaktadır  artık.  Sonunda  doğa

yasası  haline  gelir  ve  kendisine  ihtiyaç  duymayanlarla  hiç

istemeyenleri dahi etkiler.

Marx, şartlandırmanın daima sağdan geldiğini varsayarken

de fazla basitçi davranmıştı. Şartlandırma yakın geçmişte aynı

sıklıkla soldan da gelmiştir. 1970'ler özgürleşme, adaletsizliğe

öfke,  tanınma  ve  hak  talepleri  yıllarıydı. Ama  zaman  içinde

belli haklara yönelik talepler genelleştirilmiş bir kendinde hak

görme 

algısına, 



belli 

konularda 

tanınma 

talepleri

genelleştirilmiş  dikkat  taleplerine  ve  belli  adaletsizliklere

duyulan öfke, genelleştirilmiş yakınma ve hüsran duygularına

indirgendi.  Sonuçta  ortaya  bir  kendinde  hak  görme,  dikkat

arama ve yakınma kültürü çıktı.

Dikkat edilme talebi gittikçe güçlenip çeşitlenmektedir; bu

da  kimliğin  dışarıdan  görülmesini  gerektiren  içteki  boşluğun

bir sonucudur: "Görülüyorum, öyleyse varım." Bu talep en alt

seviyede ifadesini bedensel anlamda görülmekte bulmaktadır.

Bu  durumun  tipik  örneği,  toplumsal  alanların  gittikçe  daha

fazla  görünürlük  sağlayacak  şekilde  düzenlenmesidir.  Artık

açık-planlı  tasarımlar  evlerin,  işyerlerinin,  lokantaların  ve

barların  ölçütü  haline  gelmiştir.  Açıkta  yemek-içmek  artık

yılın  her  dönemine  yayılmakta,  gittikçe  daha  fazla  kamusal

alan 


"insanların 

bakmasını" 

sağlayacak 

şekilde



tasarlanmaktadır.  Ayrılma  kaçınılmazsa  duvarlar,  müdürün

ofisi veya asansörlerdeki gibi şeffaflaşmaktadır. Şeffaf yapılar

kaçınılmaz  bir  gelişmedir  ve  bugün  cam  duvarlar

Manhattan'da,  1920'lerdeki  kırmızı  tuğla  ve  kumtaşı  kadar

mimarinin  karakteristik  özelliği  halini  almıştır.  Tüm  bu

şeffaflığın  dikkat  çekmeye  yetmediği  kimseler  içinse,  tabii

gelirleri uygunsa, gözlem veya takip altına alınma seçenekleri

de  mevcuttur.  Böylesi  para  harcanacak  bir  şey  gibi

görünmüyor  ama  anlaşıldığı  kadarıyla  bu  tip  hizmetler,

müşterilere eşsiz bir önem hissi sunduklarından, gittikçe daha

fazla tutuluyor. Bu tür hizmetlerden birinin kurucusunun dediği

gibi: "Sadece gözlendiklerini bildikleri için kendilerine daha iyi

bakmaya  başladıklarını  veya  daha  hoş  iç  çamaşırları

giydiklerini  söyleyen  müşterilerimiz  var.  Sadece  kendilerine

dikkat edildiğini bilmeyi yeterli buluyorlar."

[46]


Dikkat çekme arayışının bir sonraki basamağındaysa birey

olarak  tanınma  gereksinimi  var.  Bu  halin  geri  bildirimiyse

herkese,  değerli-değersiz  her  türlü  faaliyet  ve  düşüncesini

yayma  fırsatı  tanıyan  internet  teknolojisidir.  Bu  tür  web

sitelerinin en yenilerinden biri, adında bir DJ'in canlılığıyla bir

Disney  oyuncağının  antromorfik  şirinliğini  birleştiren

Twitter'dır.  Verilen  mesaj,  biteviye,  kendiyle  ilgili  ve  banal

dırıltının bir kuşun cıvıltısı kadar sevilesi ve harika olduğudur.




Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə