Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/110
tarix15.10.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#74210
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   110

“Gölgesizler” Filmi ve Edebiyat Sinema İlişkisi Üzerine (76-84)
81
bazı kolaylıklar da sağladığı söylenebilir. Ro-
manda otuz-kırk sayfa olarak yer alan bir bütün
sinemada 2–3 çekimle verilebilir. Bazen bir-iki
sayfalık bir bölüm, senaryo yazarına birçok
malzeme verebilir. Bu malzemeler ve süre
açısından sağladığı kolaylık sinema gibi zaman
zaman baş döndürecek yükseklikte sermaye
yatırımı gerektiren bir sanat için önemli görül-
mektedir (Avcı 1985: 9).
Yeşilçam, sinema filmleri üretirken, Türk ro-
mancısından sonuna kadar yararlanmıştır. Ede-
biyatımızın önemli yıldızlarından Atilla İlhan,
Yeşilçam’a Ali Kaptanoğlu adıyla hizmet et-
miştir. Halide edip Adıvar’ın ünlü romanı ‘Si-
nekli Bakkal’, Muazzez Tahsin Berkant’ın
romanları sinemaya uyarlanan önemli başyapıt-
lar olarak sivrilmiştir. Kavuşamayan âşıkların
ünlü romancısı Kerime Nadir Azrak sayıları
kırka yaklaşan roman yazmıştır. Bu romanların
bir kısmı da film senaryosu haline getirilmiş ve
sinemaya uyarlanmıştır. Yakup Kadri Karaos-
manoğlu’nun
‘Yaban’ romanı, Recaizade
Mahmut Ekrem’in ‘Araba Sevdası’ Osman
Şahin’in ‘Kibar Feyzo’ ile ‘Züğürt Ağa’ isimli
eserleri beyazperdeye yansıdı. Aziz Nesin’in
‘Zübük’, Rıfat Ilgaz’ın unutulmaz eseri
‘Hababam Sınıfı’ ile ‘Hababam Taburu’ Türk
sinemasının unutulmaz yapımları arasında yer
alır. Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ romanı,
Yeşilçam’a onur kazandıran filmler arasında
çok önemli bir yere sahiptir (Oğuztan 2006:
16-17).
Edebiyatımızın bir başka ağır topu, mütareke
yıllarının Malta sürgünü Aka Gündüz’ün ‘Üvey
Ana’ romanı Yeşilçam tarafından senaryolaştı-
rılırken, ‘kuşa’ çevrilmiş, değerli edebiyat eseri
adeta katledilmiştir.  Bu açıdan bakıldığında
sinema filmleri, romanlar ile beyaz perdeye
akseden görüntüler arasında derin uçurumlar
olduğunu sergileyen önemli belgesellerdir.
Kapital gücü zayıf, teknik olanaklardan bütü-
nüyle yoksun, sinema bilgisi cılız, meslek olu-
şumunu henüz tamamlayamamış Yeşilçam;
genç alfabesiyle güçlü eserler vermeye çırpınan
Türk romanını, beyaz perdeye taşıyıp kitlere
yansıtırken, yabancı romanlar karşısında, oldu-
ğundan çok daha güçsüz algılanmasına yol
açmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hiçbir
eserinin sinemaya uyarlanmamış olması yazar
açısından şans, sinema açısından büyük bir
talihsizliktir. Edebiyatımızın en önemli imzala-
rı arasında yer alan Kemal Tahir’in ‘Yorgun
Savaşçı’sını Halit Refiğ sinemaya uyarlamaya
kalkışınca başına gelmeyen kalmamış olmasıy-
la dikkat çekici bir girişimdir. Benzer sorunlar
Nahid Sırrı Özik’in ‘Sultan Abdülhamit Düşer-
ken’ adlı eserinin sinemaya uyarlanmasında da
yaşanmıştır.  Bu  gerçek  sinemaya  kan  ve  can
veren edebiyatımız açısından büyük bir talih-
sizliktir (Oğuztan 2006: 16–17).
2.1.3. Sinemanın ‘okuyucu’ Potansiyelini
Değerlendirmesi
Edebi eserlerin okuru, ‘okuyucu’nun bazı özel-
likleri ile sinema filmlerinin seyircileri aynı
toplumun üyeleri oldukları için ortak bazı özel-
likler göstermektedir. Uyarlamaların yapılma-
sında bu özellilerin etkileri de vardır. Bu ortak
özellikleri edebi okur ve sinema seyircisini ayrı
ayrı değerlendirerek yapmak mümkündür.
Tural’a göre edebi nüfus okuma, yazma bilme,
yaş durumu ve yerleşim merkezlerine göre
farklılık göstermektedir. Bu gruplar, köy ve
kasabalarda oturup okuma, yazma bilmeyenler
ile köy ilkokulundan mezun yaşlılar, kasaba ilk
ve ortaokullarını bitirmiş, 22–25 yaşlarında
olan okuyucular ve aynı okulları bitiren 25–40
yaşları arasında okuyucular, en az lise mezunu
ve sosyal bilimlerle ilgili sahalarda çalışan
okuyucular, tüketici durumundaki kitap alıcı
tipi okuyucular ve edebiyatı iş olarak yapan
okuyuculardan oluşmaktadır. Bu grupların
okuduğu edebi eserler tür ve kalite olarak fark-
lılıklar gösterir. Birinci gruba giren okuyucu
nesir-nazım karışık, aşk ve kahramanlık konu-
larını ele alan halk hikâyelerini, din uluları
çerçevesinde gelişen kitapları, ahlaki, felsefi,
entrikanın hâkim olduğu eserleri okutup dinle-
mektedirler (Tural 1982: 20).
İkinci gruptaki okuyucular hayal unsuru hâkim
olan aşk ve macera romanlarını; üçüncü tipteki
okuyucular aşk ve polisiye romanlarını, tarihi
romanları okuyan okuyuculardır. Dördüncü
tipte olanlar edebi hayatta önde gelen bir iki
ismi ve eserlere verilen ödüllerin etkisiyle yerli
ve çeviri eserleri okumaktadırlar. Son grup ise
edebi değeri yüksek olan eserleri ve bunların
yazarlarını okumaktadırlar (Tural 1982: 22).
Sinemanın yaşaması, gelişmesi için gerekli
ortamı yaratmada edebiyatın büyük önemi


Selçuk İletişim, 6, 3, 2010
82
vardır. Bir ülkenin çeşitli sanat kollarındaki
başarısı ne kadar büyük, geleneği ne kadar
zengin olursa sinemasının bundan doğrudan
doğruya yararlanması kadar tutunması, destek-
lenmesi için gerekli ortam da o kadar kolaylık-
la sağlanmış olur. Çünkü ortada sanat zevki
gelişmiş bir seyirci kitlesi bulunur. Bu hem
üretimin artmasını hem de sinemanın endüstri-
sinin gelişmesini sağlar.
3.“GÖLGESİZLER” FİLMİ İNCELEMESİ
Yönetmen Ümit Ünal, 9 Eylül Üniversitesi,
Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV bölümünü
1985 yılında bitirdi. Okul sırasında yaptığı kısa
filmler çeşitli ödüller aldı. İlk senaryosu
Teyzem, 1986 Milliyet Gazetesi Senaryo Ya-
rışması'nda Birincilik Ödülü aldı ve Halit Refiğ
tarafından filme çekildi. 1986–93 yılları ara-
sında sekiz senaryosu filme çekildi.
İlk filmi 9'u 2001 yılında yazdı ve yönetti. 9,
2003 yılı Yabancı Film Oscar'ı için Türkiye'nin
adayı seçildi ve çeşitli festivallerde ödüller
aldı. 2004 yılında senaryosunu yazdığı Anlat
İstanbul adlı filmi 4 farklı yönetmenle birlikte
yönetti. 2008 yılında gösterime giren yazıp
yönettiği Ara 27. Uluslararası  İstanbul Film
Festivali jüri özel ödülünü ve 15. Altın Koza
Film Festivali'nde en iyi senaryo ve en iyi
kurgu ödüllerini aldı. Ünal son olarak Hasan
Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı romanını senar-
yolaştırdı ve yönetmenliğini üstlendi.
Hasan Ali Toptaş 1958 yılında Denizli'nin Çal
ilçesinde doğdu. İlk öykü kitabı ‘Bir Gülüşün
Kimliği 1987'de, ikinci öykü kitabı Yoklar
Fısıltısı 1990'da yayımlandıÖlü Zaman
Gezginleri adlı öykü dosyasıyla 1992 yılında
Çankaya Belediyesi ile Damar edebiyat dergi-
sinin düzenlediği yarışmada birincilik ödülü
aldı. Aynı yıl Sonsuzluğa Nokta adlı yayım-
lanmamış romanıyla Kültür Bakanlığı'nın dü-
zenlediği yarışmada mansiyon aldı ve Sonsuz-
luğa Nokta Kültür Bakanlığı tarafından yayım-
landı.1994'te Gölgesizler adlı yayımlanmamış
romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü'nü aldı.
Bin Hüzünlü Haz adlı romanı ise 1999 Cevdet
Kudret Edebiyat Ödülü'ne değer görüldü. Ya-
zarın ayrıca Yalnızlıklar adlı şiirsel metinler-
den oluşan bir kitabıKayıp Hayaller Kitabı
adlı bir romanıBen Bir Gürgen Dalıyım adlı
bir çocuk romanı vardır. Toptaş’ın son romanı
Uykuların Doğusu 2005'te yayımlandı.
(http://www.hasanalitoptas.net)
Gölgesizler, Hasan  Ali  Toptaş'ın  kendisine
1994 yılında Yunus Nadi Roman  Ödülü'nü
kazandıran romanıdır. Bir köyde geçer ve düşle
gerçeğin birbirine geçtiği post modern bir ya-
pıya sahiptir. Cıngıllı Nuri'nin ruhunun daral-
dığını söyleyerek çekip gitmesiyle başlayan
roman, başka ortadan kaybolmalarla devam
eder. Düşle gerçek olanın birbirine karıştığı,
neredeyse şiire varan melodik bir üslupla ya-
zılmış bir "kayıp insanlar, kayıp hayatlar" öy-
küsü Gölgesizler; "ruhu daralmış" insanların,
"birdenbire derisi dar gelmiş bedenince; elleri
kollarına, ayakları bacaklarına uymaz ve gözle-
ri görmesine yetmez olmuş" insanların, kendi-
lerini ve aynadaki diğer insanları arayışlarının
öyküsünü anlatmaktadır.
Gölgesizler’de temel olarak iki mekândan
bahsedilebilir: Şehirdeki berber dükkânı ve
köy. Yazar bu iki mekânı dönüşümlü olarak
ayrı ayrı anlatıcılarla vermiştir. Şehirdeki anla-
tıcı ve köydeki anlatıcıdır. Romanın genelde
bir bölümü şehirde, bir bölümü köyde geçer.
Köyde bazı olaylar yaşanırken şehirdeki berber
dükkânında da ilginç bazı durumlar gerçekleşir.
Berber dükkânındaki kişiler teker teker dışarı
çıkıp bir daha dönmemektedirler. Ayrıca ro-
manda yavaş yavaş şehirdeki kişilerle, köydeki
kişiler arasında bağlantı çıkmaya başlar. Şehir-
de kaybolan kişiler köyde, köyde kaybolan
kişiler şehirde ortaya çıkmaktadırlar. Öyküde
zaman zaman geri dönüşlere yer verilir. Ancak
her zaman öykünün şimdiki zamanına geçilir
(Yeral 2006: 41.)
Roman, Yönetmen Ümit Ünal tarafından Kırk-
lareli’de filme çekilmiş  ve  film  Türkiye'de
2009'da gösterime girmesinin ardından, birçok
ulusal ve uluslararası film festivalinde ödül
kazanmıştır. Ümit Ünal, filmi önceki filmleri 9
ve Ara’da olduğu gibi tek mekânda süregelen
diyaloglara ve oyunculuk performanslarına
dayalı bir yapıda işlemiştir.
“Belki de ikiyüzlü bir pencereydi benim gör-
düğüm; ondan geçen bakışın hangi taraftan
geldiği hem görenin hem de görülenin yasadığı
duygulara bağlıydı. Üstelik ona ille içeriden ya
da dışarıdan bakılacak diye kesin bir kural da
yoktu, göz yetiyorsa aynı anda iki taraftan da
bakılabilirdi. Hiç kuskusuz bu durumda kendi-


Yüklə 2,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə